Panama Kanalı’nın Tarihi ve Stratejik Önemi

4372
Yazarlık Başvurusu
Boğazlar doğal bir oluşum sergileyen su yollarını temsil ederken kanallar, boğazların suni halidir. Boğazlar nasıl ki iki denizi birbirine bağlıyorsa kanallarda da amaç, iki denizin bağlanması ile kestirme bir yol elde etmektir. Kanalları üstü açık su tüneli gibi düşünürsek doğrusu yanılmayız. Encyclopaedia Britannica’ya göre dünya üzerinde 48 tane önemli kanal bulunmaktadır. Kanallar, ulaşım yollarını kısaltmanın yanında stratejik ve jeopolitik önem de teşkil ederler. Yani getirilerini, maddi kazanç yanında siyasi, askeri ve kültürel önem olarak sıralayabiliriz. Yazıda “Panama Kanalı” anlatılıp, önemine ve siyasi gelişimine değinilecektir.

Kanalın Projesi ve Yapım Aşaması

Kanal 19 Yüzyılın son çeyreğinde, Fransızlar tarafından jeo stratejik çıkar ve yeni sömürgeler elde etmek amacıyla açılmak istendi. Bu erek doğrultusunda, Süveyş Kanalının da proje sahibi olan Ferdinand De Lesseps, Panama Kanalını bir şirket halinde yürütmek için faaliyete geçti (Akman, 2016).
De Lesseps 1979’da çeşitli ülkelerden gelen 22 tane teknik uzmanla bir toplantı düzenlendi ve projeyi tasarlamaya koyuldu. Fakat bu uluslararası toplantı sonucu varılan nihai rapor, sonrasındaki revizeler, kazı için gereken ölçek, proje için Panama’da kalmanın getirdiği zorluklar, önemli oranda yanlış hesaplanmıştı. Proje başladı fakat bunu teknik yetersizlikler takip etti. Örneğin kanal için yapılan kazı çalışmasında, ortaya çıkan atıkların nakledileceği araçlar bile yeterli değildi. Bunu takiben toprak kaymaları gerçekleşti ve salgınlar ortaya çıktı. Sıtma, sarı humma gibi hastalıklar ve iş kazaları nedeniyle 20.000’den fazla insan yaşamını yitirdi. Mevcut sermayenin tamamını harcadıklarında ise kanalın yalnızca %30’u tamamlanabilmişti. Hal böyle olunca proje 1989 yılında durduruldu ve 15 yıl boyunca öylece kaldı [1]. Fransızların iflas eden projesini 1904 senesinde ABD devralarak, 1914 yılında kanalı tamamladı. Kanalın tamamlanması meşakkatli bir süreçten geçti; zira totalde 27.000’den fazla kişi kanalın yapım aşamasında hayatını kaybetti. Kanal 287.000.000 milyon dolarlık maliyeti ile hala “dünyanın maliyeti en yüksek kanalı” unvanını korumaktadır. Fakat maliyetinin bu kadar yüksek olmasına ve kanal yapım aşamasında binlerce insanın canından olmasına rağmen, daha sonradan detaylandıracağımız üzere, Panama halkının refah seviyesinin ciddi oranda artmasını sağlayan yegâne unsur haline geldi [2]. Panama Kanalı Atlantik ve Pasifik okyanusları arasında 77 kilometre uzunluğundadır. Günümüzde kanalda 10 kişi çalışmaktadır ve kanal her gün her saat açık olup transit hizmetini vermeye kesintisiz devam etmektedir [3].
(Panama Kanalı yapım çalışmaları)
Panama Kanalı, Kuzey Amerika’nın en güney kısmında olan Panama Cumhuriyeti devletinin sınırlarında bulunmaktadır. Kanal sayesinde gemiler Güney Amerika’nın en güney kısmındaki Horn Boğazını dolaşmadan Pasifik okyanusundan Atlas okyanusuna 15 kilometrelik yol tasarrufu yaparak geçebilmektedirler.
Kanal diğer kanallardan farklı olarak ortasında deniz seviyesinden 28 metre yükseklikteki Gotun gölünü bulundurmaktadır. Gotun gölü doğal yollarla değil Gotun barajı yapımı sırasında taşan sular sayesinde yani suni olarak meydana gelmiştir. Kanalda hiç balık bulunmamasının nedeni de gölün deniz seviyesinden yüksekte olmasından kaynaklanmaktadır. Gölün iki yüzeyinin de okyanuslardan daha yüksekte bulunması, kanalın asansör gibi kademeli bir şekilde yükselerek tasarlanması sonucunu doğurmuştur. Kanaldaki yükselen havuzlar sayesinde gemiler Gotun gölüne ulaşır ve gölü geçtikten sonra tekrar havuzlar sayesinde kademe kademe aşağı indirilerek kanalın tamamını deniz seviyesinde geçmiş bulunur. Kanal geçiş süresi yaklaşık 9 veya 10 saati bulmaktadır ve kanaldan yılda ortalama 15 ila 20 bin gemi geçmektedir [4].

Kanalın Stratejik ve Jeopolitik Önemi

Günümüzde siyasi coğrafyanın kapsadığı terimlerden biri olan jeopolitik kavramı “yer” (jeo) ve “siyaset” (politik) kelimelerinin birleşiminden oluşmaktadır. Jeopolitik, doğal kaynakların, iletişim hatlarının, güç merkezlerinin, yer yapılarının, iklimlerin coğrafyadaki dağılımını tanımlarken jeostrateji jeopolitiğin yorumlanmasından ibarettir. Jeostrateji jeopolitiğin bir sonucu değildir, jeostrateji insanların coğrafyayı kullanış ideolojilerinin sonucu olarak ortaya çıkar ve çok hızlı değişimler gösterebilir. Fakat jeopolitik yapının değişimi yıllar ve asırlar gibi uzun zamanlara tabidir. (Akengin, 2012: 7-10)
Dünya ticaretine baktığımız zaman ithalat ve ihracat işlemlerinin büyük bir bölümü, yaklaşık olarak %80’lik kısım, hala deniz yoluyla yapılmaktadır. Ticaretin büyük oranda deniz yoluyla gerçekleşmesi ise boğazların, limanların, kanalların vs. stratejik ve jeopolitik açıdan önem kazanmasını beraberinde getirmiştir. Su geçiş yolları iki bakımdan uluslararası öneme sahiptir; birincisi stratejik ve askeri, ikincisi ise ekonomik ve ticari önemdir. Askerî açıdan su geçiş yollarına sahip olan devlet kara veya deniz askeri tatbikatlarında bu yolları kendi isteğine göre açıp kapayarak büyük bir avantaj sağlar. Ekonomik olaraksa, gemi geçiş ücretleri, su geçiş yolunun önemine göre ülkeye çektiği turist sayısı, bu geçiş yollarında istihdam eden çalışanlar sayesinde önem arz eden bir durum halini alır. Örneğin Panama kanalının genişletilmesiyle tonajı daha yüksek gemilerin satışı artmış, kanal sayesinde gemi üretim fonksiyonları genişlemiştir.
(Panama ve Süveş Kanalları’nın geçiş güzergahları)
2007 yılında başlatılan kanalı genişletme çalışmaları 2016’da tamamlanmış ve tonajlar 50 ila 79.000’den 170.000’e çıkarılmıştır. Ayriyeten deniz taşımacılığı demir, kara ve hava taşımacılığına nispeten çok daha düşük maliyettedir ve bu su geçiş yolları sayesinde de yakıt tasarrufu sağlanmaktadır. Panama kanalı 15 km tasarruf sağlamakla birlikte hem gemi amortismanına katkıda bulunmaktadır hem de yakıt tasarrufundan kazandırmaktadır. Dünyanın en pahalı kanalı olan Panama’nın geçiş ücretleri 100 dolar ila 250 dolar arasında değişmektedir. Ücretlerin bu kadar yüksek olma nedeni hem yapım maliyetinin çok yüksek meblağlarda olmasıydı hem de kanaldan geçmeyip Horn burnu dolaşılırsa hemen hemen maliyetlerin denk gelecek olmasıdır (Koday v.dğr., 2017, 3-27). Kanalın yapım maliyetini günümüz parasının değeri ile mukayese ettiğimizde 7 milyar dolara denk geldiğini görmekteyiz. Çoğu kaynağa göre yılda 14.000-20.000 arasında gemi geçmektedir. 14.000’i baz alarak 100 dolardan hesapladığımızda ise kanalın yılda en az 1,4 milyar dolar kazandığını söyleyebiliriz. Peki kanal kim tarafından nasıl işletiliyor ?

Panama Kanalı İdaresi

Panama, 1903 yılında ABD ile “Hay – Bunau – Varilla” anlaşmasını imzalayarak, yıllık ödemeler karşılığında kanalı inşa etme, işletme ve kanalın her iki yakasında 8 kilometrelik bir alanı denetleme hakkını ABD’ye verdi. Anlaşmanın imzalanmasının akabinde “Panama kanalı bölgesi” oluşturuldu. 1951 yılında bir düzenleme yapılmaya karar verildi.
Buna göre kanal çevresindeki arazilerin yönetimi “Panama Kanalı Şirketi” ile “Panama Kanal Bölgesi Yönetimi” isimli ve birbiriyle yakından ilişkili iki ABD kuruluşuna devredildi. Panama Kanalı Şirketi kanalın işletilmesinden sorumluyken, Panama Kanal Bölgesi Yönetimi isminden anlaşılacağı üzere kanalın yönetiminden sorumluydu. Panama Kanal Bölgesi valisi ABD başkanı tarafından atanırdı. Kanalın iki bölgeye ayrılması ABD ille Panama arasında gerginliklere neden oldu. Kanal üzerine inşa edilen Amerika köprüsünün açılışında protestolar ve iki yıl sonra 1964’te ciddi ayaklanmalar meydana geldi. Ayaklanmalar ve çeşitli direnişlerle 1977 yılında ABD ile bir anlaşma imzalandı ve Panama Kanal Bölgesi 1979’dan itibaren doğrudan Panama’nın yönetimi altına girdi. Ayrıca kanaldaki her türlü denetimin de Panama’ya bırakılacağı ve 1999’a değin kanalı işletecek ortak bir Panama – ABD komisyonu oluşturuldu [5]. Fransa kanalı yapmaya ilk niyetlendiğinde elbette çıkar ölçütleri ön plandaydı fakat ABD kanalı devraldığında, çıkardan daha üstün menfaatler güdüyordu. ABD kanalı devraldığı vakit aslında Panama Cumhuriyeti diye bir devlet yoktu. Panama o zamanlar Kolombiya’nın bir parçasıydı. Dönemin ABD başkanı Thedore Roosevelt, kanalın geçmesi planlanan kara parçasını bir Kuzey Amerika konsoryimuna katılmayı sağlayacak anlaşma imzalanması talebinde bulundu. Kolombiya reddetse de Roosevelt kararlıydı ve 1903 yılında Amerikan savaş gemisi Nashville’yi bölgeye yolladı.
(ABD’ye ait Nashville savaş gemisi)
Kolombiya’ya giden ABD askerleri oranın popüler bir yerli milis komutanını öldürüp Panama’nın bağımsızlığını ilan etti. Elbette bağımsızlığın ilanını, ipleri tamamen kendi ellerine alacaklarını sağlayacak, yeni kukla bir hükümet kurmaları takip etti. Bu anlaşma ABD’nin kanal üzerinde tam hakimiyet kurmasını sağlayacak bir meşruiyet sağladı ve kanal, yapımından sonra yıllarca ABD’nin yönetimi/denetimi ile çalıştı. Anlaşmayı imzalayanlar ise Fransız mühendis Philippe Bunau Varilla (ilk proje ekibinden yetkili kişi olarak Philippe’yi seçmişlerdi) ve dönemin ABD Dışişleri Bakanı John Hay vardı, gariptir ki imzacılar arasında hiç Panamalı yoktu. Bunun akabinde Panama elli yılı aşkın bir süre boyunca Washington ile güçlü bağları olan “zengin aileler oligarşisiyle” yönetildi. 1968 yılında Panama’da darbe yapıldı ve Omar Torrijos aktif olarak darbenin içinde yer almamasına rağmen devlet başkanı olarak ortaya çıktı. Torrijos halk tarafından sevilen bir askerdi. Panama’nın en önemli askeri birliği konumundaki Milli Muhafızlar’da askerlik mesleğini yaptığı sıralarda halkla içli dışlı olur, politikacıların giremeyeceği kenar mahallelerde toplantılar düzenler, işsizlere iş bulmaya çalışırdı. Torrijos Panama Cumhuriyeti’nde ABD eğitim merkezleri istemediğini ve Panama kanalını da Panama Cumhuriyeti sınırlarında kabul ettiğini açıkça ortaya koymuştu. Öyle ki Torrijos’un o dönemlerde billboardlarda asılı posterlerinde “Omar’ın ideali özgürlüktür; bir ideali yok edecek füze henüz icat edilmemiştir!” deyişleri yer alıyordu. Torrijos kanal için mücadele eden başlıca isimlerden biriydi. Kanal üzerinde yapılan Amerika köprüsü ile başlayan protestolar, Omar Torrijos ve destekçilerinin mücadelesi kanal için müzakerelerin başlamasını sağladı. 1977 yılına gelindiğinde gerçekten de kanal, ABD’nin o dönemki başkanı Carter’in imzaladığı anlaşma ile Panama Cumhuriyeti’ne bırakıldı (Perkins, 2005). Aslında kanalın Panama’ya bırakılmasını ön gören anlaşma iki aşamalıydı. Anlaşma, 1977’de imzalandı ve akabinde 1999’da tam çekilmenin planlanması ile oluştu. Torrijos 1978’de seçimler başladığında Ulusal Muhafızlara komutanlık etmeye devam etmesine rağmen başkanlık için adaylık statüsünde bulunmadı [6].
(Carter ve Torrijos)
Takvim 31 Temmuz 1981 tarihlerini gösterdiğinde Omar Torrijos, bindiği Ulusal Muhafızlar askeri uçağının, başkentin 65 mil uzağında kalan Penonome kasabası ile Coclecito köyü arasında kalan ormana düşmesi sonucu yaşamını yitirdi. Ulusal Muhafızlar uçak kazasının kötü hava şartları nedeniyle gerçekleştiğini duyurdular. Omar Torrijos’un aleni bir ideolojisi yoktu, ülkesi için vatansever bir milliyetçi idi fakat ABD onu zaman zaman solcu olarak nitelendiriyordu. Bu nitelendirmenin sebebi ise Küba’da Fidel Castro, Libya’da Muammer El Kaddafi gibi isimlerle görüşmesinden dolayıydı [7]. Kanal 1999 yılında ABD eski başkanı Jimmy Carter’ın da katılımı ile düzenlenen bir törenle teslim edildi. 1977’de senato kanalı bırakmayı bir oy ile kabul etti ve kanalı bırakmak istemeyenler Jimmy Carter’ı suçladı. Kanalın bırakılmasıyla 360.24 dönümlük arazi kaybedildi ve kanal ABD askerinden ve sivil yönetiminden arındırıldı. Kanal Panama’ya bırakılmış olsa da ABD bir süre Panama’daki üslerini kullanmaya devam ederek El Salvador, Nikaragua, Guatemala, Küba gibi ülkelere müdahalede bulunmaktan geri kalmadı [8].

SONUÇ

Panama kanalı yalnızca ekonomik veya askeri çıkar güden bir proje değil, Panama Cumhuriyeti’nin bağımsız bir devlet olarak ortaya çımasına vesile olmuş bir yapıdır. Bu bağlamda jeopolitiğin jeostrateji için önemine bir kez daha vurgu yapmalıyız. Jeopolitik önem, sahibi tarafından rasyonel bir şekilde kullanılmazsa onu kullanmak için sırada bekleyen başka unsurlar mutlaka olacaktır. Yazıda anlatıldığı üzere Panama kanalı jeostratejik önemini teşkil eden mükemmel koordinatlara sahipti. 20 Yüzyılda refah seviyesi az gelişmiş bir coğrafya olarak ekonomik bağımsızlığını koruyamadı ve ülkenin GSMH’sinde büyük bir paya sahip olan Panama Kanalı üzerinde ABD hâkim kaldı. ABD Panama’daki varlığını, Panama hükümetin başına kukla başkanlar koyarak bir süre rahatça sağladı fakat zamanla kanalın önemi/kazancı büyük olduğu için kaybı da o kadar büyük gözükmeye başladı. Özellikle kanalın üzerinde yapılan Amerika köprüsü ile fiili anlamda direnişe geçen halk, kanalın artık kendi ülkelerine bırakılmasını istiyordu. Tabi ki her mekanizmanın olduğu gibi burada da hareketin bir beyni vardı; General Omar Torrijos. Panama devletinin en önemli ordularından birinde asker olan Torrijos, baştaki hükümeti darbe ile indirerek illegal bir şekilde hükümet komutasını eline aldı ve kanalın Panamalılara geçeceği anlaşmayı imzalayana kadar başta kalıp, anlaşma imzalandıktan sonra tekrar orduya döndü. Kanalın Panama’ya bırakılacağı anlaşma elbette zaman zaman çatışmalar çıkardı. Anlaşma ABD senatosunda +1 oy farkı ile kabul edildi fakat ABD’liler bu anlaşma için Carter’ı suçladılar. Ve anlaşma iki aşamalı olduğundan dolayı, yani teslimatın tamamı 1999’da gerçekleşecek diye planlandığı için de Torrijos linçe maruz kaldı. Kanalın tam teslim tarihi gelmeden Torrijos bir uçak kazasında yaşamını yitirse de kanal 1999’da tam olarak Panama’ya bırakıldı.
(Omar Torrijos Herrera)
Kanal Panama ülkesinin ekonomik olarak en önemli gelir kaynağı olmakla birlikte askeri olarak da büyük bir avantaj sağlamaktadır. ABD dünyanın süper gücü olarak çevre ve yarı çevre ülkelerde uyguladığı sömürü politikasını Panama’da da değişik versiyonlarda devam ettirmektedir. Bunların başında kullandığı askeri üsler gelmekte olup, olası bir savaş durumda hem Pasifik hem de Atlas okyanusunda, kanalı kullanması gerekirse kanalı kullanarak çok rahat bir şekilde donanmasını konuşlandırabileceği düşünülmektedir. Günümüz liberal dünyasında elbette büyük balık küçük balığı yiyecektir fakat Torrijos’un dediği gibi; “İdeolojileri yok edecek bir silah henüz bulunmadı.” ABD’nin Panama’da uyguladığı bu plan aslında günümüz “yap-işlet- devret” politikasının bir sonucudur ve benzer projelerin daha binlercesi vardır. Panama da dahil olmak üzere çevre ve yarı çevre ülkeler yabancılara “yol, köprü” gibi geliri stabil olan yatırımları yaptırtmadan önce iki kez düşünmelidir. Neo-Merkantilist teoriye göre bu tarz yapılar yabancı devletlere yaptırılıyorsa, projeyi yapan yabancı devlete “teknolojisini projenin yapılacağı ülkeye getirmesi” şartı konmalıdır. Böylece projeyi ilk etapta yabancı bir devlete yaptıran ülke, ikinci bir projede böyle bir bağlılıkla karşı karşıya kalmayacaktır.

KAYNAK

[1] https://www.bunkerist.com/panama-kanalinin-hikayesi-ve-verdigi-ders/

[2] https://kadirhoca.com/panama-kanalinin-ozellikleri/

[3] https://www.pancanal.com/eng/acp/asi-es-el-canal.html

[4] https://www.yenihaberden.com/muhendislik-harikalari-suveys-ve-panama-kanallari-
618995h.htm

[5]https://www.biyografi.info/bilgi/panamakanali#:~:text=%C4%B0n%C5%9Faat%20ABD%20taraf%C4%B1ndan%20tamamlanm%C4%B1%C5%9F%20ve,%C3%A7al%C4%B1%C5%9Fan%C4%B1%20bu%20s%C3%BCre%C3%A7te%20can%20vermi%C5%9Ftir.

[6 ] https://www.britannica.com/biography/Omar-Torrijos

[7] https://www.nytimes.com/1981/08/02/obituaries/panama-leader-killed-in-crash-in-bad-weather.html

[8 ] https://www.evrensel.net/haber/119256/abd-panama-kanali-ni-birakti

[9] Perkins, John. Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları. 27 Baskı. İstanbul: A.P.R.I.L Yayınları,
2003

[10] Akengin, Hamza. Siyasi Coğrafya İnsan ve Mekân Yönetimi. 2 Baskı. Ankara: Pegem
Yayınları, 2012

[11] Akman, Mehmet Akif. Kanal İstanbul’un Hidrolik Modellemesi (Yüksek Lisans Tezi,
İTÜ, 2016), 16-20.

[12] Koday, Zeki – Koday, Saliha – Kaymaz, Çağlar Kıvanç. “Dünyadaki Bazı Önemli
Boğazlar ile Kanalların Coğrafi Özellikleri ve Jeopolitik Önemleri”. Atatürk Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 879-910 (Mart 2017): 2-27.
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/468195

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

Yazarlık Başvurusu

3 YORUMLAR

  1. Panama kanalı, ABD nin Kolombiya’nın Panama bölgesini işgal ederek ,Kolombiyadan koparıp Uydu bir devlet kurmasıyla yapılmış, doğrudan ABD çıkarlarına hizmet için gerçekleştirilmiştir. John Perkins’in “Bir Ekonomik Tetikçinin itirafları” adlı eserinde geniş boyutlu anlatılır ki Panama devlet başkanları ABD çıkarlarının takipçisi olmuştur. Ancak Omar T.Herrara gibi ülkesinin çıkarlarını korumaya kalkanlar da sabotaj -suikastlarla yok edilmiştir.
    Özellikle John Perkins’i okuyup ders almak, İstanbul Kanalı’nın kimlerin Çılgın Projesi olduğunu anlamak gerekir.

  2. Merhaba, çalışma için teşekkürler, elinize sağlık.
    Ancak bazi düzeltmelerin yapılması gerekiyor. 1979 tarihi yerine 1879, 1989 yerine de 1889 olarak güncellemesi lazım. Ayrıca Kanal sayesinde gemilerin tasarruf ettiği kilometrenin yanlış olduğunu düşünüyorum. Saygılarımla.

    “Kanal sayesinde gemiler Güney Amerika’nın en güney kısmındaki Horn Boğazını dolaşmadan Pasifik okyanusundan Atlas okyanusuna 15 kilometrelik yol tasarrufu yaparak geçebilmektedirler.”

Yorum Yaz

Lütffen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz