Tıpkı Suriye-Türkiye sınırı gibi Pakistan ile 900 km’lik sınıra sahip olan İran, 24 saatte Irak, Suriye ve Pakistan’ı vurdu. Bu beklenmeyen saldırılar büyük ses getirdi.
İlk olarak Irak’taki Kürt Bölgesel Yönetimi’nin başkenti Erbil’i 12 balistik füzeyle vuran İran, dört sivili öldürdü. İran’a göre üç MOSSAD üssünün imha edildiği saldırıda, İsrail’e ve Barzani ailesine yakın Kürt asıllı iş insanı Peşrev Dizayee’nin öldüğü bildirildi.
Aynı saatlerde Suriye’de muhaliflerin olduğu İdlib’i vurdu. Tahran yönetimi, bu saldırının dayanağı olarak 4 Ocak’ta topraklarında yaklaşık 100 kişinin öldüğü bombalı saldırıları üstlenen IŞİD’i bombaladığını öne sürdü. Bunları konuşamadan saatler sonra da Pakistan’ı bombalayan İran, buradaki Ceyş el-Adl adlı militan grubunu hedef aldığını duyurdu.
Ceyş el-Adl örgütü, Pakistan topraklarında varlık gösteren, ABD ve İsrail destekli olduğu iddia edilen bir grup ve kendisini İran’ın Sistan-Beluçistan eyaletinde “Sünni haklarının savunucusu” olarak görüyor.
Aslında uzaktan bakıldığında Tahran yönetimi, üç saldırısını da meşru müdafaa kapsamında gerçekleştirmiş gibi görünüyor. Ancak bölgede 79’dan bu yana aktif olan, ABD’nin Afganistan işgaliyle birlikte geniş bir alanda kendisini gösteren İran bunca yıl kaçak dövüştü. Dini lider Hamaney’in “stratejik sabır” olarak ünlenen politikası yani ABD ve İsrail ile doğrudan bir çatışmadan kaçınması, İran’ın “Şii Hilali” ekseninde yer alan Irak, Suriye, Lübnan, Yemen ve Filistinli milisleri güçlendirmesiyle devam etti.
İran Batı’nın ambargolarıyla çok yıprandı. Ekonomisi darbe aldı, üst düzey birçok komutanı yine saldırmaktan çekindiği İsrail ve ABD tarafından öldürüldü. Ancak son zamanlarda yaşananlar, İran’ı kısmen de olsa proaktif yaklaşımla “ben buradayım” demeye zorladı. Çünkü “Obama’nın İran’a hediye ettiği” bölgeyi arka bahçe olarak görme devri kapanıyor.
Ukrayna Savaşı, İbrahim Anlaşması ve Gazze sonrası değişen dinamikler yeni stratejilere gebe. Yemen’de yaşananlar da Tahran’ı tedirgin eden bir başka olay. BRICS ve Şangay üyesi olarak ekonomisini çeşitlendirmek isteyen İran ile Pakistan arasındaki bilinmeyen rekabeti de “İran-Pakistan İlişkileri: Bilinmeyen Arka Plan” başlıklı yazıda okuyabilirsiniz.
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.