Arap Baharı’nın dinmek bilmeyen ateşinin, bir yıl bile geçmeden 40 yılı aşkın bir süredir azınlık iktidarı Esad rejimi tarafından, mezhep temelli baskıcı bir politika ile yönetilen Suriye’ye sıçraması kaçınılmaz bir oldu. Suriye’de Mart 2011 yılında başlayan barışçıl protestoları baskı ve şiddet yoluyla sindirmeye çalışan Esad yönetimi, bu konuda başarısız oldu ve gösteriler daha da şiddetlenerek nihayet ülkeyi iç savaşa sürükleyen bir sürece girildi. Suriye’de muhalifler hızlı bir şekilde örgütlenerek silahlanmış ve ülkenin hemen her yerinde rejim güçleri ile çatışmaya başladı. İç savaşa birçok küresel ve bölgesel aktörün dahil olması, Suriye’de küçük çaplı bir dünya savaşının yolunu açtı. ABD, Türkiye, Katar, Suudi Arabistan ve AB ülkeleri muhalif unsurları desteklerken, Rusya, İran, Irak ve Çin gibi ülkeler Suriye rejimini destekledi. Muhaliflere yapılan yardımlar oldukça sınırlı olurken, Esad rejimi Rusya ve İran’ın devasa desteği ve ABD’nin pasif tutumu neticesinde koltuğunu uzun süre korumayı garanti altına aldı. Bu bakımdan “Suriye iç savaşı, yerel bir savaş, bölgesel bir kriz ve küresel bir rekabetin adı oldu.” Suriye’ye sıçrayan ve yaklaşık altı yıldır süren bu iç savaşta yaklaşık 500 bine yakın insan hayatını kaybetti, 10 milyondan fazla kişi ülke içinde ve ülke dışına göç etmek zorunda kaldı. Ülkedeki kanlı iç savaş birçok kenti de harap hale getirdi. Bir zamanlar insanların gezip alışveriş yaptığı tarihi çarşılar, tedavi oldukları hastaneler ve hatta camiler ağır silahlarla yerle bir oldu.
İç savaş ile birlikte muhalifler güçlü oldukları kentleri bir bir ele geçirmeye ve etkinlik alanlarını arttırmaya başladılar. Hiç şüphesiz muhaliflerin en güçlü oldukları kentlerden biride şu günlerde amansız bir trajediye ev sahipliği yapan Halep. Geçtiğimiz Temmuz ayı ile birlikte Rejim güçleri ve Rusya Halep’teki muhaliflerin kontrolündeki bölgelere yoğun hava ve kara saldırısı başlatıp, bu bölgeleri kuşatma altına almıştır. Ağustos ayında muhalifler kuşatmayı kırsa da, Eylül ayı ile birlikte kuşatma yeniden sağlanmış ve çembere alınan muhalifler ellerindeki bölgeleri hızlı bir şekilde kaybetmeye başlamıştır.
Bu gerileme Kasım ayı sonunda oldukça hız kazanmış ve muhalifler Aralık ayının ortalarına doğru ellerindeki toplakların %95’ini kaybetmiştir. Bugün itibariyle yaklaşık 100 bin sivil Ensari Meşhed adındaki 6 kilometrekarelik bir mahallede kuşatma altındadır. 13 Aralık akşamı itibariyle kısmi ateşkes sağlanmış ve sivillerin tahliye edilmesi için bir koridor oluşturulması planlanmıştı.
Fakat 14 Aralık sabahı Reuters haber ajansının geçtiği son dakika haberine göre ateşkes, Esad rejimi ve Şii milisler tarafından bozulmuş ve dar bir alanda sivillerin üzerine bombardıman yapılmaktadır. Peki Rejim için Halep neden bu kadar önemliydi ve bu operasyonun insani bilançosu ne oldu. Bu sorulara yaptığımız analizde cevap bulmaya çalışacağız.
Halep Neden Bu Kadar Önemli?
Gerçekten de Halep’in birçok faktörden dolayı tüm taraflar için oldukça önemli bir yeri vardır. Bu faktörlerden başlıcaları şehrin coğrafi konumu, jeostratejik ve jeokültürel önemi, psikopolitik unsurlar ve ulaşım olanaklarının nistepen gelişmişliğidir. Bu faktörlerin başında şehrin coğrafi konumu, yani merkezi bir alanda bulunması, Türkiye sınırına hem kuzeyden hemde batıdan yakın mesafede olması ve şehirde Suriye’nin hemen tüm bölgelerine ve büyük şehirlerine ulaşımın kolaylıkla sağlandığı yolların, askeri üslerin ve havaalanının bulunması şehrin önemini arttıran önemli etkenlerdir. Ayrıca doğudaki petrol kuyularına yakınlığı da şehrin jeopolitik önemini arttırmıştır. Halep’in jeostratejik açıdan önem arzetmesi ise şehrin askeri açıdan etkili hücum, savunma ve manevra kabiliyetine sahip olması, birçok farklı grubun etkinlik alanlarının kesişme noktası olması ve o grupların ard bölgelerine açılan bir nevi kapı olmasıdır. Jeokültürel anlamda Halep, Suriye’de Sünni nüfusun en fazla olduğu ve yoğunlaştığı şehirlerden biridir. Bu bakımdan muhalif güçler bu şehri ellerinde tutarak uzun vadede varlıklarını sürdürmeyi, Rejim ise bölgeyi ele geçirerek Sünni popülasyonu denetim altına alıp sindirmek ve göçe tabi tutarak hem muhaliflere ağır bir darbe indirmeyi hemde uzun vadede bölgede kalıcı olabilmek için demografiyi lehine değiştimeye çalışmaktadır. Psikopolitik açıdan Halep’in önemi değerlendirildiğinde ise şehir gerçtekten iç savaşın başladığı ilk dönemlerden beri muhalifler için oldukça önemli bir kale konumundaydı. Halep’i ele geçirmenin ve bu şehri elde tutmanın tüm Suriye’nin kapılarını açaçağı ve bu şehri yönetmenin tüm Suriye’yi kontrol altında tutacağı düşüncesi, muhalifler için hem bir psikolojik destek hem de diğer gruplar üzerinde psikolojik bir üstünlük kurulmasıydı. Fakat şehrin rejim tarafından büyük oranda ele geçirilmesi bu psikopolitik yaklaşımı, rejim lehine çevirmiştir. Tüm bu faktörler bütünsel bir yaklaşımla ele alınmalı ve şehrin her grup için tüm bu faktörler nedeniyle önemli olduğu unutulmamalıdır.
Kuşatmanın İnsani Bilançosu
Kuşatmanın başladığı Temmuz ayından bu yana ağır bombardıman altındaki Halep’te yüzlerce insan yaşamını yitirmiş binlerce insan göç etmek zorunda kalmış, teslim olma yolunu seçenler ise infaz edilmek veya rejim saflarında savaşmak arasında seçim yapmaya zorlanıyor.
Rejime bağlı güçler tarafından kuşatma altına alınan muhalif bölgedeki 300 binden fazla insan açlık, tıbbi malzeme yetersizliği, temel insani alt yapının bütünüyle yıkıma uğraması gibi nedenlerin yanı sıra, her gün şiddeti artarak devam eden hava ve kara saldırılarıyla büyük kayıplar yaşıyor. Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi(SOHR)’nin son olarak yayınladığı bir rapora göre, Eylül ayının sonundan Kasım ayına kadar geçen 2 aylık süreçte 245’i çocuk olmak üzere 850 sivil hayatını kaybetti. Son günlerde yüzlerle ifade edilen rakamlarda düzenlenen hava saldırıları ve binleri aşan topçu atışı ve karadan karaya füzelerle vurulan kuşatma altındaki Halep’te, durum her geçen gün daha büyük bir trajediye dönüşüyor. SOHR tarafından geçtiğimiz günlerde yayınlanan ve 22 Eylül 2016’dan 22 Kasım 2016’ya kadar süren tarihler arasında, Rusya ve Esed rejimine bağlı güçlerce gerçekleştirilen bombardımanları ele alan bir rapor yayınlandı. Kuşatma altındaki Halep’in yanı sıra, muhaliflerin kontrolündeki batı ve güney Halep’teki kayıpları da içeren raporda, yaşanan sivil ölümlere dair çarpıcı rakamlar paylaşıldı. Halep’teki muhalif bölgelerde Rusya ve rejime bağlı güçlerin gerçekleştirdiği hava saldırısı, topçu atışları, karadan karaya güdümlü füze saldırıları v.b. saldırılarda, belirtilen tarihler arasında 834 ölüm rapor edildi. Bahsi geçen ölümlerin içerisinde 18 yaşının altındaki 176 çocuğun yanı sıra, 18 yaşının üzerinde 69 kadın da yer alıyor. SOHR’un raporuna göre yalnızca kuşatma altındaki Halep’in doğu kısmında 96’sı çocuk, 36’sı kadın olmak üzere 523 sivil, Rusya ve rejim tarafından gerçekleştirilen uçak ve helikopterlerle gerçekleştirilen hava bombardımanlarında yaşamını yitirdi. Aynı bölgede rejime bağlı güçler tarafından gerçekleştirilen topçu atışlarında 11’i çocuk, 6’sı kadın, 84 sivil hayatını kaybetti. Aynı rapora göre Rusya ve rejime bağlı güçler tarafından Halep’in kırsal kesimine yönelik gerçekleştirilen hava ve kara saldırılarında 68’i çocuk, 33’ü kadın olmak üzere 222 sivil hayatını kaybetti. Rusya ve rejim tarafından gerçekleştirilen tüm bu saldırılar sırasında aralarında durumu ağır olanların da bulunduğu 4 binden fazla sivil ise yaralandı. Raporun yayınlandığı günlerde ise yine onlarca ölü ve yaralıya yol açan saldırıların devam ettiği bildirildi. Rejim güçlerinin ele geçirilen bölgelerde kendilerine teslim olan erkeklere ya orduya katılıp muhaliflere karşı savaşmaları, ya da infaz edilmeleri gibi iki seçenek verdiği, bölgeden gelen son haberler arasında. Bölgedeki çok sayıda gazeteci ve aktivist de rejim yanlıları tarafından sosyal medyada tehdit ediliyor. Muhalif bölgenin tamamen düşmesiyle bu kişilere yönelik kötü muamele ve infazlar gerçekleştirilme ihtimali bulunuyor. Teslim olan kadın sivillerinse ayrılarak başka bölgelere götürüldükleri bildiriliyor. Özellikle yabancı Şii milislerin kadınlara yönelik kötü muamele ve olası tecavüz gibi uygulamalara başvurduğu iddia ediliyor. Esed rejiminin daha önce dünya kamuoyuna yansıyan işkence görüntüleri ve kayıtları ise, Halep’teki sivillere dair endişeleri daha da artırıyor (suriyegundemi.com, 12 Aralık)
Mehmet Enes Bağlama
StratejikOrtak.com MİSAFİR YAZAR
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.
Mesele elbette rakam meselesi değil bir tane bile insan zarar görüyorsa o zarardan sorumlu olanlar er ya da geç bu dünyada ya da öteki dünyada hesabını verecekler, bunların yazılmasından, söylenmesinden rahatsız olanlar var. Ne de olsa onlara göre hiçkimse acı çekmedi, çekmiyor, dünya toz pembe.
Tamda emperyalistlerin hoşlanacağı bir analiz.Mezhepçiliğide iyi gizlemişsiniz.
Genc yazarimizi tesekkur ederiz . Duyarlıliginiz ve yazilarinizin doğrulugu içinde sizi kutluyoruz insanligin gittıkçe menfaate duyarsızlıga gittigi bu zamanda yazılarinizin devamıni dileriz