Roma devleti, tarihin tozlu sayfaları arasında kendine çok fazla yer ayıran, Avrupa’dan Afrika’ya kadar günümüzdeki birçok ülkede toprağı bulunan önemli ve büyük bir devlettir. Bizim için onu daha önemli kılan şey, bugünkü hukukumuzun temeli olan Roma hukukunun bu devlette ortaya çıkmış ve bu devlette uygulanmış olmasıdır. Biz konuya giriş olması açısından Roma devletinin kuruluşuyla yazımıza başlayacağız. Efsaneye göre Albalonganın son kralı Numitor, kardeşi Amulius tarafından tahttan indirilir, kızı Rea silvia ise rahibelik yapmak üzere vesta mabedine kapatılır. Burada Marsla ilişkiye giren Rea silvianın remus ve romulus adlı iki çocuğu olur. Bunu duyan Amulius, çocukları bir beşiğe koyup Tiber nehrine atar. Annelerini ise diri diri toprağa gömerek öldürür. Beşik ise tiber nehri kıyısında bir incir ağacına takılır ve çocuklar bir dişi kurt tarafından alınıp büyütülür. Yıllar sonra büyüyen Remus ve Romulus, Amuliusu öldürerek dedeleri Numitoru tekrar makamına geçirir. Daha sonra Albalongadan ayrılan Remus ve Romulus, beşiğin ağaca takıldığı yere gelip yeni bir yerleşim kurmak isterler ancak aralarında anlaşmazlık çıkar.
Bunun üzerine palatin tepesi üzerine bir şehir kuran Romulus, sınırı geçen kardeşi Remusu öldürür ve kurduğu şehre Roma adını verir. Ancak başta da belirttiğimiz gibi bu bir efsanedir ( Akıncı, 2019,s.7). Gerçekte ise Roma şehri Gens adı verilen toplulukların birleşiminden oluşmuştur. Gensler, aynı atadan gelen ailelerin bir araya gelmesinden oluşmuştur. Yani gensin temeli ailedir. Aile bugünkü bildiğimiz manada aile değildi. Bir devlet gibi hiyerarşik bir yapılanması vardı.
Başında Pater Familias denen aile babası vardı. Ailenin içindeki diğer bireylere ise filius familias yani aile evladı deniyordu ve bunlar aile babasının hakimiyeti altındaydı. Aile babasının karısı, çocukları, torunları ve bunların karıları Pater Familiastı. Aile babasının bunlar üzerinde sınırsız bir yetkisi vardı. İsterse köle olarak satabilir, öldürebilir, evlatlık verebilir hatta yargılayabilirdi. Bu hakimiyet ölüme kadar devam ederdi. Ölümünden sonra erkek aile evlatları kendi ailelerinin aile babası olurlar, kadınlar ise hâkimiyetten kurtulsalar bile aile babası olamazlardı. Genslerin hakimiyeti altında bulunan ailelere clıens veya clıent denirdi. Bunlar gensin içindeki aynı aileden gelen fertlerden olan ve asilzade anlamına gelen patriciilere hizmet eden gruptu. Her gensin kendi sahip olduğu arazisi, dini ve sınırlı olmak üzere siyasi kurumları vardı (Akıncı,2019,s.9). Genslerin başında olan yöneticilere dux ya da prınceps deniyordu. Gensler birleşerek curiaları, curialar birleşerek de tribusları oluşturdular. Tribuslar da civitas (şehir) denen yapıyı meydana getirdi. Bununla beraber gensler ve içindeki hiyerarşik yapı varlığını sürdürüyordu, ortadan kaybolmamıştı. Civitas ortaya çıkınca menşeileri bilinmeyen yabancı halklar Roma çevresine yerleşmeye başladı.
Patriciilerin sahip olduğu haklara sahip olmayan bu topluluğa Pleb adı verildi. Şu kesindir ki ileriki yıllarda Roma devletinin Pleblerin çıkardığı isyanlar yüzünden başı çok ağrıyacaktı. Bununla beraber civitasın tek başına varlığı devlet olmaya yetmiyordu. Etrüskler denen ve Türk olduklarına kesin gözüyle bakılan bir kavim İtalya’ya gelip dağınık yaşayan halkların yönetimini ele geçirdi ve burada yeni bir civitas kurdu. Bu şehre ırmak şehri anlamına gelen Rumon adı verildi. Krallıkla idare edilen bu devletin, son kral Tarquinus superbusun bir isyanla devrilmesinden sonra yönetim şekli cumhuriyet oldu (Akıncı,2019, s.12). Krallık döneminde yasama, yürütme ve yargı erkleri kralın elindeydi. Kralın gücü sınırsızdı ve sorgulanamazdı. İstediğini öldürtür, istediğini köle yapar veya başkasına köle olarak verebilirdi. Hem sivil hem de askeri idarenin başındaydı. Ancak yine de devlet organları sadece kraldan oluşmuyordu.
Comitia curiata denen halk meclisleri ve senatus denen iki kurum daha vardı. Halk meclislerine Genslerin temsilcileri katılırdı. Plebler ve Clıentler bu meclise giremezdi. Bundan dolayı ilerleyen tarihlerde büyük ve küçük ölçekli isyanlar çıkmıştır. Halk meclisleri kanun yapamazdı, sadece kralın halk meclislerine sunduğu kanun tasarılarını kabul edip etmeme gibi yetkileri vardı. Ayrıca toplumu ilgilendiren bazı konularda karar verme yetkisi vardı ( Akıncı,2019,s.20). Senatus, Genslerin temsilcilerinden oluşurdu. O dönemde var olan 300 gensin temsilcisi Senatusta yer alırdı, ancak bunları kral seçerdi ve ömür boyu görev yaparlardı. Senatus belli bir yaşın üstündeki kişilerden oluştuğu için yaşlılar kurulu denen Senatus adını almıştı. Bu üyeler toplumda sözü geçen kimselerdi. Bu sebeple kral görüşlerine başvururdu ancak kararları bağlayıcı değildi ve kralın isteği üzerine toplanırdı yine de bu üyeler toplumun sözü geçen fertleri olduğu için kral, Senatusun kararlarına genelde uyardı. Bu dönemde ıus civile denilen özel hukuk kurallarını ihtiva eden hükümler geçerliydi. Vatandaş hukuku anlamına gelen bu hükümler yabancılara uygulanamazdı. Romalıların örf ve adetlerinden ortaya çıktığı için muhtevası milliydi, başka toplumların kanunlarından etkilenmemişti.
Oldukça şekilci olan Ius Civile’de yapılan işlemin geçerli olması birtakım söz ve hareketlere bağlıydı. Öyle ki Ius Civile’de yer alan bir kelimenin yerine eş anlamlısının kullanılması bile davanın düşmesine sebep olabiliyordu. Ius civile uzun süre yazılı şekle geçirilmedi, sözlü şekilde kalmaya devam etti. Çünkü Romalılara göre şerefli bir vatandaşın şahadeti, tahrif edilebilecek bir yazılı vesikadan daha iyiydi. Bu sebeple uzun süre sadece şahitlere başvuruldu. Ius Civile’nin müeyyideleri de ağırdı. Hafifletilmesi daha sonra ortaya çıkan praetor denilen magistraların çalışmaları sayesinde gerçekleşmiştir. Bu dönemde hukuk, rahip hukukçuların tekelindeydi çünkü bazen hukuk ve din kuralları birbiriyle benzerlik gösteriyordu. Rahip hukukçuların kral adına sorulara cevap verme, yorum yapma veya emir verme gibi hareketleri hukukun gelişiminde önemli bir rol oynadı. Bu dönemde uygulanan hukuka eski hukuk, döneme ise eski hukuk dönemi denmiştir. Ancak bu dönem, cumhuriyet döneminin ortalarına kadar devam etmiştir. Biz bunu ilerleyen yazılarımızda ele alacağız (Akıncı,2019,s.23).
[irp posts=”29617″ name=”Antik Roma”]
KAYNAK
1.AKINCI, ŞAHİN, ROMA HUKUKU DERSLERİ (KONYA, SAYRAM YAYINLARI, EKİM 2019.)
2.https://www.turkcebilgi.com/roma_imparatorlu%C4%9Fu
3.https://www.lexpera.com.tr/literatur/kitaplar/i-genel-olarak-roma-aile-yapisi-978- 605152-814-4/1
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.