Irak’ta DAEŞ’in Boşluğu Haşdi Şabi ile Doluyor
Irak, zengin petrol yatakları sebebi ile sürekli bir kargaşa ve iç savaş içerisinde olmuştur. Bu kargaşa ve kaos ortamı, tabiatı ile terör örgütleri için bulunmaz bir alan yaratmaktadır. Bu örgütlerden biri de İran destekli Şii HAŞDİ ŞABİ (Halk Seferberlik Örgütü) dir.
Örgüt, DAEŞ’in bölgeyi işgali ile ortaya çıkmıştır. Irak’ın en güçlü Şii dini lideri Ali Hüseyni SİSTANİ, kutsal ehlibeyt türbe ve mekanlarını korumak için cihat ilan etmesiyle, kendisine bağlı onlarca aşiret ve on binlerce Şii milis sokaklara döküldü. Bu aşiretleri örgütlemek ve eğitmek için İran’ın dini lideri Ali Hamaney Devrim Muhafızlarını görevlendirdi. Bu eğitimlerin başında ise ortadoğunun Polat Alemdar’ı olarak nitelenen Kasım Süleymani vardı.
İran destekli örgüt, ABD’nin “saygı duyulacak gruplar” demesi ile kendini meşrulaştırmıştır. Bölgede yaptığı katliam ve infazlar ile adı “Şiilerin DAEŞ’i” olarak anılmaya başlandı. Economist dergisinin doğruluğu teyit edilmemiş verilerine göre; Haşdi Şabi‘de savaşan milislerin yaklaşık 120 bini Şii, 16 bini ise Sünni Iraklılardır.
İran tarafından bu örgüte çok sayıda silah ve yüklü miktarda para yardımı yapılmıştır. Örgüt yapısı itibariyle 76 silahlı gruptan oluşur. Bu grupların başlıcaları Bedir grubu, Asaib Ahl El-Hak, Barış Tugayları (Mukteda El Sadr’ın grubu), Hizbullah Tugayları, Seyyid El Şuhada Tugayları, Kataib El İmam Ali, Ebu El-Fadl El-Abbas Güçleri, Harakat Hizbullah El-Nucaba. Her ne kadar örgüt Şii olarak lanse edilse de bünyesinde Sünni gruplarda mevcuttur(16. ve 52. Tugaylar) 16’ncı Tugay Kerkük bölgesinde, 52’nci Tugay ise Amirli, Tuzhurmatu, Azam bölgesinde. Her iki tugayda 4-5 bin askeri vardır. Örgüt içindeki gruplar emirleri önce aşiretlerinden, sonra dini mercilerden ve en sonunda İran’ın dini lideri Ali Hamaney’den almaktadır. Irak tarafından doğrudan desteklenen örgüt Irak ordusuna katılmamış, bayrakları, flamaları, üniformaları ayrı olmasıyla, İran’ın Irak’taki askeri gücünü oluşturmuştur.
Örgüt yaptığı işkenceleri ve katliamları videoya çekip yayınlaması ile ne kadar vahşi bir örgüt olduğunu kanıtlamıştır. Yaptığı bu katliamlarla Daeş’ten farksız olduğunu tüm dünya’ya göstermiş oldu. Özellikle Ebu Azrail’in yaptığı katliamlar “bu kadar vahşet olamaz” dedirtecek türdendir. Diri diri insan yakmasından tutunda, cesetleri paramparça etmesine kadar çok sayıda kan donduran eyleme imza atmıştır.
Örgütün DAEŞ’ten aldığı tüm bu şehirler Sünnilerin şehriydi, ancak oranın yönetimi bir daha Sünnilere verilmedi. Bu şehirlerde Şii nüfusu bir anda arttı. Sünniler ya Haşdi Şabi‘ye boyun eğdi ya da orayı terk etmek zorunda kaldı. Irak meclisindeki Güvenlik ve Savunma Komitesi üyesi Şahevan Abdullah,“ Daeş’e karşı Sünni bölgelerde başlatılan operasyonlarda Haşdi Şabi’nin de yer alması bölgedeki birçok siyasi ve insan haklar gözlemcisi, Sünniler ve uluslararası toplumun kaygılarına neden oldu” açıklaması yapmıştır. Örgüt yaptığı operasyonda çok sayıda sivil de hayatını kaybetmiştir.
Türkiye ile İlişkiler
Türkiye , örgüt ile Başika Üssü nedeniyle karşı karşıya gelmiştir. Irak parlamentosu, TBMM’de kabul edilen teskere kararına karşılık olarak, Türk askerinin ülkedeki varlığını sonlandırmasını, Başika kampını boşaltmasını istemiştir. Haşdi Şabi Sözcüsü Ahmed El Asadi, Başika‘daki Türk askerilerinin varlığı nedeniyle iki ülkenin askeri çatışmaya girmesi durumunda Haşdi Şabi güçlerinin Türkiye‘ye karşı mutlaka bu çatışmada yer alacağını söyledi. Ayrıca sözcü “Irak’ın çeşitli kentlerinde son bir yıldır yaptığımız gösterilerle Türk güçlerinin Başika’da bulunmasını protesto ettik. İşgalci Türk güçlerinin Irak’ın kuzeyinde bulunması yasa dışıdır” açıklamasında yapmıştır. Türkiye’nin Başika Kampı’na asker takviyesi yapması nedeniyle Tahrir Meydanın da Türk Bayrağı yakılmıştır. Türkiye örgütün mezhep çatışmalarına sebep olabileceği konusunda ki düşüncesi nedeniyle ve ayrıca yapılan saldırıların ve katliamların Sünni bölgelerde oluşması nedeniyle terör örgütü ve tehdit olarak nitelemiştir.
IKBY’nin referandum kararında ısrar etmesi sebebiyle ilişkiler kurulmaya başlanmıştır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Irak Türkmenlerinin Türkmen Yüksek Koordinasyon Kurulu heyetini Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde ağırlarken (30 Ekim 2017), heyet içerisinde Şii Haşdi Şabi yapılanmasının Türkmen Birliği komutanı Yılmaz Neccar da bulunuyordu. Türkiye son dönemlerde Haşdi Şabi’ye üst düzeyde tepki göstermemiş olması örgütü Barzani’ye karşı desteklediği yorumlarını beraberinde getirmiştir. İlerde bu örgütün yapabilecekleri konusunda ki belirsizlik halen devam etmesi sebebiyle Türkiye aradaki mesafeyi korumayı düşünmektedir. İran Genelkurmay Başkanı Bakıri ile Hulusi Akar’ın görüşmelerinde üzerinde anlaşılamayan konuların başında Haşdi Şabi olduğu basına yansımıştır.
Her ne olursa olsun bir örgüt, bir diğer örgüt ile yok edilmeye çalışılırsa, akan yine masum kanı olacaktır.
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.
Bu yazinizda tespitten cok sunnicilik yapmissiniz
Resmen sia yi assagilamissiniz
Bana tespitten cok hedef alma gibi geldi
DAES TEN bahsederken sunni daes dendigini duydunuzmu siz hic
Ama demekki vurgulamak gerekiyor artik
Bu tarz yaklaşımlar, şiicilik, sunnicilik veya özellikle belirtmecilikler yanlış. Şii veya Sunni , Alevi, Bektaşi hepsi Müslümandır. Tüm müslümanlar kardeştir ve aramızda bölücülük yapanlar bizden değildir.
Hayır Sünniler şiiler aleviler Bektaşiler hiçbiri kardeş değildir.Bu ancak kendinizi kandırmak olur.Sünniler şiileri Alevileri vs tekfir eder.Aynı şekilde şiiler ve Alevilerde Sünnileri tekfir eder.Sünnilik ve şiilik birbirine taban tabana zıttır.Biraz araştıralım lütfen.