Uluslararası Kamu Hukukun Uygulanabilirliğinin Arttırılması için BM’deki Aksaklıkların Genel Çerçevesi ve Bazı Reform Önerileri
Post Vestfalyan dönemde devletlerin temel amacının barış ve istikrar olduğu düşünülerek ve yeni kurulan düzenin korunması açısından uluslar üstü organizasyonlar geliştirilmiştir. 11 Eylül saldırılarının ardından ise çatışma ortamlarının artmasıyla kolektif güvenliğe duyulan ihtiyaç daha çok hissedilmiş ve Birleşmiş Milletler başta olmak üzere uluslararası barışı ve istikrarı misyon edinmiş diğer uluslararası organizasyonlar kendilerini gözden geçirmiştir. En başta uluslararası kamu hukuku olmak üzere, BM’nin; yapısı ve organları, önleyici diplomasi (preventive diplomacy) mekanizması, barışı korumak (peacemaking) adına etkinliği ve yaptırım mekanizması ise hala tartışılmaktadır. Bu çalışmanın da amacı uluslararası hukukun temeli sayılan “Jus Cogens’in” (üstün hukuk kuralları) daha iyi uygulanması, uluslararası barışın korunması ve çatışma ortamlarının önlenmesi adına birincil yetkili olan Güvenlik Konseyi’ni genel olarak incelemektir. Ayrıca “Barış için Birlik Kararı” sonrasında Güvenlik Konseyi’nin çalışamaması durumunda yetkili hale gelen Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nu da bu açıdan değerlendirmeye çalışıp Birleşmiş Milletler’in yapısında gelecekte olabilecek değişikliklere dair fikir yürütmek ve öneriler sunmaktır:
Birleşmişler Milletler Antlaşmasının 24.maddesi barış ve güvenliği sağlamak adına “başlıca sorumluluğu” Güvenlik Konseyi’ne vermiştir. Güvenlik Konseyi’nin yapısını ise VII. bölümde düzenlemiştir. Yine BM sözleşmesinin 25.maddesinde ise BM’ye üye olan bütün devletlerin Güvenlik Konseyi’nde alacağı kararlara uyacağı belirtilmiştir. Günümüzde 5 daimi 10 geçici üyesi bulunan Güvenlik Konseyi’nde bir kararın alınabilmesi için oy çokluğunun yanı sıra daimi üyelerden herhangi birisinin olumsuz oy kullanmamış olması gerekmektedir.
Birleşmiş Milletlerin en önemli misyonlarından birisi olan barış düzenini ve istikrarı koruyabilmek adına Güvenlik Konseyi’ne çeşitli yaptırım mekanizmalarının önü açılmıştır. Bu yaptırım mekanizmaları başlıca diplomatik, ekonomik, finansal alanlarda olabileceği gibi BM Barış Gücü vasıtasıyla askeri önlem şeklinde de olabilmektedir. Birleşmiş Milletler sözleşmesinin 39.maddesinde barış ve istikrara yönelik tehdit ve ihlalleri tespit etme yetkisi Güvenlik Konseyine verilmiştir. Bu ihlallere yönelik yaptırım mekanizmaları ise sözleşmenin 41. ve 42. maddelerinde tahdit edilmeden (sınırlandırılmadan) düzenlenmiştir.(1)
Görüldüğü üzere daha çok 2. Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan düzenin istikrarını önceleyen bu sistem, çatışmaları engelleyebilme ve sonlandırma noktasında ise genel olarak başarısız bir tablo çizmiştir. Bosna, Irak, Ruanda, Somali, Suriye, Filistin, Ukrayna, Yemen gibi bölgelerde ve daha pek çok bölgede BM barışı koruma ve tesis etme noktasında etkili olamamıştır.(2) Bu noktada BM Güvenlik Konseyinin özellikle daimi üyelerinin reel politiğe uygun davranıp (3) siyasi çıkarlarını koruma güdüsüyle hareket ettiklerini ve bu sebeple küresel barışın sekteye uğradığını belirtmemiz gerekir. Ayrıca BM yapısının/organlarının veya uluslararası kamu hukukunun yaptırım mekanizmalarının dinamik bir yapıda olmaması, istikrar olarak 2.Dünya Savaşı sonrası düzeni anlayıp bunu sürdürmek istemesi(4) başlıca problemlerden birisidir.
Birleşmiş Milletler’in uluslararası düzeni sağlayıp koruma noktasında etkisiz olmasının en önemli sebeplerinden bir diğeri de güçlü devletlerin farklı hususlarda farklı tavırlar takınmalarıdır. Bunun en büyük örneklerinden birisi İsrail‘dir. İsrail’e yönelik 1983 yılında ve 2017 yılında alınan Genel Kurul’un tavsiye niteliğinde diplomatik ilişkilerin kesilmesi kararı uygulanmadığı gibi İsrail’in Güvenlik Konseyi’nin uyarılarına da kulak vermediği durumlarda da Güvenlik Konseyi hiçbir yaptırım mekanizmasını işletmemiştir. (5) İşte bu ve bunun gibi meselelerde çözüm arayışları için uluslararası barış ve huzur ortamının korunması adına Güvenlik Konseyi’nin yapısında reform istenmektedir. Ayrıca Güvenlik Konseyi dışında nasıl mekanizmaların işletilebileceği de tartışılmaktadır. Bu noktada ise akıllara ilk gelen mekanizma Kore meselesinde uygulanan ve “Barış için Birlik Kararı” ile meşrulaştırılan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun alacağı karardır.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Sovyetler’in muhalefeti sebebiyle karar alamadığı Kore meselesinde konu BM Genel Kurulu’na getirilmiş ve askeri müdahale “tavsiye” kararı alınmıştır. İşte bu karar ile birlikte “Barış için Birlik” adı verilen mekanizmada eğer BM Güvenlik Konseyi bir konuda barışın tesisini sağlayamıyorsa Güvenlik Konseyinden herhangi 9 üyenin veya BM Genel Kurulu’nda çoğunluğun istemiyle Genel Kurul meseleyi tartışmak üzere toplanır ve üçte iki çoğunlukla herhangi bir tahdit olmadan tavsiye niteliğinde yaptırım kararı alabilir. Ayrıca Güvenlik Konseyinden alınan askeri müdahalelerde de Barış Gücünü kurmak Genel Kurul’un görevlerindendir. İşte bu durum BM mekanizmalarının daha işlevsel olabilmesi noktasında farklı bir mekanizmanın işaretidir. Her ne kadar bu durumun BM’nin genel mantığına uymadığını belirten görüşler olsa da(6) BM Antlaşmasının 24.maddesinde “başlıca sorumlu” veya “birincil sorumlu” ifadesiyle Güvenlik Konseyine verilen görevin niteliğine atıf yapılmıştır.
Şu bir gerçektir ki post Vestfalyen süreçte devletlerin çıkar odaklı politikaları ve güvenlik sebebiyle güç kullanımı odaklı, sert politikaları (hard power) uluslararası kamuoyunda tartışılmaya başlanmıştır.(7) Bunun neticesinde ise devletler politikalarını uluslararası hukuka uygunlaştırma ihtiyacı hissetmişlerdir. Birleşik Devletler’in Afganistan’a yaptığı operasyonu veya Irak’a yaptığı operasyonu uluslararası hukuka uydurma çabaları buna örnek gösterilebilir. (8) Yine aynı örnekler güçlü devletlerin uluslararası hukuku ihlal ettiğinde yaptırım mekanizmalarının işletilemeyişine de birer örnektir. Nitekim BM Sözleşmesinin 51.maddesine (meşru müdafaayı düzenleyen madde) sığmayacak kadar geniş yorumlanan pek çok müdahale (Irak, Libya vb.) uluslararası kamuoyunu ikna edememiştir.(9)
Yakın zamanda gerçekleşen; BM Genel Kurulu’nun Kudüs kararına rağmen ABD’nin aldığı karar, ABD’nin uluslararası andlaşmalardan tek taraflı çekilişi, yine ABD’nin kendi politikalarına göre uluslararası düzeni tehdit eden yaptırım politikaları, küresel ve yerel ölçeklerde artan terörizmin engellenememesi ve terör örgütleriyle ortak ve etkin mücadele edilememesi, uluslararası ticaretin geleceğinin risk altında oluşu gibi pek çok olay ve olgu da uluslararası barış ve güven ortamının sağlanabilmesi adına Birleşmiş Milletler‘de reform yapılması gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Bu reformun en önemli unsuru ise küresel denge mekanizmasının korunması ve uluslararası ticaretin güvenliğinin sağlanmasıdır. Eğer bu bahsettiğimiz sağlanabilirse; global ölçekte krizlerin ve bu krizlerin doğuracağı siyasal ve toplumsal radikalleşme, istikrarsızlık, eğitimsizlik, açlık ve yoksulluk gibi önemli sorunların önüne geçilebilir. Aksi takdirde ise küresel ölçekte büyük krizlerin gerçekleşmesi sürpriz olmayacaktır.
Bu noktada bu gibi bir krizin engellenmesi ve BM’nin güçlenmesi için şu öneriler sıralanabilir:
-BM Genel Kurulu’nun kararlarının niteliği güçlendirilmelidir.
-BM’nin raporlarının daha adil ve etkili olabilmesi adına siyasileşmeden uzaklaştırılmalı ve uluslararası kamuoyuna etki mekanizmasının arttırılması için de çevirildiği dil sayısı arttırılmalıdır.
-BM’nin devletler üstü ve bağımsız yapısının ilerletilmesi için ve sağlamlaştırılması için finansal ve ekonomik kaynakları çeşitlendirilmelidir. Buna devletler dışındaki kaynaklar da dahil edilmelidir.
-Küreselleşen dünyanın en önemli dinamiklerinden olan uluslararası organizasyonların (AGİT, BRICS, OPEC vb.) etkinliğinin dengeleyici unsur olarak arttırılması ve BM’de temsil edilmesi önemlidir.
-Uluslararası dengelerin sağlanması ve sürdürülmesi noktasında finansal, ekonomik ve askeri olarak alternatif örgütlenmeler arttırılmalıdır.
-Yine Güvenlik Konseyi’nde daimi üyelerinin veto hakkı kaldırılıp Güvenlik Konseyi’nin coğrafi dağılımı güçlendirilmelidir. Ayrıca üyelerin, gelişmiş ekonomilerle paralellik göstermesi elzemdir. (G-20 ülkelerinin tamamının üye olarak alınması şeklinde karar alınabilir.) Ayrıca üye sayısının arttırılması da oldukça önemlidir.
Misafir Yazar: Haldun BARIŞ
—
Kaynaklar:
1)ARSAVA, A. Füsun, Prof. Dr; Uluslararası Hukukta Güç ve Hukuk İlişkisi; TAAD, Yıl:3 Sayı:10; (erişim: taa.gov.tr)
2)BİRDİŞLİ, Fikret; Birleşmiş Milletler’in Uluslararası Sorunları Önleyebilme Yeteneği; Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi; (erişim: dergipark.gov)
3)TOPAL, Ahmet Hamdi, Doç.Dr.; Uluslararası Barış ve Güvenliğin Sürdürülmesi Kapsamında Barış İçin Birlik Kararı’nın Uygulanabilirliği; TAAD, Yıl: 5 Sayı: 19; (erişim: dergipark.gov)
4)FLORE, Dumitrita, Ph.D.; CHIRTOACA, Natalia, Ph.D.; Sansctions In The International Public Law; The USV Annals Of Economics And Public Administraion, Volume: 13, Issue 1, 2013; (erişim: seap.usv.ro)
5) BM Genel Kurulu’nun En Önemli Kudüs Kararları; (bbc.com)
6) age 3.
7)ERGÜL, Nihal; Yeni Güvenlik Anlayışı Kapsamında Birleşmiş Milletlerin Rolü ve Uygulamaları; BİLGESAM
8)ÖZKAN, Ayşe, Av.; Uluslararası Hukukta Birleşmiş Milletler ve Afganistan Operasyonu; 21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
9)AYTOĞLU, Çağatay Oğuzhan; Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararları Doğrultusunda İnsani Müdehale; İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Y.Lisans Tezi
Ayrıca Bakınız:
AYDEMİR, Emrah; Birleşmiş Milletler Kamu Diplomasisi ve Üçüncü Dünya; İNSAN VE TOPLUM BİLİMLERİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ; Cilt: 7, Sayı: 2, 2018; (erişim: itobiad.com)
ARAL, Berdal; Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Eşitsizlik; SETA, 2013, Eylül, Sayı 72
ŞÖHRET, Mesut; BM Güvenlik Konseyinin Uluslararası Güvenlik Sorunlarının Çözümünde Rolü ve BM Teşkilatının Geleceği; BİLGESAM
TEKEL, Suna; Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Terörizm; (erişim: ayk.gov.tr, Ekim 2018)
Uluslararası Barış ve Güvenlik; THE UNİTED NATIONS TODAY; unicankara.org
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.
Saçma sapan , yanıltıcı bir yazı. Dünyada kaç ülke üye değil?
Sadece vatikan. 196 devlet üye.
Birkere haber yanıltıcı. Nasıl adil çözüm istenir böyle haberle?