Belki pek önemi olmayabilir bu benzetmenin ama yinede bana ilginç geldi. Bu yüzden paylaşmak istedim. Bildiğiniz gibi günümüzde özellikle Ortadoğu’da mezhepsel bazda gerilimler yaşanıyor. Elbette her toplumun içinden mutlaka karşısındakinin inancını cahillik ve saçmalık olarak gören, bu yüzdende o saçma fikrin ortadan kalkmasını arzulayıp öldürmekten çekinmeyen insanlar her zaman çıkabiliyor. Maalesef bizler yeni milenyumun büyüttüğü ve büyüteceği nesiller olarak daha uzun süre bu saçmalıklara şahit olacağa benziyoruz.
Tabi ki bu yaşananlar yeni değil. Örneğin Yavuz Sultan Selim ve Şah İsmail arasında zuhur eden, Çaldıran Savaşı’yla zirveye çıkan Osmanlı-Safevi mücadelesinin perde arkasında yine mezhepçilik var. Üstelik bu bahsettiğimiz iki hükümdar da Türk.
İran da Şiiliğe mensup mollalar 1979’da gücü ele geçirdiklerinde insanlar mollaların Şiiliğini pek konu etmezdi. Daha çok ABD’nin bir kuklası devrildi denirdi ve SSCB’nin Afganistan’ı işgali bu gündemi ikinci sıraya itiyordu. Tıpkı Bolşeviklerin 1917’de gücü ele geçirdiklerinde gündemin ilk sırasında, ilk sosyalist ülkenin kurulmasının değil, hâlâ devam eden 1. Dünya Savaşının olması gibi.
Gündemde ikinci sırada olsa da yinede bir tehditti tabi ki. Bu yüzden Bolşeviklerin Kızıl Ordusuna karşı Beyaz Ordu bir savaş başlattı ve bu savaş 5 yıl sürdü. Savaşın kıtlıkla birleşmesi milyonlarca insanı öldürdü. Tıpkı 80’li yıllarda Ortadoğu’da yaşananlar gibi yine gündemin ikinci sırasında ki tehdit olan İran, devrimden bir yıl sonra Saddam yönetiminde ki Irakla 8 yıl sürecek ve bir milyondan fazla hayatın kaybolmasına yol açacak savaşa girdi. Saddam kendi ülkesinde ki Şiilerin İran tarafından kışkırtılıp, kendi iktidarının Pehlevi gibi sona ermesinden endişe ediyordu. Tıpkı bolşevik devrimin kendi işçi kesimini etkilemesinden, yani kendi işçi devriminden korkan ve bu yüzden beyaz orduyu destekleyen batılı ülkeler gibi.
SSCB ilk yıllarında ülkede ki muhalif kesimleri avlıyor rejimi sağlamlaştırmaya çalışıyordu.
Aynı şeyi İran ülkede ki milliyetçi ve sosyalist tabakaları yok ederek tatbik etti. Her ikisininde kendi dertleri çok olduğundan kendi rejimlerini başka ülkelere ihraç etme gibi bir gayreti henüz yoktu.
SSCB, 2. Dünya Savaşının bitmesiyle beraber Avrupa da ki rakibi Hitler’den kurtulmuştu ve artık Doğu Avrupa onların kontrolünde birbir yeni komünist ülkelere kavuşuyordu. Aynı şekilde Japonya’ya karşı gönderilen ordularda Uzakdoğu da yeni komünist ülkelerin ortaya çıkmasını sağladı.
2. Dünya Savaşını bu sefer ABD öncülüğünde ki NATO ordularının terörizmle savaş programına benzetebiliriz. Bu durumda 11 Eylül Saldırısı’da Pearl Harbor Saldırısı olmuş oluyor. Sonra Japonya ve Almanya’ya karşı savaşan Batı, bu sefer Irak ve Afganistan’da mücadele ediyor. Suudi Arabistan tıpkı ABD gibi en az etkilenen ama en baş aktör gibi bir pozisyonda yer alıyor.
Nasıl ki Hitler kaybedince Doğu Avrupa faşizmden komünizme geçti. Bu sefer de Irak’ta Saddam devrildi yaşanan süreçle Irak Sünnilerden Şiilerin kontrolüne geçiyor. Zaten Saddam’da Hitler gibi nasyonal sosyalistti.
SSCB’nin savaşın bitmesiyle başlattığı rejim ihracını artık İran da, Irak Savaşı sonrasında başlatıyor. Irak Savaşı bitti derken bu sefer Suriye’de savaş başlıyor. Tıpkı 2. Dünya Savaşının yaraları sarılmaya çalışılırken Kore’de savaşın başlaması gibi.
Kore Savaşı 3 yıl sürdü ve her iki ülkede de bir değişim olmadı. ABD tam Kuzey Kore’yi yok edecekti ki, Çin müdahale etti ve ABD’nin tam teçhizatlı ordusu, Mao’nun gönüllülerden oluşan köylülerine yenildi. Görünen o ki Çin’in Kuzey Koreyi kurtarması gibi, Rusya da Esad’ı kurtaracak ve savaş hiç bir değişim yaşatmadan boşa gidecek.
İran’ın rejim ihraç etme konusunda şimdilik başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Bağdat, Sana ve Şam onların elinde. Yemen Savaşı da bu bağlamda Vietnam savaşına benziyor. Bir güney var bir de kuzey. Vietnam da kuzey güneyi ele geçirerek birleşmeyi sağlamak istiyordu ve buna ABD engel olmak için çok uğraştı. O dönem ABD ekonomisi bu savaş yüzünden çok ciddi yaralar aldı. Tıpkı Yemenin kuzeyinde ki Husilerin güney’e karşı yürüyüşü gibi. Bu sefer Suudi Arabistan bunu engellemeye çalışıyor ve ekonomisi mahvolmak üzere.
Suriye İç Savaşını, Kore Savaşına benzetmiştim. Kore savaşının hemen öncesinde NATO kuruldu. Bu örgütün niyetinin sosyalizme karşı mücadele olduğu belliydi. Şimdide Suriye savaşı sırasında Suudi Arabistan önderliğinde İslam ordusu kuruluyor. Ama ne İran, ne Irak, ne Suriye, ne de Türkiye dışındaki Türk Cumhuriyetlerden birisi var. Demek ki bu İslam Ordusu falan değil, bildiğin Sünni ordusu. Rakipte IŞİD değil, İran ve dostları
İran’ın sıradaki muhtemel hedefleri de Bakü, Bahreyn ve Beyrut olacaktır. Bahreyn’de Sünni Kral her an Şii halk tarafından devrilirse şaşırmamak gerekir. O zaman ABD’nin Küba’sı, Suudi Arabistan’ın Bahreyn’i olmuş olur. Kocaman ülkenin dibinde ufacık bir ada ülkesi nede olsa. Beyrut’ta da Hizbullah’ın darbesi pek uzak bir ihtimal değil.
Bakü’ye gelince.
Petrol fiyatlarındaki düşüş Azerbaycan ekonomisini olumsuz etkiledi ve Aliyev’in ailesinin yönettiği ülke, her an başlayabilecek bir Türkistan baharı ile kitlesel demokrasi eylemlerine sahne olabilir. Son seçimlerde yaşananlarla giderek gerileyen karizmasını arttırmak için en son Ermenistan’a karşı zafer kazanmak istedi ve işe yaradı da. Eğer olur da eylemler istifa getirirse gerisi demokrasiye kalmış. Ama en zor lokma Azerbaycan olacaktır. çünkü Sovyetler Birliği sayesinde en az dindar olan Şiiler Azerbaycan’da yaşamakta.
Soğuk savaşı NATO kazandı diyebiliriz. Bakalım bu yeni Şii-Sünni soğuk savaşını kim kazanacak ve kazanmanın ölçüsü ne olacak göreceğiz.
Muhammed Ali Çalışkan
StratejikOrtak.com MİSAFİR YAZAR
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.
bu analize bayılıyorum ya
Gömeceğiz şiileri. Neden mi? Tarihe bakınız, Kudüs Haçlı Krallığı, Filistine yayılmış, Mısırda Şii fatimiler yayılmış, öte yandan şii büveyhiler bağdatı basmış, her yerde şii dalgası vardı. Akabinde saman alevi gibi dağıldılar. yazın bunu, üstelik şiilerin püskürtülmesinin ardından Haçlılar da ezildi, bu da İsrailin sonuna işaret ama daha uzun yıllar var tabi, neticede Haçlı Krallığı kuruluşundan 150 yıl sonra yıkıldı.
meydan sünnilere kalırsa israil nah yıkılır.
baksana bütün sünni araplara hepsi irana karşı israille işbirliği yapıyor.
sen bırak hayal kurmayı sizin devriniz bitiyor koçum. hak yolunu buluyor artık.
bütün cephelerde şuan kaybediyorsunuz. yemen suriye ırak hepsinde de oyunlarınızı bozuyoruz
daha çok çalışmanız lazım.
tarih tekerrür ediyor işte ama farklı kulvardan