1895 yılındaki Japonya-Çin Savaşı sonunda Çinin yenilmesi ile Tayvan Adasının hakimiyeti Japonyaya geçmiştir. İkinci Dünya Savaşında yenilen Japonya, Tayvanı Çine iade etmek zorunda kalmıştır. 2. Dünya Savaşı sonrasında Çin’de ki Komünist ve Milliyetçi parti arasındaki iç savaşı 1949’da Komünist Parti yanlıları kazanmıştır. Bu dönemde Çinde iktidarda olan Milliyetçi Parti, 1949da gerçekleşen devrim ile iktidarı Komünist Partiye devretmek zorunda kalmıştır.
Komünist Partinin Çin Halk Cumhuriyetini ilan etmesiyle Tayvana geçen(kaçan) Milliyetçi Parti, adada 1912 yılında kurulmuş olan Çin Cumhuriyetinin devam ettiğini ilan etmiştir. Yani Çin’i terk eden Kuomintang mensupları Tayvan’ı kurmuştur. Ancak Pekin Hükümeti, Tayvanı kendi yönetimi altındaki bir eyalet olarak görmeye ve o topraklar üzerinde hak iddiasında bulunmaya devam etmiştir. Bu sebeplerden dolayı da Çin- Tayvan ilişkileri gelişememiştir.
23 milyonu geçkin nüfusun %98’ini Çinliler oluşturmaktadır. Bu Çinliler eski Kıta Çin’den gelen bir gruptan oluşmaktadır.
1960 yılında Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi Başkanı Mao Zedong(194-1976), Tayvan’ın “anavatana” dönmesi halinde, dış politika haricindeki tüm konulardaki yetkinin (güvenlik, iktisadi yapı ve yöneticilerin atanması da dahil) Tayvan yönetimine bırakılabileceğini dile getirmişti.
1971’e kadar Birleşmiş Milletler’de Tayvan Adası yani Çin Cumhuriyeti siyasal otorite olarak tanınıyordu. 1971’de’ki ABD politikalarının değişmesi sonucu bu durumda değişmiş ve 1971’de BM Çin Halk Cumhuriyetini tanımıştır.
Tayvan’da ki halkın kökeni Çinlilerden oluşsa da bağımsızlık hareketleri hep sürmüştür ve Çin’in bu hareketlere karşı tutumu çok sert olmuştur. Çinin Tayvanın bağımsızlığı konusundaki sert politikasının son örneklerinden biri de 14 Mart 2005’te Çin Ulusal Halk Kongresi tarafından kabul edilen ve Tayvanın bağımsızlığına tamamen karşı çıkan Anti-secession Lawdır.
Tayvan bazı Üçüncü Dünya ülkeleri (El Salvador, Dominik Cumhuriyeti, Kosta Rica, Paraguay …) tarafından tanınmasına rağmen büyük devletler tarafından tanınmamaktadır.
2003 senesinden bu yana Tayvan’ın ihracatında bir numara Kıta Çin’dir. Şimdiki kalkınma devam ettiği sürece Tayvanı besleyen en büyük ekonomik güç Çin Halk Cumhuriyeti olacaktır. İki taraf arasındaki ticaret hacminin boyutu 100 Milyar $ gibi büyük bir rakamdır.
Çin’in bölgedeki barışçıl faaliyetleri içerisinde Tayvan ile görüşeceği belirtildi. Tayvan Hükümet Sözcüsü Charles Çın, Tayvan lideri Ma Ying-jeou ile Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in 7 Kasım 2015 cumartesi günü Singapur’da bir araya geleceğini açıkladı. Ama bu görüşmelerde ortak açıklama yapılmayacağını ve anlaşma imzalanmayacağı da söylendi.
Tayvan ve Çin liderleri arasında 1949’daki iç savaştan bu yana görüşme yapılmaması, bu görüşmelerin ne denli önemli olduğu göstermekte.
1990’lardan itibaren yakınlaşmaya başlayan iki ülkenin yakınlaşmasının da sürmesi bekleniyor.
Özetle, 1949 devrimiyle Çin anakarasında ve Tayvan adasında ortaya çıkan iki siyasal otoritenin varlığı ve izlediği politikalar günümüz Tayvan sorununun kökenini oluşturmaktadır. Bu sorunda üçüncü ülke olan ABD’nin politikalarının büyük etkisi söz konusudur.
Çin ile Tayvan ilişkilerinin kronolojik tarihi ve görüşmeler ile ilgili ayrıntılı bilgi görseli (Resmi büyütmek için üzerine tıklamanız yeterli)
Görsel: Al Jazeera |
Çin Tayvan Sorunundaki Üçüncü Ülke: ABD’nin Tayvan Politikası
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.
Tayvan ı anladık da, Tayland nereden çıktı allah aşkına?
Ulan hangi taşı kaldırsan altından ya abd çıkıyor yada ingiltere.Böyle adi milletler olmaz olsun.Bu iki ülke dünya üzerinde olmasa belki bu kadar şerefsizlikler yaşanmazdı.
mao zedong, çay kay sek tayvana kaçtığında askeri herakat gerçekleştirecekti ama hemen ertesi yıl başlayan kore savaşı yüzünden hazırlıklar koreye kaydırıldı. kore savaşı olmasa tayvanın hiç şansı olmazdı ucuz atlattılar.