Bu makalede ilk olarak terör ve terörizm kavramlarının literatürdeki tanımlarına yer verilerek sonrasında 70’li yılların ikinci yarısında ülkemizin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde baş gösteren, Türkiye-Suriye-Irak-İran coğrafyasının belli bölgelerini içine alacak şekilde etnik temelli bir devlet kurmayı amaçlayan ve kuruluşundan itibaren ülkemizde ayrılıkçı – illegal faaliyetlerini sürdürmekte olan PKK terör örgütünün kuruluşu, ideolojisi ve uyguladığı “parti-cephe-ordu” modeli üzerinde durularak zamanla değişen ve gelişen örgütsel yapısı neticesinde kurmuş oldukları KCK yapılanmasının detayları ele alınacaktır.
Kavram Olarak Terör ve Terörizm
Latince “terrere” kökünden gelmekte olan terör kavramı ilk defa 1789 yılında Fransa’da yayınlanan Dictionnarire de de l’Academia Française adlı eserde “terör sistemi, rejimi” şeklinde tanımlanmıştır.[1] Amerikan Merkezi İstihbarat Teşkilatı CIA ise terör kavramını “ bireyler ya da gruplar vasıtasıyla şiddet gösterme ya da kullanma tehdidi” olarak ifade etmiştir.
12.04.1991 tarih ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1. Maddesinde yer aldığı şekliyle terör şöyle tanımlanmaktadır; “Terör baskı, cebir, şiddet, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden birisi ile Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukukî, sosyal, laik, ekonomik düzenini değiştirmek, Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devleti’nin ve Cumhuriyetinin varlığını tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü eylemlerdir.” Burada yapılan tanımlamayla her ne kadar terör kavramının tanımı verilmiş olsa da, asıl vurgulanan terörizmdir.
Terörizm kavramı farklı tanımlamalar içermesine rağmen genel itibariyle siyasi otoriteyi zayıflatmak, devrim ya da karşı devrim hareketini başlatmaktır. Terörizmi anatomik olarak şiddetten farklı kılan temel özellik, bir örgüt aracılığıyla organize edilmesi ve amacının kesin olmasıdır. Toplu şiddet ise önceden planlanmış olmasına rağmen kontrolsüzdür, kendiliğinden ve ansızın oluşmaktadır. Dolayısıyla rasyonel bir şekilde hareket edilmesi ve kesin bir amacının olması şart değildir. Terörizmin devamlı olarak kullandığı yöntem; mevcut siyasal sistem ve hükümetin meşruluğunu yitirdiği iddiası ve farklı ideolojik dayanaklarla devlete karşı galip gelebilecekleri düşüncesini tabanına ve kitlelere empoze etmeye çalışmaktır.[2]
Türkiye’de 70’li yıllarda yaşanan şiddetli siyasi çatışmalar ve kaos ortamı, düşünce özgürlüğü adı altında gençlerin başı çektiği sağ ve sol ayrılıkçı grupların irili ufaklı terör yapılanmalarıyla iltisaklı ya da bizzat terör örgütü yapılanmaları haline gelmesine ve ülkeyi 12 Eylül 1980 darbesine götüren konjonktürün oluşmasına sebebiyet vermiştir. Fakat ülkeyi sonraki 40 yıl içerisinde derinden etkileyen ve bilhassa Marksist-Leninist ideolojiyi temel alan örgütlerin liderliğini de üstlenen yapı PKK terör örgütü olacaktır.
PKK Terör Örgütü’nün Kuruluşu ve İdeolojisi
25 Kasım 1978 tarihinde Diyarbakır’ın Fis köyünde gerçekleşen toplantıda PKK Terör Örgütü’nün kurulmasının ilk girişimleri başlamıştır. Kurulacak illegal örgütün programı belirlenmiştir. Türkiye’nin Güneydoğu’sunda Ağustos 1984’e kadar gerçekleşen Siirt’in Eruh ve Hakkâri’nin Şemdinli ilçelerindeki saldırılarına dek geçen zamanda PKK kendi yapısını bütünüyle oluşturma, amaçladığı düşünceyi yaşatma ve sürdürme maksadıyla terör eylemlerinde bulunmuştur.
26-27 Kasım 1978’de gerçekleşen toplantı ile uygulanan eylemlerin bir partileşme ile insanlara ulaştırılabileceği kararı alınmış ve bu tarihe dek Apocular/Kürdistan Devrimcileri ismiyle tanınan yapı ismini PKK olarak belirlemiştir. Bu evreden sonra eylemlerin parti kurallarına göre belirlenmesi kararı alınmıştır. PKK, kurulduğu ilk günden bugüne dek geçen sürede, 2002 senesinde KADEK (Kürdistan Özgürlük ve Demokrasi Kongresi), 2003 senesinde Kongra-Gel (Halk Kongresi) isim değişikliklerini almış, ancak 2005 senesinde adını yeniden PKK olarak kullanmaya başlamıştır. Örgütün ilk genel sekreteri ve kurucusu Abdullah Öcalan’dır.
Marksist-Leninist ideolojiyle kurulan PKK’nın ideolojik dayanaklarından Marksizm; 1840’larda Marx ve Engels’in felsefi, ekonomik ve sosyo-politik görüş yöntemini içeren doktrindir. Marksist-Leninist terör, silahlı halk savaşı neticesinde mevcut düzeni yıkıp Marksist-Leninist ilkeler doğrultusunda sınıfsız ve sömürüsüz bir düzen kurmayı amaç edinen örgütlerin gerçekleştirdikleri terör eylemleridir. Bu tür terör eylemlerinde amaç, ülkeyi bölmek değil, mevcut düzeni değiştirmektir.
Marksizm, bu ideolojiyi Rusya koşullarına göre ilk kez uygulayan Lenin’in adı ile birlikte anılır. Maoist örgütlerin de kendilerini Marksist-Leninist olarak tanımlamalarının nedeni Marksizm’in ilk defa Lenin tarafından Rusya’da uygulanmasıdır. Örgütler, ideoloji olarak Marx’ı, ideolojinin uygulanmasında da Lenin’i örnek aldıklarını vurgulamak için Marksist-Leninist adını kullanmaktadır.
Marksizm Rusya’da gerçeklesen 1917 Ekim devrimi ile birlikte dünya tarihinde kanlı bir şekilde yerini almış, etki alanı içinde kalan her yere bu özelliğini taşımıştır. Marksizm’in, insanları mevcut sisteme karşı başkaldırmaya yöneltmesi, özünde şiddet ruhu taşıması terör ile özdeşleştirilmesi sonucunu doğurmuştur. Bu nedenle Marksizm, terörizm ile birlikte anılmıştır.[3]
Marksist-Leninist düzen, ister yumuşak metotlarla, ister darbe ve kanlı ihtilallerle, çizmeden yukarı veya tepeden inmeci yollarla değerlendirilsin, mevcut anayasal düzenin ve rejimini tamamen değiştirilmesi amacını taşır. Bu amaca ulaşmanın yolu, tonu farklı olmasına rağmen, yine terörden ve eylemden geçmektedir.[4]
PKK terör örgütünün Marksist-Leninist ideoloji temelinde kurulup ilerleyen senelerde Kürt milliyetçiliği temelinde etnik teröre dönüştüğü ifade edilebilir. PKK, 1990 senesinden sonra faaliyetlerini etnik temel üzerine gerçekleştirmiş, bölücülüğü daha da körükleyerek terörü bir çatışma gibi göstermeye çalışmıştır. Toplum içerisindeki mevcut kültürel farklılıkları terörist eylemler için kullanmıştır.[5] Genelkurmay Eski Başkanı İlker Başbuğ’a göre PKK’nın kuruluşundan bugüne geçen süreç değerlendirildiğinde;
- 1985-1991 yılları arasındaki dönemde örgütün gücünü daha da arttırmaya çalıştığı bir dönemdir.
- 1991-1992 seneleri ise çatışmaların sokaklara taştığı bir dönemdir.
- 1992-1993 seneleri PKK’nın kontrolü tamamen ele geçirmeyi amaçladığı bir dönemdir.
- 1993-1995 seneleri dengelerin büyük ölçüde değiştiği,
- 1995-1998 seneleri örgütün düşüşe geçtiği, farklı arayışlar içine girdiği dönemdir.
- 1998-1999 PKK terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın yakalandığı dönemdir.
- 1999-2010 örgütün kendini kurtarmaya çalıştığı dönemdir.[6]
PKK Terör Örgütü’nün Kurumsal Yapısı ve “Parti – Cephe – Ordu” Modeli
Partiya Karkiran Kürdistan (Kürdistan İşçi Partisi) kelimelerinin kısaltmasından oluşan PKK yapılanması; Marksist-Leninist ideolojiyi benimseyen, Türkiye’de kamu düzenini yok etmek ve Güneydoğu, Kuzey Irak, Suriye’nin Kuzeydoğusu ve İran’ın Kuzeybatısı’nı kapsayan bir alanda etnik bir Kürt Devleti kurmayı amaçlayan bir terör örgütüdür. Kurulduktan sonraki süreçte dönemsel olarak devlet amacından vazgeçtiği ve federalizm – otonomi arasında gidip gelen yönetim biçimlerini de savunduğu olmuştur.
PKK, belirlediği amaç ve stratejisini “Parti-Cephe-Ordu” modeliyle uygulamaya çalışmıştır. Öcalan’a göre sömürüye karşı vazifelerini yerine getirmek ancak bilimsel sosyalizmin ışığında politik bir örgüt yapılanması, bu örgüte bağlı olacak bir milli kurtuluş cephesi ve bu cepheye bağlı savaşacak güçlü bir halk ordusunun varlığıyla mümkündür. Parti-cephe-ordu üçlemesinden oluşan örgütlenmenin güçlenmesi ve gelişmesi için ise köylü, esnaf, genç ve kadınlardan oluşan kitlesel stratejik örgütlerin oluşturulması gerekmektedir.[7]
Parti; amaçları belirlenmiş örgütün oluşturacağı siyasal örgütlenmedir. Mücadelenin ideolojik ve politik yol göstericisidir. Partinin yapılanması ise sırasıyla politik büro, merkez komitesi, bölge komitesi, yerel komite, köy komitesi ve hücre şeklinde gerçekleşmiştir. Yapı kapsamındaki komiteler, bir alt komiteyi denetleme noktasında görevlidir. 1995 yılına kadar partinin başı Genel Sekreter iken 5.Kongrede Genel Sekreterlik makamı kaldırılarak yerine Parti Genel Başkanlığı makamı oluşturulmuştur. Genel Başkan’a merkez komite ve merkez disiplin kurulu üyelerini seçme hakkı verilmiştir.[8]
Ordu; örgütün ortaya çıkmasından sonra iktidarı elde etme ve devam ettirme hedeflerini gerçekleştirmek için kararlaştırdığı yöntemin esasını oluşturan silahlı mücadele ve zor kullanmadan birinci derece sorumlu olan yapıdır. PKK’nın bu doğrultuda ilk silahlı kanadı olan HRK’nın adı, 1996 yılının Ekim ayında yapılan 3. Kongre’de ARGK (Arteşen Rızgariye Gele Kürdistan – Kürdistan Halk Kurtuluş Ordusu) olarak değiştirilmiştir.[9] Öcalan’ın yakalanmasından sonra yapılan 7. Olağanüstü Kongre’de ise silahlı kanadın adı tekrar değiştirilerek HPG (Hezen Parastina Gel – Halk Savunma Güçleri) ilan edilmiştir.
Cephe ise; tabaka, sınıf ve topluluklardan meydana gelen halkın farklı kesimlerinin kendi amaçlarına ulaşmak için asgari müşterekte birleştikleri siyasi organizasyondur. Cephe bu şekilde bütün halk tarafından temsil edilmeli ve halkı yönetmelidir.[10]
Uzun vadeli halk savaşında halkın siyasal olarak bilinçlendirilmesi ve bu bilincin sağlanmasından sonra tekrardan örgütlenmesi cephenin temel problemidir. Devrimin içine çekilerek kısmen ya da tamamen isyana girişecek olan halk ilk örgütlenecek kitledir. Devamında ortaya çıkacak güç hükümete karşı siyasal şiddet uygulayacak ve halktan onu tecrit edecektir. Bu şekilde gerilla devamlı beslenecek ve desteklenecektir. Gerilla da bu gücü sağlayacak olan halkı koruyacaktır.[11]
2003 yılına gelindiğinde KADEK olan ismini Kongra-Gel olarak değiştiren PKK’nın bu kurumsal yapısına ek olarak yürütme yetkileri bulunmayan Disiplin Kurulu ve Danışma Kurulu kurulmuştur. Nihayetinde PKK/Kongra-Gel terör örgütünün yapısı; Önderlik, Genel Kurul, Başkanlık, Yürütme Konseyi, Yürütme Konseyine bağlı Komiteler, Disiplin Kurulu organlarından oluşmuştur.
KCK Yapılanması ve Örgütsel Piramit Sistemi
PKK, siyasallaştığı imajını yaratmak ve bu sebeple yurt içinde ve yurt dışında uluslararası düzeyde varlığı ve etkinlikleri ile yasal bir sistem ihdas etmeyi hedefleyerek 2005 yılında KCK (Kürdistan Halklar Topluluğu) yapılanmasına bürünmüştür. Abdullah Öcalan’ın yakalanmasından sonra terörist başının emirleri doğrultusunda planlanmış ve kuruluşta profesyonel akademik destek alınmıştır. 16-22 Mayıs 2005 tarihlerinde Kuzey Irak’taki terör örgütü kamplarında kabul edilmiş olan 47 maddelik KCK Sözleşmesi çerçevesince oluşturulan yapılanma, piramit stili bir örgütlenme modelidir. Anayasa şeklinde düzenlenen sözleşme kapsamında KCK sistemi; yasama, yürütme, yargı erkleri bulunan bir alternatif devlet yapısını temel almıştır. Mevcut silahlı gücünü korumak ve mücadeleyi şehir eksenine taşımayı hedefleyen KCK yapılanmasının, Türkiye, Suriye, Irak ve İran ayakları vardır.[12]
KCK’nın yasama organı; sözde Kürdistan halkının tamamını temsil eden ve halktan seçilmiş 300 üyeden oluşan Kongra-Gel’dir. Kongra-Gel’i tüm Kürdistan’ı temsil eden bir meclis olarak düşünen örgüt, partileri de kurgulamıştır. Bu partiler bulundukları ülkede örgütsel yapılanmayı meydana getirir ve KCK sisteminin bir parçası olarak etkinlik gösterir. Türkiye’de PKK (Partiya Karkerên Kurdistan- Kürdistan İşçi Partisi), Suriye’de PYD (Kürdistan Birlik Partisi-Partiya Yekitiya Kurdistan), Irak’ta PÇDK (Kürdistan Demokratik Çözüm Partisi-Partiya Çaresera Demokrati Kurdistan), İran’da PJAK (Kürdistan Özgür Yaşam Partisi- Partiya Jiyane Azade Kurdistan), örgütün uzantıları olarak kabul edilmiştir.[13]
KCK yapılanmasının yürütme organı ise; 1 Başkan ve 30 seçilmiş üyeden oluşan Yürütme Konseyi’dir. Yargı organı ise adli, idari ve askeri olarak 3 gruba ayrılmıştır. Bunlar Halk Özgürlük Mahkemesi, Yüksek Askerî Mahkeme ve İdari Mahkemelerdir. Bu mahkemelerin birinci derece ve yüksek mahkeme yapılanmaları oluşturulmuştur. Ayrı olarak en üst yargı mercii ve bir çeşit “Anayasa Mahkemesi” vazifesi görecek Yüksek Adalet Divanı oluşturulmuştur.
Dört ayaklı bir sisteme dayalı KCK yapılanmasının destekleyici temel paradigmaları; Kent Meclisleri, Demokratik Siyaset Akademisi, Demokratik Toplum Kongresi ve Kooperatifçilikten oluşmaktadır. Kent Meclisleri içlerinde en önemli olan paradigmadır. Keza tabana yayılmada en önemli organ meclistir. Demokratik Siyaset Akademisi, Güneydoğu Anadolu Belediyeler Birliği (GABB) yapısında oluşturulmuştur.
Ayrı olarak bunun için Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne ait bir yer üzerinde bir Siyaset Akademisi Kampüsü oluşturulmuştur. Demokratik Siyaset Akademisi ile kanun dışı KCK örgütünü yönlendirebilecek entelektüel alt yapının oluşturulması hedeflenmiştir. Kooperatifçilik ile ise; bölgedeki ekonomik kaynaklarının ele geçirilmesi amaçlanmıştır. DTK’nın en önemli stratejisi STK’ları bir çatı altında toplama iddiasıyla Kürt meselesinin STK’lar kapsamında tek muhatabı olmaya çalışmaktır. Örgüt bütün alanlarda Kürtler’in tek temsilcisi olma ve bu nedenle Kürtler’le ilgili konularda tek muhatap olmayı amaçlamıştır.[14]
KCK sistemi; ilk aşamada Türkiye, Irak, İran ve Suriye’de “demokratik özerklik” kazanmayı, sonrasında ise, “demokratik konfederalizm” ilan ederek bölgede 4 bölümlü bir konfederal Kürdistan devleti kurmayı amaçlamıştır.[15] KCK yapılanması örgütün askeri kanadıyla işbirliği içinde faaliyetlerine devam etmektedir.
[irp posts=”27634″ name=”Aum Shinrikyo Terör Örgütü: Kuruluşu, İdeolojisi ve Saldırıları”]
KAYNAK
KAYNAKÇA
Acar, Ü., ve Ö. Urhal, Devlet, Güvenlik, İstihbarat-Terörizm, Adalet Yayınevi, 2007
Altuğ, Yılmaz, Terörün Anatomisi, Altın Kitaplar, 1995
Aydın, Ahmet, Kürtler, PKK ve A.Öcalan, 1992
Başbuğ, İlker, Terör Örgütlerinin Sonu, İstanbul, Remzi Kitabevi, 2014
Buzoğlu, Mustafa Hüseyin, Körfez Savaşı ve PKK, 1996
Erkal, E., Etniklik ve Terör, İstanbul Üniversitesi Yayınları, 2001
Kaya, İbrahim, Terörle Mücadele ve Uluslararası Hukuk, USAK Books, 2005
Öcalan, Abdullah, Kürdistan Devrimi’nin Yolu/Manifesto, 1984
Özcan, Nihat Ali, PKK (Kürdistan İşçi Partisi) Tarihi, İdeolojisi ve Yöntemi,
Özeren, Süleyman, Alper Sözer, ve Oğuzhan Başıbüyük, “Bireylerin Terör Örgütüne Katılmasına Etki Eden Faktörler Üzerine Bir Alan Çalışması: PKK/KCK Örneği”, Uluslararası Güvenlik ve Terörizm Dergisi, 2012, 57
Sandıklı, Atilla, Terörle Mücadele Stratejisi, 2011
DİPNOTLAR
[1] Yılmaz Altuğ, Terörün Anatomisi, Altın Kitaplar, 1995, s. 19.
[2] İbrahim Kaya, Terörle Mücadele ve Uluslararası Hukuk, USAK Books, 2005.
[3] Ü. Acar ve Ö. Urhal, Devlet, Güvenlik, İstihbarat-Terörizm, Adalet Yayınevi, 2007, s. 322.
[4] E. Erkal, Etniklik ve Terör, İstanbul Üniversitesi Yayınları, 2001, s. 368.
[5] İlker Başbuğ, Terör Örgütlerinin Sonu, İstanbul, Remzi Kitabevi, 2014, s. 67.
[6] Başbuğ, s. 78.
[7] Abdullah Öcalan, Kürdistan Devrimi’nin Yolu/Manifesto, 1984, ss. 179-80.
[8] Mustafa Hüseyin Buzoğlu, Körfez Savaşı ve PKK, 1996, ss. 183-84.
[9] Buzoğlu, s. 98.
[10] Ahmet Aydın, Kürtler, PKK ve A.Öcalan, 1992, ss. 162-63.
[11] Nihat Ali Özcan, PKK (Kürdistan İşçi Partisi) Tarihi, İdeolojisi ve Yöntemi, s. 179.
[12] Atilla Sandıklı, Terörle Mücadele Stratejisi, 2011, s. 45.
[13] Sandıklı.
[14] Süleyman Özeren, Alper Sözer, ve Oğuzhan Başıbüyük, “Bireylerin Terör Örgütüne Katılmasına Etki Eden Faktörler Üzerine Bir Alan Çalışması: PKK/KCK Örneği”, Uluslararası Güvenlik ve Terörizm Dergisi, 2012, 57.
[15] Sandıklı, s. 49.
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.