PYD Fırat’ın Batısına Geçti! / ‘Türkiye’nin Kırmızı Çizgisi’

PYD’nin silahlı kolu YPG’nin başını çektiği Demokratik Suriye Birlikleri, ABD’nin hava desteğiyle Fırat’ın batısındaki IŞİD üssünü ele geçirmek için saldırı başlatmıştı ve Tişrin Barajı’nı ele geçirdiler.

tişrin barajı nerede
Tişrin Barajı’nın Uzaydan Görünümü

Türkiye’nin kırmızı çizgisi olarak belirtilen ‘PYD Fırat’ın Batısına geçmeyecek’ söylemi, coğrafi olarak Fırat’ın batısında olan Tişrin Barajı’nın PYD’nin yani Demokratik Suriye Birliklerinin eline geçmesiyle artık yok. En azından öyle görünüyor. Başbakan Davutoğlu ‘Geçenler PYD değil, bazı Araplar’ demesi de olayın üstünü kapatma çabası gibi.

Tabi şöyle de bir gerçek var. Demokratik Suriye Birlikleri barajı ele geçirip, durdu(En azından şuanlık). Bu baraj IŞİD’in önemli üslerinden birisiydi. Çünkü burası Halep kırsalında IŞİD kontrolündeki bölgeden, Rakka’ya geçiş yollarının da üzerinde yer alıyor. Ayrıca baraj önemli su ve elektrik kaynaklarını da sağlıyor.

Yani özetle Türkiye’nin dillendirdiği ‘kırmızı çizgi’ görünürde aşıldı. Bu noktanın alınmasıyla YPG Türkiye sınırındaki Cerablus kentine daha da yaklaştı ve önümüzdeki günlerde PYD ‘Demokratik Suriye Birliği’ adı altında yavaş yavaş ilerleyecek diye düşünüyorum.

tişrin barajı nerede
Harita: Tişrin Barajı ve etrafında kim nereyi kontrol ediyor

Japonya Çin’e Karşı En Yüksek Savunma Bütçesini Onayladı

0

Geçen aylarda Japonya’da ordunun denizaşırı bölgelerde savaşmasına izin veren güvenlik yasası Japonya üst meclis tarafından kabul edilmişti. Yasa tasarısının kabul edilmesi de, meşru müdafaa güçleri olarak bilinen Japon askeri, yurt dışındaki müttefiklerini savunmak için rol üstlenecek anlamına geliyor.

japonya savunma bütçesi

Japonya onaylanan bu yasa ile müttefiklerine destek verebilecek ve bu müttefiklerin başını da ABD çekiyor. Zaten İkinci Dünya Savaşı sonrasında Japon Askerlerinin meşru müdafaa askerleri olmasına sebep olan (Japon Anayasasına koyduran) ABD, yasanın onaylanmasına ne tuhaftır ki ses de çıkarmadı.

Japonya geçtiğimiz hafta itibariyle de 42 milyar dolar yani bugüne kadarki en yüksek savunma bütçesini onayladı. Japonya’daki 50 bin Amerikan askerinin ve ABD üslerinin giderleri de bu bütçeyle karşılanacak. Japonya yeni savunma bütçesiyle dünyanın en büyük denizaltılarından birinin inşası ve yeni bir deniz radarı sisteminin geliştirilmesi, 17 yerli üretim helikopter filosu, 36 muharebe tankı ve amfibik araç satın alacak. Bu alımların çoğu da ABD’den olacak.

Japonya’da ordunun ‘savunmadan saldırıya’ geçmesinde yukarıdan da anlayacağınız gibi ABD’nin etkisinin olduğu aşikar. ABD ve Japonya, bölgede Çin’in askeri olarak genişlemesine karşı silahlanıyor ve ortak tatbikatlar yapıyor.

Yazıyı bitirmeden şunu söyleyeyim: ABD, ÇİN ve Japonya dünyanın en büyük üç ekonomisi. Anladınız siz onu.

Rusya Orta Asya’da: ‘Türk Cumhuriyetleriyle Askeri İşbirliği’

Rusya, Orta Asya ve Güney Kafkasya bölgesinde etkinliğini Sovyetler döneminde olduğu gibi arttırma arayışında. Rusya bu bölgeyi kendi öz yurdu gibi görüyor ve tamamen hava savunma sistemleriyle şemsiye haline getiriyor. Rusya’nın Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Ermenistan ve Gürcistan topraklarında ‘tek taraflı bağımsızlık ilan eden Güney Osetya’ ile yakın askeri işbirliği söz konusu. Bu işbirliklerini okurken sayfanın en altındaki Orta Asya haritasına bakıp, ülkeleri daha rahat analiz edebilirsiniz.

Orta Asya’nın en önemli ve en değerli ülkelerinin başında gösterilen Kazakistan‘ın Rusya ile 2013 yılında, Kazakistan ve Belarus’un hava savunma sistemlerinin birleşmesi için anlaşma sağladığını ve yakın zamanda da Rusya tarafından Kazakistan’a S-300 savunma sistemi teslimatı yapıldığını söyleyeyim.

Rusya Orta Asya’da IŞİD’e karşı koyabilmesi bahanesiyle de Kırgızistan ordusunu aktif olarak yeniden silahlandırmayı düşünüyor. Rusya tarafından Kırgızistan ordusunu yeniden silahlandırma planını tamamlamak için, mümkün olan her şeyin yapılacağı söylendi.  Rusya ile Kırgızistan’ın şuan 1 milyar dolarlık silah anlaşması bulunuyor.

Eylül 2012’de Putin’in Tacikistan-Duşanbe ziyaretinde, ülkede bulunan askeri üssün 2042 yılına kadar süre uzatımı anlaşması yapılmıştı.

Orta Asya’daki Türkmenistan ve Özbekistan en son 8 Ekim 2015’de tekrar dile getirdikleri gibi, Rusya’dan bağımsız politikalar izliyorlar./izlemeye çalışıyorlar.

Güney Kafkasya’ya gelecek olursak;
Rusya Ermenistan‘ı ise tamamen silahlandıran ve tabiri caizse besleyen bir ülke. Rus ordusu yakın zamanda, Ermenistan’ın başkenti Erivan’da bulunan askeri üsse 15’i aşkın savaş ve nakliye helikopteri konuşlandırdı. Diğer yandan Rusya Ermenistan ile ortak hava savunma sistemi kurulması için anlaşma imzaladı.

Aynı şekilde Rusya, Gürcistan’da da etkinliğini tek taraflı olarak bağımsızlığını ilân eden Güney Osetya‘ya İskender füze sistemleri konuşlandırarak gösteriyor. Bildiğiniz gibi Güney Osetya’nın bağımsızlığını, 2008 yılında Rusya’nın Gürcistan işgali sonrasında Rusya tanımıştı.

Soğuk Savaş döneminde Afganistan’ı işgal edip, oradaki savaşçılara karşı başarısı olan Rusya, IŞİD’e karşı Taliban‘ı destekleyeceğini açıkladı. Rusya ile Taliban’ın çıkarları uyuyor diyerek. Böyle bir yaklaşımın ise iki temel sebebi var. Taliban, Afganistan, NATO ve ABD güçlerine karşı savaşıyor. Rusya’da Amerikan yanlısı politikalar izleyen Afganistan hükümetine karşı olduğunu gösteriyor. (https://ankormusic.com)

Orta Asya Haritası

Kaynak:
http://www.dunyabulteni.net/dunya/349875/rusya-orta-asyada-askeri-agirligini-arttiriyor

Libya’da iki hükümet nasıl oluştu?

0

Kaddafi sonrası Libya’da iki ayrı hükümet oluştu. Bu iki hükümet ülkedeki iç karışıklık, istikrarsızlık ve Birleşmiş Milletler baskısından dolayı birleşme kararı aldı. Bu birleşme kararı sonrasında Libya’da kurulacak birlik hükümeti, ülkenin (BM nezdinde de) tek temsilcisi olacak. BM Libya’nın güvenliğini tehlikeye atan ve varılan anlaşmanın uygulanmasını engelleyenlerin cezalandırılacağı ve gerekli yaptırımların uygulanacağını belirtti.

libya iki hükümet

Libya’da ki iki hükümet nasıl oluştu?
2014 Haziran ayında parlamento seçiminleri düzenlendi ve liberal akım galip çıktı. Liberal akım yeni seçilen parlamentonun, Libya Temsilciler Meclisi (LTM) adını almasına karar verdi. Süresi dolan eski parlamento (MGK) ise,  çeşitli bahaneler sürerek Anayasa mahkemesine başvurdu. (Bahane ise resmi bir devir teslim töreni düzenlenmeden ve anlaşmanın aksine Bingazi’de değil Tobruk kentinde göreve başlayan LTM’nin meşruiyeti ile ilgili başvurduğu Anayasa Mahkemesi karar verene kadar Trablus’ta görevini sürdürmeye karar vermişti.)

Anayasa Mahkemesi verdiği kararla LTM’nin seçildiği seçimin yasal olmadığını ve yeni kurulan meclisin feshedilmesine karar verdi. İki hükümet den biri olan MGK Ömer Hasi’yi, diğer hükümet LTM ise istifa eden başbakan Abdullah Sini’yi yeni hükümeti oluşturmakla görevlendirdi.

Bu iki başbakanlı iki hükümet, parlamentodan güvenoyu alarak biri Trablus’ta biri de Tobruk’ta göreve başladı.

Suriye’de Arap Baharının Başlangıç Hikayesi

Arap Baharı ile birlikte İslam aleminde önemli bir konumda olan Mısır’da, 30 yıllık Hüsnü Mübarek iktidarının devrilmesi bölge ülklerini derinden etkilemiştir. Bu tarihi devrim domino etkisiyle Bahreyn’i, Libya’yı, Fas’ı etkilemiş ve hatta Kaddafi’nin ölümüne bile neden olmuştu.


Suriye’de Arap Baharı Nasıl Başladı?
Halk hareketlerinin büyük devrimlere yol açtığı bu dönemde Suriye’de Dera şehrinde iki bayan doktor telefonla konuşurken; “Hüsnü Mübarek düşmüş, darısı bizim başımıza…” şeklinde niyetlerini dile getirdiler.

Telefonları istihbarat tarafından dinlenen bu iki kadın doktor tutuklanıyor ve ceza olarak saçları sıfıra vuruluyordu. Bunun üzerine, bu kadınlardan birinin akrabası olan 12-13 tane çocuk, duvarlara “Halk, düzenin yıkılmasını istiyor.” sloganını yazıyor (Sözü edilen slogan Arap dünyasında en çok atılan slogandır). Okulun müdürü bu çocukları istihbarata şikâyet ediyor. Çocukları içeri alıyorlar ve çocuklar çok ağır işkencelere maruz bırakılıyor. (O çocuklardan biri ile ilgili fotoğrafları görmüştüm daha önceden ama şuan bulamadım maalesef.)

Suriye Dera’da ki okul duvarından bir grafiti

Çocuklar içeri alınınca, Dera bölgesindeki aşiretlerin reisleri, Dera’nın istihbarat sorumlusuna gidiyor ve bu çocukların bırakılmasını istiyorlar. Ancak hakaretle karşılaşıyorlar ve bunun üzerine bir sonraki gün 1000 kişi çıkıyor sokağa. Çocukların bırakılmamasını ve aşiret reislerine yapılan bu hakareti protesto ediyor. Dera Bölgesi yapı itibariyle özel bir yerleşim birimi. Dera’da yaşayanlar büyük bir çoğunluğu seyyidi, Ehl-i Beyt torunları…

Suriye Dera
Suriye’de Dera’da ki ilk göstelerilerden bir fotoğraf (Kaynak: freedomsyria)

Dera şehrinde insanlar öldükçe isyan önce bütün şehre yayıldı. İlk başlarda birkaç bin kişi gösterilere çıkarken, kısa bir zaman içinde on binlerce Deralı sokakları doldurmaya başladı. Peygamber torunları olan seyyidlere, Baas rejiminin geçmişten beri büyük baskı uyguladığı biliniyor. Bunun da etkisiyle Dera’da ki isyan büyüdükçe diğer şehirlerde de etkisini gösterdi. İsyan dalgası Şam, Lazkiye, Humus, Banyas, Hama, Kamışlı ve Halep’e doğru genişledi.

İç savaş en çok Suriye’nin kuzeyinde görülse de, Suriye’de İç Savaşın başlangıcı olarak gösterilen Dera Suriye’nin güneyinde yer alıyor:

dera nerede

Hikaye

Kaynak: 
Selçuk ÖZÇELİK’in ”İran’ın Bölgesel Güç Olma Yolundaki Suriye İmtihanı” adlı makalesinden bir kesit.

Libya’da Silahlı Gruplar ve Kontrol Ettikleri Bölgeler

Kaddafi’nin devrilmesinden sonra Libya’da ordudan eser kalmadı. Farklı siyasi yapılara hizmet eden birbirinden bağımsız silahlı milisler ülkeye hâkim oldu. Mayıs 2014’te emekli General Hafter, Libya’daki ‘İslami referanslı’ milislere karşı Kerame (Haysiyet) adında bir operasyon başlattı. Saldırdığı milisler ise Hafter’in bu saldırılarına karşı birleşerek Fecr-i Libya (Libya’nın şafağı) adında karşıt bir operasyona başlattı ve Libya’da iki karşıt silahlı yapı çatışmalarını sürdürdü.

libya silahlı gruplar

Libya’daki 2 Hükümet Anlaştı

0

Kaddafi sonrası iki farklı parlamento arasında bölünen Libya’da, Tobruk ve Trablus hükümetleri siyasi çözümde anlaştı. Libya’da IŞİD’in alan kazanmaya devam etmesi ve IŞİD’in ”yeni başkenti Libya’ya alacağız” söylemleri üzerine, Batı Tobruk ve Trablus hükümetlerine BM baskısı artmıştı. Seçilecek olan yeni bir komite ile, geçiş hükümeti belirlenecek ve 2 yıl içerisinde seçim yapılacak.

IŞİD’in Libya’da 2000’e yakın militanı bulunuyor ve bazı şehirleri kontrol ediyor. IŞİD Suriye ve Irak’ta olduğu gibi Libya’da da bazı petrol sahalarını kontrol ediyor ve en büyük geliri buradan sağlıyor. Libya’da ki bu iki hükümetin birleşmesi ve BM’nin baskıları, Libya’da ki devletsiz gidişatın son bulması için güzel bir gelişme. Ama yine de ne olacağı belli olmaz, hemen sevinmemekte fayda var.

(İçerik 6 Aralık 2015’e aittir. Bir yanlışlıktan dolayı tekrar yükledim.)

Facebook Sayfamızı Beğenin ve Destek Olun!

Facebook’da bizi beğenebilir ve çeşitli şekillerde bize destek olabilirsiniz.

İlk önce dünya gündeminin önemli başlıklarını kısa ve anlaşılır bir şekilde facebook’da görmek istiyorsanız Dünyada Neler Oluyor? adlı sayfamızı beğenin.

facebook sayfamızı beğenebilirsiniz!

1.) Bizi facebook’da unutmamak ve paylaşımlarımızı ansayfanızda en yukarıda görmek için:
Yeni beğeniyorsanız ‘Beğen’ butonuna tıkladıktan sonra aşağıdaki gibi ”Haber Kaynağın’daki Gönderiler” alanına tıklayın. (Eğer ki sayfamızı daha önceden beğendiyseniz ‘Beğendin’ butonunun üzerine gelin.)

facebook destek

‘Haber Kaynağı’ alanında ‘Başta Gör’ kutucuğunu işaretleyin ve aşağıdaki ‘Bitti’ alanına tıklayın. (Böylece günde en fazla 2 paylaşım yapılan sayfamızdaki gönderileri facebook ana sayfanızda en başta göreceksiniz.)

facebook destek

2.) Paylaşımlarımızdan ilk haberdar olmak için:
Paylaşımlarımızı bildirim olarak almak ve anında görüntülemek istiyorsanız, yukarıdaki sayfadan ‘Bildirimler’ alanına tıklayın.(aşağıdaki ekran çıkacak karşınıza) ‘Tüm Gönderiler’ kutucuğunu işaretleyin ve ‘Bitti’ butonuna basın. Böylece paylaşımlarımız size anında bildirim olarak gelecek. (Çok sık paylaşım yapmadığımız için bildirim akınına uğramayacağınızı garanti edebilirim.)

facebook destek

3.) Facebook sayfamızı kendi profilinizde paylaşabilirsiniz.
Facebook sayfamızı beğendikten sonra sağ taraftaki üç nokta kısmın tıklayın ve ‘Paylaş’ alanına tıklayın.

facebook destek

Paylaş kısmına tıkladınız ve karşınıza çıkan sayfada ‘Bunun hakkında bir şeyler yaz…’ alanında sayfamız hakkında kendi görüşlerinizi yazıp ‘Paylaş’ butonuna tıklayabilirsiniz. Yada karşınıza çıkan sayfayı direk bir şey yazmadan ‘Paylaş’ butonuna basarak paylaşabilirsiniz.

facebook destek
4.) Sayfamız çok hoşunuza gittiyse ve bizi desteklemeyi abartmak istiyorsanız arkadaşlarınızı davet edin!
Facebook’da sayfayı beğendiniz ve bize açıkça destek vermek istiyorsanız da sayfamıza gelip profil fotoğrafının altındaki ‘Arkadaşlarını bu Sayfayı beğenmeye davet et’ butonuna tıklayın. Butona tıklar tıklamaz karşınıza arkadaş listeniz gelecek. Tüm arkadaşlarınızı davet etmek isterseniz bizler için güzel olur ama içeriklerimize meraklı arkadaşlarınızı davet etmeniz de bizler için kafidir.

arkadaşlarınızı davet edin!



Teşekkürler..

Suriye’deki Rus S-400’leri İsrail’e Neden İşlemiyor?

İsrail üç gün önce Suriye’nin Başkenti Şam’da bir binaya füze saldırısı düzenleyerek, Esad’ın yanında savaşan Hizbullah komutanı Samir Kuntar‘ı öldürmüştü. Olaya hakim olmayan çoğu insan bu haberi okuyup hızlıca geçti. Ama sormamız gereken bir soru vardı. Rusya’nın Suriye’ye yerleştirdiği S-400 füze savunma sisteminden bu füze nasıl geçti?

s-400 füzeleri

Daha öncede bu gibi saldırılarda bulunan İsrail, Rusya ile gizli kaplar arkasında görüştüğü ve bazı şartlar altında anlaştığı söyleniyor. Bu söylentinin gerçek olma ihtimali de çok yüksek. Çünkü İsrail füzeleri başka türlü Rus hava savunma sistemlerini geçemez. Esad’ı koruyup kollayan ve en büyük Esad destekçisi örgüt olan Hizbullah’a böyle büyük bir saldırı olurken, Rusya operasyon boyunca sessiz kaldı ve hiçbir tepki göstermedi.

İsrail’in Kuntar suikastı, ABD’nin Hizbullah’a yaptırım kararını imzalamasından hemen sonra geldiğini ise söylemden geçmeyeyim. Samir Kuntar’ın İran ile derin işbirliğinin de olduğunu bir fotoğrafla belirtip konuyu bitireyim.

samir kuntar
Eski İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad ile Samir Kuntar

Kritik Dönemde Rusya’dan Kazakistan Devlet Başkanı Nazarbayev’e Ödül

Bağımsız Türk devletlerinden olan Kazakistan, ambargo getirilen Türk ürünlerinin Rusya’ya girişini önlemek için Moskova ile işbirliği yapmaya hazır olduğunu söylemişti. Yani bu açıklama Kazakistan topraklarından Türk ürünlerin geçmesini engellemek anlamına geliyor.

nazarbayev rusya

Aradan yaklaşık 15 gün geçti ve Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev Rusya’ya gitti. Rusya’da bugün Nazarbayev’e, Rus Ortodoks Kilisesi Patriği Kirill’den, kilisenin yüksek ödülü olan özel bir madalya verildi. (Kolay kolay kimseye bu ödül verilmiyor) Türkiye ile Rusya arasında arabulucu olmaya hazır olduğunu da sürekli dillendiren Nazarbayev, Rusya safında politika izleyebilir/izlemek zorunda kalabilir. Net bir şey söylemek zor. Kazakistan dış politikası dalgalı ama Rus yanlısı denebilir.

Kazakistan Türk Devletleri arasında önemli bir konumda ve Orta Asya’da önemli kaynaklarından ötürü söz sahibi bir ülke. Bugün hâlâ nükleer silah üretebilme teknolojisine sahip olan Kazakistan, petrol zengini ve dünyanın en büyük uranyum üreticisi. Uranyum ne işe yarar diye sorarsanız da, bir nükleer santral kurmak için zenginleştirilmiş uranyuma ihtiyaç olduğunu unutmamak gerekir.

Filistin’i Tanıyan Ülkeler

Parlamenter demokrasinin olduğu, dünyaya dağılmış, en fazla mülteciye sahip Gazze ve Batı Şeria’nın tümünü ifade eden Filistin Devleti’nin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (BM başta olmak üzere) Filistin’in devlet olarak tanınması için yoğun çaba harcamaktadır. Bu çabaların meyvesini ise yavaş yavaş görmekteyiz.

Filistin’i şuan dünyada 193 ülkeden 137’si tanımaktadır. Tanıyan 137 ülkeye her geçen gün bir yenisi eklenmektedir. 136. ülke Vatikan, bugün yani 22 Aralık 2015 itibariyle de Yunanistan Filistin’i resmen tanımıştır. Filistin’i tanıyan devlet sayısı Yunanistan’la birlikte 137 olmuştur.

Filistin’i tanıyan son devlet Yunanistan

Filistin’i tanıyan ilk Batılı ülke ise İsveç’tir. (30 Ekim 2014) İsveç sonrasında bazı Avrupa ülkeleri; İrlanda, İspanya ve Fransa gibi ülkeler Filistin’i tanımıştır. Ama Filistin’i son olarak tanıyan devlet (bir Avrupa ülkesi olan) Yunanistan olmuştur.

Türkiye, 15 Kasım 1988’de sürgünde ilan edilen Filistin Devleti’ni ilk gün tanıyan ülkeler arasındadır. Filistin’i ilk tanıyan ülke net olarak belli değildir.

Filistin’i tanımayan ülkeler:

Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Portekiz, İtalya, Almanya, Hollanda, Lüksemburg, Finlandiya, Estonya, Letonya, Moldovya, Ermenistan, Litvanya, Avusturya, İsviçre, Birmanya, Tayland, Güney Kore, Japonya, Tayvan, Kamerun, Togo, Eritre, İsrail, Batı Sahra, Guatemala, Kolombiya, Haiti, Avustralya, Yeni Zelenda. Avrupa Birliği’nin merkezinin bulunduğu Belçika ise Filistin’i şartlı tanıdı.

Filistin 1988’de bağımsızlığını ilan ettikten sonra dalga dalga tanınmaya başlamıştır. İşte dönem dönem Filistin’i tanıyan ülkeler..

(Kasım 1988) İlk Dalgada Tanıyan Ülkeler:

Yemen, Türkiye, Tunus, Somali, Fas, Moritanya, Malezya, Libya, Kuveyt, Irak, Bahreyn, Cezayir, Zambiya, Birleşik Arap Emirlikleri, Sırbistan, Suudi Arabistan, Katar, Pakistan Nikaragua, Malta, Madagaskar, Ürdün, Küba, Bangladeş, Afganistan, Endonezya, Sudan, Mauritius, Cibuti, Brunei, Arnavutluk, Kıbrıs, Rusya, Gambiya, Sri Lanka, Slovakya, Seyşeller, Nijerya, Hindistan, Mısır, Çek Cumhuriyeti, Vietnam, Ukrayna, Namibya, Gine, Beyaz Rusya, Çin, Mali, Gine – Bissau, Komorlar, Kamboçya, Burkina Faso, Senegal, Moğolistan , Macaristan, Tanzanya, Romanya, Nijer, Kuzey Kore, Cape Verde, Bulgaristan, Maldivler, Zimbabve, Togo, Ghana, Chad

İstanbul’da Kudüs için olağanüstü toplanan İslam İşbirliği Teşkilatı’nda Filistin Devleti’nin başkenti Doğu Kudüs olarak tanındı. İşte bu zirveye katılmayan 8 ülke…

(Aralık 1988 – Eylül 1989) İkinci Dalgada Tanıyan Ülkeler:

Arafat Filistin Bağımsızlık
Arafat Filistin Bağımsızlık Konuşması

Laos, Uganda, Sierra Leone, Kongo, Angola, Mozambik, Sao Tome ve Principe, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Gabon, Umman, Polonya, Nepal, Botsvana, Burundi, Orta Afrika Cumhuriyeti, Butan Cumhuriyeti, Ruanda, İran, Etiyopya, Kenya, Ekvator Ginesi, Benin, Vanuatu, Filipinler

1990’larda Tanıyanlar: 

Arafat Mandela
Eski Filistin Devlet Başkanı Arafat ile Güney Afrika Cumhuriyeti’nin ilk siyahî devlet başkanı ve aktivist Mandela

Svaziland, Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan, Gürcistan, Bosna ve Hersek, Tacikistan, Özbekistan, Papua Yeni Gine, Güney Afrika, Kırgızistan, Malavi

2000’lerde Tanıyanlar: filistin venezuela ilişkileri

Doğu Timor, Paraguay, Karadağ, Fildişi Sahili, Kosta Rika, Lübnan, Venezuela, Dominik Cumhuriyeti

(2010 – 2013) 3. Dalgada Tanıyan Ülkeler:filistin brazilya ilişkileri

Brezilya, Arjantin, Bolivya, Ekvador, Şili, Guyana, Peru, Surinam, Uruguay, Lesotho, Liberya, Suriye, El Salvador, Honduras, Saint Vincent ve Grenadinler, Belize, Dominika, Güney Sudan, Antigua ve Barbuda, Grenada, İzlanda, Tayland, Guatemala, Haiti..

Sözde ‘Ermeni Soykırımı’nı Tanıyan Ülkeler

Filistin’in Devlet Olma Aşamaları (2011’den günümüze)

  • Filistin 23 Eylül 2011’de Birleşmiş Milletler’e tam üye ‘devlet’ statüsü kazanmak amacıyla, BM Genel Sekreteri Ban ki-Mun’a başvurdu.
  • Filistin 31 Ekim 2011’de UNESCO Genel Konferansı’nın kararı ile kurumun 194’üncü üyesi oldu. Bir gün sonra 1 Kasım 2011 ABD, Filistin’in UNESCO’ya üyelik başvurusu kabul edilince, örgüte Kasım 2011’de yapmayı planladığı 60 milyon dolarlık ödemenin iptal edildiğini duyurdu.
  • BM 30 Kasım 2012’de Filistin’in BM’deki ‘gözlemci kuruluş’ statüsünü üye olmayan gözlemci devlet statüsüne ‘yükseltme’ verme kararını aldı. BM Genel Kurulu’ndaki oylamada BM Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) beş daimi üyesinden Fransa, Rusya ve Çin Filistin’in devlet olarak tanınmasını kabul ederken, İngiltere çekimser kaldı ve ABD hayır oyu kullandı.

Filistin’in Kısa Tarihçesi

Osmanlı yönetiminden İngiliz mandasına geçen Filistin bölgesi, İngilizlerin yahudi yerleşimcilere ve yahudi çetelere göz yumması sonucu ‘İsrail’ adında bir devlet 1947’de kurulmuştur. O tarihten günümüze kadar çatışmaların ve savaşın eksik olmadığı bu topraklarda, Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) tarafından 5 Kasım 1988’de Filistin’in bağımsızlığı ilan edilmiştir. Bu bağımsızlık ilanı Cezayir’de yapılmış ve o dönemde Filistin’in vücut haline gelme yolundaki en önemli aktörlerinden Filistin Kurtuluş Örgütü’nün Filistin topraklarında hiçbir kontrolü de bulunmamaktaydı.

Kaynak:
https://line.do/tr/filistinin-devlet-olarak-taninmasina-giden-yol/8jw/vertical
http://www.aljazeera.com.tr/kronoloji/kronoloji-1915ten-gunumuze-filistin
http://www.on5yirmi5.com/haber/dunya/olaylar/60606/iste-filistini-taniyan-ve-tanimayan-ulkeler.html
http://www.yenisafak.com/dunya/fransa-filistini-tanidi-2035061

IŞİD’in Petrol Güzergahı, Müşterileri ve Satış Yöntemi

Amerikan Özel Kuvvetleri, 9 Mayıs 2015’te Suriye’nin doğusunda yer alan Deyr Ez Zor’da IŞİD’in kontrolünde bir petrol tesisine baskın düzenledi. Bu operasyonda IŞİD’in petrol ticaretini nasıl yürüttüğünü gösteren belgeler de ele geçirdi.

Dünyanın en zengin örgütü olan IŞİD’in petrol, gaz ve tarihi eser ticaretini IŞİD’e bağlı ‘Rikaz Divanı’ adlı kurum yönetiyor.

Rikaz Divanı
Rikaz Divanı’na ait belgelerden biri

IŞİD Eylül 2014 tarihi itibariyle ayda bir buçuk milyon varil petrol üretiyordu. ABD ve koalisyon uçaklarının Aralık 2014 saldırılarıyla IŞİD’in petrol üretimi azalmadı ve aylık 40.000 varil arttı. Bu petrolü satarak aylık 60 milyon dolardan fazla gelir elde eden örgütün müşterileri sadece Suriye’de değil, Irak’ta var.

Petrol satışı nasıl gerçekleşiyor?
Petrolün büyük bir bölümü, takma adlarla kayıtlara geçirilen “aracılar” üzerinden satılıyor.

IŞİD’in petrol güzergahı ve müşterileri
Bu petrol, IŞİD’in denetimindeki Deyr Ez Zor kentinden, rejimin denetimindeki Humus kentine ulaşıyor. Bu uzun yol Suriye’nin çöl bölgesini oluşturuyor ve kontrol noktaları genellikle rejime ve IŞİD’e ait.

ışid petrol güzergahı

IŞİD petrolünün kalan kısmını da, Suriye’de ki muhaliflerin denetimindeki bölgelerde satıyor. Tankerler, yaklaşık 700 kilometrelik bir yolu kat ederek, Deyr Ez Zor’un kırsal kesimlerinden ve Rakka’dan geçerek Halep’in kuzeyine ulaşıyor.

Muhalif bölgelerdeki tüccarlar işlenmiş veya ham petrolü pazara getiriyor ve muhalif kontrolündeki bölgelerden gelen müşteriler bu petrolü satın alıyor. Yani anlayacağınız geçimini sağlamak için de olsa dolaylı olarak da olsa, çoğu Suriyeli IŞİD petrolünün ticaretinde yer alıyor. Örgüt bombardıman tehlikesinden de çoğu zaman bu sivilleri kullanarak kurtuluyor.

ışid petrolü
IŞİD’in kontrol ettiği bir petrol rafinerisi 

Farklı bir boyut:
ABD’nin liderliğindeki koalisyon ve Rusya uçakları da daha çok IŞİD mensuplarının yer almadığı tanker konvoylarını hedef alıyor. Yoldaki tankerlere yönelik bombardımanların büyük bir kısmı da IŞİD petrolü sattıktan sonra tankerlerin havaya uçmasıyla sonuçlanıyor. Böylece zararlı çıkan yine halk oluyor, çünkü fiyatlar birden 2 veya 3 kat artıyor.

Bu petrollerin halk için şöyle de bir önemi söz konusu: Muhaliflerin kontrol ettiği bölgelerde yaşayanlar -rejimin elektrik enerjisi sisteminin dışında bırakıldığından-, elektrik üretmek için bu yakıta bel bağlamış durumda.

Kaynak: 
http://www.aljazeera.com.tr/haber/isid-petrolunu-kime-nasil-satiyor