Irak’la bir süredir gerilen ilişkileri düzeltmek üzere Bağdat’a giden Başbakan Binali Yıldırım’ın ziyaretinden, başta Başika olmak üzere birçok konuda net bir uzlaşma çıkmadı. Ancak Türk yetkililere göre, gerilimin sürdüğü bir ortamda ziyaretin yapılmış olması bile iki ülke ilişkileri açısından büyük önem taşıyor.
Bağdat-Ankara ilişkileri, öncelikle İran’ın Irak üzerindeki etkisi ve Tahran ile Ankara’nın bölge politikalarındaki taban tabana zıt politikaları sebebiyle uzunca bir süredir gergindi. Bu gerginlik, Aralık 2015’te Başika Kampı’ndaki Türk askeri varlığının artırılmasıyla birlikte iyice su yüzüne çıktı. İki ülke liderleri arasında Başika krizi üzerinden sert atışmalar yaşandı.
Yaz aylarından bu yana ilişkilerin düzeltilmesi için çabalar yoğunlaştı. Son olarak 17 Ekim’de Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Ümit Yalçın ve beraberindeki heyet Bağdat’a giderek istihbarat, dışişleri ve güvenlik birimlerinden yetkililerle görüştü. Bu ziyarette sağlanan uzlaşma önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’la Irak Başbakanı İbadi’nin telefon görüşmesini sağladı, ardından 7 Ocak’ta Başbakan Binali Yıldırım’ın beraberinde kalabalık bir heyetle Bağdat’a gidişinin yolunu açtı.
17 Ekim’de yapılan görüşmelerin ilerisine geçilmedi
Bu ziyaret, sadece gerçekleştiği için bile iki ülke ilişkileri açısından önem taşıyor. İki yıl sonra bir Türk Başbakan’ın Bağdat’a gidişi, ilişkilerin olumlu yönde seyretmesi için önemli bir adım oldu.
Ancak Yıldırım’ın ziyaretinde, 17 Ekim’de Ümit Yalçın başkanlığında yapılan görüşmelerde sağlanan uzlaşmanın ilerisine geçilemedi.
17 Ekim’de Iraklı yetkililerle Türk yetkililer Başika kampının Musul operasyonu sonuna kadar kalması, sonrasında ise Türk askerinin Irak’tan çekilmesi konusunda anlaşma sağlanmıştı. Iraklı yetkililer, Türkiye’nin Musul operasyonuyla ilgili üç hassasiyetini anladığını belirtmiş, operasyon sonuna kadar Başika kampı için olumsuz bir girişimde bulunmayacağını teyit etmişti. Bu hassas konular; Musul’a ve Telafer’e Şii milislerin girmemesi ile PKK’nın Sincar’daki yapılanmasının büyümemesi…
Ümit Yalçın da Türkiye’nin sadece bu hassasiyetler gerekçesiyle orada olduğunu, Irak topraklarında Ankara’nın farklı bir emeli olmadığını belirtmişti. İki taraf hâlâ aynı görüşte olmasa da birbirinin pozisyonu anlamış, böylece gerginlik büyük ölçüde giderilmişti.
Ankara, varılan bu uzlaşmayı kağıda dökmeyi, böylece ileride yaşanacak olası gerginlikleri engellemeyi hedefliyordu.
Yıldırım, Bağdat’ta Ankara’nın Musul operasyonuyla ilgili hassasiyetlerini tekrar dile getirdi, İbadi bu hassasiyetleri anladığını bir kez daha tekrarladı. Iraklıların Başika Kampı’ndan Türk askerinin çekilmesi talebi bu görüşmede de yinelendi. Yıldırım da İbadi’ye, Türk askerinin Irak toprakları üzerinde farklı bir emeli olmadığını, Musul operasyonu sonrası Türk askerinin çekileceğini söyledi.
Başika’dan çekilme konusunda uzlaşı kağıda dökülmedi
Yıldırım’ın ziyaretinde ortaya çıkan metinde Başika’yla ilgili iki madde dikkat çekti:
–İki taraf, Başika Kampı’nın bir Irak kampı olduğunu vurguladı.
–Irak tarafı, Başika kampı hususundaki tutumunun sabit olduğunu belirterek, Türk tarafının kuvvetlerini çekmeye yönelik süreci başlatması ve bu meselenin sona erdirilmesi gerekliliğini vurguladı.Türk tarafı, Irak’ın toprak bütünlüğüne ve egemenliğine saygı duyduğunu yineledi.
Metne giren “Başika, Irak kampıdır” ifadesiyle, Ankara’nın Irak toprakları üzerinde başka hedefleri olmadığı ortaya konulmuş ve Bağdat’ın hassasiyetleri giderilmiş oldu. Diğer maddede de aslında bir uzlaşıya varılmadığı, iki tarafın farklı pozisyonlarını koruduğu ve bu pozisyonları iki tarafın da anladığı ortaya konuldu. Musul operasyonu sonrası Türkiye’nin de endişeleri giderilmiş olursa Türk askerinin kamptan çekileceği konusunda sözlü olarak uzlaşıya varıldı, bu uzlaşı metinde yer almadı.
Ankara’nın en önemli hassasiyeti olan Sincar’daki PKK varlığıyla ilgili de İbadi bir adım attı. Ziyaret öncesi “PKK’nın Irak topraklarını kullanarak Türkiye’ye saldırıda bulunmasını kabul edemeyiz” açıklaması yapan Irak Başbakanı, Yıldırım’la düzenlediği ortak basın toplantısında da PKK ile ilgili soruya “Anayasamız, ne olursa olsun kimsenin komşu ülkelere saldırmasına izin vermiyor” diye yanıt verdi.
Türkiye’nin hedefi, Musul operasyonu sırasında PKK’nın Sincar’da daha fazla güçlenmesinin ve daha fazla alanı ele geçirmesinin önüne geçmek.
İran’daki iki siyasi güçten iki farklı yaklaşım
Irak üzerinden doğrudan etkisi bulunan Tahran da, Ankara ile Bağdat’ın yakınlaşmasını yakından takip ediyor. Bağdat ziyaretinin, Türkiye ile İran’ın Suriye’de ateşkes konusunda işbirliğine gittiği bir dönemde yapılması tesadüf değil. Al Jazeera’ye konuşan Türk yetkililer Tahran’ın yaklaşımının ikiye ayrıldığını, İran’da etkili iki siyasi gücün iki farklı yaklaşımı olduğunu söylüyor.
Türk yetkililere göre, Ruhani’ye yakın ılımlı kesim İran’ın etkisini tehdit eden bir durum olmadığı sürece, yakınlaşmadan rahatsız değil. Başika’daki yaklaşık 500 Türk askeri, Irak topraklarına doğrudan bir müdahalede bulunmadığı sürece bu gruplar için sorun teşkil etmiyor. Ancak, Devrim Muhafızları ve ona yakın kesimlerde Başbakan’ın Bağdat ziyareti bir rahatsızlık yarattı.
Kaynak: Aljazeera
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.
Türkiye’nin dış siyasetinden bişey anlayan varsa yazabilir mi ? Şahsen ben hiç bişey anlamadım.
Kendi kafasına sıkmak.