Azınlığın Çoğunluğa Zulüm Ettiği Ülke: Bahreyn

4862
Yazarlık Başvurusu

Bahreyn ülkemizde pek çok kişinin varlığından bihaber olduğu, Katar ve Suudi Arabistan arasında sıkışmış 28 irili ufaklı adadan oluşan, yaklaşık 1.5 milyon nüfuslu bir ülke(yarıya yakını göçmenlerden oluşuyor) Ufacık bir ada da sıkışmış bu insanların çoğunluğunu Şii Caferiler oluşturuyor. Yüzde 70 civarında ki Caferilerin yanı sıra yaklaşık yüzde 15-20 oranında da Sünni bulunuyor. Diğer nüfus ise çoğunlukla Hindulardan meydana geliyor(Hindistan’dan gelmiş göçmen işçiler). Her ne kadar krallık bu demografik yapıyı değiştirmek için Sünni göçünü desteklese de, bu bir yere kadar etkili olabiliyor ve henüz istedikleri seviyeye çok uzaktalar. Yinede ülkeye başta Hindistan, Pakistan ve Bangladeş üzerinden olmak üzere pek çok göçmen geliyor ve 1.5 milyon insanın 700 bini onlardan oluşuyor. Tabi ki bu ülkelerden gelenlerin arasına krallık istemese de Hindu, Hristiyan, Ahmedi ve Şiilerin karıştığı görülüyor. Çünkü göçmenlerin hepsi krallığın istediği gibi Sünni olsaydı demografik yapıda krallığın istediği seviyede bir değişim olurdu.

Bahreyn, ekonomik fonksiyonları genelde petrole dayanan bir çok ülke de olduğu gibi petrol fiyatlarının düşmesiyle beraber bunalımlı günler geçiriyor. Daha önceden böyle günler yaşamamak için ekonomik fonksiyonlarını çeşitlendirmeye çalışan ülke, bankacılık ve turizm alanında çalışmalar yapmak istese de ülkede sürekli çıkan isyanlar bu politikaların başarısız olmasına yol açmıştı. Sürekli çıkan isyanları gören yatırımcılar Bahreyn, yerine diğer körfez ülkelerini tercih edince, Bahreyn de körfezin genelinin gerisinde kaldı.

Bu isyanların geneli mezhepsel gerilimlere dayanıyor. Ülkeyi yöneten krallık Sünni iken halk Şii. Daha önce İngiltere ile sıkı ilişkiler kurarak tahtını koruyan krallık sonrasında Suudi Arabistan ve Katar başta olmak üzere diğer krallıkları iktidar sigortası niyetine kullanmıştır. Ancak Bahreyn krallığının en büyük sigortası ABD ile geliştirdikleri sıkı ilişkilerdir. Hali hazırda Amerikan 5. filosunun merkezi bu ülke de.

Bu üssün bu ülkede olmasının çeşitli nedenleri var. Başta klasik doğal kaynak mevzusunu söyleyebiliriz ama asıl önemli mesele ülkede yaşanabilecek olası bir halk devrimi sonucunda Şiilerin iktidara gelmesiyle İran’ın yayılmasını engellemek.

Bahreyn’in isyan konusunda oldukça kabarık bir sicili var.

Neredeyse her yıl bu tür isyanları görmek mümkün ama en büyük çaplı olanları 1979, 1994 ve 2011 yıllarında yaşandı. 1979 yılında ki isyan krallığı devirmeye yönelikti ve bu isyanı aynı yıl yaşanmış olan İran İslam devrimi etkilemişti.

1994 yılında başlayan isyanların sebebi ise daha çok ekonomik sebeplere dayanıyordu, %25’lere varan işsizlik oranları yüzünden halk farklı arayışlar içerisindeydi.

2011 yılında yaşanan ve 80 civarında ölüm getiren isyanların sebebi ise Arap baharının etkisi idi. Ancak bu isyan altyapı itibariyle Arap baharından biraz tersti yani demokrasiden ziyade mezhepsel ayrımcılık dillendiriliyordu.

2008 yılının sonunda başlayıp 2009 da dünyayı kasıp kavuran küresel ekonomik kriz orta doğuyu da kötü etkilemişti. 2010 yılında orta doğu ülkelerinde bu ekonomik bunalımlar yüzünden insanlar yolsuzluk bataklığına saplanmış yöneticilerine karşı öfkeliydi. Zaten yöneticilerine karşı pek haz duymayan vatandaşlar için ekonomik krizle gelen çöküntü, ufacık bir kıvılcımla bile bu öfkenin patlamasına sebep olmak için yetti. Sonrası malumumuz, o kıvılcım kendisini Tunus’ta ateşe veren Muhammed Buazizi olmuştu.

Bahreyn’de ise diğer ülkelere göre durum daha farklıydı. Burada insanlar ekonomik sıkıntıları konusunda farklı eleştirilerde bulunuyorlardı. Örneğin Şii çoğunluk devlet dairelerinde iş sahibi olamıyordu. Kamu kurumları şuanda olduğu gibi Sünni memurlarla doluydu. Bu durum haliyle Şii çoğunluğun eşitlik talepleri göstermesine neden oldu.

Fakat yıllardır aldığı destek sayesinde tahtta kalan halife ailesi bu isyanda da yardımlar sayesinde ayakta kalacaktı. Körfez işbirliği konseyinin gönderdiği destek kuvvetler sayesinde büyük ölçüde bastırılan isyan irili ufaklı halen devam etmekte. Bahreyn ayrıca Suudi Arabistan’ın Yemen işgali için oluşturduğu koalisyon grubunun da içinde yer alıyor. Bahreyn yönetiminin bu hamlesi de ülkede ki çoğunluğu sinirlendiren başka bir olay oldu.

Anlaşılan o ki isyanlar dizisi kral devrilene ve Şiiler iktidara gelene kadar sürecek gibi. Ancak Suudi Arabistan’ın dibinde ki Bahreyn’in yakınlaştığı ülkeleri düşününce bu iş o kadar da kolay olmayacak gibi.

Kim haklı, kim haksız ona da siz karar verin!

Muhammed Ali Çalışkan

StratejikOrtak.com MİSAFİR YAZAR

Okumak isterseniz: Arap Baharı sonrası Arap ülkelerinin bugünkü durumu

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

Yazarlık Başvurusu

3 YORUMLAR

  1. Bahreyn krallığının en büyük sigortası ABD ile geliştirdikleri sıkı ilişkilerdir. Hali hazırda Amerikan 5. filosunun merkezi bu ülke de.

    Böyle oldukları sürece Ortadoğu’da savaş eksik olmaz. Çok ta görmüyorum çünkü hepsi eşkiyalık ve hainliklerle kurulmuş ingiliz, amerikan destekli ülkeler zaten. Bağımsızlık hikayelerini göremezsiniz.

  2. suriye de esad söz konusu olunca ” azınlık çoğunluğa zulüm ediyor” diye ağlayanlar,
    söz konusu körfezin petrol zengini ülkeleri olunca gıkını çıkarmıyor maşallah

Yorum Yaz

Lütffen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz