Stalin’in Hayatı: Acımasız Bir Lider mi Yoksa Bir Kurtarıcı mı?

4485
Yazarlık Başvurusu

Josef Stalin, 6 Aralık 1878 tarihinde Rusya’nın 1801 yılında ilhak ettiği Gürcistan’ın Gori kentinde dünyaya geldi. Daha sonra resmi doğum tarihini 21 Aralık 1879 olarak değiştirdi. Ekaterina Georgievna Geadze (Keke) ve Vissarion Djugashvili (Beso) çiftinin  4 çocuğu oldu fakat Stalin bunların içinde bebekken ölmeyip yaşayan tek çocuktur. Stalin’in anne ve babası sık sık tartışırdı ve babası, annesini ve onu sürekli döverdi. Babasıyla annesinin kavgalarının kimisi de Stalin’in geleceği konusunda çıkıyordu. Babası işçi hayatının oğlu için yeterli olacağını düşünüyordu fakat annesi oğlunun son derece zeki olduğunu, iyi bir eğitim almasını ve onun Rus Ortodoks bir rahip olmasını istiyordu.

Stalin’in babası Beso, bir fabrikada iş bulup Gürcistan’ın başkenti Tiflis’e gitti. Oğlunun da o fabrikada ayakkabıcı çırağı olarak çalışmasını istiyordu. Sonrasında oğlunu da yanına almak için tekrar Gori’ye döndü. Bu olaylar Stalin henüz 12 yaşındayken gerçekleşiyordu ve annesi şiddetle kocasının bu tutumuna karşı çıkıyordu. Ekaterina, öğretmenleri ve arkadaşlarının yardımıyla oğlunu, babasının vizyonsuz düşüncelerinden kurtarıp ruhban okuluna yazdırmayı başardı. Bu olaydan sonra Beso, karısını ve oğlunu terk etti. Stalin artık babasızdı. Ekaterina bir çamaşırhanede çalışıyordu fakat daha sonra bir giyim mağazasında işe başladı ve bu şekilde geçiniyorlardı.

Stalin’in zekasını annesi Ekaterina gibi öğretmenleri de çok kısa bir sürede fark etti ve 1894 yılında Stalin Tiflis de ilahiyat eğitimini burslu olarak kazandı. Bu eğitime başlamadan önce Stalin kiliseyle pek alakası olmayan bir insandı ve hatta zalimliğiyle Gori sokaklarını rehin alan bir çetenin acımasız bir lideriydi Stalin.

Eğitim alırken Karl Marx’ın eserlerini keşfetti. Bu eserler onu derinden etkiledi. Yerel sosyalist partiye katıldı. Çar II.Nikolay’ı ve monarşik sistemi devirmek için kilise düşüncelerinden vazgeçip büyük bir devrimci olma yoluna girdi ve okuldan ayrıldı. Tarih 1900’ü gösterdiğinde Stalin halka ilk konuşmasını yaptı.

Devrim harekatına katıldıktan sonra Stalin “Koba” kod adını kullanarak gizlenmeye çalıştı fakat buna rağmen 1902 yılında polisler onu yakaladı ve 1903 senesinde Sibirya’ya sürgün edildi. Hapisten kurtulduktan sonra Stalin, Çar II.Nikolay’a karşı başlatılan 1905 Rus Devriminde köylüleri organize ederek devrime destek oldu. 1902-1913 yılları arasında Stalin 7 kez yakalanıp sürgün edildi ve 6 kez de kaçmayı başardı.

Stalin, 1904 senesinde sınıf arkadaşının kardeşi Ekaterine Svanidze ile evlendi. Çiftin Yacov adında bir oğlu oldu ve 1907 yılında Ekaterine tifüse yakalanıp hayatını kaybetti. 1921 yılında Stalin, oğluyla Moskova’da tekrar birleşene kadar Yacov’a annesinin ailesi baktı. Ama şu bir gerçek ki Stalin ve oğlu asla samimi bir ilişki kuramadı. Yacov, II.Dünya Savaşında Rusya’nın verdiği zayiyatlardan birisi olacaktı.

Stalin’in partiye olan bağlılığı, 1905’te Bolşeviklerin başında olan Vladimir Lenin’le tanşınca daha da arttı. Lenin, Stalin’in potansiyelini fark etti ve onu daha da cesaretlendirdi. Stalin parti için elinden geleni yapıyordu ve hatta yeri geliyordu partinin kasasını doldurmak için soygunlar düzenliyordu.

1912 yılında Lenin sürgünde olduğu için Komünist Parti’nin resmi gazetesi Pravda’nın editörlüğüne Stalin getirildi. Aynı yıl Stalin, Bolşevik Merkez Komitesi’nde görevlendirildi ve Komünist harekette anahtar bir figür olarak yerini aldı.

Lenin ve Stalin

Stalin sürgündeyken ‘’Stalin’’ adıyla ilk makalesini yazdı. Stalin “Çelik Adam” anlamına geliyordu. 1917 Ekim Devrimi’nden sonra soyadı olarak bu ismi kullanacaktı ve tüm dünya onu Joseph Stalin olarak tanıyacaktı. Fakat Stalin hayatı boyunca farklı takma adları kullanmaya devam etti.

Stalin, 1913-1917 yılları arasında Sibirya’da sürgünde olduğu için Ekim Devrimi’yle sonuçlanan çoğu eylemi kaçırmıştır.

Mart 1917’de serbest kaldıktan sonra Bolşevik lideri olarak rolüne devam etmiştir.Stalin’den birkaç hafta sonra Rusya’ya gelen Lenin, Stalin’le buluştuğunda Çar II.Nikolay çoktan tahttan çekilmişti ve geçiçi hükümet görev başındaydı.

Lenin ve Stalin geçici hükümeti devirmek ve onun yerine komünist bir hükümet kurmak istiyordu.Ülkenin bir başka devrime hazır olduğuna inanıyorlardı ve 25 Ekim 1917’de neredeyse hiç kan dökülmeyen bir darbeyle yönetimi ele geçirdiler.Sadece iki günde Rusya’nın başkenti Petrograd’ı aldılar ve ülkenin yeni lideri oldular.

Fakat herkes ülkeyi yöneten Bolşevikler’den memnun Ftdeğildi.Bolşeviklerden oluşan Kızıl Ordu ve Bolşevik karşıtı gruplardan oluşan Beyaz Ordu savaşırken Rusya 1921 yılına kadar sürecek olan bir iç savaşa girdi.

1921 yılında zafer Bolşeviklerin oldu.Lenin, Troçki ve Stalin önemli isimler olarak meydana çıktılar. Stalin ve Troçki çok farklı iki karakterdi fakat Lenin her ikisini de desteklemiştir.

Stalin, Lenin ve Troçki

Troçki Stalin’e göre daha popüler bir isimdi bu yüzden 1922’de Troçki’ye Komünist Parti’nin genel sekreterliğinde daha fazla rol verildi. Troçki zeki bir insandı ve bunu dış ülkelerle olan ilişkilerde çok iyi gösteriyordu.Çoğu insan tarafından varis olarak görülüyordu. Fakat Lenin ve Troçki, Stalin’in partideki görevinden dolayı parti içinde sadakati kazandığını fark edemediler.

Lenin hastalanmıştı ve bu hastalığı parti içinde kimin liderliği alacağı sorusunu gündeme getiriyordu. Lenin öldüğü tarihe kadar ortak yönetimi savundu. Fakat Lenin öldükten sonra, Stalin parti içindeki kazandığı güç ile yönetimi ele geçirdi ve partinin yeni lideri oldu. Bütün rakiplerini akıllı bir şekilde sürgün etti.

Stalin yönetimi ele geçirince iki tane beş yıllık kalkınma planı hazırladı. Sovyetler Birliği’ni sanayi çağına geçirmek istiyordu.Bunu yaparken sahip olduğu gücü acımasızca kullanmaktan çekinmedi. Kararlarına itiraz edenler itaat etmeyenler ya öldürülüyordu ya da sürgün kamplarına yollanıyordu. Komünizm adına Stalin, fabrikalara ve çiftliklere el koydu. Stalin’in ilk beş yıllık kalkınma planı (1928-1932) bir yıl erken bitti ve sonuçları felaket derecesindeydi. Stalin ihracatı sabit tutmak için gıdaları gemiyle ihraç ediyordu ve bu eylemin sonucunda kırsal kesimlerdeki binlerce kişi ölüyordu. Yaptığı ikinci kalkınma planı (1932-1937) da felaketle sonuçlanmıştı. Üçüncü beş yıllık kalkınma planıysa 1938’de başlasa da 1941 yılında II. Dünya Savaşı yüzünden kesintiye uğradı. Planlar felaketle sonuçlanmış olsa bile Stalin’in olumsuz tanıtımı yasaklayan politikası yüzünden bunlar gizli kalmış, sızdırılmamıştır.

Stalin halkın gözünde yüce bir lider olarak gözüküp adeta bir baba profili çizmek istiyordu. Stalin’in resimleri ve heykelleri onu halkın gözü önünde tutuyordu ve o da çocukluğundan ve devrim zamanlarından hikayeler anlatarak kendisini tanıtıyordu.

Stalin sadece farklı bir görüşe sahip olduğundan şüphelenilen herhangi birini tutuklamakla kalmadı, aynı zamanda Sovyetler Birliği’nin yeniden düzenlenmesi sırasında dini kurumları kapattı ve kilise topraklarına el koydu. Stalin’in standartlarına uygun olmayan kitaplar ve müzik de yasaklandı ve dış etkiler olasılığını neredeyse ortadan kaldırdı.

Hiç kimsenin Stalin’e, özellikle de basına karşı olumsuz bir şey söylemesine izin verilmedi. Kırsal kesimde ölüm ve yıkımla ilgili hiçbir haber halka sızdırılmadı; sadece Stalin’i gurur verici bir şekilde sunan haberlere ve görüntülere izin verildi. Stalin ayrıca, Rus iç savaşındaki rolü nedeniyle şehri onurlandırmak için Tsaritsyn şehrinin adını 1925 yılında Stalingrad olarak değiştirdi.

1919’da Stalin, sekreteri ve Bolşevik arkadaşı Nadezhda (Nadya) Alliluyeva ile evlendi. Çiftin iki çocuğu oldu, Vasily ve Svetlana.

Çift, ilişkilerine sevgiyle başlamıştı fakat Nadya’nın Stalin’in politikalarına olan eleştirisi Stalin’i kızdırıyordu. Stalin’in verdiği ağır tepkiler yüzünden bir akşam yemeğinden sonra Nadya’nın intihar ettiği söyleniyor.

Stalin’in muhalifleri ortadan kaldırma çabalarına rağmen parti içinde Stalin’in politikalarının yıkıcılığını fark edip ona güçlü bir muhalif olmaya çalışanlar oldu fakat Stalin 1934’de tekrar başkan seçildi. Bu seçim sayesinde Stalin muhaliflerini daha iyi tanıdı ve başta en büyük rakibi Sergi Kerov olmak üzere onları tek tek ortadan kaldırdı.

Kerov 1934’de suikaste uğradı ve bu suikastin arkasında Stalin’in olduğu düşünülüyor. Kerov suikastiyle Stalin, antikomünist hareketleri dizginledi ve Sovyet politikalarını daha da sıkılaştırdı. “Büyük Terör” dönemi başlamış oldu.

Büyük Terör döneminde asker, din adamı, hükümet yetkilisi bakılmaksızın şüphenilen herkes hedef alındı. Gizli polis tarafından ele geçirilenler işkence edilir sorgulanır ve öldürülürdü. Bu dönemde birçok devlet yetkilisi ortadan kaldırılmıştır. Stalin ayrıca askeri bir darbeyi en büyük tehdit olarak gördüğü için bu dönemde ordunun büyük bir bölümünü yok etmiştir.

Büyük Terör döneminde 20 milyon insanın öldürüldüğü tahmin ediliyor. Büyük terör, tarihteki devlet destekli cinayetin en büyük örneklerinden biri olmanın ötesinde, Stalin’in saplantılı paranoyasını ve bunun devlet çıkarlarının üzerinde olduğunu gösteriyor.

1939 yılında Hitler, Avrupa için büyük bir tehditti. Komünizme de karşı çıkan bir karakterdi fakat Stalin’in büyük bir gücü temsil ettiğini düşünüyordu.Bu yüzden herhangi bir gerginlikten kaçınmak için Stalin ve Hitler arasında Alman-Sovyet Saldırmazlık Paktı imzalandı.

Stalin, Hitlerin Sovyetlere saldıracağını aklından geçirmemiş, Baltık Bölgesi ve Finlandiya’ya odaklanmıştı.Fakat Hitler 22 Haziran 1941’de tam ölçekli bir saldırı operasyonu olan Barbarossa Operasyonu’nu başlattı.

Hitleri’n işgali üzerine Stalin, Büyük Britanya ve Birleşik Devletleri’nin olduğu bir ittifaka katıldı fakat bu ittifak komünist ve kapitalist düzeni bir arada bulundurduğundan yeterli güveni vermiyordu.

Churchill, Roosevelt ve Stalin.

Müttefiklerin yardımı yetişemeden Almanlar Sovyetleri işgale başlamıştı. Bazı kesimler bu işgalin Stalinizm üzerinde etkisi olacağını düşündüklerinden umutluydular fakat Almanlar girdikleri bölgeleri acımasızca tahrip ediyorlardı.

Stalin, Almanları engellemenin yolunun Alman güzergahındaki yerleşim yerlerinin yakılması olduğuna inanıyordu. Gıdasız bir ordunun dayanacak gücü kalmayacaktı.Bu politikayla Almanlar yavaşlatıldı fakat daha sonra Rus halkına çok zarar verdi.Halkı aç ve evsiz bırakıp mülteciliğe sebep oldu.

Alman ordusunu asıl yavaşlatan Sovyetlerin sert kışıydı. Fakat tam bir Alman geri çekilmesi için Stalin’in, müttefiklerinin yardımına ihtiyacı vardı. Her ne kadar ekipman yardımı gelse de Stalin Doğu Cephe’sine müttefik birliklerinin yerleştirilmesini istiyordu fakat bu hiçbir zaman olmadı. Stalin bu konuda öfkeliydi.

Stalin ve müttefikler arasındaki bir çatlak da ABD’nin nükleer bombayı gizlice geliştirip bunu Stalin’le paylaşmaması oldu. Bu yüzden Stalin kendi nükleer programını başlattı.

Müttefiklerin yardımıyla savaş Mayıs 1945’te sonlandı ve Alman Kuvvetleri Berlin’e geri gönderildi. Stalin Almanlardan temizlediği toprakları bırakmak istemiyor, o toprakları Sovyetlere katmak istiyordu. O bölgelerdeki Komünist Partiler yönetimi ele aldılar ve Batıyla olan iletişimi kestiler. Sovyetlerin bir parçası oldular.

Müttefikler Stalin’e karşı direkt bir savaş başlatmak istemiyorlardı fakat Stalin’in de kontrol edilemeyeceğini biliyorlardı. ABD Başkanı Truman, Stalin’in doğudaki hakimiyetine karşı olarak Truman Doktrini’ni yayınladı. Bu doktrinde komünist tehlikeyle karşı karşıya olan ülkelere yardım sözü veriliyordu. Stalin’i engellemek için bu doktrin, Soğuk Savaş boyunca tarafsız kalan Yunanistan ve Türkiye’de yürürlüğe girdi.

Stalin, müttefiklerine göz dağı vermek ve Berlin’deki tüm sermayeyi almak istiyordu ve bu yüzden Berlin Ablukası’nı başlattı. Bu abluka bir yıl sürdü. Müttefiklerin hava desteği sayesinde Stalin ablukayı kaldırmak zorunda kalmıştı. Bu bölünmeler daha sonra Berlin Duvarı’nın inşasına neden oldu.

Berlin Duvarı

Stalin son zamanlarında halk gözündeki imajını değiştirmek isteyip kendisini daha barışçıl göstermek istemiştir. Köprü ve kanal gibi birçok projeye başlamıştır, Sovyetleri bu projelerle geliştirmek istemiştir fakat bir çoğu tamamlanamamıştır. Yenilikçi bir lider olduğunu göstermek için 20Toplanan Eserler’i yazmıştır. Tarihler 1 Mart 1953’ü gösterdiğinde Stalin felç geçirmiş ve bu felçten üç gün sonra ölmüştür. Ölümünden sonra halk derin bir yas tutmuştur. Yaptığı eylemler uyguladığı politikalar yüzünden zamanla Stalin’e olan sevginin azalacağı düşünülürken günümüzde ona olan sadakat ve sevgi hala devam etmektedir. Şimdi soruyorum sizlere Stalin acımasız bir lider mi yoksa bir kurtarıcı mı?

Atalay Aydın

Stratejik Ortak Misafir Yazarı

Kaynaklar:

Biography of Joseph Stalin, Dictator of the Soviet Union by Stephanie L. McKinney

Rappaport, Helen. “Joseph Stalin: A Biographical Companion.” Santa Barbara, California: ABC-CLIO, 1999.

Radzinsky, Edvard. “Stalin: The First In-depth Biography Based on Explosive New Documents from Russia’s Secret Archives.” New York: Doubleday, 1996.

Service, Robert. “Stalin: A Biography.” Cambridge, Massachusetts: Belknap Press, 2005.

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

Yazarlık Başvurusu

4 YORUMLAR

  1. haksız yere bir insanı öldüren insanlığı öldürmüştür.
    çar kendi iktidarının devamı için milyonları öldürseydi gayrı meşru, stalin öldürünce meşru mu?

Yorum Yaz

Lütffen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz