İran’daki ayrılıkçı kürtçülük ve bölücü silahlı faaliyetleri: Bölgesel çıkarlar uğruna taşeron olarak kullanılan kürtçülük hareketi

149

Bölücü Kürtçü Terör Örgütü(BKTÖ) PKK ve uzantılarına değişik alanlarda destek sağlayan ülkeleri iki ana grupta değerlendirmek mümkündür. Birinci grupta bulunan ülkeler; terör örgütün ekimi zaman açık veya gizli silah, askeri malzeme, eğitim kampları ve finans gibi destekleri sağlayan ülkelerdir. Zaman içinde ilişkilerin gelişmesine bağlı olarak göreceli olarak değişse de bu devletler; Suriye, Yunanistan, GKRY, Rusya Federasyonu, İran, Ermenistan, Irak, Lübnan ve Libya idi. Bu ülkeler; eğitim kampları tahsis etme, sahte kimlik sağlama, finansman temin etme, örgüt evi tahsis etme, havayolu ile geçişlerde kolaylık, tedavi, silah ve mühimmat yardımı gibi aktif destekler sağlamışlardır.

İkinci grupta bulunan ülkeler ise, PKK’yı terörist olarak nitelemekle birlikte örgütün paravan kuruluşlarına geniş müsamaha göstererek özellikle kendi ülkelerinde varlıklarını sürdürmelerine ve faaliyetlerine destek veren ülkelerdir. Bu ülkeler; Almanya, Fransa, İngiltere, Avusturya, ABD, Finlandiya, Norveç, Danimarka, İsveç, Hollanda, Belçika, İsviçre, İspanya, İtalya, Bulgaristan ve Romanya şeklinde sıralamak mümkündür. İkinci grupta yer alan ülkeler aynı zamanda BKTÖ’ye siyasal, propaganda, lojistik, eleman kazandırma ve uluslararası kamuoyu sağlama noktasında da destek veren ülkelerdir.

BKTÖ’nün varlığını sürdürmesine, pek çok konuda örtülü kimi zaman da açık destek veren ülkelerden biri de İran’dır. İran ve Türkiye, 1623-1639 Osmanlı-Safevî Savaşını sona erdiren ve bugünkü Türkiye-İran sınırını büyük ölçüde belirleyen “Kasrı Şirin Antlaşması’ndan günümüze savaşmamaktadır. Ancak Tahran yönetimleri uzunca bir süredir Ankara ile olan bölgesel çıkar çatışmalarında Türkiye’ye karşı BKTÖ ve uzantılarını pek çok konuda destekleyerek taşeron olarak kullanmıştır. Bunun dışında İran’daki ayrılıkçı/bölücü Kürtçü hareketleri ve silahlı yapılarını destekleyen ülkeler de vardır.

Bunlardan birincisi; İran’a karşı ayrılıkçı/bölücü Kürtçü politikalarında Amerika ve Almanya’nın başını çektiği ikili, (buna Fransa’yı da eklemek mümkün) ikincisi ise; Türkiye’ye karşı bölücü Kürtçü projede yer alan Amerika ve Rusya ikilisidir. Rusya, bölgesel çıkarları gereği bölücü Kürtçü terör örgütünü Türkiye’ye ve bölge ülkelerine karşı destekleyerek kullanmakta ABD-Almanya ise BKTÖ üzerinden hem Türkiye’ye karşı siyasal anlamda üstünlük kurmak istemiş kimi zamanda örgütün dileklerini Ankara’ya dayatmıştır.

Dikkat ederseniz her iki grupta da ABD başrolde ve ortada bir siyasal Kürtçülük oyunu oynanmaktadır. Zira İran, özellikle2000’lerin ikinci yarısından itibaren Batı’nın ‘’Kürt Milisler’’ ya da ‘’Özgürlük Savaşçıları’’ olarak adlandırdıkları ancak özünde bir terör örgütü olan Türkiye’de PKK, Suriye’de YPG ve İran’da ki PJAK olarak adlandırılan etnik-ayrılıkçı-bölücü Kürtçü terör örgütü tarafından silahlı eylemlerin sıkça yaşandığı bir döneme girmiştir. 2016 yılında İran’ın genelinde yaşanan silahlı eylemleri gerçekleştirenlerin peşmergeye bağlı oldukları ve kullandıkları silahların Alman menşeili oluşu, eğitimlerinin de Amerikalılar tarafından verildiği bilinen bir realitedir.

ABD’nin, BKTÖ’nün İran’da ki kolu olan PJAK’ın askeri eğitimini CIA ajanlarının verdiği birçok makaleye konu olmuştur. Bunlardan en dikkat çekeni ise Asia Times’ın “PJAK terör örgütünün üyeleri ABD istihbarat servisleri tarafından, Irak topraklarında eğitim görmektedirler’’ açıklamasıdır. Yayınlanan yazıda, eski ABD istihbarat subayı Mark Smith’in de bunu doğruladığı belirtilmiştir. Bunun yanı sıra, Washington’un gizli bir şekilde İran karşıtı rejim muhalifleri oluşturması ve bununla ilgili ciddi askeri tatbikatlarda bulunduğuna dair bilgiler ortaya çıkmaktadır.

‘’Tek hedefimiz İran İslam Cumhuriyetidir’’ açıklamasını yapan İran’da ki Kürt Hareketinin lideri (KDPI) Mustafa Hijri’nin, “PJAK”ın İran’a ait askeri birimlere silahlı saldırısı sonucunda 20 kadar İranlı asker ölmüştür. Bütün bunların yanı sıra İran Kürtlerinin lideri Mustafa Hijri’nin ABD’de Senatoyla yapmış olduğu resmi görüşmeleri hatırlamakta fayda vardır. Mustafa Hijri ABD senatosun da yapmış olduğu açıklama da “Biz – Kürt milleti İran İslam Cumhuriyeti’ne karşı savaşıyoruz. Bizi, Amerikalı olarak bu yolda yalnız bırakmamalısınız, desteğinize ihtiyacımız var.” demiştir.

İran Kürt Hareketi IKD-P ya da KDP-İ’nin lideri Mustafa Hijri, ABD’ye gitmeden önce Almanya’ya da bir resmi ziyarette bulunmuş ve Kürtler Kuzey Irak’ta eğitim aldıktan sonra ABD ve Almanya tarafından İran’a karşı kullanılmaktadırlar, bunu Kürtlerin kendileri de itiraf etmektedirler. Ayrıca sadece ABD ve Almanya ziyaretleriyle kalmamış, başta Brüksel olmak üzere Fransa parlamentosunda da temaslarda bulunmuştur.

Hiç şüphesiz terör örgütü PKK’nın gerek Suriye gerekse İran kolları olan örgütlerin silahlanması ve eğitilmesi sözde İŞİD’e karşı mücadele adı altında Irak’ta yürütülmüştür. Ulaşılan bilgilere göre askeri eğitim alan örgütlerin içinde ilk sırayı alan örgütün PAK (Kurdistan Freedom Party) olduğudur ve ne gariptir ki PAK’ın katılımı ile 2016 yılında İran’ın genelinde 8’e yakın terör eylemi gerçekleşmiştir. Almanya ve ABD istihbarat servisleri peşmergeye eğit-donat adı altında PAK üyelerini de İran’a karşı eğitmişlerdir. PAK sözcüsü Hüseyin Yazdanpana, Batı (Almanya-Fransa-Brüksel) ve ABD’li ortaklarından daha da ciddi destek beklediklerini ifade etmiştir. Ayrıca unutulmaması gereken bir diğer önemli bağ ise hiç şüphesiz PAK sözcüsü Yazdanpana’nın KDP-İ lideri Mustafa Hijri ile 2016’da fikir/eylem birliği yapmış olmalarıdır.

PAK-PJAK sadece ABD ve Almanya tarafından mı silahlandırılmaktadır. Elbette, hayır. Malumunuz ABD’nin, BKTÖ’nün Suriye’de uzantısı YPG’ye binlerce tır silah yardımda bulunduğu ulusal ve uluslararası medyada yer almıştır. Ancak PAK ve PJAK’ın silahlandırılması her ne kadar ABD ve Almanya’nın tekeliyle sınırlı kalmadığı gibi bu silahlanmanın yanı sıra askeri eğitimin de diğer AB ülkeleri İtalya, İngiltere, Hollanda, Finlandiya, Norveç, Macaristan ve İsveç gibi ülkelerin askeri uzmanları tarafından da sağlanmıştır.

Türkiye’nin yer aldığı coğrafyada jeo-politik, enerji ve enerji kaynaklarının ele geçirilmesi, kontrol altına alınması bağlamında ABD ve Almanya’nın başta Türkiye olmak üzere, Irak, Suriye ve İran’da jeo-stratejik olarak ayrılıkçı/bölücü Kürtleri kullandığı ve bundan sonra da kullanacağı çok açıktır. İran’da silahlı eylemlerini yürüten bu terör örgütü İran’ın askeri birliklerini hedef aldıklarını ve saldırılar gerçekleştirdikleri bilinmektedir.

İran’ın Bölücü Kürtçü Terör Örgütü PKK ile Stratejik İlişkileri

Türkiye ve İran hem birbirinin komşuları hem de birbirleriyle rekabet içinde olan ülkelerdir . Osmanlı Devleti ile İran arasında birçok savaş yapılmış ve sonunda Kasrı Şirin Antlaşması ile iki ülke arasındaki savaşlar sonlanmıştır. İran,1979 Devrimden sonra birçok değişim geçirmiştir. Bu devrimden sonra, büyük İslam imparatorluğu kurma düşüncesine kapılmıştır. İstenilen bu imparatorluğu kurmanın temellerini etraflarındaki İslam toplumları ile gerçekleştireceği sohbetlerle atabileceğini düşünmüştür. Türkiye’deki düzenin İslami bir düzen olmadığını ileri sürerek, diğer İslam ülkelerinin Türkiye’ye karşı düşman olması için çabalamıştır. İran, ülkemizi birçok yönden zarara uğratmaya çabalamış ve ülkemize karşı terör örgütlerini kışkırtmıştır. BKTÖ’nün gerçekleştirdiği eylemlerin zirve yaptığı 1990’larda, örgütün giderek etkin hale gelmeye başlamasında İran’ın payı oldukça yüksektir.

Türkiye’nin, 40 yılı aşkın süredir mücadele verdiği BKTÖ, Irak ve Suriye ile bağlantı kurduktan sonra İran ile de ilişki kurmuştur. Örgütün İran ile kurduğu ilişkilerinin temelinde, ülkenin topraklarından faydalanıp, TSK’nın daha büyük bir alana yayılmasıyla beraber denetim alanının zorlaştırılması yatmaktadır. İran’ın ülkemize sızmaya çalışan teröristleri engellememesi, örgütün Türkiye içine girmesini kolaylaştırmıştır. BKTÖ, İran’dan birçok kez maddi yardım almıştır. İran’ın, BKTÖ’ye sağladığı askeri, eğitim kamp alanı ve diğer yardımları uluslararası makalelere de konu olmuştur. İngiltere’nin önemli dergilerinden Jane’s İnteligence Review, ABD’nin Ruslara karşı savaşmakta olan Afgan mücahitlerine verdiği füzelerin bir bölümünün BKTÖ’nün eline ulaştığını ifade etmiştir. Bu dergi, BKTÖ’nün, füzeleri İran’dan aldığı iddiasında bulunmuştur.

1999’da örgüt liderinin yakalanmasının ardından örgüt ülkede pek çok eylem organize etmiştir. Akabinde İran, örgüte karşı operasyonlar düzenlemiş ve teröristlerin gerçekleştirdiği eylemlere müdahale etmiştir. BKTÖ, 11 Eylül 2001’de ABD’de World Tren Center’a gerçekleştirilen saldırının hemen ardından, İran’da PJAK isimli “Kürdistan Özgür Yaşam Partisi’ni kurmuştur. PKK ve PJAK örgütleri arasında düşünce açısından pek çok fark bulunmaktadır. PKK bağımsız bir devlet kurmayı hedeflerken, PJAK bir düzen değişimini amaçlamaktadır. ABD’nin Irak’ı işgalinden sonra örgüt, İran’daki kolu olan PJAK tarafından gerçekleştirilenterör eylemleri artmıştır.

Bu eylemler 2006 yılında pik yapmıştır. 2010-2011 yıllarında İran ve Türkiye, bölücü Kürtçü terör örgütü PKK’yı yok etmek üzerine karar almışlar ve teröristlerin yaşadıkları kamplara hava ve kara saldırıları gerçekleştirmişlerdir. Sözde “Arap Baharı” olaylarının Suriye’ye kadar uzamasıyla beraber bu ülkenin de çatışma sürecine dâhil olmasıyla İran, terör örgütü PJAK ile ateşkes yapmayı tercih etmiştir. İran rejimi, özellikle ‘İkinci Karabağ Savaş’ı öncesi ve sonrasında Zengezur Koridorunun açılmaması için Karabağ Savaşında PKK/YPG ile 2019’da kurulan ve tamamı Ermenilerden oluşan Nubar Ozanyan Tugayı Terör Örgütüne destek vermiştir. Ayrıca İran rejimi, Afganistan üzerinden Türkiye’ye gelen göç akınında da husumetli davranmaya devam etmektedir.

İran’daki Ayrılıkçı/Bölücü Kürtçü Yapılar ve Silahlı Örgütler

İran’daki Kürt muhalif gruplar uzun zamandır Irak’ın kuzeyini İran’a karşı terör eylemleri için bir üs olarak kullanıyor. İran’daki sözde muhalif ayrılıkçı/bölücü Kürtçü yapıların en önde gelenleri arasında 1945’ten beri Mustafa Hicri liderliğindeki “İran Kürdistan Demokratik Partisi” (KDPI) ve 1969’dan beri Abdullah Mohtadi liderliğindeki “İran Kürdistanı Komala Partisi” (KSZK) yer almaktadır. Diğer sözde muhalif ayrılıkçı/bölücü partiler arasında “İran Kürdistan Mücadelesi Örgütü” (Khabat), “Kürdistan Özgür Yaşam Partisi” (PJAK) ve “Kürdistan Özgürlük Partisi” (PAK) yer alıyor. Bu gruplar, tarihsel olarak İran’daki Kürtler için daha fazla özerklik aramış ve sıklıkla Irak’ı kendilerine karşı harekete geçmeye zorlayan İran hükümetinin sert baskılarıyla karşılaşmışlardır.

İranlı Kürt muhalif gruplarla İran hükümeti arasındaki müzakereler çoğu zaman örgütün düzenlediği eylemlerin akabinde askeri operasyonlar sonrasında durdu. Diğer yandan; Irak’ın kuzeyindeki de facto yapının güç ile jeopolitiği dengelemek için Kürt muhalif gruplara olan ihtiyacı daha da bir ön plana çıktı.

PJAK, BKTÖ’nün İran’daki uzantısı ve çoğunlukla Kürtlerin yaşadığı bölgelerde faaliyet gösteriyor. Bölgesel ve uluslararası politika bağlamında siyasal Kürtçülüğün dinamiklerini anlamak için PJAK’ın ve bağlantılı siyasi grupların, İran rejimine karşı yürüttükleri siyasi stratejilerini iyi bilmek gerekiyor. Bunlardan “Kürdistan Demokrat Partisi” (KDP-I): 1945 yılında kurulmuş ve İran’ın batısında özerklik ve kültürel haklar için mücadele etmektedir. KDP-I, Irak’taki Kürt gruplarıyla da ilişkileri oldukça kuvvetli ve Barzani ailesine yakınlığı söz konusudur.

Diğer bir yapı “Kürtçe Demokratik Partisi” (KDP-Iran). 2006 yılında kurulan bu yapı, İran’daki Kürtlerin siyasi ve kültürel haklarını savunduğunu ve İran rejimine karşı silahlı mücadele yürüttüklerini ifade etmektedirler. Bir diğeri ise sözde “Kürdistan İşçi Partisi” (PKK) olarak öne çıkan BKTÖ ise İran’daki Kürt gruplarıyla da güçlü bağları mevcuttur. BKTÖ, İran’daki Kürt hareketlerine destek vermekte ve bölgedeki silahlı eylemlerini desteklemektedir. Hatta bu desteğini İran rejimine karşı pazarlık unsuru olarak da kullanmaktadır.

İran’daki bir diğer ayrılıkçı/bölücü yapı “Kürt Özgürlükçü Partisi” (PJAK): 2004 yılında PKK tarafından kuruldu. PJAK, İran’ın Kürt bölgelerinde bağımsızlık ve özerklik talep eden bir örgüt. Özellikle sınır bölgelerinde çatışmalara girmiştir. PKK bağlantılı PJAK, İran’da askeri ve sivil hedeflere karşı silahlı eylemler yapan örgüt, 2003 yılında Hacı Ahmedi adlı kişi tarafından kuruldu. Örgüt ideolojisini, federal demokrasi ve Kürt milliyetçiliği olarak deklare etti.

Kandil’den inen teröristler İran’da özerklik ilan etmek istedikleri bölgelerde eylemlerde bulundu. İran ordusu, PJAK’ın terör eylemlerine şiddetli karşılık verdi. İran resmi haber ajansı İRNA’nın haberine göre, 12 Ocak 2009’da İran’ın baskılarına daha fazla direnemeyen PJAK, “Türkiye, İran, Suriye ve Irak’a yönelik bölücü faaliyetlerine son verdiğini” bildirdi. Bu açıklamadan sonra PKK’nın İran’daki uzantısı olarak bilinen PJAK, İran’da strateji değişikliğine gitti.

KODAR – Doğu Özgürlük Örgütü

PJAK ile doğrudan bağlantılı olan bu örgüt, yaptığı genel kurul sonrası bundan sonra siyasi alanda mücadele vereceklerini ve bu amaçla Doğu Özgürlük Örgütü (KODAR) isimli yeni bir oluşum kurduğunu duyurdu. KODAR’ın kuruluşu, PJAK yöneticileri tarafından Kandil Dağı’nda düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı. Batılı gazetecilerin katıldığı toplantıda yeni oluşumun, PKK/KCK sistemi örnek alınarak kurulduğu belirtildi. PJAK’ın kaldığı yerden, “Doğu Kürdistan Savunma Güçleri YRK”, İran Kürtlerinin bağımsızlık hareketi, silahlı mücadeleye devam etmektedir.

Bu yapı/gruplara yönelik İran rejiminin askeri operasyonları sürmekle birlikte bu terör örgütlerinin İran’daki iç çatışmalarda ve bölgesel politikada önemli rol oynadıkları söylenebilir.

İran, PKK Kampları

Bölücü Kürtçü Terör Örgütü PKK’nın,Türkiye İran sınır hattında üç önemli kampı vardır. Bunlardan Dole-Koge Kampı; Irak’ın kuzeyiyle İran sınır hattında yer alıyor ve daha çok örgütün ideolojik karargâhı durumundadır. BKTÖ’nün,sözde siyasal çalışmaları kapsamında verilen eğitimler bu kampta sürdürülmektedir. Dole-Koge Kampı, terör eylemlerinde ya da çıkan çatışmalarda yaralanan teröristlerin tedavileri için, ABD-AB (Almanya-Fransa) tarafından finanse edilen kurulu hastane olarak hizmet vermektedir. Bazı iddialara göre hastane, okul ve elektrik santralinin bulunduğu bu kampın, kışları boş tutulduğu ifade edilmektedir.

BKTÖ ve uzantılarının yer aldığı bir diğer konuşlanma üssü Lolan Kampı; İran sınırına yakın Hakurk Vadisi yakınlarında, Lolan deresinin kıyısında yer alıyor. Bu kampta özellikle örgüte yeni katılan militanların kaldığı ifade ediliyor. Kelereş Kampı ise Van Başkale’nin karşısında, İran-Irak sınırına yakın.

Terörün bumerang etkisini deneyimleyen İran, bir süredir PKK’nın Türkiye’ye yönelik saldırılarda bulunmasını önlüyor. Çünkü kendisi de etnik Kürt terör gruplarının eylemlerinden mustarip. Bu kapsamda Irak ve Türkiye ile ayrı ayrı ikili anlaşmalarla güvenlik sorununu çözme çabasında.

İran’ın Bağdat ve Erbil ile Sürdürdüğü Güvenlik Anlaşması

Tahran ile Bağdat hükümeti arasında Mart 2023’te varılan bir güvenlik anlaşmasında, Bağdat, Irak’ın kuzeyindeki de facto yapıda İran ile olan uzun doğu sınırını güvence altına almayı taahhüt ederken, aynı zamanda bölgede konuşlu İranlı-Kürt muhalif grupların silahsızlandırılmasını ve başka yerlere yerleştirilmesini kabul etti. 19 Eylül 2023’te Irak Savunma Bakanı Thabet Muhammad Saeed Redha Al-Abbasi, İranlı Kürt muhalefetinin, ülkesindeki varlığının 5 kampla sınırlı olduğunu açıklamıştı.

İran rejimi ve Bağdat yönetimi arasındaki anlaşma sonrası, İran Demokrat Partisi (KDPI), PJAK, PAK, Komala, İran Kürdistanı Mücadele Örgütünden oluşan Kürt muhalif gruplar Tahran’ın tehditlerini ve silahsızlanmayı reddettiklerini açıkladılar.

İran, uzun zamandır Irak’ın kuzeyindeki de facto yapıyı, Tahran’ın terörist örgütler olarak nitelediği Komala adı altındaki grupları barındırmakla suçluyor. İran Devrim Muhafızları Ordusu (İDMO), bu grupların ülkenin güvenliğine tehdit oluşturduğunu iddia ederek üslerine sık sık saldırılar düzenliyor.

Terör Örgütlerinin Stratejik Kamp Değişikliği

İran rejimi, Haziran 2024’te hem IKDP hem de Irak merkezi hükümetine aylarca uyguladığı baskıların ardından üç terör örgütü, Irak’ta ulaşılması daha düşük bir kampa taşındı. Örgütünhaber sitelerinde yer alan iddialara göre, yeni yerin İran sınırına daha yakın ancak daha az erişilebilir bir konumda olduğu ileri sürülüyor. İddialara göre örgüt, Zargoiz/ Zarjozleh’deki bir kamptan, 70 km kuzeyde Süleymaniye yakınlarındaki Surdash’taki bir bölgeye geçmiş. KDP kontrolündeki “Azadi” kampı ve Koisanjaq’taki “Zouehespi” kampının tamamen boşaltıldığı ifade edilmektedir.

Komala ve PKK’nın İran kolu olan PJAK terör örgütü, Süleymaniye’nin Zargwiz bölgesindeki Balisan ve Surdash kamplarına konuşlandırılarak 25 km’lik İran sınırı, terör örgütlerinden şimdilik arındırılmış oluyor. İran rejim karşıtı olduklarını ifade eden ancak özünde özerklik talebinde bulunan ayrılıkçı Kürtçü partiler, Irak’ta Süleymaniye ve Erbil şehirleri yakınındaki kamplarda bulunuyor. Bu karargâhların İran topraklarından ve İran üslerinden uzaklığı iki ila üç kilometre kadardır, “iki taraf” da birbirlerinin hareketlerini çıplak gözle gözlemleyebilmektedir. Erbil’deki Gardechal kampı tamamen boşaltıldı. Öte yandan KDP ve Erbil güvenlik biriminin talebi üzerine, İKDP kontrolünde olan Erbil’deki “Jajnekan” kampının yarısınında boşaltıldığı diğer yarısının ise önümüzdeki günlerde tahliye edilmesinin planlandığı ileri sürülüyor.

İran Yargı Erki yetkilisi Kazım Garibabadi, 13 Temmuz 2024’de yaptığı açıklamada, “Kendilerini asi Kürt olarak tanıtan yaklaşık 120 teröristin yer aldığı bir liste, iade edilmek üzere Irak’a gönderildi ve yakında yargılanacaklar” demişti. Bu grupların çoğu silahlıydı, bazıları İran içinde özerklik talep ediyor, diğerleri ise İran İslam Cumhuriyeti’nden ayrılmak için savaşıyordu. Kürtler, İran’ın yaklaşık 88 milyonluk nüfusunun yaklaşık yüzde 10’unu oluşturuyor ve esas olarak ülkenin batısında, Irak sınırında yaşıyorlar.

Irak Ulusal Güvenlik Danışmanı, Qasim al-Araji, on gün kadar önce Irak yetkililerinin, İran ve Irak’ın kuzeyindeki de facto yönetim arasındaki sınırda bulunan yaklaşık 80 İran Kürt muhalefet partisinin merkezlerini kapattığını duyurdu. Ayrıca bu partilerin elindeki ağır silahların Peşmerge güçlerine teslim edildiğini de açıkladı. Yanı sıra Bağdat yönetiminin, Irak’ın kuzeyindeki bulunan İranlı muhalifleri üçüncü bir ülkeye nakletme ve yerleştirme girişiminde bulunduğunu duyurdu.

Sonuç yerine

İran’ın Suriye üzerinde de etkisinin açık olduğunu görmek lazım. Hatırlayacaksınız Türkiye-Suriye “normalleşme” yani iki ülke arasında imzalanan Adana Mutabakatı Anlaşmasına dönme girişimleri sürecinde Dışişleri bakanı Hakan Fidan’ın katıldığı toplantıda, Suriye dışişleri bakanlığını temsil eden heyet Hakan Fidan konuşması sırasında salonu terk ettiler. Bu durum bizlere Suriye dışişlerinin İran yanlısı olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte, bir önceki Suriye dışişleri bakanına ne olduğu ile ilgili bilgi yoktur.

Tahıl, petrol gibi ana konularda bölücü Kürtçü terörün eline bakan bir Suriye rejimi ile elbette eskiye dönüş gerçekleştirilmelidir. Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik, sığınmacı/kaçak, sosyolojik, psikolojik ve siyasal pek çok neden ana önceliğimizdir. Ancak Suriye ile olan normalleşme adı altında eskiye dönüş olarak yürütülen görüşmelerde İran’ın Suriye üzerindeki etkisinin kırılması gerekmektedir.

İran’daki Kürt gruplarının Irak’taki kamplarının boşaltılması, Türkiye açısından birkaç farklı perspektiften değerlendirilebilir. Kısaca söz edecek olursak öncelikle güvenlik ve terörle mücadele açısından Türkiye, PKK ve diğer terörist gruplara karşı mücadelesinde sonuç alabilir. Kampların boşaltılması, Türkiye İran ilişkilerinde bir denge unsuru olarak değerlendirmek de mümkündür. Türkiye, İran ile bir araya gelmek için bu tür performansını olumlu karşılayacaktır.

Rejim karşıtı yapılara ait kampların Irak tarafından boşaltılması ve bu grupların üçüncü bir ülkeye gönderileceği iddiaları hem siyasi hem de diplomatik açıdan karmaşık bir durum oluşturmuş olsa da bu grupların gönderilebileceği muhtemel üçüncü ülkeler, genellikle aşağıdaki faktörlere dayanarak değerlendirilmektedir. İlki: bu grupların, İran’ın nüfuzunun/etkisinin daha az olduğu ve güvenli kabul edilen bir ülkeye gönderilmesi. Bu ülkenin de siyasi sığınma ya da geçici koruma statüsü sağlayabilecek bir ülke olabileceği ifade edilmektedir.

İkincisi; Batı Ülkeleri olarak başta ABD, İngiltere, Kanada, Almanya, Fransa ve İsveç gibi ülkeler, tarihsel olarak İran rejim karşıtı gruplara sığınma ya da destek sağlamışlardır. Bu nedenle, bu grupların Batı ülkelerine gönderilme olasılığı da yüksektir.

Üçüncüsü; Bölge ülkeleri olarak Ürdün, Azerbaycan, Ermenistan veya Gürcistan gibi, nispeten tarafsız veya Kürt gruplarına sempati besleyen bölge ülkeleri de alternatif olabilir. Ancak İran’ın bu ülkelere yönelik nüfuzu ve etkisi daha baskın şekilde gelişerek, bu ülkelerde de bir risk faktörü oluşturabileceği muhtemeldir.

Dördüncü olasılık olarak; Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) gibi uluslararası kuruluşlar aracılığıyla üçüncü ülkeye yerleştirme programları da söz konusu alternatifler arasında değerlendirilmektedir. Ancak siyasi ilişkiler ve güvenlik göz önüne alındığında Batı ülkeleri veya uluslararası koruma programları en olası seçenekler olarak öne çıkmaktadır. Çünkü uluslararası terör örgütleri her zaman Batının himayesini görür.

Yararlanılan Kaynaklar
  • https://www.iranintl.com/en/202409060646
  • https://www.bbc.com/persian/articles/czx6ez272qlo
  • https://mdeast.news/2024/09/11/ عراق-مخالفان-ایرانی-را-به-یک-کشور-ثالث-م/
  • https://www.genocidewatch.com/single-post/iran-orders-iraq-to-extradite-kurdish-leaders
  • https://www.rferl.org/a/iran-asks-un-security-council-close-headquarters-kurds-iraq/32147128.html
  • https://amwaj.media/article/iran-iraq-deal-on-iranian-kurds-puts-iraqi-kurds-between-rock-and-hard-place
  • https://fr.irna.ir/news/84952069/L-Iran-exige-la-mise-en-%C5%93uvre-des-accords-sur-la-fermeture-des
  • https://www.washingtoninstitute.org/ar/policy-analysis/anqadh-syadt-alraq-mn-brathn-ayran-wtrkya-walbld-almtsd
  • https://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5059778-rak’ın-i̇ranlı-kürt-muhalif-grupları-üçüncü-bir-ülkeye-yerleştirme-planı
  • https://www.radiofarda.com/a/many-hq-of-kurdish-opposition-parties-in-kurdistan-region-evacuated/32604463.html
  • https://shafaq.com/en/Iraq/Iraq-closes-80-bases-of-Iranian-Kurdish-opposition-parties-hands-over-heavy-weapons-to-Peshmerga
  • https://www.alarabiya.net/arab-and-world/iraq/2023/09/19/العراق-لدينا-طرق-دبلوماسية-وسياسية-لحل-المشكلات-مع-ايران-وتركيا

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

Yazarlık Başvurusu

Yorum Yaz

Lütffen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz