Irak’ın 2003 yılında işgal edilmesinin ardından ülkenin dört bir yanında farklı ideolojileri benimseyen direniş örgütleri ortaya çıktı. Genel itibariyle İslami yönetim isteği, Amerikan karşıtlığı ve pan-Arabizm gibi idealleri benimseyen bu örgütler, Irak’ı işgalden kurtarmaya çalıştıysa da başaramadı. Kimisi işgalcilerle işbirliğine giderken kimisi dağılıp gitti. Bazıları ise günümüzde varlığını devam ettiriyor. Bunlardan biri de eski Irak Cumhurbaşkanı Saddam Hüseyin’in sağ kolu olan İzzet İbrahim el-Duri’nin kurmuş olduğu; Baasçılığı ve Arap milliyetçiliğini Irak’ta yeniden tesis etmek isteyen Sufi kökenli Nakşibendi Ordusu. 2013 yılında hazırlanan rapora göre örgüt içinde elli bin milisin olduğu belirtiliyor.
Başta Baasçı iktidarı yeniden tesis etmek amacıyla kurulan örgüt, sonrasında Sünnilerin can güvenliğini korumak için Şiiler ve diğer dini gruplarla savaşan bir yapıya büründü. Üyeleri ağırlıklı milliyetçi ve Sünni olup tasavvufi anlayışı benimsemiş askerlerden oluşuyordu. Saddam Hüseyin döneminde de revaçta olan Sufilik düşüncesi, örgütün temel taşlarından biri oldu. “Nakşibendi” isminin ise din adamlarını yanına çekmek maksadıyla konulduğu düşünülüyor. ABD’nin çekilmesinin ardından Şiilerle iktidar mücadelesi içine girdiyse de Irak’taki İran nüfuzundan ötürü bu mücadeleyi önemli ölçüde kaybetti. Bir iddiaya göre Nakşibendi Ordusu’nun lideri İzzet İbrahim el-Duri, 2009’da yaptığı bir açıklamada örgütün çok güçleneceğini ve Obama ile müzakere yapacaklarını ifade etmiştir. Büyük çoğunluğunu Iraklı subayların oluşturduğu örgütün internet aracılığıyla yaptığı yayınlarda kendisini IŞİD’den ayırmaya özen gösterdiği bilinmektedir. İzzet İbrahim el-Duri’nin yanı sıra Muhammed Yunus el-Ahmed’in de örgütün yönetim kademesinde olduğu tahmin ediliyor.
İzzet İbrahim El-Duri
1942’de Irak’ın Tikrit kasabasında doğdu. Öğrencilik yıllarında devrimci fikirlerle tanıştı ve Saddam Hüseyin’le birlikte Baas Partisi’nin istihbarat biriminde çalıştı. Saddam Hüseyin’in güçlenmesiyle birlikte parti içinde söz sahibi oldu. İran ve Kuveyt’e karşı yürütülen savaşlara katıldı. 1991 yılında başlayan ülke içindeki isyanları bastırdı. 1993 yılında ordu modernizasyonu kapsamında çalışmalar yaptı. 22 Kasım 1998’de ziyaret ettiği Kerbela’da suikaste uğradı ve yara almadan kurtuldu. 1999 yılında lösemi tedavisi görmek üzere Avusturya’ya gitti. Avusturya muhalefeti el-Duri’nin savaş suçlarından ötürü tutuklanıp mahkemeye çıkarılmasını talep ettiyse de tedaviden sonra ülkeden ayılmasına izin verildi. Ekim 2000’de İsrail’e yönelik sert demeçler verdi ve Filistin’in sahipsiz olmadığını söyledi. 5 Mart 2003’de Körfez ülkelerini ABD ve İsrail ile işbirliği yapmakla suçladı.
Yıllarca Saddam Hüseyin’in yakın çevresinde yer alan el-Duri, askeri ve siyasi manada Hüseyin’den sonra en yetkili kişi konumundaydı. Kızının Uday Hüseyin’le evli olması sebebiyle akrabalık bağı da bulunmaktaydı. Irak’ın işgalinden sonra ABD’nin Irak’ta yakalama kararı çıkardığı en yüksek rütbeli kişi oldu. Emrinde olan askerlerle işgale karşı direniş gösterdi. Saddam Hüseyin’in 2006’da idam edilmesinin ardından Irak Baas Partisi’nin gayriresmi lideri oldu. 2015’te, Tikrit’in doğusuna yapılan bir askeri operasyon neticesinde öldürüldüğü iddia edildi. Şii Asaib-i Ehli Hak örgütü, el-Duri’nin bedenini teşhir etmek amacıyla Bağdat’a taşıdıklarını ifade etse de Irak Baas Partisi öldürüldüğünü yalanladı.
Nisan 2018’de el-Duri, Arap ülkelerinde yaşanan gelişmeleri değerlendiği bir video yayınladı. İki ay sonra Saddam Hüseyin’in Ürdün’de yaşayan kızı Raghad Hüseyin, el-Duri’nin hematolojik kökenli bir hastalıktan ötürü öldüğünü ilan ederek ailesine taziye mesajı yolladı fakat bu ölüm haberi de parti tarafından doğrulanmadı.
Örgütün Ortaya Çıkışı ve Hareket Alanı
Örgütün tam olarak ne zaman kurulduğu bilinmemekle birlikte, 2003 yazında işgale karşı koymak maksadıyla kurulduğu tahmin edilmektedir. Nihai hedeflerinin ise Baasçı iktidarı Irak’ta yeniden hakim kılmak ve ülkedeki İran nüfuzunu azaltmak olarak biliniyor. I. Felluce Muharebesi ile adını duyuran örgüt, ABD’nin büyük kayıplar vermesinde önemli rol oynadı. Öte yandan Nakşibendi din adamlarının desteğini alması da örgütün prestijini artırdı. Aralık 2006’da Saddam Hüseyin’in idam edilmesinin ardından ülkedeki Sünnilerin can güvenliğini korumak amacıyla Şii gruplarla mücadele içerisine girdi. ABD Dışişleri Bakanlığı, 22 Aralık 2009’da aldığı kararla Nakşibendi Ordusu’nu terör örgütü olarak tanıdı. Bir süre ortalıktan kaybolduktan sonra 25 Nisan 2013’de Bağdat’ın yaklaşık 170 kilometre uzağında bulunan Süleyman Bek kasabasını ele geçirerek yeniden ortaya çıktı. Hawija’da baş gösteren çatışmalarda yer aldı ve yerel Sünni güçlere destek verdi. Ardından Musul’un batısında yer alan birkaç mahalleyi geçici süreliğine kontrol almayı başardı. 18 Ocak 2014’de Reuters’ın yayınladığı habere göre Nakşibendi Ordusu, terör örgütü IŞİD’e Felluce ve Ramadi’nin ele geçirilmesi konusunda yardımcı oldu.
Ağırlıklı Kerkük ve Kuzey Irak’ta faaliyet gösteren örgüt; Bağdat, Anbar, Ninova ve Diyala gibi kentlerde de basın yayın organları aracılığıyla taraftar topladı. Sık sık Amerikan üslerine sabotaj faaliyetlerinde bulundu ve bunları Irak kamuoyuyla paylaşarak ABD’yi küçük düşürmeyi amaçladı. Daha ziyade gerilla savaşı metodunu kullanan örgüt, ele geçirdiği bölgelerde yerel emirlikler kurdu. Gizlilik esas alındı ve Nakşibendi Ordusu bünyesinde savaşanların kimliği olabildiğince saklı tutuldu. Kuruluş yıllarında el-Kaide gibi köktendinci gruplara muhalif olan örgüt, yıllar geçtikçe bu gruplarla işbirliği içerisine gitmiş ve beraber hareket etmiştir.
Haziran 2014’de IŞİD’le kurulan Sünni koalisyonunun önemli bir bileşeni hale geldi. 3 ay sonra Nakşibendi Ordusu ve Ensar el-İslam’ın IŞİD’e bağlılık yemini etmesiyle ortaklık daha da güçlendi. Yaklaşık bir yıl sonra, Ekim 2015’de Nakşibendi Ordusu’nun IŞİD’den koparak Sünnilerin en önemli temsilcisi konumuna gelmeyi hedeflediği ortaya çıktı. Hatta örgütün Irak hükümetiyle irtibat halinde olduğu iddia edildi. Günümüzde ise Irak hükümeti ile yerel Sünni güçler arasında ikili siyaset yürüttüğü düşünülüyor. IŞİD, Irak’tan büyük oranda temizlenmiş olsa dahi Baasçıların var olduğu hala bilinen bir gerçek. En büyük mali yardımın ise Ürdün’den geldiği belirtiliyor.
KAYNAK
https://www.aymennjawad.org/2014/12/the-naqshbandi-army-current-situation-in-iraq
https://cisac.fsi.stanford.edu/mappingmilitants/profiles/jrtn#highlight_text_16821
https://www.bbc.com/news/world-middle-east-32347036
https://www.globalsecurity.org/military/world/iraq/al-douri.htm
https://www.refworld.org/docid/5981e3d2107.html
https://en.wikipedia.org/wiki/Army_of_the_Men_of_the_Naqshbandi_Order
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.