Şangay İşbirliği Örgütü ve Türkiye Faktörü  

4733
ŞİÖ

1.GİRİŞ

    1990’lı yılların başında Asya’da SSCB gibi büyük bir devletin yıkılması Avrasya siyasi yapısını tümüyle değiştirmiştir. Değişen bu bölgede oluşan boşluğu doldurmak amacıyla Asya’nın iki büyük gücü olan Çin ve Rusya ilişkilerini geliştirmişlerdir. Rusya ve Çin’in yakınlaşmasıyla birlikte bölgede cereyan eden hareketlilik Şangay İşbirliği Örgütü’nün kurulmasına önayak olmuştur. Kurulmasının temel nedenlerinden birisi olarak görülen sınır sorunlarını çözmek ve komşuluk ilişkilerini daha güvenli bir zeminde gelişmesini sağlamak amacıyla önceleri Şanghay Beşlisi ismiyle bilinen yapı, 2001 yılında Özbekistan’ın da katılmasıyla Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) adını almıştır.

    Bu yeni isimle birlikte Şanghay Beşlisi’nden kalma; sınır sorunlarını karşılıklı diyalogla çözme anlayışını genişleterek kuruluş amacını “bölgesel güvenlik ve barışı korumak; terörizm, radikal akımlar, uyuşturucu ve ekolojik sorunlar ile mücadele etmek, bunun yanında ekonomi, enerji, turizm, ulaştırma, bilimsel ve kültürel alanlarda işbirliğini artırmak ve demokratik ve rasyonel yeni bir küresel siyasi ve ekonomik düzen oluşmasına katkı sağlamak” olarak yenilemiştir.

    Yukarıda kısa bir özetle anlatmaya çalıştığım birliği daha detaylı ve buna ek olarak değişen dünya düzeninde Türkiye faktörünü de ekleyerek anlatmaya çalışacağım.

 2.ŞANGHAY İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ’NÜN DOĞUŞU, ÜYELERİ VE YAPISI

 1991 yılında meydana gelen Sovyetlerin yıkılmasıyla Doğu Bloku büyük bir hüsran yaşamıştır. Yıkılma sonrası bağımsızlığını yeni kazanan devletlerle mevcut devletlerarasında yaşanan sınır problemleri bölgede büyük bir güvensizlik zaafiyeti oluşturmaya başlamıştır. Bunun en güzel örnekleri ise Çin ve Rusya arasında yaşanan sınır problemleridir. Bu sınır problemlerini aralarında çözmek ve karşılıklı güven artırıcı önlemler alınması maksadıyla 26 Nisan 1996 yılında Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan ülkeleri kurulacak olan bu yapıya adını veren Şanghay şehrinde toplanmışlar. Toplanan ülke sayısının beş olması sebebiyle Şanghay Beşlisi olarak anılmaya başlamıştır.

ŞİÖ üye ülkeleri (koyu mavi üyeler, açık mavi üyeliği devreden ülkeler)

    Bu beşlinin ilk olarak konuştukları konu ise toplanmalarına sebebiyet veren sınır çözümleri ve karşılıklı güven artırıcı önlemler olmakla birlikte, 2001 yılında Özbekistan’ında bu yapıya katılması sonucu mahiyetini büyük ölçüde değiştirmiştir. Yukarıda yazmış olduğum “bölgesel güvenlik ve barışı korumak; terörizm, radikal akımlar, uyuşturucu ve ekolojik sorunlar ile mücadele etmek, bunun yanında ekonomi, enerji, turizm, ulaştırma, bilimsel ve kültürel alanlarda işbirliğini artırmak ve demokratik ve rasyonel yeni bir küresel siyasi ve ekonomik düzen oluşmasına katkı sağlamak” amaçları olarak yenilenmiş ve beşli Şangay İşbirliği Örgütü olarak anılmaya başlamıştır. Bu yeni amaçlar ile birlikte üyeler artık birbirlerine karşı daha açık politikalar izleyecek ve güvenlik konularında daha güçlü bağlarla birbirlerine bağlanacaklardır. Bu amaçla her yıl devlet başkanlarının katılımıyla gerçekleştirilen toplantılarda çeşitli anlaşmalar yapılmış, örgüt sıkı bir işbirliğine dayanan kurumsallaşmaya varmıştır.

    ŞİÖ kurulduğu dönemdeki üye sayısı ile devam etmekle kalmamış 2001 yılında Özbekistan’ın katılmasının ardından birçok Asya ülkesi bu sisteme girmek için deyim yerindeyse fırsat kollamaktadırlar.  Örgütün 6 tam üye, 6 gözlemci ülke ve 6 diyalog ülkesi bulunmaktadır. Üyelerine bakacak olursak: Tam üye ülkeler; Rusya, Çin, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan ( buna şuan gözlemci konumunda bulunan Hindistan ve Pakistan’ ın 2017 yani bu yıl içerisinde asil yani tam olarak üye olması beklenmektedir.). Gözlemci ülkeler; Afganistan, Belarus, Hindistan, İran, Pakistan ve Moğolistan. Son olarak diyalog ülkeleri ise; Türkiye, Azerbaycan, Kamboçya, Nepal, Ermenistan, ve Sri Lanka’dır. Bu, tam üye, gözlemci üye ve diyalog üye ülkelerine, Asya ülkeleri tarafından rağbet gördüğü sürece üye sayısını daha da artıracağına kesin gözüyle bakılmaktadır. Şangay İşbirliği Örgütü’ne gözlemci üyelerinde dahil olması durumunda dünya nüfusunun yarıya yakınını içine alan bir nüfusun söz konusu olduğunu ve Pazar açısından son derece önemli ve belirleyici olduğunu söylemek lazım.[1]

    Şanghay İşbirliği Örgütü’nün kurumsal yapısına bakacak olursak: devlet başkanları konseyi, hükümet başkanları konseyi, dışişleri bakanları konseyi, milli koordinatörler konseyi, ŞİÖ genel sekreterliği, bölgesel anti-terör merkezi, daimi temsilciler, bakanlık veya kurum başkanları toplantısı, özel çalışma grupları, iş konseyi, interbank konsorsiyumu ve ŞİÖ forumu.[2]  yapılarından oluşmaktadır.

    Üye devletlerin Devlet Başkanları örgütün en üst karar alma organı olarak önemli konularda karar almak ve gerekli talimatları vermek amacıyla yılda en az bir kez toplanmaktadırlar.

    Aynı şekilde Hükümet Başkanları da örgütün stratejilerini tartışmak, bütçe, ekonomi ve diğer alanlardaki işbirliğine dair önemli sorunlara çözümler üretmek üzere yılda bir kere toplanmaktadırlar.

Dışişleri Bakanları Konseyi; Bu konseyde Devlet Başkanları Konseyi’nden bir ay önce toplanır ve bu konseyin gündemini belirleyen, daha çok uluslararası sorunların yoğunlukta görüşüldüğü konseydir. Bu konsey örgütün en fonksiyonel organlarından birisidir diyebiliriz.

Temsilcilikler Konseyi; Örgüte üye ülkelerin işbirliği yaptıkları alanlarda temsilcilerin katıldığı kapsamlı görüşme ve antlaşmaların altyapısının oluşturulmaya çalışıldığı önemli bir organdır.

Ulusal Koordinatörler Konseyi; ŞİÖ üyesi ülkelerin ulusal koordinatörlerinin katıldığı ve yılda en az üç defa toplanan ve bir anlamda tüm diğer organları yönlendiren organdır.

Bölgesel Anti-terör Ajansı; Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te yer alan anti-terör şubesidir, daimi niteliktedir. [3]

  1. ÖRGÜTÜN AMACI

    Örgütün kuruluş amacını başta yazmış olduğum özet ve birinci bölümde özet olacak şekilde yazmıştım fakat genel anlamda örgütün kuruluş amacını üç ana başlık altında inceleyebiliriz.

 

3.1 Ekonomik İşbirliği

    Şanghay İşbirliği Örgütü’ne üye ülkeler kuruluş aşamasında ekonomik işbirliğinin önemini vurgulamışlar, 2003 yılında da ekonomik işbirliğinin çerçevesini genişletmek adına bir antlaşma imzalamışlardır. Çin dışındaki üyelerin Avrasya Ekonomik Topluluğuna üye olmaları,  2003 yılındaki antlaşma sırasında bir serbest ticaret bölgesi oluşturulmasının önünü açmıştır. 2004’te bu alanda 100 farklı girişim yapılmasını amaçlayan bir anlaşma daha imzalanmıştır.

    2005 yılında Şanghay İşbirliği Örgütü İnterbankı’nın kurulması kabul edildi ve enerji alanında işbirliğinin arttırılmasına öncelik tanınacağı açıklanmıştır. İnterbank kurulu ilk toplantısını 2006 yılında Pekin’de yapmıştır. İnterbank’ın kurulmasını ardından örgütte bir enerji ajansının kurulması teklifi yapılmıştır.[4]

3.2.Güvenlikte İşbirliği

    Örgütün en önemli kuruluş amaçları arasında bulunan sınır güvenliği ve terörizm konuları örgütün üye devletleri arasında karşılıklı güven çerçevesinde taviz vermedikleri konular arasındadır. Öyle ki terör, söylemlerde örgüte üye devletlerin ana düşmanı olarak gösterilmiş, terörizm karşıtı söylem güvenlik konusundaki temel söylem haline gelmiştir.

    Özellikle bölge güvenliği konusunda da, ŞİÖ üyeleri düzenli olarak uluslararası güvenlik konjonktürü gibi meseleleri ele alıp görüş alışverişinde bulunmaktadırlar. 16-17 Haziran 2004 yılında yapılan zirvede Bölgesel Anti Terör Ajansı kurulmuştur. 2003, 2005 ve 2007 yıllarında yapılan kapsamlı tatbikatlar uluslararası kamuoyunda çok ciddi ses getirmiştir ve tepki çekmiştir. Bu tatbikatların çok geniş kapsamlı olması uluslararası kamuoyuna verilmek istenen bir mesajmış gibi algılanmıştır. Bunun dışında Ekim 2007’de Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü ile güvenlik, kaçakçılık ve uyuşturucu trafiği hakkında bir antlaşma imzalanmıştır.[5]

3.3. Kültürel İşbirliği

    ŞİÖ, ekonomik, askeri ve diplomatik ilişkilerin çeşitlendirilmesinin yanında, ticaret ve kültür alanlarındaki işbirliğini de artırmayı amaçlamaktadır. Kuruluş söyleminde de yer aldığı gibi ŞİÖ ailesi diğer amaçları gibi kültürel işbirliğine de önem arz etmektedir. Öyle ki 2002 yılında Pekin’de Kültür Bakanları zirvesi yapılmış ve ortak bildiri imzalanmıştır. 2005 Astana zirvesinde ise bir ŞİÖ Sanat Festivali ve bir sergi düzenlenmiştir.

  1. TÜRKİYE’NİN BU ÖRGÜTE GİRME SERÜVENİ

    Asya ve Avrupa kıtalarının kesişim noktasındaki Türkiye, yüzyıldan daha uzun süredir siyasi ve ekonomik gelişmesini Batıya yönelerek sağlamakta ve 1959 yılından bu yana da şimdiki ismiyle Avrupa Birliği’nin (AB) üyesi olmaya çalışmaktadır. AB ile ilişkisinin son yıllarda durağan bir şekilde devam etmesi, Avrupalı bazı yetkililerin aleyhte açıklamaları ve bu ilişkinin geleceğine yönelik belirsizlikler, Türkiye’nin alternatif entegrasyonlar, teşkilatlar veya işbirlikleri üzerinde durması ve bu konuda araştırmalar yapmasını gerekli kılmıştır. Her ne kadar ekonomik ve siyasi olarak Türkiye için en önemli ortak hala AB olsa da Türkiye’nin geleceği için yeni dış politika ve strateji seçeneklerini değerlendirilmesi doğru olacaktır. Yakın tarihteki gelişimiyle söz konusu seçenekler içinde en çok öne çıkanlardan birisi Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) olmuştur. Geçmişten bu yana bakacak olursak Türkiye 1991 yılına kadar yani SSCB’nin dağılmasına kadar bu bölge ile yakından ilişkiler kuramamıştır. Bunun nedeni olarak o dönemki Türk Dış Politikasının etkisinin olması gibi başkent Moskova’nın da tutumunun unutulmaması gerekir. Burada yapılması gereken geçmişi yargılamak değil de yanı başımızda ortaya çıkan ve yakın bir gelecekte belki de dünya sahnesine önemli bir organizasyon olacak bu örgüte mesafeli yaklaşmak geçmişi tekerrür etmekten öteye gitmeyecektir. 1991’den sonraki dönemlere bakacak olursak bağımsızlığını kazanan Türk Cumhuriyetleri ile hem siyasal anlamda hem de ekonomik ve kültürel işbirliği bağlamında karşılıklı yakın ilişkiler kurulmaya başlanmıştır.

    Türkiye’nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yapılan bir konuşmada, Soğuk Savaş’ın sona ermesi ve Sovyetler Birliği’nin dağılmasının Türkiye’ye bölgede lider olma fırsatı verdiğini ifade etmiştir. Özal konuşmasında dörtyüz yıl aradan sonra çıkan böyle bir fırsatı Türkiye’nin kaçırmaması gerektiğini söylemiştir.[6] Fakat yönünü Batı’dan geri çevirmeyen Türkiye, AB’den istenilen konumu elde edemeyince 2005 yılında dönemin Başbakanı Recep Tayip Erdoğan’ın Rusya ziyareti esnasında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e ŞİÖ’ ne girmek istediğini belirtmiş ve Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev ile ortak istişareler sonucunda olumlu yönde yaklaştıklarını ifade etmişlerdir. Fakat bir diğer faktör olan Çin Halk Cumhuriyeti tarafından kabul görülmemiştir. Bu arada,  aynı dönemde İran ŞİÖ’ ne başvurması ve gözlemci statüsü olarak kabul edilmesi manidar bulunmaktadır. Türkiye 2011 yılında üyelik başvurusunu tekrar yapmış, bu kez de durumunun 2012 yılında görüşüleceği belirtilmiştir. Şanghay İşbirliği Örgütü’nün 6-7 Haziran 2012’de düzenlenen 12. dönem liderler zirvesinden önce, 11 Mayıs 2012 tarihinde örgüt, üye devletlerin Dışişleri Bakanları Toplantısı Pekin’de gerçekleşmiştir. Toplantıda açıklanan Şanghay İşbirliği Örgütü Dışişleri Bakanları Sonuç Bildirgesi’nde, Türkiye’ye “diyalog ortağı”, Afganistan’a ise “misafir gözlemci” statüsünün verilmesi konusunun ele alınacağı belirtilmiştir.[7] Bu bildiriye bakılacak olursa Türkiye’nin bu örgüte tam üye olması Çin ile aralarında ekonomik ve stratejik düzeylerde gelişmesine bağlıdır diyebiliriz.

    Türkiye’nin Orta Asya’daki jeopolitik çıkarları ve bölge halkıyla tarihsel, kültürel, dini ve etnik bağlarından dolayı diyalog ortağı statüsüyle yetinmeyeceğini anlamak zor değildir. Çünkü bu bölgede, akraba toplulukları, dost ve kardeş Türk Cumhuriyetleri ve İslam ülkeleri bulunmaktadır. 1992 yılından itibaren karşılıklı ticaret hacminin hızla arttığı bu ülkelerin doğal kaynaklar bakımından sahip oldukları zenginlikleri dikkate aldığımızda, ekonomik ve siyasal alanda işbirliği potansiyelimizin ne kadar geniş olacağı daha net olarak ortaya çıkabileceğini söylemek lazım.

    Türkiye’nin hem AB üyeliği sürecinde olması hem de NATO üyelisi olması ve Çin’in daha önceki ŞİÖ politikalarında dile getirdikleri Türkiye’yi aralarında görmek istememeleri gibi söylemlerinden sonra, Şanghay İşbirliği Örgütü’nün (ŞİÖ) alt organizasyonlarından biri olan Şanghay Enerji Kulübü’nün 2017 yılı dönem başkanlığını Türkiye’ ye vermeleri büyük bir jest olmuştur. Bu görev ilk kez Şanghay İşbirliği Teşkilatı üyesi olmayan bir ülkeye verilmiş olması bizim için büyük bir prestij arz etmektedir.

  1. ÖRGÜTE GİRMENİN ZORLU YANLARI VE TAM ÜYELİK SONRASI FAYDALARI

    Soğuk Savaş sonrası Avrasya’daki boşluğu doldurmak için oluşturulan bu örgüte Batı bloğunda bulanan Türkiye olarak girmeye çalışmanın elbette ki zorlukları olacaktır. Lakin örgüte diyalog ülkesi olarak üyeliği bulunan Türkiye’nin tam üyelik sonrasında elde edeceği kazanımları da unutmamak gerekir.

    Öncelikle örgüte girmenin zorluklarına bakacak olursak daha önce de belirttiğimiz gibi Türkiye yarım asırdan fazladır AB’ye girmeye çalışmaktadır. Türkiye’nin Batı cephede görünmesi ve NATO üyesi olması Batı ile siyasal ve güvenlik alanında pürüz yaşayan Çin ve Rusya’yı endişeye sevk etmektedir.  Son dönemde Türkiye’nin çok yönlü dış politikası belli bir ölçüde bu tür endişeleri giderebiliyorsa da, farklı siyasal değerlere sahip olması ve bölgesel sorunlar üzerinde farklı tutumları (örneğin Ortadoğu’daki gelişmeler) daha ileri düzeyde Çin ve Rusya ile işbirliği yapmasını kuşkulu hale getirmektedir. Türkiye’nin üyeliği zaman zaman ABD’nin Örgüt’ e üyeliği ile birlikte yorumlanmaktadır. Yani Türkiye’nin aslında ABD ile birlikte hareket ettiği yorumlanmaktadır. [8] Bu olumsuz gelişmelerin yanında ŞİÖ’ nün Şanghay Enerji Kulübü’nün 2017 yılı başkanlığını örgüt üyeleri dışından yani Türkiye’ye vermeleri yukarıda söylemeye çalıştığımız olumsuz durumları gölgelemektedir. Türkiye’nin bu örgüte tam üye olması durumunda yararlanacağı durumları söyleyecek olursak;

  1. Türkiye resmen Rusya ve Çin gibi devletlerin tercih edilen siyasi ortağı olacaktır;
  2. Şanghay İşbirliği Örgütü ile işbirliği sayesinde Ankara SSCB sonrası topraklarında doğrudan faaliyette bulunma ile ilgili meşru fırsatı bulmuş olacaktır;
  3. Şanghay İşbirliği Örgütü Türkiye’ye sadece büyük bir bölgedeki bütün süreçleri

dışarıdan gözlemekle kalmayıp, gelecek bölgesel güvenlik sisteminin oluşturulmasına artan etkisini yaratabilen aktif oyuncu olma imkânını sağlayacaktır;

4.Türkiye arkası Doğu’da sağlamken Batı ile ilişkileri başka bir şekilde kurabilecektir.

5.Türkiye Şanghay İşbirliği Örgütü’nün Asya bölgesinde planladığı geniş çaplı enerji

projelerinin gerçekleştirilmesine katılma ve Avrupa ekonomisinin duraklama sürecine girmesi halinde kendi ürünleri için büyük bir satış pazarını elde etme fırsatını yakalamış olacaktır.[9] Nitekim AB’nin şu aralar kendi aralarında yaşadığı ortak para kullanımı kargaşası ve üye devletlerin özellikle de kurucu üyelerin buna sıcak bakmaması AB içerisinde çatlak oluşacağı ve uzun ömürlü olmayacağı gözlemlenmektedir. Bu nedenle Türkiye’nin olası bir AB dağılması sonrası hüsrana uğramaması için bu örgüte önem vermelidir. Örgüte büyük katkıları olcağı konusunda şüphe yok. Hatta Türkiye’nin bu örgüte katılması örgütün çalışma şeklini değiştirecek ve daha dinamik hale getirecektir. Bu gelişmeler sadece Şanghay İşbirliği Örgütü’nün üye ülkeleri değil işbirliği yaptığı bütün devletlerin çıkarları ile uyumlu olduğu görülmektedir.

  1. SONUÇ

    1996 yılında Şanghay Beşlisi olarak temeli atılan oluşum, 2001 yılında Özbekistan’ında katılımıyla Şanghay İşbirliği Örgütü adını almıştır. Başlangıçta bölgesel güvenliğin sağlanması amacıyla yola çıkan “Beşli” kısa bir süre sonra mahiyetini büyük ölçüde değiştirmiş; ekonomik, siyasi, askeri ve kültürel işbirliği alanlarını da kapsamına alarak yeni bir uluslararası örgüt olarak kurumsallaşmasını pekiştirmiştir. Bu pekiştirmeyi düzenli olarak her yıl yapmış oldukları Devlet Başkanları, Hükümet Başkanları ve diğer konseylerin toplantılarını örnek gösterebiliriz.

    Türkiye’nin 1996 yılında kurulan bu örgüte önce 2005 yılında başvurmuştur. Rusya ve Kazakistan’ın olumlu yaklaşımlarına rağmen Asya’da yükselen güç Çin’in kabul etmemesi üzerine eli boş dönen Türkiye, 2011 yılında dönemin Başbakanı tarafından Rusya ziyareti sırasında tekrardan gündeme getirilmiş ve 2012 yılında kesinleşen diyalog ülke statüsü ile Şanghay İşbirliği Örgütü’ne girme serüveni başlamış durumdadır. Türkiye yarım asırdır başka bir serüvenin peşinde olduğu bilinen bir gerçektir. Tabi şimdi herkesin korkusu yeni başlayan bu ŞİÖ serüveninin kabus olan AB serüvenine benzeme olasılığıdır diyebiliriz.

    Türkiye’nin yeni kurulan bu oluşuma katılma isteğinin ve ilerde oluşuma tam üye olarak katılması durumundaki artıları eksileri tabi ki olacaktır. Ama öncelikli olarak Türkiye’nin bu oluşuma hazır olup olmadığı düşünülmeli ve bu konuda öneriler sunulmalıdır. Şimdi bakacak olursak yukarıda da dediğim gibi Türkiye yarım asırdan fazladır AB’ye girmeye çalışıyor fakat bir netice alınabilmiş değil. Alınamamış neticeler ve AB’nin vermiş olduğu ama yerine getirmediği vaatleri göz önüne alarak yıllardır girmeye çalıştığımız organizasyona bir kereden sırt çevirmemiz bizi derin bir kuyuya itebilir. Çünkü girmeye çalıştığımız örgütün bizi kesin olarak tam üye yapacaklarına dair bir bilgi edinilebilmiş değiliz. Nitekim Avrupa Birliği’ne de başvuru yapalı yarım asrın üzerinde ve halen kapıda bekliyoruz. Bu örgüte fazla yükselmeden yavaş ama emin adımlarla yürümek gerekir. Her ne kadar Asya’da bulunan akraba, dost ve kardeş Türk Cumhuriyetleri ve İslam ülkeleri olması ve bizi yanlarında istemeleri kadar, birleşmemizi, bir arada olmamızı istemeyen ülkelerin varlığından da söz etmek gerekir. Türkiye’nin bu durumdaki pozisyonu aslında gayet açık; Türkiye dost ve kardeş Cumhuriyetlerle ekonomik, askeri, siyasi, sosyal ve kültürel işbirliğini daha sıkı bir şekilde artırması gerekmektedir. Aynı şekilde diğer Asya ülkelerine karşı da aynı hassasiyetle yaklaşmak zorundadır. Bunları yaparken de devlet aklının kullanıldığı uluslararası hassasiyetlerin de göz önünde bulundurulduğu aşamalı bir kopuş gerçekleştirerek AB’ ye sırtını çevirmelidir. Yüzünü Doğu’ya çevirmeli ama Batı’ya da tam anlamıyla sırtını dönmemeli, özellikle ekonomik anlamda, şuan ki pozisyonunu korumalı ve Asya ile Batı arasındaki jeopolitik ve jeostratejik konumunun önemini hiçbir zaman unutmamalı ve unutturmamalıdır.

    Son olarak aynı okul ve bölümde okuyan Sefer GELEN arkadaşımın iki üç ay önce yazmış olduğu “Nur topu gibi bir çocuğumuz mu oldu!?!? “ŞİÖ”  adlı  köşe yazısında dile getirdiği paragrafı sunarak bitirmek istiyorum. “Üç tarafı denizlerle çevrili olmamızın yanında, dört tarafı düşmanlarla çevrili bir millet olduğumuzu akıldan çıkarmadan “devlet aklının” kullanıldığı, ülke menfaatlerinin ön planda tutulduğu, ileriyi gören, uluslararası hassasiyetlerin göz önünde bulundurulduğu sadece bu güne değil geleceğe de uzanan “milli” bir politika izlenmelidir. Sonuç olarak tam bir kopuş veya tam bir bağlılık olmamalı “yağmurdan kaçarken doluya tutulmamalıyız”.

Emrah Bozkurt*


*StratejikOrtak.com misafir yazar.

[1]  Selçuk DUMAN, ŞANGAY İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (SHANGHAİ COOPERATİON ORGANİZATİON) https://www.academia.edu/29990064/SANGHAY_%C4%B0%C5%9EB%C4%B0RL%C4%B0%C4%9E%C4%B0_%C3%96RG%C3%9CT%C3%9C_SHANGHA%C4%B0_COOPERAT%C4%B0ON_ORGAN%C4%B0ZAT%C4%B0ON_. 19.02.17.

[2] Nejat ÇOĞAL,ÇOK KUTUPLU DÜNYA PROJESİ: ŞANGAY İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ, http://nejatcogal.com/2015/06/09/cok-kutuplu-dunya-projesi-sangay-isbirligi-orgutu/,19.02.17.

 [3]Şanghay İşbirliği Örgütü’nün Ortaya Çıkışı, Yeri ve Geleceği,

http://akademikperspektif.com/2013/10/20/sanghay-isbirligi-orgutunun-ortaya-cikisi-yeri-ve-gelecegi/, 26.02.17.

[4] Kemal Can Andaç, Avrasya’nın Yükselen Gücü: Şanghay İşbirliği Örgütü,

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Ankara,2015,s.8.

[5] Kemal Can Andaç, Avrasya’nın Yükselen Gücü: Şanghay İşbirliği Örgütü,

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Ankara,2015,s.8.

[6] Mahmut YARDIMCIOĞLU, Hüseyin KOÇARSLAN, ÇOK KUTUPLU DÜNYAYA DOĞRU:

ŞANGHAY İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ, dergipark, sayı ?, Kahramanmaraş, s,170. 

[7] Taşkın DENİZ, MEKÂNSAL GÜÇ ASYA’NIN SİYASİ GÜCÜ: ŞANGHAY

İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ, Doğu Coğrafya Dergisi, Erzurum, cilt 18, sayı 30, 2013.s.225.

[8] Erkin EKREM, Türkiye’nin Şanghay işbirliği Örgütü Üyeliği, Stratejik Düşünce Enstitüsü, http://www.sde.org.tr/tr/authordetail/-turkiyenin-sanghay-isbirligi-orgutu-uyeligi/1107, 26.02.17.

[9] NAZLI ÜSTÜN, ŞANGHAY İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ VE TÜRKİYE, Konya Ticaret Odası,2014,s,6. http://www.kto.org.tr/d/file/sanghay-isbirligi-orgutu-ve-turkiye.pdf. 26.02.17.

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

Yazarlık Başvurusu

3 YORUMLAR

Yorum Yaz

Lütffen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz