Laiklik ve Sekülerliğin Farkları

32341
Yazarlık Başvurusu

Dünyada laikliği anayasal güvenceye almış nadir ülkelerden biri olmamıza rağmen laiklik ve sekülerliğin karıştırıldığını, hatta tanımlamalarının doğru yapılmadığını görüyoruz. Aslında ikisi de benzese de farklı şeylerdir.

Öncelikle en amiyane tabirle laiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması iken, sekülerizm din ile yaşamın birbirinden ayrılmasıdır. Yani birinde kamu “din devlete karışmasın” derken diğerinde kişi “din hayatıma karışmasın” demektedir. Her seküler, laiktir ama her laik, seküler değildir. Çünkü şahıs dinin devlet sistemi üzerinde hakimiyeti olmasını istemeyebilir iken, yaşam tarzına müdahalesini uygun bulabilir ama dinin hayata müdahalesini uygun bulmayan, mutlaka devlet işleyişine de müdahalesini uygun bulmaz. Bunları birisinin söylemesi elbette onun dinsiz olup olmadığını göstermez. Hangi dinden olursa olsun kişi, bir yaratıcının varlığını kabul ettiğini ancak hükümlerinin insanın yaşam tarzına veya devletin işleyişine müdahale etmesinin doğru olmadığı kanaatindedir.

Birçok dinde din adamları tanrının hem devlet işleyişine hemde insanların yaşam tarzlarına yönelik hükümleri bulunması sebebiyle bu hükümleri ret etmenin tanrıya karşı durmak yani dinden çıkmak olduğunu belirtirler. İslam dininde de bir ayeti bile kabul etmemek dinden çıkmak olarak kabul edildiği için ister laik olsun ister seküler olsun o kişi birçok din adamına göre dinden çıkmıştır.

Günümüzde en çok idam gerçekleştiren ülkelere bakarsanız ilk 3 sırada Pakistan, İran ve Suudi Arabistan’ı görürsünüz. Elbette gayri resmi rakamlar ilk sırada Çin’in olduğunu söylüyor ama Çin’in nüfusunun kalabalık olması sebebiyle idamın lideri olması oldukça normal. Diğer 3 ülkenin de ortak noktasının dini hükümleri mümkün olduğunca uygulamaya çalışıyor olduğu hepimizin malumu.

İki görüşünde geliştiği adres Avrupadır. Karanlık çağda Papanın, krallar ve toplum üzerinde oldukça hakim oluşu ve bu dönem yaşanan sorunları bu ortamın çözememiş olması, insanların aklında dini yönetim tarzının açgözlü insanlar tarafından kolaylıkla suistimal edilebileceği fikri oluşmuştur. Bu yüzden laiklik özellikle Reform ve Rönesans sonrası gelişmiştir.

15 temmuz darbe girişimi de Avrupa gibi bizimde bu meseleyi anlamamızı sağlamıştır umarım.

Laiklik tabi ki dinin suistimalini önlemek için faydalıdır. Ancak sekülerliğin sadece tanrının varlığını kabul etmek ancak yaşam üzerine hükümleri tatbik etmemek olduğu için deistlikten pek bir farkı yoktur.

Birçok din adamı dinden taviz vererek dine hizmet edilmeyeceğini söyler. Bu yüzden suistimali önlemek adına laik olmanın kabul edilemeyeceğini belirtir. Bu yüzden bu laiklik tartışması daha çoook yıllar alır gibime geliyor.

Aslına bakarsanız laiklik toplumsal bir meseledir ama sekülerlik kişiseldir. Herkesin yaşadığı ortamda ki sistemin doğru olmadığını söyleme hakkı vardır. Ancak başka yaşam tarzları için böyle bir hak olamaz.

Muhammed Ali Çalışkan

StratejikOrtak.com MİSAFİR YAZAR

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

Yazarlık Başvurusu

12 YORUMLAR

  1. Yalnız burada bir hata var. Laiklik ve sekülerlik birbirine karıştırılmış. Laiklik sekülerliğin sert formudur.

  2. Arkadaşlar bir corba ya tuz katmazsanız tuzsuz corba olur bir çaya. şeker katmassanız şekersiz çay olur bir devlete din katmassanız dinsiz devlet olur yani kuran da ve sünnette herşey ama herşey için bir cevap vardır bu din kemale ermiştir bu yaşadıklarımız hepsi bir imtihandır laiklik gibi sekürelizim gibi ve daha niceleri onun için biz müslümanlar olarak fıransız bir ataist.in ortaya attığı laiklik liği ve seküler liği kabul ediyoruz ama ALLAH ın koyduğu kanunları etmiyoruz öylemi ben bunlardan uzağım onun için imtihan dedikya cennet.te boşa yaratılmadı cehennem de sebepsiz değil ALLAH. c.c bu imtihanı kazananlardan eylesin sizlerle beraber

  3. Benim şahsi görüşüm , dinlerin her ne kadar genel kuralları var isede bu kurallar toplum içinde yaşayan fertlerin kendi inançlarına göre davranmasını engellememelidir.Cünkü inanç ve ibadetler Allah ile kul arasındadır. Siz şeriat kurallarını topluma zorla dayatmaya kalkarsanız o toplum içinde büyük huzursuzluklar oluşur.İşte Batı dünyası bunları önceden yaşadığı için laiklik hükmünü getirerek bugün huzur içinde sosyal ve dinsel yaşamlarını sürdürmektedirler. Devlet hiçbir zaman baskıcı bir din devleti olamaz ,eğer olursa o toplumlar ( örnek tüm islam aleminde şeriatla yönetilen ülkeler ) geri kalmaya ve baskı altında yaşamaya mahkum olurlar. Bu nedenle insanların huzur içinde yaşayabilmeleri ve ibadetlerini yapabilmeleri için mutlak olarak laik düzen şarttır.

  4. Gayet güzel ve bilgilendirici bir yazı olmuş fakat şu var ki sistemi kendi emelleri için eleştiren ve değiştiren kişiler bireylerinde seçme hakkını elinden alabilirler buna Yılmaz can adlı şahsın yazısını örnek verebiliriz. O nedenle Anayasanın 4. Maddesinde şöyle bir kanun vardır. İlk üç madde değiştirilemez değiştirilmesi teklif dahi edilemez. Bu değiştirilemez maddeler arasında LAİKLİK te vardır. O nedenle Muhhammet Ali bey Yılmaz can adlı şahsın bu saldırısı karşısında geri çekilmenize gerek yok.

  5. yılmaz bey ben zaten bu düşüncenin sahiplerinin belirttikleri ifadeyi burada yazdım.
    hangisinin haklı veya haksız olduğuna dair ben hüküm veremem.
    bu yazıda ki tek hedefim sekülerlik ve laikliğin aynı şey olmadığını anlatmaktı doğruluğu veya yanlışlığı okuyucuya kalmıştır ben hüküm verecek yetkiye sahip değilim.

  6. “Hangi dinden olursa olsun kişi, bir yaratıcının varlığını kabul ettiğini ancak hükümlerinin insanın yaşam tarzına veya devletin işleyişine müdahale etmesinin doğru olmadığı kanaatindedir.” Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır! Diğer dinleri bilmem ancak, bir Müslüman olarak Allah katında hak din olan İslam, hayatın her alanına müdahale eder ve onu düzenler. Allah Resulünün ölümünden kısa bir süre sonra gerçek anlamda adaletin tesis edildiği İslami bir devlet göremiyor olmamız, İslam dininin hükümlerini veya İslami yönetim kavramını sorgulatamaz. Allah’ın hükümleri sadece namaz ve abdesti kapsamaz. Her şeyi var eden, düzene koyan, bu yeryüzünün işleyişini beşeri keyfi sistemlere mi bırakacak!

    Laiklik, din vs. benzeri konularda konuşmadan Kur’an’a kulak verin veyahut çıkarımlarınıza “İslam hariç ” olarak başlayın. Kesinlikle daha sağlıklı ve mantıklı olacaktır.

    • Kur’an da ADALET ile yönetme ve İşi ehline verme esas alınır. Bugün öylemi onun için çağın
      gereği en iyi yönetim demokrasi ve tabii ki laiklik olmazsa olmaz.Hangisi yönetsin Hanefi, Şafii, Maliki ve Hanbelî ,Sünni, Şiî ve Harici,Maturidi , Eşari, diğer kolları saymaya gerek yok

Yorum Yaz

Lütffen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz