Yeni Türk Dış Politikası: İsrail ve Rusya ile ‘Barış’

504
Yazarlık Başvurusu

Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin normalleşmesi anlaşmasına iki ülkede muhtaç durumdaydı. Görüşmeler Rus uçağının düşürülmesinden önce başlamıştı. İsrail, Mısır, Güney Kıbrıs ve Yunanistan gibi ülkeler daha öncede sıkça bahsedildiği gibi Doğu Akdeniz’deki petrol ve doğalgaz keşifleri ve sonrasındaki ittifak derecesindeki anlaşmalarla Türkiye’yi saf dışı bırakmıştı. Çünkü Mısır ve İsrail’le son 6 yıl, Güney Kıbrıs ve Yunanistan ile de malum yılardır ‘düşman’ durumdayız. Sadece İsrail, Doğu Akdeniz’de 2013 yılında 950 milyar metreküplük doğalgaz rezervi bulmuştu. Şuan bu gazı çıkarıyor ve Türkiye’nin yıllık ortalama doğalgaz ihtiyacı 50 milyar metreküp civarı. Yani İsrail’in gaz rezervi Türkiye’nin ihtiyacının 20 katı civarında. Mısır’ın da kendi münhasır ekonomik bölgesinde bulduğu doğal gaz miktarı İsrail’e yakın seviyede ve Kıbrıs adasının güneyinde bulunan rezerv ise 147 milyar metreküp. Doğu Akdeniz’e kıyıdaş olan diğer iki ülkede Suriye ve Lübnan. Bu ülkelerde ilerde buradaki haklarını isteyecek. İşte Rusya’nın Suriye konusundaki desteğinin arkasında rejimi ve sıcak denizlerdeki tek askeri üssünü (Suriye’deki) korumakla birlikte, buradaki keşifler sonucu Suriye’nin payından pay sahibi olmak yatıyor. Aynı şekilde Akdeniz’de bu sayede askeri varlığını arttırıyor. Doğu Akdeniz’de saydığımız ülkelerin hangisiyle düşman değiliz acaba? Peki burada tüm gaz yataklarının birbirlerine girmesi ve işbirliği olmadan paylaşılması zorken, bu gazlar nasıl kullanılacak? İsrail doğalgazın %80’ini dış pazarlara satmayı düşünüyorken bunu nasıl yapacak?

akdeniz-ulkeler-haritasi

Doğalgazı Türkiye pazarı ve Türkiye üzerinden boru hattıyla Avrupa’ya ulaştırılmasını düşünen İsrail’in pek bir alternatifi yok çünkü diğer alternatifler (sıvılaştırma, Kıbrıs) ya çok masraflı olacak ya da güvenlik sıkıntısı oluşturacak. İsrail barışı ile Doğu Akdeniz’deki düşman ittifakının kırılması ve hak iddiasının nesnel bir şekilde yürümesi gerçekleşecek. Böylece dolaylı olarak Avrupa’nın Rus gazına muhtaçlığı hafifleyecek. Tıpkı Azerbaycan ile Türkiye arasındaki TANAP projesinde olduğu gibi.

Normalleşme Suriye ve Irak’taki PKK ve Kürt Devleti varlığını her daim destekleyen İsrail’e karşı Türkiye’nin reel anlamda söz söyleme hakkını doğuracak. Normalleşme yine dolaylı olarak Türkiye-ABD ilişkilerini olumlu anlamda etkileyecek ve bu durum Suriye’deki PYD varlığında Türkiye’ye söz hakkı verecek. Dış politika ve ülke çıkarları açısından daha nice böyle olumlu örneklerle karşılaşmamız muhtemel.

Gazze ne kazanacak?

10 yıldır süren ambargo ve abluka, belki bir on yıl, belki de daha uzun sürecek. Yine öyle olacak ki, daha önceden İsrail’in ablukayı kaldırmayacağını facebook sayfasında söylemiştim. Çünkü bu onların en önemli devlet politikası. İşgal, talan…

Gazze Türkiye’den gelen yardım ve altyapı desteğiyle tünellere daha az muhtaç olacak. Gazze ablukası kalkmayacak, sadece Türkiye için yumuşatılacak.

İsrail’in zalimliğini ve iskan politikalarını dünya görmüyor diye, Gazze’deki zulüm İsrail’e düşman olarak devam edemez. Türkiye halkının işgalci İsrail’i düşman görmesi yanlış değil, olması gereken insani bir durum. Ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin İsrail’i düşman olarak görmesi kime yarar? Filistin’e bu güne kadar ne faydası oldu? Ne faydası olacak?

Düz mantık ile bir örnek vermek istiyorum:

Sorunlu olduğun bir komşunun evinde her gün kavga varsa karışamazsın. Polisi ararsın. Polis görevini yapmazsa, gider konuşursun. Komşuyla aran kötü, neredeyse düşmansınız. O sizi dinler mi? Dinlemez. Ama o komşuyla ilişkilerin iyiyse, komşun ne kadar zalim ve gaddar biri bile olsa zalimliğini azaltabilir, kavgalar yumuşar, belki de bazı konuları bitirebilirsin. İşte bu örnekte komşuların yerine devletleri koyun. Polisin yerine de BM yada uluslararası toplumu koyun. Türk halkı İsrail’i sevmeyecek, lanetleyecek, beddua edecek. Filistin’e de dua edecek. Ama boş boş lanetle Filistinlilere fayda sağlar mı onu da düşünecek?

Rusya ile Düzeltilmeye Çalışılan İlişkiler

Rus uçağının düşürülmesinden bugüne Rusya ile ilişkiler ‘düşman’ boyutunda ilerledi. Bir süper gücün haklı da olsan uçağını düşürmek, uluslararası toplumda bu ülkenin itibarını zedeleme anlamını taşır. 2008 Gürcistan’daki savaşta bile, savaş halinde olunmasına rağmen, Rus uçağının Gürcistan tarafından düşürülmesi büyük bir olay olmuşken, barış halinde bir askeri uçağın düşürülmesi ne anlam ifade eder siz düşünün? (Rus uçağı düştükten sonra konuyu yasal olarak hakkımız olmasına rağmen savunmadık/savunamadık)

Rusya’nın üç talebi: “Özür, Sorumluların cezalandırılması ve Tazminat”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı Putin’e gönderdiği mektupta ‘özür/üzüntü/’ şeklinde bir açıklama yaptığı kesinleşti. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, ‘özür’ değil ‘üzüntü duyduk, kusura bakmayın’ dedik diyor. Rus medyası ve Rus yetkililer ‘özür’ diyor. Bu gelişmelerde iki ülke halkını tatmin etmesi için yapılan açıklamalara benziyor. Ayrıca Erdoğan Putin’e bu mektubu göndermeden önce, belli ki görüşülmüş ve bazı konularda iki tarafın da tatmin edilmesi düşünülmüş.

SONUÇ

Başbakan Yıldırım Rusya ve İsrail’le barış yolunu seçerken, düşman ülke kalmayacak açıklamasında bulunmuştu. Aslında bu açıklama herkesin dile getirdiği gibi diğer ‘düşman’ ülkelerle de ilişkilerin düzeltilebileceğini bizlere gösteriyor. (Mısır, Suriye vb.) Türkiye dış politikasındaki bu manevrayla birlikte hem ‘düşman’ ülke sayısını azaltma, hemde başarısı tescillenen ancak kısa süren ”Komşularla Sıfır Sorun Politikası”na tekrar dönüş yapma sinyalleri veriyor.

Türkiye’nin Arap Baharı sonrasında ambiyane tabiriyle ‘asarım-keserim’ ve duygusal işleyen dış politikası, sil baştan bir politikayla realist temellere dayanarak yenileniyor. Tabi ki bu durum bizlere hükümetin dış politikasının neredeyse baştan aşağıya çöktüğünü gösteriyor. Hükümet radikal ve fevri verilen kararla işleyen dış politikanın ceremesini ülke olarak bizlere çektirse de, bu yanlıştan dönüyor. Dış politikanın iyi gitmediğini ise en somut örnek olarak da Erdoğan’ın bu mektubu bizlere gösteriyor. Anlayamadığım nokta, çok kötü ve tehlikeli ilerlediği için sürekli eleştirdiğimiz dış politikanın değiştirilmesi, bir nevi düzeltilmeye çalışılması, neden eleştiriliyor? Eleştiriler niye bu kadar beklediniz tepkisi ise doğru. Ama onun dışındaki eleştirileri gerçekçi ve akıllıca bulmuyorum.

Türkiye’nin Rusya ve İsrail politikası, bununla birlikte başka sorunlu olduğumuz ülkelerle olması muhtemel diplomatik görüşmeleri dış politikanın çöktüğünü netleştiriyor. Bu bizlere prestij kaybettiriyor, uluslararası toplumda Türkiye açısından güvensizlik damgasına sebep olabiliyor. Ancak politikanın çökmesi politikanın doğru olduğunu göstermez. Uluslararası ilişkilerde değişen koşullar her daim göz önünde bulundurulacak ki, öyle olduğu bariz ortada.

Biz vatandaşlar olarak duygusal bakarız, gelişmeleri içten yorumlarız. İsrail konusunda da böyle yapıyoruz. Çünkü Filistin davası tüm Müslümanlar olarak bizlerin hassas noktası. Ama uluslararası ilişkileri böyle yorumlamanın pek faydası yok. Dış politikanın dini, dili ve ırkı olmaz. Pragmatist ve ülke çıkarlarını düşünmesi gereken Türk dış politikası sonunda doğru olanı yapıyor. Bu politikalarda değişiklikler olmasaydı Türkiye için daha kötü olacaktı. Hükümetin duygusal dış politikasından kurtulması ve ülkeyi daha kötü durumlara sokmaması dileğiyle..

(Hızlı bir şekilde yazıyı yazıp gönderdiğim için kelime hatalarım olabilir. Sürçü lisan ettiysem affola.)

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

Yazarlık Başvurusu

4 YORUMLAR

  1. İsrail’in yanına ABD-israil güdümlü Mısır’ı da ekleyelim.Pardon Asl diktatör olan Sisi yi demeliydim.Neyse,
    Bölgede ki yeni keşfedilmiş enerji ve bunun Avrupa’ya hatta gerekirse Orta Asyaya transferi için Türkiye kilit ülkedir.Bu bağlamda çok uç nokta olarak görebilirsiniz ama bu durum İran’ın alehine olabilecek bir durumdur.
    Bu iyileşmeler bu yüzden.Ha bide son zamanlardaki Yunanistan-Türkiye ilişkilerinede dikkat edin yine ılımlı..Bunuda ekleyin.Geçelim öbür tarafa Rusya’ya hep dedim yine diyorum Türkiye 15 Temmuz sonrası gerçek siyasi dostunu bulmuştur.Ekseriyeten Gürcistan savaş halinde degilken rus uçağına müdahelede bulundu tabi rusyanın mualiflere destegini kanıt göstererek bunun üzerine gürcistana denizden karadan yogun hava saldırıları hatta kara operasyonları yaptı.Bunun altında yine enerji olayı var.Enerjinin Gürcistan ve türkiye üzerinden avrupaya aktarımı vs vs tabi tek neden degil amma demek istedigim burda şudur , Türkiye bir NATO üyesi Gürcistan değil.Türkiye’ye savaş NATO ya savaştır.Bunuda kabullenmek gerek bölgede RUSYA gibi bir ülkeye karşı türkiye sadece karada güçlüdür ancak hava ve denizde çok ağır bedel öder.Günümüz savaşları Özellikle havadan (istikbal göklerde) oldugu için bu gerçek yadsınamaz.Ancak Türkiye konum itibari ile siyasi denge kurması bakımından Rusya’dan daha güçlüdür.Tek koşul Türkiye ne ırakda ne suriyede asla ve katiyen bölünmüş devletler istememlidir.Maalesef Kuzey ırakda bir kürt devletini kabul ettik.Aynısı Suriyenin kuzeyinde yapılmak isteniyor.Buna kesinlikle milli mesele diye bakarak karşı koymalıyız.

  2. Güçlü devletlerin ulusal çıkarları için neler yaptığından söz ediyorsunuz.Cumhuriyet tarihinde diş politikanın hiç bukadar laçka ,günü birlik,olacakların arkasını görmeden uygulandığını gördüyseniz .yazar mısınız. Bizim çok değerli büyük elçilerimiz ,sosyal bilimcilerimiz var.bunların içinden hatır gönül için danışmanlık yapanlar yerine ,ulusal çıkarlarımızı,enkötü durumlarda bile en etkin biçimde savunan danışmanlar seçilse idi .haktan ve halktan bağış dilemek zorunda kalırmıydik ?Danışmanları yönlendirme yerine danışmanların yötenleri yönlendirmesi ortak aklın gereği değilmiydi.biz duaların en güzelini yaparken istediklerimizi kendimizin yapmamız gerektiği bilincinde olabilseydik bu duruma düşermiydik? *

  3. hükümetin dış politikada ki değişimi köşeye sıkışmalarından kaynaklanıyor.
    devletin neredeyse hiç müttefiği kalmadı. arap baharından çok ümitliydiler ama başarılı olamadılar.
    hiç dostları olmadığından artık bir müttefik arayışı içindeler.
    dün yaşanan terör saldırısının işidin israil ve rusyayla yakınlaşmamıza bir tepki göstermesi olarak yorumluyorum.
    nede olsa biri yahudi diğeri komünist

  4. Daha onceki dis polotikayi elestirenler, bunu niye elestiriyor anlamiyorum demissiniz. Bunu elestiren veya niye iliskileri normallestiriyorsun diyen yok! Devleti ulkeyi nasil aciz hale getirdigini, tukurdugunu yalar hale getirdigini, komik duruma dustugunu goren ve buna tepki gosterenler var. Basiretsizligi gorenler dis politka yonetimini sadece son hareket icin degil, butunuyle elestirenler var.

Yorum Yaz

Lütffen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz