Kıbrıs: Ortadoğu’nun Güçlü Anahtarı

1988

   Asırlardır savaşların ve yağmaların ortasında kalmış bir adadır Kıbrıs.  İngiltere Başbakanı Benjamin Disraeli, 1840‘lı yıllarda hazırladığı raporunda,“Ortadoğu‘ya hâkim olmak isteyen devlet, Kıbrıs adasına da hâkim olmalıdır” sözü ile adanın önemi bir kez daha vurgulamış ve İngiltere’nin gözünü buraya dikmesini sağlamıştır.

Doğu Akdeniz’de görev yapan ABD donanması

      Emperyalist ülkeler için Kıbrıs , 100 uçak gemisinden daha büyük bir askeri gücü ifade etmektedir. Arap Baharı ile başlayan Ortadoğu’yu şekillendirme çabalarından nasibi Kıbrıs’ta almış ve almaya da devam etmektedir.Ayrıca bölgede yaşanan Petrol ve Su Savaşlarında en önemli ikmal merkezidir. Adada bulunan askeri üslerden kalkan uçakların savaş bölgelerine yakınlığını da göz önüne  alırsak zengin doğalgaz yataklarının dışında muazzam bir stratejik bir öneme sahiptir. 1950‘lerde ABD, Lübnan ve Ürdün‘e; İngiltere de Mısır‘a Kıbrıs‘taki üslerden saldırmıştı. Arap baharı ile başlayan süreçte adada var olan askeri hareketlilik maksimum seviye ulaşmış, bir çok ülke de buraya (Daeş Karşıtı Koalisyon bahanesiyle) savaş gemisi göndermiştir.

       Bölgede yaşanan enerji savaşlarında Rusya’da kendi payını almak için Suriye İç Savaşına müdahil olmuş ve var olan sorun içerisinde aktör sayısı daha da artmıştır. İsrail’in doğalgaz hamlesi, hali hazırda Avrupa’nın en büyük doğalgaz tedarikçisi konumundaki Rusya’yı telaşlandırmıştır. Rusya kendisine rakip olacak  3,45 trilyon metreküp doğalgaz rezervi (Kıbrıs, Suriye, İsrail ve Lübnan arasında kalan Leviathan bölgesi)  konusunda söz sahibi olmak istemektedir. Bu sebepten ötürü GKRY ile çeşitli görüşmeler yapmıştır. Bu görüşmelerde Ruslar Ortodoksluk bağı üzerinden ilişkileri geliştirmek istemektedir.

    Avrupa’nın güney sınırı, Cebelitarık’tan İskenderun körfezine kadar olan bir hattan oluşmaktadır. Ortadoğu da yaşanan her kriz döneminde tüm dikkatler  Kıbrıs ve Doğu Akdeniz üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bölge sadece enerji değil siber savaşlar konusunda da büyük bir öneme sahiptir.Tüm dünya da bulunan 18 internet ağının (fiberoptik altyapı) 14’ü Doğu Akdeniz’i de içine alan coğrafyadan geçmesi Kıbrıs’ı adeta büyük bir kilidin anahtarı konumuna yükseltmektedir. Bu ağa sızan korsanlar, tüm dünyadaki gizli bilgilere de ulaşmış olacak dersek yanlış olmaz. Örneğin Edward Snowden “Biz Kıbrıs merkezli istihbarat ağı sayesinde Başkan Obama’nın Oval Ofis’deki ikili görüşmelerini her şeyine varıncaya kadar takip ettik” diyerek Kıbrıs’ın sadece bir ada, enerji havzası, Ortadoğu’ya yakınlığı, büyük askeri üs vs. yanında siber güvenlik içinde önemli bir merkez konumunda olduğunu ifade etmiştir. Ayrıca o dönem de yaşanan dünya çapında dinleme krizinde, İngiltere’nin Türkiye’yi ve hatta Almanya’yı da bu hatlar üzerinden dinlediği ortaya çıkmıştı.

Akdeniz’de bulunan fiber optik ağ haritası

     Suriye İç Savaşı’nda adanın önemi bir kez daha ortaya çıkmıştır. Abd ve müttefiklerinin yapmayı planladığı Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’de bir kürt devletinin ( daha doğrusu enerji hattı için tampon bölgesi) kurulması, ada ile bağlantılı olarak enerjide hakimiyet kurmak istemesinden kaynaklanmaktadır. Buna birde  İsrail’in Doğu Akdeniz’de yaptığı sondaj çalışmalarını da eklersek muazzam bir enerji nakil hattının merkezin de olacak Kıbrıs. Bunun için İsrail ve Abd bölge ülkelerini her türlü baskı ve savaş tehdidi ile hizaya getirme çabaları içerisine girmekten geri durmamaktadır. Koalisyon güçlerinin en önemli askeri ve lojistik üslerinden birisi de Güney Kıbrıs’ta bulunan İngiliz üsleridir. Ortadoğu’yu yeniden şekillendirme çalışmalarında Kıbrıs gibi bir üsse sahip ülke her zaman avantajlı durumdadır. Burada kilit ülke her zamanki gibi Türkiyedir. Batılı güçlerin tüm bu olanlar karşısında sessiz kalacak bir Türkiye görmek istemeleri neticesinde üzerimizde sürekli bir askeri, siyasi, ekonomik ve sosyal baskı meydana gelmektedir. Çünkü yapmayı planladıkları yeni enerji koridoru Türkiye’nin ulusal çıkarlarına ters düşmektedir. Türkiye’nin Suriye’de yapmış olduğu Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Operasyonları, sınır güvenliği yanında bu planları da bozma niyetini göstermektedir.

      Batılı güçlerin nihai hedeflerinden olan Kıbrıs meselesinde en önemli oyunculardan biriside Türkiye’dir. Kıbrıs Barış Harekatı ile ilgili yazdığım yazı üzeride de değindiğim gibi Türkiye, 1974’den beridir adada askeri varlığını devam ettirmektedir. .

       Bölgede yaşanan enerji savaşları, Türkiye’nin bölge üzerinde daha etkin rol oynamaya itmiştir. GKRY’nin batı ülkeleri ile doğalgaz arama faaliyetleri için yapmış olduğu anlaşmalar, Türkiye tarafından yok hükmünde sayılmaktadır. Rum yönetiminin yapmayı planladığı sondaj faaliyetlerine Deniz Kuvvetlerimizce önleme yapılmaktadır. GKRY’nin yapmayı planladığı parsellerde Türkiye, KKTC adına hak talep etmesine rağmen, Rumlar her türlü provakatif eylemlerden geri durmayarak çalışma yapmak istemektedirler. Geçtiğimiz aylarda İtalyan ENİ şirketine ait bir sondaj gemisi araştırma yapmak için bölgeye hareket etmiş,Türkiye tarafından engellenmiş ve GKRY buna karşılık Amerikan EXXON MOBİL şirketinin araştırma gemisini davet etmiştir. Bu geminin ise ABD’nin 6. Filosu tarafından korunacağı açıklanmıştır. ABD, İsrail ile birlikte bu 9. kez düzenlenen  Juniper Cobra 2018 tatbikatı ile Türkiye’ye bir nevi mesaj vermesi üzerine TSK aynı tarihlerde Doğu Akdeniz’de bir tatbikat düzenlemiştir. Daha önceden yazmış olduğum “Doğu Akdeniz’de Enerji Savaşları” adlı makalemde bu konuları ayrıntılı bir şekilde bulabilirsiniz.

TSK’nın Doğu Akdeniz’de yapmış olduğu tatbikat

     BM kararlarına göre ise adada büyük bir Türk nüfusu olmasına karşın işgalci durumunda görünmekteyiz. Batılı güçlerin Kıbrıs Türkleri üzerinde yapmakta olduğu asimilasyon çalışmaları da günden güne artış göstermektedir. Bazen haberlere de yansıyan “Biz  Kıbrıs Türküyüz” ve “Biz AB’ye girmek istiyoruz ama Türkiye engel oluyor. Adada Türk askeri istemiyoruz” tarzı yaklaşımlar bu çalışmaların ne denli tehlikeli olduğunu gözler önüne sermektedir. Her ne kadar Kıbrıs Türkleri içerisinde çok küçük bir grup olsalar da bu konuda önlem almak gerekmektedir. Çünkü batı kaleyi içeriden fethetme yoluna gitmişlerdir.

Devrimci İşçi Partisinin, 2014 protesto gösterilerinden bir pankart

     Her ne şekilde olursa olsun Kıbrıs, Türkiye için hayati bir öneme sahiptir. Bölgede yaşanan kaos ve savaş ortamında tehditleri ileri hatta karşılamak ve ada üzerinde ulusal çıkarlarımız için mutlak suretle korunmalıdır. 1974 Kıbrıs Barış Harekatı öncesi yaşanan soykırımı tekrar bu vatandaşlarımıza yaşatamayız. Bu suretle gerek Türkiye, gerek KKTC tam bir uyum içerisinde hareket etmek durumundadır. Batılı devletlerin gözünde Ortadoğu’nun hakimiyeti Kıbrıs’a hakim olmaktan geçiyor. Her iki ülkede bunu göz önünde bulundurmak durumundadır.

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

Yazarlık Başvurusu

4 YORUMLAR

  1. Kıbrıs, Akdenizdeki en büyük uçak gemisidir. Türkiye buraya askeri hava alanı inşa etmelidir. ayrıca hava savunma füzeleri koymalıdır. Hatta Azerbaycan’ı korumak için Ermenistan sınırına da koymalıdır. Bu hareket coğrafyadaki tüm dengeleri Türkiye lehine çevirir. Ve Türkiye bu iradeyi gösterip kararlı durabilirse, geriye en büyük şey kalıyor. Milli eğitim! Bizi kendi içimizden devşirmeler yetiştirerek vuranlara verilecek cevap milli eğitimle ülkesinin ne kadar büyük ve önemli olduğunu bilen, onu korumak ve geliştirmek için çalışkan ,ilim ve fen bilen, yaratıcı inançlı, ahlaklı nesiller yetiştirmektir. Benim umudum var.

  2. Türkiye bu provakatif eylemlere karşılık verebilecek bir ülke olsa idi, geçen ay yunanistanın fransadan kiralama arefesinde olduğu fremm sınıfı firlateyni haberlere yansıtırdı. Emin olunuz ki milliyetçi bir TÜRK olarak ortadoğunun büyük gücü olmamızı ben de isterim ama maalasef elimizde çoğu ikinci el gemilerden oluşan nükleer denizaltısı olmayan ortalama 3000-4000 tonajındaki bir donanma ile bunu yapamayız. Bırakın israil ABD rusya yunanistan ı durdurmayı sadece ABD nin altıncı filosu bile uzun menzilli balistik füze atan destroyerlerle bizi ezer geçer .(ezip geçme olayının savunma sanayiinden anlayanların anladığı üzere gemi sayısıyla alakası yok, gemilerin kabiliyetleri ile alakası var) ve hava kuvvetlerimize güvenen tayfaya söylüyorum bizim hava kuvvetlerimizde nicelik ve nitelik(sayı ve kabiliyet) olarak pek bir iş yok. Ayrıca f-4 leri de kullanımdan çıkardık ve başka çift motorlu uçağımız olmadığı için(ayrıca 2035 kadar da almayı düşünmüyoruz) air superiority görevinde kullanabileceğiniz uçağımız da yok ve son olarak çoğu modernize edilmemiş f-16 ların da gövde ömürlerini doldurduğunu göz önünde bulundurduğumuzda düşmanlarımızdaki hava savunma destroyerlerini uçaklarımızın yarısını kaybetmeyi göze almazsak geçemeyiz. İşte tam da bu yüzden bizim şu an bu makaleyi okuyor olmamız değil sadece SİHA üretmekle süper güç olunmayacağının farkına varmamız ve ülkemizi güçlendirmek için modern hava kuvvetlerini, güçlü hava savunma sistemlerini, kıtalararası balistik füzeleri nükleer denizaltıları ve nükleer silahları tartışıyor olmamız lazım. İnanın bana bu milletin sözü şu saydıklarım elimizde olsa herkese geçer. Ve son olarak lütfen yok tank üretiyoruz yok şunumuz var yok en güçlü 8. orduyuz gibi saçma sapan indekslerden ve haberlerden öğrendiğiniz eksik bilgilerle bana nutuk atmayın ben bunların hepsini bilerek bunları yazıyorum zira tek isteğim bu ülkenin güçlü olmasıdır tevekkülün kelime anlamını öğrenememiş bazı yobazların aksine.

    • “İşte tam da bu yüzden bizim şu an bu makaleyi okuyor olmamız değil sadece SİHA üretmekle süper güç olunmayacağının farkına varmamız ve ülkemizi güçlendirmek için modern hava kuvvetlerini, güçlü hava savunma sistemlerini, kıtalararası balistik füzeleri nükleer denizaltıları ve nükleer silahları tartışıyor olmamız lazım.” Derken, zaten s400 alımı yapıldı, zaten kısa ve orta menzilli hava savunma füzesi olan Hisar – A ve Hisar – O TSK ‘mızın envanterine girdi. 150 km menzilli Yıldırım ve 260 km menzilli karadan karaya füzemiz Kaan envanterimize girdi. Kullanıma hazır. İngiliz Rolls Royce ile TAI 5. nesil yani son nesil savaş uçağı için uluslararası anlaşma imzaladı. Nükleer gemi ve nükleer denizaltı için Nükleer santralin geçen ay temeli atıldı. Ey Halk az şu yapılanları gör ! (Amin).

  3. KIBRIS Ortadoğunun güçlü anahtarının sahibi.
    Yurt’da ve Dünya da SULH diyen ulu önderin kuşaklarının elinde KIBRIS Anahtarına sahip Türk Ulusumuzun Dünya barışını Elinde tuttuğunu kıskanıp kabul etmeyenlerin Cenabı Allahımız kursaklarında ihanetleri ile boğulsunlar yok olsunlar.

Yorum Yaz

Lütffen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz