Projesi 2017’den bu yana devam eden Fransa’nın yeni nesil firkateynleri FDI’ler, Ekim ayı itibariyle Naval Group tarafından üretime alındı. Aynı zamanda projeye Thales, Safran, Nexter, MTU, MBDA, Leonardo gibi firmalar da teknik ve teknolojik destek sağlamaktadır. Fransız Genel Silahlanma Müdürlüğünün (DGA) ilk etapta beş adet sipariş geçtiği çok maksatlı savaş gemilerinin Amiral Ronarc’h (Ronar) adındaki ilki 2023 yılında, sonuncusu da 2029’da teslim edilecek. 2019-2025 arası periyotta Fransız Deniz Kuvvetlerinin yenilenmesine ayrılan 12 milyar avroluk bütçenin yaklaşık 4 milyar avrosu FDI’lerin yapımında kullanılacaktır [1]. Gemilerin teslimat takvimi 18 ay aralıklarla planlanmış durumda. Bu teslimatlarla birlikte, denizcilik alanında dünyada en geniş ikinci filoya sahip olan Fransız Donanmasının üst/orta segment firkateyn sayısının on beşe çıkarılması hedeflenmektedir [2]. Siber saldırılardan, asimetrik tehditlere kadar farklı tipte koruma sistemleri bulunan bu “yeni nesil dijital makineler” açık denizlerde dengeleri değiştireceğe benziyor. Bu makalemizde firkateynlerin genel özelliklerini ve projenin nasıl işlediğini genel hatlarıyla ele alacağız.
Firkateynlerin Temel Fiziksel Özellikleri [3] | Firkateynlerin Genel Askeri Özellikleri [4] |
4400 ton taşıma kapasitesi | Baskınlara karşı koruyucu üniteler |
122 metre uzunluk | 15/30 Aster uçaksavar füzeleri (Canon 76mm) |
18 metre maksimum genişlik | Exocet MM40 3C Blok gemisavar füzeleri (Canon 76 mm) |
27 nds hız | Mu90 denizaltı savar torpili |
45 günlük otonomi | Yeni nesil füze fırlatma sistemleri |
Yılda 3500 saat denizde kalma süresi | Tehdit, tehlike ve emir komuta icrası için bilgi merkezleri |
10 tona kadar helikopter ve dron platformları | – 150 kişilik personel kapasitesi (hava, kara, deniz birlikleri) |
FDI’lerin yukarıda sıralanan özelliklerine ek olarak daha bir dizi maksat ve kabiliyet belirtmek mümkün. Esasen bu firkateynler, siber saldırılara ve asimetrik tehdit olarak kabul edilen terör tehlikelerine karşı tam donanımlı olarak tasarlanmıştır. Buradaki temel unsur ise Data Center olarak adlandırılan iki adet “bilgi-kontrol merkezi”dir. Gemide kullanılan uygulamalar ve akıllı sistemlerin yazılımları bu merkezlerden kumanda edilecektir. Yapay zekâ ile Big Data destekli Muharebe İdare Sistemi (CMS) ve Platform İdare Sistemleri (IPMS) merkezin ana çatısını teşkil etmektedir. Firkateynler siber güvenlik noktasında siber saldırıları tespit ederek, güçlü bir şekilde mukavemet edecek yazılımlar ile de donatılmıştır. Bu itibarla, FDI denizaltı ve yüzey üstü olmak üzere çok amaçlı operasyonların icrası için hazırlanmıştır. Dolayısıyla, yeni nesil firkateyn modeli olarak karşımıza çıkan FDI’lerin görünümleri de klasik firkateynlere nazaran farklılıklar göstermektedir. Teknik ve teknolojik açıdan içerdiği yenilikler FDI’nin dizaynını gözle görülür şekilde değiştirmiştir. Tüm bu özellikleriyle, tasarımcıları, FDI’yi dijital firkateyn olarak adlandırmışlardır.
Projenin İşleyişi ve Macron Yönetiminin Silahlanma Stratejisi
Projenin ana planlayıcısı olan Naval Group teslimat takvimine uygun hareket etmeye çalışıyor. Ancak kurdukları üretim bantlarının ve platformlarının maliyetini dengeleyebilmek için Fransız Donanmasının ihtiyaçlarını karşılamaya paralel olarak ihracatın da gerekli olduğu ortaya koyulmaktadır. Bu doğrultuda Yunan Savunma Bakanı Nikos Panagiotopoulos Fransız mevkidaşı Florence Parly’e en az iki tane FDI almayı içeren niyet mektubunu Ekim 2019’da yollaması Naval Group’un ihracat hedeflerine bir katkı olarak yorumlanabilir. Bu proje bazında Fransız savunma sanayisinin iyi bir ilerleme kaydettiği görülse de Macron’un 14 Mayıs 2017’de Başkanlığa gelmesiyle başlayan sürecin ordu-siyaset arasındaki ilişkiler nezdinde FDI projesi kadar iyi gittiği söylenemez.
Fransız L’Express dergisinin “Le Kid (çocuk, velet)” kapağıyla duyurduğu, Fransa’nın şu ana kadar seçilmiş en genç Başkanı olan Macron, Fransa Ordusuyla 2017 yılında kısa süreli bir “bütçe” krizi yaşamıştı. Elize Sarayı’nın savunma bütçesini kısmak istemesiyle başlayan süreç Genelkurmay Başkanı Pierre de Villiers’in istifasıyla sonuçlandı. De villiers, Kasım 2017’de çıkardığı “Servir (Hizmet Etmek)” adlı kitabında 13 Temmuz akşamı (Fransız Ulusal Bayramı arifesinde) Savunma Bakanlığında yaşananları onur kırıcı bulduğunu, ordu içinde güven bağlarının zedelendiğini, bu nedenlerden dolayı son çare olarak istifa etmek zorunda kaldığını belirtmektedir [4].
Savunma Bütçesi Tekrar Artırılıyor
Avrupa Birliği’nin sayılı profesyonel ordularından birine sahip, çeşitli savunma teknolojileri geliştiren Fransa’nın Ordunun bütçesini kısıtlaması esasen sürdürülebilir bir politika teşkil etmemektedir zira Başkan olduktan sonra Savunma Bakanlığının ismini Ordu Bakanlığı olarak değiştiren Macron, savunma bütçesinin kısılması politikasını terk ederek 2025’te bütçenin, tekrar, gayrisafi yurtiçi hasılasının yüzde iki oranında artırılmasını öngördüğünü beyan etmiştir. Bunun yanında, farklı dron teknolojilerinin geliştirilmesini de önceleyen savunma politikalarının son yıllarda tesis edildiğine şahitlik ediyoruz. Dolayısıyla, Macron’un Ordunun bütçesinin kısıtlanması politikası şu an için geçerliliğini yitirmiş durumda olduğu söylenebilir. Savunma bütçesinin artışının tekrar sağlanması Avrupa kıtasında ve dünyada artan tehditler kapsamında ele alındığında daha gerçekçi bir görünüm sergilemektedir. Öyle ki bizzat Macron Yönetimi, Fransa’nın nükleer caydırıcılığını korumak, özellikle Donanma ve Hava Ordularının modernizasyonu için bir yol haritası belirlemesi dahi gerekmiştir.
O Halde De Villiers Neden İstifa Etti?
De Villiers’nin istifa olayını bu bilgiler ışığında değerlendirdiğimizde, Macron ve General arasında kişisel birtakım anlaşmazlıkların olabileceğini söyleyebiliriz. Her ne kadar Fransa savunma alanında atılımlar tasarlasa da giderek sıklaşan sosyal olaylar (Sarı Yelekliler gibi) ve grevler, daralan Avrupa ekonomisi faktörüyle değerlendirildiğinde, malî açıdan savunma projeleri lehine genişleyici birtakım politikaların hayata geçirilmesinin çok da kolay olamayacağına işaret etmektedir. Farklı yönleriyle birçok alanı ve ülkeyi etkileyen, Avrupa’da son yıllarda en çok ses getiren sosyal olaylardan olan “Sarı Yelekliler” hareketinin incelenmesi gerekmektedir. Dolayısıyla gelecek makalemizin konusu otoyol hız sınırlamasıyla başlayan, Fransa’yı derinden sarsan ve nihayetinde grevlerle şu sıralar tekrar ivme kazanan “Sarı Yelekliler” olacaktır.
Dr. Galip Emre Yıldırım
Stratejik Ortak Misafir Yazar
Kaynakça:
[1] https://www.lesechos.fr/industrie-services/air-defense/larmee-francaise-lance-la-construction-de-cinq-nouvelles-fregates-1142877
[2]https://www.usinenouvelle.com/article/naval-group-donne-vie-a-ses-futures-fregates.N898249
[3] https://www.youtube.com/watch?v=_jDpJrNqGRE
[4] https://www.defense.gouv.fr/dga/equipement/naval/les-fregates-de-defense-et-intervention-fdi
[5] https://www.liberation.fr/france/2017/11/07/l-ancien-chef-d-etat-major-des-armees-raconte-sa-demission_1608491
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.