Platon’un İdeal Devletinde Bahsettiği Filozof Yöneticinin Sokrates Olma İhtimali

1128

Platon’un ideal devletinde bahsettiği filozof yöneticinin hocası Sokrates olup olmadığını anlayabilmek için hem Platon’a hem de Sokrates’e odaklanmak gerekir. Yaşça daha büyük olduğu için Sokrates’ten başlamak ve hayatlarını kısaca öğrenmek daha uygun olacaktır. Hem Sokrates’in hem de Platon’un düşüncelerinde ailelerinin, yakın çevrelerinin ve yaşadıkları dönemlerde gerçekleşen siyasal ve sosyal olayların izlerini bulmak mümkündür. İnsan düşünce tarihinde önemli bir yeri olan Sokrates, milattan önce 470 yılında doğmuş ve 399 yılında ölmüştür. Babası heykel ustası, annesi ise ebedir. Bütün ömrünü Atina’da geçirmiştir. Bir savaşta Alkibiades’in hayatını kurtararak cesur biri olduğunu kanıtlamıştır. Herkesle açıkça konuşmuş, sözünü kimseden esirgememiştir. Sohbetlerindeki asıl amaç karşısındaki kimseyi inandığı düşünce hakkında şüpheye düşürmek ve beyin fırtınası yaptırtmaktır.

Sokrates

En çok söylediği sözler şunlardır: ‘‘Benim tek bildiğim bir şey bilmediğimi bilmektir.’’ ve ‘‘Kendini tanı.’’ Gençleri kötü etkilemekten suçlu bulunarak idam edilmiştir.1 Platon milattan önce 427 yılında doğmuş ve 347 yılında ölmüştür. Anne ve baba tarafından soyludur ve akrabaları siyasette etkin rol almışlardır. Platon belirli bir olgunluğa ulaştığında siyasete atılmak istediğini belirtmiştir ancak dönemin siyasal ve sosyal yapısı Platon’unkinden farklı olduğu için siyasete girmemiştir.

Ayrıca dönemin yöneticilerinin kendisinin hayran olduğu Sokrates’e olumsuz yaklaşması onu siyasetten soğutmuştur. Gramer, müzik ve jimnastik eğitimlerinin ardından filozof Kratylos’tan felsefe dersleri almıştır. Hayatını değiştiren hocası Sokrates olmuştur. Platon, Sokrates altmış, kendisi yirmili yaşlarındayken hocasının yakın çevresine katılmıştır. Sokrates’in idamından sonra Platon, farklı kültürlerin bulunduğu coğrafyalara uzun yıllar sürecek bir geziye çıkmıştır. Platon gezisini bitirdikten sonra döndüğü Atina’da milattan önce 387 senesinde, kırk yaşındayken, dünya tarihindeki ilk üniversite örneklerinden olan Akademia’yı kurmuştur. Öldüğü güne kadar da burada eğitim vermiştir.2

İdeal Devlet 

Platon devletlerin kötü yönetimlerinin filozofların iktidarları ele geçirmesiyle son bulacağını düşünmüştür. Filozoflar veyahut bilgeler, doğuştan en iyi özelliklere sahip oldukları ve iyi bir eğitim aldıkları için bu görev için biçilmiş kimselerdir. Nasıl ki insan aklını kullandığında tam verimliliğe ulaşabiliyorsa devlet de filozoflar tarafından yönetildiğinde tam verime ulaşabilir. Ona göre insanoğlunun başına gelen her türlü musibetten ve kötülükten kurulabilmesi için ya filozofların yönetimde olması ya da devleti yöneten idarecilerin tam anlamıyla filozof olması gerekir. Platon’un tasarladığı ideal devlette insanların sınıflara ayrılması dikkat çekicidir. Platon insanların doğuştan eşitsizliğine inanmış ve insanları üreticiler, koruyucular ve yöneticiler olmak üzere üç sınıfa ayırmıştır. Ruh anlayışı ve devlet arasında kurduğu ilişkiyle üreticileri iştihaya, koruyucuları gönle, yöneticileri ise akla benzetmiştir. Nasıl ki ruhun kendisine has işlevleri varsa devleti oluşturan her sınıfın da kendisine has işlevleri ve sorumlulukları vardır. Üç sınıfın da kendi üzerine düşen görevi üstlenmesi ve kabul etmesi, devletin işlevselliğini sağlıklı bir şekilde devam ettirebilmesi ve toplumsal adaletin sağlanabilmesi için önem arz eder. İnsanların sorgulamadan bulundukları sınıfı kabullenmeleri için Platon pembe bir yalana başvurur. Toplumu oluşturanlara, insanlar kardeş olmakla beraber, tanrının insanları üç farklı doğal yapıyla yarattığı, yönetici olacakların mayasında altın, koruyucu olacakların mayasında gümüş, üretici olacakların mayasında demir ve tunç katıldığı söylenecektir. Dünyaya yeni gelen bebekler ailesinin bulunduğu sınıfa dâhil olacaktır. Ancak farklı sınıflarda dünyaya gelenlerin kimilerinde farklı sınıflara ait özellikler bulunması mümkündür. Bu tür durumlarda çocuklar ailelerinden alınarak özelliklerini taşıdıkları sınıfa verilmelidir.3 Bu düzen sağlanamadığı müddetçe devlet varlığını sağlıklı bir şekilde sürdüremeyecektir.

Üreticiler günlük üretimi sağlamalı, koruyucular devleti ve toplumu dış tehlikelere karşı korumalı, yöneticiler en adil şekilde devleti yönetmelidirler. İdeal devlet teoride mükemmel olsa da gerçek hayatta gerçekleştirilmesi imkânsız olmasa da zordur. Platon’un da bu konudaki kimi endişeleri bulunmaktadır ancak yazdığı bir pasajda ideal devletin teorik açıdan önemini vurgular: ‘‘bizim yaptığımız da sözlerle kusursuz bir devlet çizmek değil mi… Böyle bir devleti kurmanın mümkün olacağını kanıtlayamazsak, sözlerimizin değeri azalır mı?’’4

Platon uzun tartışmaların ve düşüncelerin ardından ideal devletin yeryüzünde kurulabileceğine karar vermiştir: ‘‘Öyleyse, bizim devlet tasarımız gerçekleşmesi mümkün olursa, en iyisidir; gerçekleşmesi ne kadar zor olsa da imkânsız değildir, diyerek sözümüzü bağlayabiliriz.’’5 Daha önce bahsedildiği üzere Platon ilk başlarda yönetici olmak arzusu taşısa da bu fikrinden vazgeçmiştir. Bunun yerine filozof yöneticiler yetiştirme amacı gütmüştür. Syrakusa’da yönetici olan baba I. Dionysioslan ve aynı isimli oğlunu eğitmek suretiyle ideal devlet düzenini kurmak istemiştir. Ancak isteklerinin karşılığını alamamış, sürgün, köle olma, gözaltına alınma ve hapis gibi herhangi bir filozofa yakışmayan davranışlara maruz kalmıştır. Platon ideal devleti kendi zamanında gerçekleştirmek için çeşitli girişimlerde bulunmuşsa da başarılı olamamıştır.

Filozof Yönetici 

Peki, Platon’un ideal devletinde bahsettiği filozof yönetici nasıl tanımlanabilir ve ayırt edilebilir? Platon filozof ile filozof olmayan arasındaki ayrımı bilgiye olan iştahla Gloukon ile olan sohbetinde izah etmiştir: ‘‘Bilimlerden hoşlanmayan bir adam için, hele çok gençse, iyiyle kötüyü ayırt edemiyorsa, bilimsever, sanatsever diyemeyiz.’’6 Sohbetin devamında filozof olmayıp filozoflar gibi sanat ve bilimden hoşlanan kimselerin de ayrımı yapılmış, filozofların yaptıklarını yapanların filozof olarak kabul edilemeyeceği belirtilmiştir: ‘‘Bir yana gösteri meraklılarını, sanat düşkünlerini, işadamlarını koyuyorum; öbür yana da filozof adına layık olanları.’’7 Platon, filozof-yöneticinin kendisinden beklenen görevi hakkıyla yerine getirebilmesi için çeşitli özelliklerinin olmasını istemiştir. Filozofun özü sözü bir olmalı, asla yalan söylememeli ve doğruyu sevmelidir. Hiçbir aşağılık duyguya kapılmamalıdır zira filozof tanrı ve insan arasındaki ilişkiyi ve işleri kavramaya çalıştığı için küçüklük belirtileri ona yakışmaz.8

Bu sebeplerin neticesinden filozof korkak olmamakla birlikte cesur olmalıdır. Nitekim korkak olursa bilginin özüne asla ulaşamaz. Filozof güçlü bir belleğe sahip olmalıdır ki öğrendiği bilgileri saklayabilsin. Şayet güçlü bir hafızaya sahip olamazsa, insan hatırlamadığı bilgilerden yani bilimden soğuyacaktır. Bu konuda şunları söylüyor: ‘‘Öyleyse bellekten yoksun bir kafayı gerçekten bilim severler arasına koyamayız. Bizce filozofun sağlam bir belleği olmalı!’’9 Platon filozofu asıl görevinden uzaklaştıracak her şeyden kaçınmasını da istemektedir. Zengin olma amacı, güç sahibi olma arzusu, bedenin doğal olarak sunduğu cinsel isteklere boğun eğme, ölçüsüzlük, açgözlülük, gösteriş merakı, kaçınılmasını istediği davranışlara örnek olarak verilebilir. Filozof için sıradan kimselerden farklı olmasını, onların istedikleri şeyleri önemsememesini de vurgulamıştır: ‘‘Böyle bir insanda ölçüsüzlük, açgözlülük olamaz. Çünkü insanların zenginliği, gösterişi niçin aradıklarını düşünecek olursak, bunları aramak en az ona yakışır.’’10 Buradan anlaşılacağı üzere aslında filozoflar halkı temsil eden bir kesim değil tam aksine, ufak seçkin bir azınlıktır.

Sokrates 

Peki, Sokrates’in Platon’un ideal devletindeki filozof yönetici olduğu söylenebilir mi? Cevabı bulabilmek için Sokrates’in hayatının son kısmına odaklanmak gerekmektedir. Platon’un filozof yöneticilerin sahip olması gerektiği özellikleri yani cesaret, yalan söylememe, doğruyu söyleme, güç sahibi olma arzusu gütmeme, bedensel ihtiyaçlara kulak asmama, açgözlülükten ve gösterişten kaçınma, ölçülü olma gibi davranışların Sokrates’te olup olmadığını analiz etmek isabetli olacaktır. Gençleri kötü etkilediği ve inanılan tanrılara inanmadığı sebepleriyle Sokrates’e karşı açılan kamu davasında Sokrates’in söyledikleri bu analizde etkili olacaktır. Elbette Sokrates’in söyledikleri Platon’un kendi kaleminden çıkmıştır. Platon’un hocasına büyük bir hayranlık duyması, ona özenmesi ve onun yolundan gitmesi gibi sebepler cevabı bulmak için kestirme bir yol sunabilir. Sokrates Atinalılara karşı kendisini savunurken söylediği şu sözler dikkat çekicidir: ‘‘Atinalılar, bana hükmetmeleri için seçtiğiniz komutanlar, beni Poteidaia, Amfipolis ya da Delion’da görevlendirdiklerinde, başka herkes gibi, ölüm tehlikesini göze alarak görevimin başında kalmışken, şimdi düşündüğüm gibi ve anladığım kadarıyla tanrı beni felsefe yapmak, diğer insanları ve kendimi incelemek için görevlendirmişken, ölümden ya da başka bir tehditten çekinerek firar edersem büyük bir suç işlemiş olurum.’’11 Sokrates burada Atinalılara geçmişte kendisine verilen görevleri korkusuzca yerine getirdiğini ve tanrı tarafından görevlendirdiğine inandığı felsefe yapmak işini ölümden veyahut tehditlerden korktuğu için bırakmayacağını belirtmektedir.

Potidea Savaşı’nı temsil eden bir görsel

Milattan önce 432 yılında gerçekleşen Poteidaia Savaşı’nda arkadaşı Alkibiades’in hayatını büyük bir kahramanlıkla kurtardığı da ayrıca bilinmektedir. Sokrates’in korkmayıp cesaretli olması, doğru bildiğinden şaşmaması, tehditlere boyun eğmemesi gibi özelliklerinin filozof yöneticinin özelliklerinden olduğu söylenebilir. Sokrates oligarşi yönetiminde olanları şu şekilde anlatarak zulme ve baskıya asla boyun eğmediğini bir kez daha göstermiştir: ‘‘Otuzlar beni başka dört kişiyle birlikte Tholos’a göndererek, Salamisli Leon’u idam edilmek üzere Salamis’ten getirmemi istediler…

Ölümü hiç umursamadığımı, tam aksine, haksız ve inançsız olmaktan kaçındığımı, o zaman da sözlerimle değil hareketlerimle gösterdim… Tholos’tan çıktığımızda, diğer dört kişi Salamis’e giderek Leon’u getirdiler, ama ben doğruca evime gittim.’’12 Mahkeme Sokrates’i suçlu ilan etmenden hemen önce Sokrates sunduğu savunmasında küçük düşmenin soysuz bir davranış olacağını da şu sözlerle ifade etmektedir: ‘‘Beyler, iyi nam salmak bir yana, bir yargıcı bilgilendirerek ikna etmektense, ona yalvararak beraat etmeye çalışmak bana doğru gelmiyor.’’13 Bu sözlerinden aslında Sokrates’in haklı olduğu halde, canını kurtarmak pahasına bile olsa asla kimsenin karşısında eğilmeyeceği, boyun eğmeyeceği anlaşılmaktadır. İdeal devletin filozof yöneticisinde olması gereken en büyük özellik de budur.

Doğru bildiğinden şaşmamak ve aşağılık herhangi bir duygu barındırmamakla beraber herhangi bir davranışta bulunmamak. Mahkemenin Sokrates’in suçlu olduğuna hükmetmesinden sonra Sokrates tekrar kürsüye çıkmış ve biraz da sitem içeren şu sözleri söylemiştir: ‘‘Buna karşılık ben ne teklif edeyim Atinalılar? Hak ettiğim bir cezayı teklif etmeliyim kuşkusuz! Peki o nedir?

Rahat bir yaşamı kabul etmediğim ve insanların çoğunun ilgilendiği para, mal, mülk, askeri ve siyasi görevler, her türlü siyasi ortaklıklar ve kent içinde oluşan gruplaşmalar peşinde koşmadığım için neler çekmem, hangi bedelleri ödemem gerekir?’’14 Sokrates’in bu sözlerinden sıradan insanlar gibi paraya, güce ve gösterişe önem vermediği anlaşılmaktadır. Filozof yöneticiler sıradan kimselerin önem verdikleri şeylere önem vermemekle kendilerini ayırıp soyutladıklarına göre Sokrates’in bu özelliklere sahip olduğu da açıkça ortadadır. Sokrates’in sözüne ve borcuna sadık biri olduğunun kanıtı da ölmeden önce arkadaşı Kriton’a söylediği son sözlerde yatmaktadır: ‘‘Asklepios’a bir horoz borçluyuz Kriton. Parasını ödeyin, sakın ihmal etmeyin.’’15

Sonuç 

Platon’un ideal devletinde bahsedilen filozof yöneticinin Sokrates olduğu söylenebilir. Sokrates belirtilen özelliklerin hepsini hatta fazlasını kendisinde barındırmaktadır. Verdiği sözlere her zaman sadık kalmış, kendi ölümü söz konusu olsa bile yasalara karşı çıkmamış, doğru bildiğinden şaşmayarak mücadele etmiştir.

İdam edilmeden önce tutsak olarak kaldığı zaman zarfında kendisini kaçırmak isteyen arkadaşlarına her defasında karşı çıkarak yasalara ne kadar bağlı olduğunu da kanıtlamıştır. Para, mal, mülk ve siyasi güç arzusunda bulunmamış kendisini bilime adamıştır. Platon’un, hocası Sokrates’e büyük bir hayranlık duyduğu ve onun izinden gittiği bilinmektedir. Platon yazdığı eserlerinde Sokrates’i konuşturarak ve hatırasını yaşatarak ona olan vefa borcunu ödemiştir.

Sokrates hakkında bildiklerimizin çoğu Platon’un eserlerinde bize aktardıklarıdır. Platon’un Sokrates’i olduğundan daha iyi göstermiş olma ihtimali de bulunmaktadır. Ancak günümüzde bunun bir tartışma konusu olmasının önemi yoktur. Platon’un siyasete atılmak istediğini ancak dönemin şartlarında vazgeçtiğini belirtmiştik. İdeal devletteki filozof yöneticinin Sokrates olduğu kadar Platon’un kendisinin de olması muhtemeldir. Sokrates ve Platon arasında bir rekabetin olmasının mümkün olmadığı açıkça ortada olduğuna göre Platon’un hayran olduğu hocasının izinden gittiği de bilindiğine göre ideal devletteki filozof yöneticinin önce Sokrates sonrasında da Platon olduğu söylenebilir.

[irp posts=”28925″ name=”Antik Yunan’da Yurttaşlık: Sparta ve Atina Kent Devletleri”]

KAYNAK

Dipnotlar 

1 Platon, Devlet, Çev: Sabahattin Eyüboğlu, M. Ali Cimcoz, 42. basım, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2020, s. xi.

2 Platon, Sokrates’in Savunması, Çev: Ari Çokona, 21. basım, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2020, s. v-x.

3 Zafer Yılmaz, ‘‘Platon’un İdeal Devletinde Filozof-Yönetici, Yöneticilerin Eğitimi’’, ERPA International Congresses on Education 2016, s. 247-248.

4 Platon, Devlet, s. 181.

5 A.g.e., s. 216.

6 Platon, Devlet, s. 184.

7 A.g.e., s. 185.

8 Hasan Yıldız, ‘‘Platon’un Felsefesinde Yönetici Ahlakı’’, Ordu Üniversitesi Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, Kasım 2015, s. 158.

9 Platon, Devlet, s. 196.

10 Platon, Devlet, s. 196.

11 Platon, Sokrates’in Savunması, s. 47.

12 Platon, Sokrates’in Savunması, s. 51-52.

13 A.g.e., s. 55.

14 A.g.e., s. 56.

15 Platon, Sokrates’in Savunması, s. 177.

Kaynaklar 

Hasan Yıldız, ‘‘Platon’un Felsefesinde Yönetici Ahlakı’’, Ordu Üniversitesi Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, Kasım 2015, s. 154-173.

Platon, Devlet, Çev: Sabahattin Eyüboğlu, M. Ali Cimcoz, 42. basım, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2020.

Platon, Sokrates’in Savunması, Çev: Ari Çokona, 21. basım, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2020.

Zafer Yılmaz, ‘‘Platon’un İdeal Devletinde Filozof-Yönetici, Yöneticilerin Eğitimi’’, ERPA International Congresses on Education 2016, s. 247-252.

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

Yazarlık Başvurusu

1 Yorum Var

Yorum Yaz

Lütffen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz