15 Mart 2011 tarihinde başlayan Suriye iç savaşı hem bölgesel hem de küresel çapta birçok ülkeyi doğrudan veya dolaylı olarak etkilemiştir. Hâlâ devam eden bu savaştan hangi ülkeler kazançlı hangileri zararlı çıkmış bunu inceleyeceğiz. Bunu anlayabilmemiz için birçok farklı kriteri göz önünde bulundurmamız gerekecektir. Kesin bir sıralama yapmak mümkün olmasa da Suriye savaşına dolaylı veya doğrudan müdahil olan devletlerin ulusal çıkarlarının uğradığı zararlar göz önüne alınarak yapılacak bir sıralama şu şekilde olacaktır;
Savaş, Suriye topraklarında yapıldığı için en çok zarara uğrayan ülke elbette ki Suriye Arap Cumhuriyeti ve lideri Beşar Esad olmuştur. Esad, savaştan önce Suriye’nin tamamına hakim iken 5 yıl savaştıktan sonra ülke topraklarının yarısından fazlasını kaybetmiş, 100.000’den fazla askeri ölmüş ve ülkesinin altyapı, sanayi ve ticareti yok olma noktasına gelmiştir. BM’nin raporuna göre, savaşın Suriye’ye 5 yıllık maliyeti 259 milyar dolar olarak açıklanmıştır. Tüm bu faktörler göz önüne alındığında en çok zarar gören ülkenin neden Suriye olduğu daha iyi anlaşılabilir.
Suriye’den sonra en çok zararlı çıkan ülke maalesef Türkiye’dir. Peki neden Türkiye?
En önemli nedeni Türkiye’nin Suriye ile en uzun kara sınırına sahip olmasından kaynaklıdır 911 km. Komşunuzda çıkan büyük bir yangın ister istemez sizi de etkileyecektir. Türkiye’nin şiddetle karşı çıktığı ve kabul etmesinin mümkün olmadığı şey Kürt devletidir. Ancak Suriye iç savaşının şuan ki sonucuna baktığımız da hem Irak’ta hem de Suriye’de Kürt bölgelerinin kurulduğunu görüyoruz. Türkiye’nin bölünmez bütünlüğüne doğrudan bir tehdit oluşturan Kürt devletinin şuan da kuruluş aşmasında olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye, ulusal çıkarlarını gözeterek Suriye’ye Fırat Kalkanı adıyla harekat başlatmıştır. Bu ayrı bir mesele, ancak sonuç itibariyle şuan da Türkiye-Suriye sınırı istikrarsızlaşmış ve Türkiye’nin güvenliğini tehdit eden bir yer halini almıştır. Bu da, neden Türkiye’nin 2. sırada olduğunu gösteriyor bizlere. Bunların dışında üç milyondan fazla mülteciyi konuk eden Türkiye bu savaştan en fazla göç alan ülke konumuna geliyor. Elbette Suriye ile uzun bir sınırı olması da bunda belirleyici bir faktör. Türkiye ekonomisi de bu mülteci akınından olumsuz etkilenmiştir.
Suriye ve Türkiye’den sonra kaybeden ülkeler İran ve Rusya’dır. Şöyle ki Suriye savaşı başlamadan önce Akdeniz’deki tek müttefiki olan Suriye’yi kaybetmek istemeyen Rusya, onlarca savaş uçağını Suriye’ye yığmış, aylar süren hava operasyonları yapmış ve ancak 12.000 kilometrekarelik alanı Suriye rejimine geri kazandırabilmiştir. Bunun da elbette ki Rusya’ya hem ekonomik hem de askeri anlamda bir külfeti olacaktı. Rusya’nın bu müdahalesi ilk başta bir kazanç gibi görülebilir, ancak Rus ekonomisinin ABD kadar güçlü olmadığı düşünülürse bu harekatın Rusya açısından sürdürülebilir olmadığı görülecektir. Savaş öncesi Suriye ile kıyasladığımızda Rusya’nın zararda olduğu görülecektir.
İran kaybeden olmakla beraber etkinliğini Suriye’de arttırmıştır. Bu İran için artı bir kazanç olmuştur, ancak İran, ABD ve İsrail karşısında müttefikini kaybetmemek için Suriye’ye binlerce asker göndermiştir. Suriye savaşının devam etmesi ve Kürt devletinin kurulma ihtimali İran’ın başını ağrıtan diğer bir nedendir. Sadece Suriye ve Hizbullah üzerinde etkisini arttırması İran’ın avantaj sağladığı anlamına gelmez. İran’ın baş düşmanı İsrail’in eli, Suriye ve Hizbullah’ın kan kaybetmesinden dolayı rahatladı. Sonuç itibari ile Esad devrilmedi sadece geriledi ve Suriye’nin tamamını tekrar kontrolü altına alması zor görünüyor.
Peki kazanan ülkeler?
Sizin de tahmin edebileceğiniz gibi bu savaştan en karlı çıkan ülke ABD olmuştur. Soğuk savaş döneminden kalan düşmanı Suriye’yi harap etmiş ve Esad’a çok büyük zararlar vermiştir. Bu da yetmemiş ilk olarak Irak’ta kurduğu Kürt bölgesel yönetimi başta olmak üzere, ikinci Kürt bölgesini de Suriye’de kurmayı başarmıştır. Bu şekilde Büyük orta doğu projesini oluşturmaya çok yaklaşmıştır.
ABD’ye bağlı olarak ikinci karlı çıkan ülke İsrail’den başkası değildir. Kuruluş aşamasından başlayarak yıllarca savaştığı Suriye, İsrail ile baş edemez hale gelmiş ve Suriye’yi bölünmenin eşiğine getirmiştir.
Sonuçta dünya üzerinde Suriye iç savaşından, ABD ve İsrail kadar karlı çıkan başka ülkeler yok gibi görünüyor. Toparlarsak, medyada yer alan, ABD Suriye’de yenildi haberleri gerçeği pek yansıtmıyor diyebiliriz. ABD doğrudan Suriye’de yenilgiye uğramadı. Sadece Esad’ı deviremedi. Ama Kürt kantonlarını oluşturdu, Suriye, Rusya, İran ve Hizbullah’ı geriletti. Aynı zamanda Türkiye’ye de zarar verdi. Bütün bunlar ABD ve İsrail için başlı başına bir zaferdir.
Mehmet Fehmi Karadağ
StratejikOrtak.com MİSAFİR YAZAR
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.
Yazinizin tarafsizligini, kibar ve saygili uslubunuzu takdir ediyorum. Hem yaziniz hem altindaki duzgun tartismalar cok faydali oluyor. Tesekkurler.
Bazı gerçeklerin görünebilmesine yardımcı olmuş ve okuyucuya daha büyük bir bakış açısı sağlayabildiysem kendimi mutlu sayarım. Yorumunuz için ben teşekkür ederim.
Herkese selamlar, yorumları okursanız göreceksiniz ki yazıma yorum yapmış neredeyse herkese cevap vermişimdir. Cevap vermeye de devam edeceğim. Yaptığım yorumlar yazımdan 3 kat daha uzun olur. Fakat sizden ricam yorum yaparken biraz daha dikkatli ve özverili olarak yorum yapmanızdır. Kişisel düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz. Ancak üslup çok önemli çünkü size göre normal olan bir yorum karşı tarafın düşüncesiyle uyuşmayabilir. Bu durumda önce tartışma ardından da hakaretlere varan yorumlar ortaya çıkıyor. İstenmeyen yorumların olmasını engellemek için lütfen biraz daha dikkatli olalım. Teşekkür ederim…
Zafer Aydın, benim fikirlerinize söylediğim herhangi birşey yok yanlış anlamayın, yaptığınız yorumu tekrar gözden geçirelim: Sayı ne kadar çok olursa o kadar iyi olur. Ülkemiz toplu temizlik yapmış olur demişsiniz. Bunun, üzerinde düşünülmeden söylenmiş bir cümle olduğunu düşünüyorum. Sonuçta sayıların bir önemi var şöyle ki; bahsettiğimiz sonuçta bir savaş, savaşacağınız kişi sayısı ne kadar çok olursa sizin vereceğiniz kayıpta o kadar çok olacaktır. Bunu yorumum da açıkladım yani bu düşünceniz Türkiye nin Suriye de, bir zamanlar SSCB nin Afganistan da düştüğü tuzağın benzerine düşmesine sebeb olabilir. Biraz daha sağduyu lütfen.
Özellikle PKK ile verilen savaşta Türkiye için çok büyük maddi kayıplar oldu 300 milyar dolardan bahsediyoruz. Fakat Türkiye deki Kürt uyruklu vatandaşlar için her ne kadar kendi fikriniz olmadığını söylesenizde sorunlu olan bir konuya sert bir giriş yapmış oluyorsunuz. Ki bu da bir kıvılcım oluşturabilecek seviyededir. Biraz daha dikkat lütfen.
Fikrime katılmış olmanız elbette beni mutlu etti. Sizi kırmak istemem. Ama lütfen yorum yaparken biraz daha dikkatli olmaya çalışın.
Ulu önder Atatürk hakkında benim bayağı araştırmam oldu. Ve size şunu söyleyim ki inanın Cumhuriyetimiz ayrıntılara dikkat ederek kazanılmıştır. Ayrıntılar basit gibi görünür fakat çok önemlidir.
O nedenle size tavsiyem yorum yaparken biraz daha bilinçli hareket etmenizdir. Fikrinizi elbette oluşturabilirsiniz ancak bunu daha dikkatli bir şekilde yapınız. Unutmayın ki dikkat etmediğiniz ayrıntılar bir araya gelir ve bir bütün oluşturur. Yorumumda yaptığım uyarı sizi kırmak için değil daha dikkatli olmanızı sağlamak içindi. Başarılar…
Yazınız güzel olmuş. Emeklerine sağlık dilerim öncelikle…
Savaşın kaybedenler kısmını baya iyi analiz etmişsiniz. Bakış açınız gayet geniş. Ama gel gelelim kazananlar kısmına… Bu konuda sizi eleştirmek durumundayım. Durumu sanki savaş bitmiş, her şey oldu bittiye gelmiş gibi… kısaca özetlemişsiniz. Şu an dengeler Suriye’nin kuzeyindeki “YPG-PYD yada PKK’nın” avantajlı gibi görünmesine rağmen ileri ki dönemde en Dezavantajlı grubu olma ihtimali gayet açıktır. ABD konusunda da Nato’daki en büyük 2. müttefikini kaybetme pahasına almış olduğu pozisyonu %100 başarı gibi göstermekte pek akıllıca gelmedi. “Hele ki incirliği kaybetmiş bir ABD ve denize çıkışı kalmamış bir özerk kürk yapısının ne kadar başarı göstereceği de muammadır.” diye düşünüyorum. Ve uzun vadede ABD’nin (Ortadoğudaki) ulusal çıkarlarıyla bu durumun ne kadar kesiştiği de düşündürücüdür…
Birçok arkadaş sizinkine benzer soruları, yorumlar kısmında sordu. Fakat ben yeterince bilgilendirmek açısından sorunuzu detaylıca cevaplayım. Öncelikle Türkiye Suriyedeki kürt kantonlarına saldıramaz. Çünkü Amerika açıkça kürtleri destekliyorum demiştir. Tabi saldırması durumunda ne olur? Kesin bir şey diyememekle beraber, Türkiye bu işten zararlı çıkar. Neden? Çünkü PYD Suriyedeki en güçlü gruptur. Tabiki de Türkiye den daha güçlü değildir. Fakat Türkiye zaten İşid ile savaşıyor. Bir de PYD ye savaş ilan etmesi Türkiye yi 2 ateş arasında bırakır. Bildiğimiz kadarıyla PYD nin militan sayısı 50.000. Ayrıca ellerinde bizim F-16 ları düşürebilecek kadar uçaksavarları olma ihtimali yüksek(ABD nin vermiş olabilme ihtimali) birde İşid in 50.000 kişilik mevcudunu düşünürsek Türkiye, Suriyede 100.000 kişilik bir terörist grupla savaşmak zorunda kalır. ABD tabi ki Türkiye yi doğrudan karşısına almayabilir. Fakat PYD ye gelişmiş silahlar vererek Türkiye nin başını ciddi anlamda ağrıtabilir. Bütün bunlar Türkiye nin zayıflaması anlamına gelir. Türkiye bunu göze alır mı? Bilemem. Zaman gösterecek. Son olarak şunu söyleyim ki stratejiler 1-2 günlük oluşturulmaz. Kürt kantonlarının denize açılmaması ileride bunun olmayacağı anlamına gelmiyor. Tüm bunları düşündüğümüzde ABD nin kazançlı olduğu anlaşılabilir. Ve şunu unutmayın. Kimseye bedavadan toprak verilmez. Topraklar savaşılarak alınır. Yani Türkiye PYD yi fıratın batısından atmak istiyorsa PYD ile savaşmak zorunda. Umarım bu yazım bazı gerçeklerin görünmesi açısından sizlere yardımcı olmuştur. Başarılar…
Hocam sayılara çok fazla önem vermişsiniz. 50.000 PYD’li ve 50.000’de İŞİD’li toplam 100.000’lik terörist grup demişsiniz. Bence sayı ne kadar çok olursa o kadar iyi olur.
En azından ülkemiz toplu temizlik yapmış olur. Diyeceksiniz ki ya kaybedersek; buna cevap vermeden ülkemizin PKK ile yapmış olduğu 40 yıllık savaşı dikkate almak lazım. Ve ölen 35.000 ila 40.000 arası bir insan kaybı. Haa bu sayıları verirken bana göre 10-15 milyon kürt kökenli vatandaş ama bazı şovanistlere göre 25-30 milyon kürk kökenli vatandaş (onlara göre hepsi ayrılıkçı vatandaş) ve süren 40 yıllık bir amaçsız çatışma… Ve kazanacağına sanan ama arkalarında “Akil düşünce” olmadan bir arpa boyu yol gidememiş örgütler, gruplar v.b. artık ne diyeceksek… İşin özü üstadım eğer Ulu önderimiz de bir çok kişi gibi ayrıntılara takılıp kalsa idi. Şimdi ne Cumhuriyetimiz olurdu ne de bi onurumuz olurdu. Karşımızda kim olursa olsun, bu zorlu Coğrafya’da hiç kimse ama hiç kimse bizim milletten daha özverili, daha inançlı bir mücadele yapamayacaktır…
Zafer Aydın Seninle burada uzun uzadıya polemiğe girmeyecem. Ama şunu belirtmeliyim ki yazı benim yazım olduğundan sayfamda bu tür kutuplaştırıcı ve saldırı odaklı yorumlar istemiyorum. Siyasi düşüncen beni ilgilendirmez. Benim yazdığım yazı tarafsız olmakla beraber elbette ki Türkiye Cumhuriyetinin Ulusal çıkarlarının uğradığı zararlara dikkat çekmek için yazılmıştır. Sonuçta hepimiz Türk vatandaşıyız ve ülkemizin çıkarlarını düşünmek zorundayız. Umarım ne dediğimi anlayabilmişsinizdir.
Ülkemizin ve milletinizin en büyük kaybı olan fikir oluşturamamak ve en ufak bir eleştiride gardını almak en büyük hatamız olsa gerek diye düşünüyorum. Kaldı ki doğru tespitlerinizi desteleyen biri olarak, ama bakış açısı olarakta hata gördüğümüz yerleri eleştirmek gibi (genelde yapıcı olarak) bi hakkımız olduğunu varsaymıştık…
ABD, bizi mutlaka PYD pacavrasi ile savastiracaktir. Ya dogrudan, TSK’ya vur-kac taktigi ile saldirtacak ya da Turkmenlere katliam yaparak orduyu savasa cekecekler. Almanya’nin, 2. Dunya savasini baslatmasinin sebebi Polonya’nin Alman azinligina katliam yapmasidir.
emin misin? polonya almanyanın korkusundan almanlara gül gibi bakıyordu.
almanların polonyaya girme sebebi doğu prusya ile kara bağlantısını kurmak, polonyada ki almanlarla birleşmek ve orada ki 3 milyon yahudiyi öldürmekti.
Turkiye’nin Suriye ve Irak ile olan sinirlarina topyekun duvar ormeli ve o topraklardaki Turkmen topluluklari derhal yurda getirilmeli. Kurt devleti kurulursa; bu, AKP’nin sonu olur. TC, Kurdistan’i tanimaz. ABD, BM’de bastirir ve bircok ulke Kurdistan’i tanir. TC, Incirlik’i kapatir. Bunun ustune, yurttaki butun ayrilikci yapilar harekete gecirilir; mesela Istanbul’da yogun bir Kurt nufusu var, manipule edilebilir. Isyan ve ic savas gorunumu kazaninca, BM, kurulusundan beri ilk kez hizli karar alarak Turkiye’ye mudahaleye onay verir. Cunku ABD, basindan beri Turkiye’nin sinirleriyle oynayip bizi hata yapmaya zorluyor. Sonrasinda da Birlesik Kurdistan, Ermenistan, Rusya, Ingiltere, ABD ve Yunanistan koordineli olarak bize saldiracaklar. Ya simdiden guclenecegiz, zamani gelince o hatayi bilerek yapacagiz ve hepsine karsi savasacagiz; ya da ABD-AB-Rusya-Cin-Japonya yeni dunya duzeninin koleligini kabullenecegiz. Turkiye’nin etrafinda berbat ulkelerin olmasi ve Ortadogu’daki Kurtlerin ‘bagimsizlik’ ile neyi amacladiklari bilinmemezligi buyuk problemlerdir. Diger buyuk bir belirsizlik ise Ortadogu’nun su an travma geciren cocuklari ve genclerinin gelecekte dunyayi nasil cehenneme cevirecekleri. Mazlumun ahiyla dunya duzeni sadece bir kez kurulur. Yani bundan sonra dunya duzeni kurulmayacaktir. Kafirler, simdi birlikteler; lakin, pasta kuculdukce paylasmak icin birbirlerini yemeleri muhtemel, 2050 yilina kadar. Suriye’de TSK, SSCB’nin Afganistan’daki tuzaga dusmemeli.
Yorumunuz dikkatimi çekti. Bazı öngörüleriniz gerçekçi mesela ABD nin Türkiye nin sabrını zorlaması, iplerin gerilmesi durumunda Türkiye de karışıklık çıkarılma ihtimali. Vs. Fakat bazı noktalarda aceleci davranmışsınız. Mesela ABD japonya yeni dünya düzenindeki konumumuz, kölelik, bunlar üzerinde çok dikkatli düşünülmesi gereken ve çabuk hareket edilmemesi gereken noktalardır. Yorumunuz için teşekkür ederim. Ayrıca Türkiye nin Suriyede Afganistandaki gibi bir tuzağa düşmemesi gerektiği konusundaki görüşünüzede katılıyorum. Bunlar basit gibi görünen fakat ülkemiz için hayati konulardır.
Katiliyorum yaziniza kesinlikle bir Kurt bolgesi olusturulmaya calisiliyor.. AMA esad,Türkiye,rusya,Iran stratejik olarak buna izin vermicek ve bence pusuda bekliyen israil ve savasa tam anlamiyla mudahil olmayan AB ve ABD devreye girecek ve suriyede kurulacak olan kürt devletinin hamisi olacaklar
Bu dedikleriniz tahminlerin ötesine geçip kehanete girer. O nedenle bu konuda yorum yapamayacağım. Farkettiyseniz yazımın hiçbir yerinde gelecekle ilgili bir tahminde bulunmadım. O nedenle size dostça bir tavsiye vereyim: Gelecek yerine şuan ki yaşadığınız zamanı, geçmişide iyi okuyarak anlamaya çalışın. Bu, gelecek tahmini yapmaktan daha önemlidir.
Savaş tam anlamı ile bitmeden kimin karlı kimin zararlı çıktığını söylemek için erken değil mi? ASTANA görüşmeleri beklenmeli bence. İSRAİL konusunda sana katılıyorum.
Bazı gerçekleri anlamak ve kabul etmek gerek. Astana görüşmesinin sonucunda ne olacak? Suriye ve orta doğu bölgesi savaş öncesi durumuna geri dönecek mi? Rusya, Suriye de döktüğü parayı çıkarabilecek mi? Ya da Suriye kaybettiği askerlerini geri alabilecek mi? Bu vb. bir çok soru. Bu görüşme en fazla savaşı durdurabilir. Ama ülkelerin uğradıkları zararları karşılar mı? Orası tartışılır. Fakat bana pek gerçekçi gelmiyor. O nedenle yaptığım değerlendirme 2011 yılından şimdiye kadar ki zamanın değerlendirmesidir. Bir filmi geri sarabilirsiniz ama zamanı asla.
Doğrular konuşulmuş tebrikler. Arap baharları maalesef Arap hezeyanlarına dönüştü. Ülkelerin toparlanması zorunluluk halini aldı.
İsrail 2006’da Lübnan’da denediğini yakında tekrar deneyebilir ve karşısında artık güçlü bir Hizbullah bulamaz. İran ve Lübnan arasındaki bağlantı ülke Suriye can çekişiyor.
ABD, BM ve NATO İsrail güvenliği ve menfaatlerine çalışıyor. Amaçları petrol, para falan değil. Öyle olsaydı Irak’ta, Afganistan’da, Suriye’de milyonlarını harcamazlardı.
İsrail terör devletinin kurulması Ortadoğu’ya sadece kan getirdi. Arap-İsrail savaşları, 6 gün savaşları, Filistin intifadası, Lübnan-İsrail savaşı ve bunlarla elde edilemeyenlerin Arap Baharı görünümü altında Arap Hezeyanları ile elde edilmeye çalışılması.
Ayrıca en büyük sorun İsrail karşıtı gözüken ülkelerin garip bir şekilde kimi zamanlar İsrail ile güle oynaya ilişki kurması.
Tarafsız bir bakış açısı ile yazılmış bir yazı
Size katılıyor ve analiziniz için teşekkür ediyorum.
Malesef medya mız tek açıdan yayın yapıyor. Doğru yayın ve Analizleri toplum olarak çok göremiyoruz. Haklı olarak ilk refleksle Kendi siyasi düşüncemizin haklı olduğunu ispatlsmaya çabalarız.
tv lerde kişiler özgür düşüncelerini açıkça paylasamiyor.
Korku ve baskılar güç sahip lerinin sopası oluyor. Hedef olmaktan korkuluyor.
Umut ederim ki toplum olarak bu çıkmaz siyasetten çok çabuk çıkarız. Akıl mantık ve sağ duyuyla REFAH GÜNLER BİRLİKTE İNŞA EDERİZ.
Suriye’nin durumu Esad ın güç zehirlenmesi : (Diktatörlük , mezhepci tekçi anlayiş) nedeniyle bu hale geldi. Esad devrilmedi ama kazanan da olmadı. Ve şuanki haliyle ABD ve israil günün kazananı. TramP tan fazla birsey beklenmemeli.ÇÜNKÜ TRAMP İSRAİL’E SESLENEREK (20 OCAĞA KADAR SABREDIN ) DİYE TWIT ATTI. İSRAİL’İ DESTEKLEDIGINİ ANLAMAK ZOR DEĞİL Rusya’ya da 100 YILKİ ANLAŞMADA OLDUĞU GİBİ SÖZ SAHİBİ OLMAK İSTİYOR. VE ŞU GERÇEĞİN FARKINDA YENİ OLUŞTURULACAK ORTADOĞU’DA KÜRDİSTAN VE KÜRT REALİYESİ 100 YIL ÖNCEKİ GİBİ ZAYIF DEĞİL VE GÜÇLÜ BİR DİNAMİK HERKES DOS OLMAYA ÇALIŞIYOR. YANİ 2 ULKEDE aynı düşüncede BOP U ikiside destekliyor. TÜRKİYE Burda tek başına olduğunu asla unutmamalıyız GERÇEKLERİ GÖRMELİYİZ KÜRTLERE VE KÜRDİSTANA KARŞI ALGISINI ORTADAN KALDIRMALI.
Bunun için türkiyenin bence TEK seçeneği var.
TOPYEKÛN BARIŞ
Barış için ilk olarak kendi içindeki kürt sorununu çözmek ve Kürtlerle olan bin yıllık tarihi bağlarını güçlendirmek.
TOPYEKÛN SAVAŞ ise : savaşın kazananı yok ve başka Türkiye DE yok
Öncelikle yorumunuz için teşekkür ediyorum. Dediğiniz gibi Türkiye den başka yaşayacak ülkemiz yok. O nedenle ülkemizin birlik ve bütünlüğü çok önemli. Medyada yapılan yanlı yayınların farkındayım. Ve sizin bu konudaki görüşünüze katılıyorum. Kürtler ve Kürdistan konusundaki hassasiyetinizi de anlıyorum. Şunu belirtmek isterim ki yazımda Kürdistanın geçtiği bölüm benim fikir ve düşüncelerim değildir. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bakış açısına göre yazılmıştır.(Her ülkenin ulusal tehdit algılamasına bağlı olarak) Bunu da zaten gazete ve televizyonlarda görebiliyoruz. Yazdığım yazıyı elimden geldiği kadar tarafsız bir bakış açısıyla ve kutuplaştırmaya veya kışkırtmaya kesinlikle izin vermiyecek şekilde, kurduğum her bir kelime ve cümleye dikkat ederek yazmaya çalıştım. Kendimi övmek için söylemiyorum ama bu yazı, üzerinde çok düşünülmüs çok dikkat ve emek edilerek yazılmış bir yazıdır. İlgili olan bütün arkadaşlara teşekkür ederim.
Rusya’nın kazancı olmadığı çok yersiz bir düşünce. Amerika’nın BOP projesi yerle bir oldu ve milyar dolarları boşa gitti. Suud, Katar’ın da sermayelerinin boşa gitti.
Yazının Rusya ile ilgili bölümünü dikkatli okursanız zararlı çıkmasının nedenini açıkladım. ABD nin BOP projesinin yerle bir olduğunu, Suriye ve Irak ta ki kürt bölgelerinin tamamını yerle bir etmediğiniz sürece iddia edemezsiniz. Suriye deki kürt kantonları birleşmemiş olabilir ancak ABD, pyd ye destek vererek Rakka operasyonunu sürdürüyor.
Maddi yönden haklı olabilirsiniz ama siyasi yönden haklılık bulmadım. Esad’ın da dediği gibi Kürt Kantonu’nun ömrü uzun olmayacak. Bu öngörülebilir bir şey çünkü Suriye savaşının elbette sonu gelecek ve Kürtler, kuzeyde tutuanamayacaklar.
Elbette sizin görüşünüz. Saygı duyarım. Fakat sizinle aynı görüşte değilim. Öncelikle bu düşüncenizin dayanağı nedir? Yani neye güvenerek bunu iddia ediyorsunuz? Esad ın bu şekilde bir açıklama yapması pek gerçekçi değil. Çünkü bu kantonların arkasında ABD olduğunu unutuyorsunuz. Ve kürt güçleri bu bölgeleri savaşarak ele geçirdi. Ve etkinliğini gittikçe arttırıyor. O nedenle savaşmadan bu bölgelerden çekilmiyecektir. O nedenle Esad ın bu dediğinizi gerçek kılabilmesi için Kürt kantonlarının tamamına savaş ilan etmesi ve bunları yenmesi gerekir. Bu sadace Esad için değil diğer devletler içinde geçerli. Yukarıda saydığım Suriye nin uğradığı kayıplar da dikkate alınırsa Esad ın böyle bir şeyi gerçekleştirme ihtimali çok zayıf. Ve savaşın sonunu bekleyerek kantonların düşeceğinden medet ummak pek doğru bir yaklaşım olmaz. Bu nedenlerden dolayı Esad ın düşüncesini öngörülebilir bulmadım. Unutmayın! Her zaman gerçekçi olun.
suriyeden sonra savaşın en çok etkilediği ülke lübnandır. nüfusunun dörtte biri kadar mülteci aldı ve demografik yapısı tamamen değişti. alevi-sünni, şii-sünni çatışmaları oldu. suriyede ki dinci örgütler lübnana 2015’te pek çok kez sızmaya çalıştı.
mülteciler türkiyeninse 20’de biri ediyor. ürdün bile mülteci faktörü yüzünden türkiyeden daha çok etkilendi.
Dikkat ettiyseniz yazının başında şu cümle geçer. “Kesin bir sıralama yapmak mümkün olmasa da” Lübnan hakkında dedikleriniz doğru olabilir. Daha fazla bilgi ile yapılacak derin bir analiz sonucunda sıralamada değişiklikler de olabilir. Yazdığım yazı eleştirilere ve geliştirilmeye açıktır.
İlginiz için teşekkürler…
Çok güzel bir çalışma olmuş, emeğine sağlık.
Teşekkür ederim. Yazımı beğendiğinize sevindim.