Sovyet Örneği ile Türkiye’de Siyasi Temizlik Süreci

924

Sovyet lider Stalin, her ne kadar başarılı bir hayat yaşamış olsa da büyük bir ülkenin başında olmanın verdiği büyük bir güç ve sorumluluğa sahipti. Bu güç ve sorumluluğun ağırlığı ister istemez insanı şüpheciliğe ve paranoyaklığa itebiliyor çünkü bu ağırlık kaybedilirse ülke için felakete sebep olabilir. Stalin ülkesinde ki potansiyel tehlikelere karşı bu yüzden hızlı ve kararlı hareket etmek zorunda kalıyordu.

Dünyada ki tek büyük komünist ülke olması sebebiyle örnek olması gerekiyordu. Bu yüzden yavaş ve düşünceli hareketler çok riskliydi. Ülkede Troçkistlerden Turancılara kadar bir çok ülkeyi mahvedebilecek tehlike bulunuyordu. Eğer bu durumda bir şey yapılmaz ise Rus iç savaşı(1917-1922) tekrar yaşanabilirdi. 1936 yılında Stalin bu tehlikelerden dolayı büyük bir siyasi temizlik süreci başlattı ve bu süreç Almanların ülkeyi işgaline(1941) kadar sürdü. Aradan geçen bu 5 yıllık evrede 600 bin küsür kadar muhalif tasfiye edildi. Maalesef bunların içinde masum insanlar vardı. Ancak böylesine geniş çaplı operasyonlar da kurunun yanında yaşın yanmaması imkansız ve kaçınılmaz oluyor. Bu süreçte ülke de ki Troçkistlerin önü kesilmeye çalışılıyordu çünkü Troçki, Stalin’in en sıkı muhalifiydi. Bu rekabeti “Yahudilerin Stalin’e Yaşattığı Hayal Kırıklığı” isimli yazımda az da olsa belirtmeye çalışmıştım.

Troçki, Stalin’e yönelik bir karşı devrim süreci başlatabilirdi. Troçki, Lenin ve Stalin Bolşevik Devrimin ana kahramanlarıydı. Troçki, Lenin’in ölmesinden sonra Stalin’e karşı çok sert muhalefet ediyordu. Bu muhalefet yapıcı değil yıkıcı nitelikteydi. Bu yüzden siyasi temizlik sürecinde ülkeyi olası bir karşı devrimden yada iç savaştan korumak için hızlı ve kararlı bir operasyon gerekliydi. Yargılama yerine infaz bu yüzden şart olmuştu. Troçkistlere yönelik bu süreç farklı muhalif pozisyonları da etkiledi; bunlar ülkede ki milliyetçi gruplardı. Özellikle ayrılıkçı Türk, Kafkas ve Ukraynalı hareketler ülkede bölünme tehlikesi yaratıyorlardı ve bu yüzden sürece onlarda dahil oldular.

Stalin, Lenin ve Troçki
Stalin, Lenin ve Troçki

Ancak bu süreç sınır ötesinde tehlikeli biri tarafından takip ediliyordu. Nazilerin lideri Adolf Hitler bu operasyonu yakından izliyordu. Hitler, Sovyet işgali öncesinde “Biz sadece kapıya bir tekme atacağız sonrasında çürümüş bina kendiliğinden çökecek” diyordu. Böyle demesinin sebebi ise bu tasfiye sürecinden kaynaklanıyordu. Çünkü Troçkist general ve subaylar yok edilmişti. Bu yüzden Hitler, işgal gerçekleştiğinde ordunun oldukça zayıf olacağını tahmin etmişti. Aslında haklı çıktı çünkü işgal sürecinde kızıl ordu çok kayıp veriyordu. Sebebi de temizlik sürecinde ordunun üst mevkilerinde yer alan pek çok ismin tasfiye olmasından ötürü orduda bozulan düzendi. Hitler ayrıca azınlık pozisyonunda ki halkların içinde ki ayrılıkçı önderlerinde bu süreçte temizlenmesinin, bu halkların işgal sırasında Alman saflarına katılmasını sağlayacağını düşünüyordu. Bu konuda da haklı çıkmıştı çünkü pek çok milliyetçi ve dinci duygulara sahip halk, Almanların yanında saf tutmuştu. Başta Ukraynalılar ve Türklerin bu tutumları Almanlara çok kolaylık sağlamıştı.

Yani işin özeti şu ki, bu siyasi temizlik süreci Hitler’e işgal için cesaret vermiş ve savaş sırasında ülkenin normalinden çok daha fazla hasar görmesine neden olmuştur.

Şimdi gelelim asıl mevzumuza.

Tıpkı bir zamanlar Troçki ve Stalin’in birlikte devrimi gerçekleştirmesi gibi aynı şekilde FETÖ’de farklı iktidarlarla birlikte Türkiyeyi dönüştürüyordu. Yaygın sermaye ağı büyük ihracatlar yapıyor, pek çok sektörde binlerce aileyi doyuruyordu. En önemlisi de, ülkeyi devletçi ekonomiden serbest piyasa ekonomisine sokuyordu. Ancak günün birinde politikalara yönelik farklı bakış açıları serbest piyasa ekonomisine dönüşümü sağlayan iktidar ve FETÖ’yü birbirine düşürdü. Tıpkı Stalin’in politikaları yüzünden Troçki’nin sert muhalefet etmesi gibi, FETÖ’de yapıcı değil yıkıcı olan bir muhalife dönüştü.

Tıpkı Troçki’nin karşı devriminden endişelenildiği gibi FETÖ‘nünde darbesinden istihbarat endişe ediyordu. Artık darbe teşebbüsü gerçekleşti ve şimdi infaz şeklinde olmasa da idam arzulu bir yargılama süreci ile tasfiye mevcut. Kötü olan şu ki orduda ki general ve amirallerin yarıya yakını tasfiye olmuş durumda. Diğer rütbeliler de eklenince korkunç oranlar ortaya çıkıyor.

Pek çok özel şirket sahibi ve yöneticisi bu süreçte tasfiye oldu. Kamuda ki tasfiyeler sebebiyle de pek çok kurumda düzen bozulmuş durumda. Elbette bu tasfiyeler olması gereken şeyler. Ancak kamu düzeninde, iş dünyasında ve orduda ki ani değişim büyük risk barındırıyor. Bu yüzden Sovyet örneğine bakarak operasyonlarda aceleci ve öfkeci olmak yerine sakin ve dikkatli olmakta fayda var. Elbette Türkiye’yi işgal edecek kadar manyak biri dünya da yoktur. Hitler manyaktı o yapar.

Yaşanan gelişmelerin kısa veya orta vadeli de olsa ekonomiye büyük etkisi olacaktır, bu konuda dikkat etmek önemli.

Asıl önemli olansa Sovyet örneğinde olduğu gibi bu işin Troçkistlerden başlayıp milliyetçi gruplara yani FETÖ‘den başlayıp farklı muhaliflere taşmaması. Çünkü bu taşma ülkemizin birlik ve beraberliğine en büyük darbeyi vurur ve insanları devlete küstürür.

Tarih, okuyup ders almamız için var. Bu yüzden Sovyet tarihini yaşadığımız sürece ışık tutması için seçtim. Umarım onların yaşadığı riskler ve sıkıntılar bize tekerrür etmez. Bunun için tasfiye sürecinde farklı muhalifleri kurban etmemek çok önemli. Aksi halde kurbanlar devlete küsmese bile onların nesli, atasına yapılanları görüp intikamcı yaklaşabilir.

Tıpkı Sovyetler Birliği’nde olduğu gibi devlete küsmüş insanların torunları(Boris Yeltsin, Gorbaçov) 90’lı yıllarda ülkeyi parçaladığını ve sonrasında yaşanmaz bir yer haline getirdiğini unutmayalım.

Umuyorum bu tasfiyeler haksız tahribatlar yaratmaz, yaratırsa geleceğimiz tehlike altında demektir.

Muhammed Ali Çalışkan

StratejikOrtak.com MİSAFİR YAZAR

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

Yazarlık Başvurusu

6 YORUMLAR

  1. geçenlerde yunan general “türkiyeye tam saldırmalık zaman ama bizde mali kriz var” diyordu
    demek adamlar krizde olmasa saldırcak ve bizim hikayemiz aynı sovyetlerin almanlarla hikayesi gibi olcaktı
    savaşı kazanırız her ihtimalde ama daha fazla hasar göreceğimiz kesin.
    adamların böyle konuşabilmesinin sebebide işte bizdeki tasfiyelerin büyüklüğü ile oluşan ani küçülme

  2. Bu asagidski yaziyi bugun okumak cok onemli hdp li milletvekillerinin tutuklanmasi ve cumhuriyet ve diger medya organlarina bskinin yapilmasi tarihin tekerrur etmesidir insaallah sonuçlari ayni olmaz diyecem ama ayni uygulamalarla farkli sonuç b3klemek aptallik olur m
    Asıl önemli olansa Sovyet örneğinde olduğu gibi bu işin Troçkistlerden başlayıp milliyetçi gruplara yani FETÖ‘den başlayıp farklı muhaliflere taşmaması. Çünkü bu taşma ülkemizin birlik ve beraberliğine en büyük darbeyi vurur ve insanları devlete küstürür.

    Tarih, okuyup ders almamız için var. Bu yüzden Sovyet tarihini yaşadığımız sürece ışık tutması için seçtim. Umarım onların yaşadığı riskler ve sıkıntılar bize tekerrür etmez. Bunun için tasfiye sürecinde farklı muhalifleri kurban etmemek çok önemli. Aksi halde kurbanlar devlete küsmese bile onların nesli, atasına yapılanları görüp intikamcı yaklaşabilir.

    Tıpkı Sovyetler Birliği’nde olduğu gibi devlete küsmüş insanların torunları(Boris Yeltsin, Gorbaçov) 90’lı yıllarda ülkeyi parçaladığını ve sonrasında yaşanmaz bir yer haline getirdiğini unutmayalım.

  3. Muhaliflere dokunmamali demişsiniz operasyonların ucu pkk lı öğretmenlere dokunmasi ulke için sorun çıkarırmı? 2)nasıl olsa pkk da feto gibi abd destekli bir terör grubu istikbal a ipek lere kayyum atanmışsa hdp li belediyelere kayyum atanmalımı?

    • muhalif derken onları kastetmemiştim, onlar zaten daha önceden yapılmalıydı.
      benim demek istediklerim FETÖ kapsamında onunla alakası olmayan kişilerdi.
      mesela cemaatle uzaktan yakından alakası olmayan atatürkçü, ülkücü, alperen, milli görüşçü, başka cemaatten tabanları kastediyorum. ben bu yazıyı yazdığımda daha pkk kapsamlı ihraçlar başlamamıştı zaten.
      geçenlerde bir polis abim FETÖ’den tutuklandı ancak kendisinin alakası yoktu FETÖ ile.
      içeri giren bir başka polisin kendisi ile beraber yanması için adını verdiğini iddia ediyor.
      gerçekten adam nur cemaatindendi ve fetullahtan nefret ediyordu bu yüzden FETÖ’cü olan diğer polisin onunda başını yakmak istediğini söylüyordu. ne kadar doğru bilemezsin tabi ki.
      ama böyle şeylerin çok olduğu su götürmez bir gerçek.

  4. Ulaştığınız sonuç ve tüm muhalefetin sindirilmemesi konusunda size tamamen hak veriyorum.Fakat Sovyet örneği ile Türkiye yi karşılaştırmak doğru olmaz diye düşünüyorum.Çünkü Sovyetler birliği kuruluşu aşamasından başlayarak yıkılışına kadar bağımsızdı.Fakat Türkiye kuruluşundan 30 yıl sonra 1952 de Sovyetlere karşı kurulan NATO ya üye olarak bağımsızlığını bizzat kendi eliyle ABD ye teslim etmiştir.Bu bir, ikincisi, FETÖ örgütünün kuruluşuna destek veren onun devlet kadrolarına ve TSK ya sızmasını sağlayan yine ABD dir.Çünkü NATO üyesi olan her devletin içinde ABD ye bağlı bir derin devlet vardır. Bunun sebebi ABD ye karşı gelebilecek hükümetleri çökertmektir. Şimdi, sovyet devriminin olduğu 1917 ve sonrasındaki yıllarda ülkede temizlik yapıldı. Doğru fakat bu çarlık rusyasından kalan karşıtlardı.Türkiyede ise böyle bir durum yok FETÖ türkiye kurulduktan 50 yıl sonra 1970 lerde oluşmaya başlamış bir örgüttür. Ayrıca Staline muhalif dediğiniz Troçki, Sovyet silahlı kuvvetleri olan Kızıl ordunun da kurucusudur. O nedenle Stalin ile Troçki nin kavgası liderlik kavgasıdır. Sonuç olarak demek istediğim yaptığınız bu benzerlik büyük bir hata olur. Ayrıca işin başka bir boyutu var ki; Türkiyede yaşayan halkın büyük çoğunluğu Sovyetlerden nefret eder. Allahsız komünistler tabiride buradan kaynaklanmaktadır. Bu yüzden elbette tarihten ders almalıyız. Fakat bu benzetmeler bana gerçekçi gelmiyor doğrusu.

    • Nasıl ki FETÖ ABD destekli diyorsunuz o zaman Sovyetler Birliğini dağıtan Boris Yeltsin’i de tamamen ABD destekli olduğunu söyleyebiliriz. Onların Boris Yeltsin’i bizim Fetullah Gülen olmuş oluyor.
      Ayrıca Troçki ve Stalin devrimin ana kahramanları yani bir zamanlar birlikte hareket ettiler tıpkı bizde de Fetullah Gülen ve RTE’nin bir zamanlar Türkiye de birlikte hareket ettiği gibi ama şimdi onlarda iktidar kavgasında.
      Ayrıca sadece çarlık Rusya’sından kalan karşıtlar değil sonradan çok farklı kesimlerden karşıtlar da dahil oldu mesela Galiyevciler sonradan rejime karşı durdular.

Yorum Yaz

Lütffen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz