Türkiye’nin PYD’nin silahlı örgütü olan YPG mevzilerini Suriye’de vurması, dünden beri başta Türkiye ve bölge olmak üzere, dünya ajanslarınca da çokça konuşuluyor.
Rusya-Esad rejimi-İran-PYD ‘birliğinden’ gelen açıklamalar, Türkiye’nin vurduğu Minniğ askeri havaalanında PYD unsurlarının olmadığı, orada Demokratik Suriye Güçleri’nin olduğu yönünde. 3-4 gündür PYD ile Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) arasındaki çatışmaların yaşandığı bu bölgede ÖSO havaalanını ele geçirdi, sonra PYD, tekrar ÖSO derken 12 Şubat Cuma gecesi yine havaalanı PYD’nin kontrolüne geçti. Türkiye’nin aylardır dile getirdiği ‘güvenli bölge’ işte tam da bu sınırlar içerisinde. Azez’den, Cerablus’a kadar olan bölge.
Türkiye yaz ayından beri içeride PKK ile uğraşırken, IŞİD de bir yandan Türkiye’de bombalı eylemlerde bulunmaya başlamıştı. IŞİD’e karşı koalisyona dahil olan Türkiye, Rusya’nın uçağını düşürdükten sonra Suriye’de hava operasyonları düzenleyemedi. Malum Lazkiye’de konuşlanan Rus S-400 hava savaunma sistemleri buna engel oldu. Çünkü Rusya’nın Türk uçaklarını vurma riski vardı. PKK’nın Suriye uzantısı PYD ise Fırat’ın doğusunda kanton topraklarını ABD’nin hava desteğiyle genişletmeye devam etti. Son haftalarda ise PYD Afrin’de ki kanton topraklarını Rus hava desteğiyle genişletmeye başladı. Bu genişleme ise güneyden saldıran Esad güçlerine batıdan destek veren PYD güçleri ile oldu. Tabi karada ki bu ilerlemeye Rusya havadan destek veriyordu. Böylece geçtiğimiz günlerde Halep-Türkiye hattının rejim güçlerince kesilmesiyle muhalifler iyice köşeye sıkıştı. Esad rejimiyle birlikte hareket eden PYD, Rus desteğiyle muhalifleri burada eritme çalışmasını hızlandırdı.
Türkiye PYD’yi niye vurdu?
PYD Afrin kantonunu doğuya doğru genişletir ve muhalifleri Türkiye sınırından püskürtürse, IŞİD’le sınırı olacak. IŞİD’in Türkiye sınırındaki bölge zaten önümüzdeki aylarda güçlü bir operasyonla temizleneceği için, PYD burası ile birlikte kantonlarını birleştirmeyi arzuluyor. Ankara’da PYD’nin PKK’nın uzantısı olduğunu ve ileride tehdit oluşturabileceğini düşünerek bu hayallere karşı çıkıyor.
PYD’nin Suriye’nin kuzeyindeki kantonlarının birleşmiş haritası |
Türkiye eğer ki buna izin verirse komşuları arasında en geniş sınırlarına sahip olduğu Suriye sınırı PKK’nın kontrolüne geçmiş olacak. Buna ek olarak da ‘Kürt koridoru’ denilen birleşme ile birlikte Esad rejim toprakları Akdeniz’e ulaşmış olacak. Ama YPG mevzilerinin resmi olarak vurulma sebebi angajman kuralları. Yani Suriye tarafından ateş geldi ve Türkiye buna karşılık verdi. Peki PYD yapılanmasından Türkiye’ye ne?
Rus ve PYD kaynaklarının, Türkiye Suriye Demokratik Güçleri (SDG) mevzilerini vurdu haberlerinin temelinde, tamamen dünyaya gerçekleri farklı gösterme çabası yatmaktadır. Suriye Demokratik Güçleri denilen örgüt içerisinde ki en büyük güç, PYD’nin silahlı güçleri YPG ve YPJ. SDG’nin militan sayısı bilinen rakamlarla 40 bin civarında. Bunların 30.000-33.000 arası ise PYD güçleri(Bunların içinde zorunlu askerlik yaptırılan yerel halkta mevcut). Diğer örgütler küçük Arap örgütleri. Suriye Demokratik Güçleri diye çatı örgüt kurulmasının sebebi ise;
PYD’nin ismiyle ilerlemelerin yapılmasına Türkiye’nin karşı çıkması ve dünyanın ‘Kürtçü’ bir yapılanma olarak bildiği PYD’yi, küçük Arap, Süryani ve bazı Türkmen güçleriyle birlikte SDG çatısı altında toplayarak ‘her kesimden militanın olduğu’ bir örgüt görüntüsü verilmek istenmesidir.
Üstte sorduğumuz ‘PYD yapılanmasından Türkiye’ye ne?‘ sorusunun cevabına gelecek olursak, düşünün ki bir örgüt bir devleti tehdit ediyor. Türkiye’nin dünyanın her yerinde kurumlarına saldırın diyor. (bkz.) Yine aynı örgüt Bahar ayında Türkiye’ye gelip orada savaşacağız diye açıklamalarda bulunuyor. (bkz.) Ki bu örgüt senin sınırında meşru bir yapılanmaya doğru gidiyor. Türkiye sizce bu durumda ne yapmalı? Bu PYD meselesi sizce Türkiye’nin iç meselesi değil mi? Türk dış politikası tutarsızlık içinde devam etse de, bazı gerçeklerde şaşma olmayacaktır. PYD’nin gelişim aşamasında sesini çıkarmamak yanlıştı, ama şuan YPG mevzilerinin vurulması tamamen doğru. Tıpkı sayısız ihlal sonrası Rus uçağının düşürülmesi gibi, meşru ve doğru. Bir ülkenin her şeyden önemli ilk yapması gereken güvenliği sağlamaktır. Tehdit unsurlarına karşı cevap vermek, ülke yöneticilerinin ve ordusunun başlıca görevidir. Kendi güvenliğini sağlayamayan ülke, kendi halkını da, kendi çıkarlarını da koruyamaz. Onun için de PKK’ya, PYD’ye ve IŞİD’e karşı önlemlerin alınması, ülke menfaatleri çerçevesinde en gerekli hamledir.
Abdullah Öcalan ile PYD başkanı Salih Müslim |
Uluslararası konjonktür farkı olsa da, zamanında Türkiye kendi çıkarlarını korumayı bilmişti. 1974’te Rumlar binlerce Türkü öldürdükten sonra Türkiye tüm dünyaya ‘meydan okuyarak’ Kıbrıs’a harekat düzenlemişti. O zaman ABD’de, Rusya’da buna karşı çıkmıştı. Zaten anında ABD’nin ambargosu gelmişti. Aynı şekilde 1996 yılında Kardak krizinde Yunan ordusu Kardak adalarına Yunan bayrağı dikmiş ve Türk komandoları Yunan savaş gemilerinin arasından geçip adada ki Yunan bayrağını indirmiş ve Türk bayrağını dikmişti. Yani bu aslında ülke çıkarları için savaşı göze almaktı. Sonrasında ABD ve NATO araya girmiş, orta yol bulunmuştu. Yine 1998 yılında Suriye’de şuan ki Beşşar Esad’ın babası Hafız Esad döneminde Suriye ile bir kriz yaşanmıştı. Türkiye, Abdullah Öcalan’ı koruyan, PKK’yı destekleyen Suriye devletine karşı sınıra yığınak yapmış ve savaş için son aşamaya gelinmişti. Sert söylemler sonraso diplomatik gelişmelerle Türkiye ile Suriye anlaştı ve Öcalan Suriye’den sınır dışı edildi.
Yani özetle ülke çıkarları için bazı hamlelerin yapılması gerekiyorsa yapılacaktır. Savaş çığırtkanlığı yapanlardan da, savaş halinde olduğumuzu söyleyenlerin gazından da kurtulun. PYD’ye bazı cevaplar verilmeliydi ve verildi. Gerekirse verilmeye devam edecektir. Çünkü ilerde bu yapılanma Türkiye’de ki terörü arttırmak için elinden geleni yapacaktır ki bunu kendileri de (yukarıda yazıldığı gibi) söylüyor. Boş konuşmaktan öteye geçip gerçekleri idrak etmemiz gerekiyor.
Bir örnekle son sözü söyleyelim.
Günlük yaşantımız da sizi rahatsız eden biri olursa ‘polise’ şikayet edersiniz değil mi? Polis çözüm olmassa ki Türkiye’de sık rastlanır, kendiniz bir çözüm yolu ararsınız. İşte Türkiye’nin yaptığı da budur. Kendi iç güvenliğini tehdit eden örgütü dünyaya ‘terör örgütü’ olarak göstermek istemektedir. Uluslararası sistemde ki polis görevini yöneten BM ve beş daimi üyesinden yanıt alamayan Türkiye, kendi güvenliğini sağlamak için çözüm yolu olarak bu yolu tercih etmek zorunda kalmış ve YPG mevzilerini vurmaya başlamıştır. Aslında işin özeti tam olarak budur.
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.
pkk-pyd-ypg ypj BİR TORNADAN ÇIKMA BUNLAR. ANA BİR BABA BİR, ATA BİR.
Suriye'de iç savaş başladığı günlerde Irak tarafından günlerce silahlı peşmergeler, pkk militanları yürüyerek geçmedi mi televizyonlardan her gün gösteriyorlardı bunları. Pkk misyonunu tamamladı nasıl olsa Türkiye'de çözüm süreci başladı, çözülmelerle artık Suriye' de misyonları vardı demek.