Ak Kaşık Güney Kore ve Günah Keçisi Kuzey Kore

1527
Yazarlık Başvurusu

Gün geçmiyor ki 7000 nükleer silah sahibi ABD, 10 tane bile sahip olduğu şüpheli olan Kuzey Kore’yi Nükleer silah geliştirmekle suçlayıp, onu dünya barışına en büyük tehdit olarak göstermeye çalışmasın!

Kore savaşından bu yana Kuzey Kore’nin hiçbir ülkeye direk veya dolaylı bir müdahalesi bulunmazken ABD’nin savaş, darbe, karşı devrim ve hileli seçim yoluyla karışmadığı ülke yok neredeyse.

Her ne kadar günümüzde Kuzey Kore’nin bir savaş başlatmasından endişe ediliyorsa da, aslında Kuzey Kore’nin yaptığı tek şey emperyalizme karşı caydırıcı olma amacı taşıyan bir savunmadır. Nükleer güç sahibi ve deli gibi gözüken bir lider sahibi olmak, düşmanda “Bunların ne yapacağı hiç belli olmaz, en iyisi karışmamak” tarzında bir düşünce yapısı oluşturmayı amaçlamaktadır. Tabi düşman ülkelerin liderleri de çılgın olursa şuan olduğu gibi bu işe yaramıyor.

2013 yılında Gallup tarafından yapılan global bir araştırma ülkelerin, dünya barışına en büyük tehdit olarak kimi gördüklerini konu alıyordu. Mesela Polonyalılar Rusya, Kenyalılar Somali, Hindistanlılar Pakistan, ABD’liler İran, Iraklılar İsrail, Türkiyeliler ABD cevabını veriyordu. Araştırmaya dahil edilen ülkelerin ezici bir çoğunluğu dünya barışına en büyük tehdit olarak ABD’yi gösterirken sadece Güney Kore cevap olarak Kuzey Kore diyordu.

Güney Kore’deki bu düşüncenin devlet yüzünden oluşması malum tabi ki. Nede olsa Güney Kore’deki egemen güçler 2011’de kurulan ve Kuzey Kore’nin mücadelesinin haklılığına vurgu yapan Anti-Emperyalist özellikli ve tek bir Kore’den yana olan Birleşik İlerici Partiyi 2014’te kapatmıştı ve bu parti kapatma olayı bizlere Güney Kore’deki özgürlüğün kimlere işlediğini ve bunun Kuzeye karşı iyi bir alternatif sunamayacağının bir göstergesi. Partiyi kapatmalarının en büyük sebebi sadece 3 yıl geçmesine rağmen iktidarı zorlayacak derecede seçmen desteği almasıydı. Bu konuyu daha önce “Kuzey Kore Yalanları ve Gerçekleri” isimli yazımda da işlemiştim.

Yarımadada saldırgan tarafın Güney Kore olduğunu söylemek için Kuzey Kore’nin üstüne atılan ve 13 şubat 2017 tarihinde cereyan eden Kim Jong-Nam suikastine bakmak bile yeterlidir. Sırf müttefiki ABD’nin yeni ve geçici liderinden şüphelendikleri için ve gerilimin sürdürülebilmesi için egemen medyanın da katkısıyla bu cinayeti işlediler. Bu suikastı ayrıntılı bir şekilde “Kim Suikasti ve Kuzey Kore Karşıtı Propaganda” isimli yazımda da anlatmaya çalışmıştım.

Şöyle bir oturup düşünmek lazım, acaba Grenada, Libya, Panama, Irak, Yugoslavya, Afganistan, Vietnam gibi ülkelerin nükleer güçleri olsaydı ABD yakın dönemde müdahale ettiği bu ülkelere saldırmaya cesaret edebilir miydi? Bence hayır çünkü kazansa bile sonuçları ağır olurdu. İşte bu yüzden saldırgan emperyalizme karşı istemeseniz bile kendi güvenliğiniz için Nükleer güç arzu ediyorsunuz. Aksi halde sonumuz, Nükleer güçten mahrum kalmış ve bu güçsüzlüğünden cesaret alınarak işgal edilmiş ABD kurbanı ülkeler gibi olurduk.

Elbette bizler her türlü koşulda nükleer silahlanmaya karşıyız ve küresel ölçekte karşı olmaya da devam edeceğiz, ancak yüzlerce hatta binlerce nükleer silaha sahip olan ülkelerin, bunu bizden önce düşünmesi ve ilk adımı bu yarışta önde olan ülkelerin atması gerekir. Onların silahsızlanma konusunda adım atmasını beklemek veya onlar silahlanırken ilkelerimize uymuyor diyerek silahlanmamak enayilik olur çünkü bu tutum ve davranışlar emperyalizmin işine gelir. Bu düşünce ilkesel bir paradokstan ziyade aslında amaca giden yolda kimi fedakarlıkları göze almaktır.

Tüm bu sorunlardan dolayı Kuzey Kore’yi suçlamak ve onları savaş çanlarını çalmakla itham etmek, aslında ABD’nin arzuladığı savaş öncesi dünya algısı hedefine büyük bir destektir. Kuzey Kore’yi Nükleer güç olma çabaları yüzünden kınayıp ambargo uygularken ABD’yi bu kadar nükleer gücüne rağmen haklı görüp ilişkileri sürdürmek büyük bir riyakarlıktır. Uygulanan ambargolar yüzünden mali bunalıma girmiş Kuzey Kore’yi, sistem üzerinden eleştirmek, fakat ambargonun önderi olan ABD’nin kendi sistemini nasıl ayakta tuttuğunu görememekte büyük bir mantıksızlık işaretidir. Aslı astarı olmayan “aslanlara yem etti”, “eski sevgilisini astırdı”, “üvey kardeşini zehirledi” gibi magazinsel iftiraların arkasına kapılıp bu propaganda savaşının mezelerinde kaybolmak, fakat bu iddiaların ortaya çıkış yerlerinin ABD merkezli medya kuruluşlarının olmasını ve iddiaların hiçbir kanıt ortaya sunulmadan, üstelik birkaç ay sonra yalan olduğu fotoğraflarla ortaya çıkmasına rağmen sahiplenmek ve her yerde komikmiş gibi anlatmak, medya tarafından ne kadar kolay kandırılabildiğimizin ve cahiliyetin en büyük örneğidir.

Kim Jong-nam

Kuzey Kore dünya barışına tehdit değildir, hatta dünya barışına tehdit olan ABD için bile tehdit değildir. Onlar sadece kendi iç işlerine karışılmamasını ve ülkelerinin güneyden işgal edilmemesini istemekte ve bu yüzden yarımadadaki ABD üslerinin kapanmasını arzulamakta. Yoksa Kuzey Kore’nin dünya devrimi için gerekli kaynağı sağlayacak ne mali gücü nede askeri büyüklüğü var. Tek olanaklı amaç ülkeyi savunmak, hayatta kalmak, köle/manda olmamak.

Onlarda bütün Korelilerin tek bir çatı altında barış içinde yaşamasını istese de Güney Kore’nin ev sahipliği yaptığı ABD üsleri sebebiyle, olası bir birleşmenin Güney Kore önderliğinde olması halinde oluşacak birleşmiş Kore’nin bağımsız bir devlet olmayacağı, bu yüzden birleşmenin Kuzey önderliğinde olmasını istiyorlar. İşte bu ABD üsleri meselesi yüzünden Çin, Kuzey Kore’yi destekliyor ya zaten. Çinliler her ne kadar Kuzey Kore sayesinde ABD’nin yarımadadan üslerini çekmesini umsalar da bu ABD’nin düşüncesiz saldırganlığı yüzünden pek mümkün görünmüyor ne yazık ki!

Bizlerde Kore halkının tek bir ülke halinde yaşamasını istiyoruz ama bu ülkenin tam bağımsız bir devlet olabilmesi Güney Kore’nin ABD ve Japonya ile olan ilişkilerinden ötürü tam bağımsız birleşmiş bir Kore şimdilik mümkün gözükmüyor. Yani sanıldığı gibi ulusal birleşmenin önündeki engel Kuzey değil Güneydir. Çünkü açık açık emperyal güçlere kucak açan odur.

Şimdi “Kuzey Kore’de bir başka emperyalist Çin ile ittifak halinde.” Diyebilirsiniz. Fakat Kuzey Kore ile Çin arasındaki ittifak Kuzey Kore’nin bağımsızlığına tehdit değildir. Kuzey Kore, Güney Kore’nin yaptığı gibi ülkesinin sınırlarını müttefiklerine açmamıştır. Yani Kuzeyde hiçbir Çinli asker yoktur. Buna rağmen Güney Kore’nin ABD’ye kapılarını cömertçe açması, Güney Kore’deki egemen gücün ulusal egemenlik konusunda ne kadar duyarsız olduğunun bir göstergesi. Güney Kore halkı bile ABD üslerinin savaşa davetiye çıkarması sebebiyle gitmesini isterken ve sık sık ABD askeri varlığına karşı gösterilere şahit olurken, hükumetin halkın tepkilerine ve isteklerine duyarsız kalıp üsleri muhafaza etmesi bizlere Güney Kore’deki egemen gücün halktan değil emperyalizmden yana olduğunu göstermez mi?

İşte bu yüzden Kore halkının bölünmüş kalmasının en büyük sorumlusu Kuzeymiş gibi gösterilse de aslında Güneydir. Gelin görün ki Kore yarımadasının bölücüsü dünyaya hep kuzey olarak sunuluyor. Güney Kore’ye laf eden yok, onlar sütten çıkmış ak kaşık, Kuzey Kore ise Günah keçisi olmuş, bütün kötülüklerin anası o.

Umuyorum ki bir gün Güney Kore’den ABD üsleri temizlenecek ve iki kardeş ülke tek bir çatı altında tam bağımsız bir devlet olarak yaşayacaklar. Yaşasın tam bağımsız Birleşik Kore…

Muhammed Ali Çalışkan

StratejikOrtak.com MİSAFİR YAZAR

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

Yazarlık Başvurusu

6 YORUMLAR

  1. Dostum yazın oldukça başarılı. Farklı bir bakış açısı kazandırıyor insana. Sadece tek bir eleştirim olacak yazının bazı yerlerinde anlam karmaşası var. Cümleler gereksiz yere uzatılmış. Yazıyı olumsuz yönde etkilemiş.
    “Bizlerde Kore halkının tek bir ülke halinde yaşamasını istiyoruz ama bu ülkenin tam bağımsız bir devlet olabilmesi Güney Kore’nin ABD ve Japonya ile olan ilişkilerinden ötürü tam bağımsız birleşmiş bir Kore şimdilik mümkün gözükmüyor.” gibi mesela.

    • Yazı, anlam bütünlüğünü olumsuz yönde etkileyecek bozukluklar içermemekte. Edebi yönden zaten olumlu bulduğum bu yazıyı, manasına odaklanarak okumanızı temenni ederim. Gereksiz noktalara fazla takılmayın.

  2. Demir kardeşim eleştirı yapacağına sen bi şeyler yazda mantığımız açılsın.Tamam %100 doğru olmayabilir fakat saçma sapan da değil. …

Yorum Yaz

Lütffen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz