Mayıs ayının ilk günlerine gergin bir şekilde başlayan Filistin toprakları, 6 Mayıs itibariyle 2021 İsrail – Filistin çatışmasına şahit oldu.
İlk olarak İsrail Yüksek Mahkemesinin Kudüs’ün Şeyh Cerrah mahallesinde oturan aileleri evlerinden zorla çıkarılması kararı ve Mescid-i Aksa’daki Filistinlilere karşı orantısız güç kullanması önce protestolara neden oldu ardından da karşılıklı saldırılara ve çatışmaya dönüştü.
Sahada özellikle karşılıklı atılan füze videoları gündeme düşerken, küresel çapta bir diplomasi trafiği başladı. Tıpkı 2014 çatışmalarında olduğu gibi; Filistin ve İsrail meselesinde öne çıkmak isteyen ülkeler derhal adımlar atmaya başladı.
Örneğin Çin, Norveç ve Tunus, BM Güvenlik konseyi toplantısı talep ederken, ABD’nin itirazları nedeniyle mutabakat sağlanamadı. Bunun nedeni sadece ABD’nin salt İsrail desteği olarak yorumlanmamalıdır. Çünkü bu süreçte ABD’deki Demokrat Partili sol eğilimli kesim ve partili gençlerin tutumu nedeniyle Biden yönetimi eski ABD yönetimlerine göre gerekli desteği sunmakta kararlılık gösteremedi. Sadece İsrail – Filistin İlişkilerinden sorumlu Hady Amr ve Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Joey Hood’un bölgeye gönderileceği açıklandı. Covid – 19 süreciyle uluslararası ilişkilerde önceliği Çin, Rusya ve İran olan ABD böylece tansiyonu düşürmeye yönelik çalışmalar yürüterek bir yerde İsrail’i frenlemiş oldu.
Avrupa Birliği ve batı ülkelerinin tutumu özellikle “her iki taraf” diyerek daha eşit mesafede yaklaşmaya yönelikti. Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkeler ise İsrail’i orantısız güç uygulamakla suçladı. Türkiye’nin eski Avrupa Birliği Bakanı ve Baş müzakerecisi olan Volkan Bozkır’ın başkanlık ettiği BM Genel Kurulu toplandı. Bu toplantıda Türkiye tarafından Filistinli siviller ve Kudüs’ün korunması için bölgeye uluslararası koruma gücü gönderilmesi önerisi gündeme getirildi ama Malezya ve Pakistan dışında uluslararası bir askeri güçten bahseden olmadı.
İslam İşbirliği Teşkilatı da sanal bir toplantı ile elçiler ve dışişleri düzeyinde bir araya geldi ama beklenen yaptırımlardan çok uzakta bir tepki metni ortaya kondu.
Arap ülkelerinden Mısır ve Katar ise Filistin ile ilişkilerinin geçmişine dayanarak, ateşkesi sağlamak konusunda daha ileri adımlar atmaya çalışırken, iki ülkeden bunu başarabilen yine Mısır oldu. Haliyle başta Gazze konusunda ilk andan itibaren İsrail’e karşı yoğun bir baskı uygulayan Türkiye ve Mısır’ın Rolü bu 15 günlük süreçte çokça gündeme getirilmeye başlandı.
Özellikle 2014 savaşına olduğu gibi Türkiye, Katar ile beraber girişimlerde bulunduğunu hatırlamak gerekir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İstanbul’da Müslüman ülkeleri ve uluslararası toplumu İsrail’e karşı birlikte olmaya çağırdı “Zalim İsrail, terör devleti İsrail, Kudüs’teki Müslümanlara acımasızca ve etik olmayan bir şekilde saldırıyor” dedi. Ardından üst düzey pek çok bakan ve bürokrat İsrail’e karşı açıklamalarda bulunarak kamuoyu yaratmaya başladı. Bu süreçte Erdoğan; Katar, Pakistan, Ürdün, Kuveyt, Malezya, Endonezya, Cezayir, Özbekistan, Kırgızistan, Afganistan, Irak, Nijerya, Libya, Umman ve Rusya liderlerini aradı. Benzer bir telefon trafiğini de Mevlüt Çavuşoğlu gerçekleştirdi. Böylece Türkiye’nin yürüttüğü diplomasi trafiği de en az söylemler ve açıklamalar kadar İsrail’i baskılamaya yönelik bir çaba olarak tarihteki yerini aldı.
Takvimler 10 Mayıs’ı gösterdiğinde ise pek çok Türk, Suriyeli ve Filistinli İsrail’in İstanbul konsolosluğu önünde protestolar düzenledi. Özellikle “Mehmetçik Gazze’ye, Mehmetçik Kudüs’e” sloganları yurt ve dünya gündeminde geniş yankı uyandırdı. Oysa Türkiye ve Katar’ın çabaları sadece İsrail’e diplomatik ve toplumsal bir baskı kurmaktan ibaret değildi. Hamas Sözcüsü Fevzi Berhum, El Cezire Mübaşir Kanalında yaptığı açıklamada; iki ülkenin de roket saldırılarının kesilmesi için Hamas ile temasa geçtiklerini söyledi. Oysa Hamas tarafı, sorunun İsrail’den kaynaklandığını öne sürerek yaylım ateşine devam etti. Hamas her ne kadar Türkiye ve Katar ile ilişki yürütmek konusunda hassas davransa da çatışmaya giriştiği vakit, Mısır ile ortak hareket etmeyi tercih eden bir örgüt olarak karşımıza çıkıyor.
Haliyle çatışmanın bir tarafı olan Hamas’ın bu tutumu Türkiye ve Katar’ın Filistin politikası konusunda daha ileri adımlar atmasına şimdilik mani oluyor. Bu netice üzerinden pek çok analiz yazarı, Türkiye’nin bu süreçte başarısız olduğunu, ulusal ve uluslararası kamuoyunu ikna edemediğini böylece Filistin diplomasisinin sonuçsuz kaldığını dile getirdi.
Erdoğan karşıtlığı ile dolu cümlelerle dile getirilen bu analizlerde parlatılan Mısır ise olağanüstü bir başarı göstermiş değil. Özellikle Sisi’nin yönetimi ele almasından sonra henüz bir ABD başkanıyla telefonda görüşmüş olması, hem tarihi hem de Hamas nazarında askeri öneme sahip olmasından kaynaklanıyor. Genel anlamda Mısır’ın Gazze ve Batı Şeria konusundaki önemi sadece coğrafi ve askeri olarak değil, idari açıdan da özellikle Gazze’yi 20 yıla yakın süre elinde bulundurmasından kaynaklanıyor.
ABD’nin Türkiye ve İsrail konusundaki tutumlarından dolayı, kendine has öneminin yeniden ön plana çıkması ile Gazze ve Tel Aviv’e ateşkes için iki heyet göndermesi, Kahire – Washington hattında bir yakınlaşma olarak nitelendirilse de Trump döneminde hayata geçirilen Abraham Antlaşmaları sürecini es geçmemek gerekir. Daha 6 ay evvel, İran konusunda ortak tehdit algısına sahip BAE ve İsrail, Filistin üzerindeki Mısır ve Ürdün ile olan tarihi Katar ve Türkiye ile olan siyasi ağırlığı ortadan kaldırmak için kolları sıvamıştı. Bu yüzden Biden yönetiminin bu çatışmalar sırasında böylesine tutuk davranması ve yeniden Mısır ile irtibat kurmasındaki neden de Trump dönemi politikalarının bir bakıma sorgulanmasından kaynaklanıyor.
Bu yüzden Mısır’ın ihtiyaç duyulan değil; savaşan taraflara ABD göz yummasıyla müzakere heyeti yollayan, siyasi boşluk ve önceliklerden kaynaklanan fırsatı değerlendiren bir ülke olduğu gerçeğini gözler önüne seriyor. Nitekim 2016 yılında Sina çölünde İsrail ve Mısır için ortak bir tehdit halini alan IŞİD yüzünden, Netenyahu ve Sisi bir araya gelmişti. Yapılan görüşmeler her iki ülkenin ilişkilerinin ilerleme potansiyeli olduğunu gösterirken, ilerlememe nedeni yine iki tarafın da Filistin tutumu idi.
Türkiye’nin çatışmalardan kısa bir süre önce Mısır ile yeniden diplomatik görüşmelere başlaması Ortadoğu’da yeni bir diyalog zeminini hazırlarken; BAE’nin GKRY ve Yunanistan politikalarının sivriliği, bu ülkelerle tarihsel bağı olan Mısır için de Türkiye’ye karşı kullanılmaya hazır bir koz olarak Sisi yönetiminin cebinde duruyor. Ayrıca Sisi yönetimi boyunca salt askeri hibe ve yardımdan ibaret yürümüş, Gazze çatışmaları ile yeniden gelişen ABD- Mısır ilişkileri bu sefer Türkiye karşıtlığı üzerine kurulursa, gelecekte bölgedeki dengeleri derinden etkileyebilir.
Böyle bir ortamda Türkiye’nin Mısır ile başlatacağı diplomatik süreç; Arap Baharı ekseninden çıkıp bugünün gerçekleriyle bütünleşerek ilerlemeli, başta Filistin olmak üzere Ortadoğu coğrafyasına kalıcı barışı getirmek ve Türkiye’yi dış tehditlerden korumak adına şekillendirilmelidir. Mısır’ın tıpkı Libya gibi bizim denizden bir komşumuz olduğu gerçeği, Mavi Vatan’ın bekası adına göz ardı edilmemelidir.
Ozan Akarsu
Stratejik Ortak Misafir Yazarı
KAYNAK
https://www.dw.com/en/turkeys-erdogan-hits-out-at-israel-as-mideast-conflict-grows/a-57573760
https://tr.sputniknews.com/ceyda_karan_eksen/202009171042875828-ibrahimabraham-anlasmasi-misir-ve-urdun-ile-saldirmazlik-anlasmasindan-farkli-halklari-baristirma/
https://www.bbc.com/turkce/haberlerturkiye57215134at_medium=custom7&at_campaign=64&at_custom4=0B4CC9F6-BB35-11EB-9002-06B196E8478F&at_custom2=twitter&at_custom3=BBC%20Turkce&at_custom1=[post%20type]&fbclid=IwAR0zi2okrSrY30jJhUQIyk_0T69u_NCA8JxI1x8fD9Qmeza-KdyK0ZUOE64
https://tr.euronews.com/2021/05/22/m-s-r-taraflar-aras-nda-mekik-dokurken-gazze-de-ateskese-uyuluyor
https://tr.euronews.com/2021/05/23/bae-filistin-de-gerginligi-azaltmak-icin-taraflarla-cal-smaya-haz-r-z
https://www.ensonhaber.com/gundem/israil-ve-misir-gazze-ateskesi-hakkinda-joe-bidena-bilgi-verdi
https://www.aljazeera.com/features/2017/9/20/egypt-israel-relations-at-highest-level-in-history
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.