Arap yarımadasının güneyinde yer alan Yemen, 1918 yılında İmam Yahya’nın önderliğinde Osmanlı’dan bağımsızlığını ilan etmişti. Ancak bu ülke günümüzdekinden farklı olarak sadece Kuzey Yemen’den oluşuyordu. Çünkü ülkenin güneyi daha önceden İngilizler tarafından işgal edilmiş ve Aden kenti merkezli bir protektora kurulmuştu.Bu Kuzey Yemen’de kurulan devlet, Yemen İmamlığı veya Yemen Mütevekkili Krallığı olarak bilinen bir monarşiydi. Bölgede en önemli rakibi ise sınır sorunları yaşadığı, kuzey komşusu Suudi Arabistan’dı.
Konuyu anlamak için yaptığımız bu girişten sonra Soğuk Savaş yıllarına gelirsek İmam Ahmet yönetimindeki Yemen 1958 yılında hem iç sesler hem de Suud baskısından korunmak için Mısır ve Suriye’nin oluşturduğu Birleşik Arap Cumhuriyeti ile bir işbirliği antlaşması imzaladı. Ancak birliğin 1961 yılında çözülmesi ile Mısır-Yemen ilişkileri de bozuldu. Arap dünyasının liderliğine soyunan Cemal Abdül Nasır’ın popülaritesi zayıflamıştı. Nasır, aslında önceden beri monarşinin yıkılması taraftarıydı. Birliğin dağılmasıyla, hem kaybolan popülaritesini hem de Yemen’de bir müttefik kazanarak Kızıldeniz üzerinde tam hakimiyet kurmak için monarşinin yıkılmasına yönelik çalışmalar yaptı. Bunların en önemlisi Mısır’dan yayın yapan ve Nasır’ın ateşli konuşmalarını yayınlayan radyo kanalıydı.
Yemen, ordusunu eğitmek için Irak ile bir antlaşma imzalamıştı. Irak’a giden ve orada Irak monarşisinin yıkılmasına tanıklık eden subaylar halihazırda içinde bulunan durumdan en çok etkilenen kesimdi. Ancak baskın kişiliği ile bilinen İmam Ahmet’in liderliği, kendisine karşı kurulacak tertiplerin önündeki en büyük engeldi. Gizli görüşmeler devam ederken 1962 yılının Eylül ayında beklenmeyecek bir şey oldu ve İmam Ahmet’in öldüğü duyuruldu. Askerlerin beklediği fırsat ayaklarına gelince planlarını uygulamaya koydular. Ahmet’in oğlu, yeni İmam olacak Bedir’e biat etmeyip kılıç kuşanma törenini iptal ettiler. Harekatın başında Kraliyet Muhafız Alayı’nın komutanı, Nasırcı Abdullah as-Sallal vardı. Başkentteki hakim noktaları ve kraliyet saraylarını tutan askerler radyodan cumhuriyetin ilan edildiğini duyurdular. Sarayı bombalamaya varan çatışmalardan sonra yönetimi ele geçirdiler. Böylece Yemen Arap Cumhuriyeti kurulmuş oldu. Ancak öldüğü duyurulan İmam Bedir, saraydan kaçmış ve kırsal alandan Suudi Arabistan sınırına doğru gitmekteydi.
İmam Bedir, kendisi ulaşmadan onun hayatta olduğu haberi Suudi sınırına ulaştı. Kuzey sınırındaki imamlığını kabul eden Zeydi kabileler ile birleşti. Suudi yönetimi de hemen Yemen sınırındaki Necran ve Cizan bölgelerine askeri yığınak yaptı. Monarşistlere silah yardımına başladı. Bu iki taraf birbirleri ile eski düşman olmalarına rağmen yeni ortak düşman karşısında birleşmişlerdi. Nasır ve onun milliyetçi, cumhuriyetçi söylemlerinden çekinen Suudi Arabistan, hemen güneyinde bu eğilimde bir ülke olmasını kabul etmiyordu.
Bununla beraber Yemen küçük bir ülke olması sebebiyle asker sayısı az, cumhuriyetçilerin gücü de zayıftı. Belli başlı şehirlerde hakimiyet cumhuriyetçilerin elindeyken kırsal alanda ülkedeki değişimden haberdar olmayanlar bile vardı. İmam Bedir’in ölmediği ve Suudiler ile işbirliğine gittiği öğrenilince Mısır cephesinde hareketlilik başladı. Askeri istihbarat, müdahale edilmez ise cumhuriyetin ömrünün kısa olacağını bildirirken, karşı cephenin genellikle kabilelerden oluştuğunu küçük bir harekatın bunları korkutmaya yeteceğini söyledi. Böylece Mısır, Yemen Arap Cumhuriyeti’ne askeri destekte bulunacağını açıkladı ve Yemen’e asker gönderdi.. Kuzey Yemen İç Savaşı’nın tarafları belirginleşmişti.
Güney Yemen’i idare eden İngiltere kuzeyde kurulan cumhuriyetin güneyi etkileyeceğini hesap ederek yeni hükümeti tanımadı. ABD, Mısır’ın gönderdiği askerleri geri çekmesini istedi. Nasır’ın cevabı, İmam Bedir’e olan Suudi desteği son bulursa askerlerini geri çekeceğim oldu. Tabi Mısır, Yemen ordusunun eğitimi için ciddi bir miktar askeri bu şartın dışında bırakıyordu. Bir diğer kraliyet rejimleri Ürdün ve İran, Suudi Arabistan üzerinden İmam Bedir’in yanında yer aldı. Hatta bazı kaynaklara göre Mısır’ın ana düşmanlarından İsrail bile kraliyet yanlılarına yardım etti.
Başkent San’a’ya gelen Mısır kuvvetleri harekete geçerek çevre alanlara yayılmaya başladı. Şehirlerden uzaklaştıkça lojistik destekten mahrum kalan askerler zorlu bir süreçten geçiyordu. Burada kısaca Yemen coğrafyasından da bahsetmek gerekir. Arap yarımadasının güneybatısında kalan Yemen’in kıyıdaki dar düz bölgelerinden sonra geri kalanı yüksek bir plato ve çöl alanlarından oluşur. Şehirlerde hâkimiyeti devam ettiren Mısır askerleri yüksek dağlık alanlardaki kırsala girdikçe hareket kabiliyetlerini kaybettiler. Mısır’dan getirilen zırhlı birlik buralara giremezken, kabileler develer ile daha hızlı hareket ediyordu. Kaynak bakımından da kuzeydeki Suudi Arabistan nedeniyle daha avantajlı durumdaydılar. Cumhuriyetçiler ise görece daha uzaktaki Mısır’dan asker ve teçhizat gelmesini bekliyordu.
1964-65 yıllarında savaş tam anlamı ile Mısır için çıkmaza dönmüştü. Kaybedilen asker, para ve siyasi otorite büyük boyutlara ulaşmıştı. Mısır ekonomisi zor duruma düştü. Burada Sovyet desteği devreye girerek Mısır’ın Yemen’e bir hava köprüsü oluşturmasına yardım etti. Mısır uçakları, kraliyet yanlılarının tedarik yollarını kesmek için Suudi topraklarını bombaladı.
Ancak savaşın Mısır’a verdiği zarar her geçen ay devam etti. Mısır, Yemen’e 70 bine ulaşan bir asker göndermişti. Savaşın ekonomik ağırlığının yanında bu durum Mısır’ın savunmasını da sekteye uğratıyordu. Çünkü gönderilen askerler elit birliklerden oluşmaktaydı. Hatta ilk gönderilen askerler özel kuvvetlere mensuptu. Bununla beraber savaşın sosyal, ekonomik ve siyasi baskısından kurutulmak isteyen Nasır, İsrail üzerine yönelttiği söylemlerini daha da sertleştirdi. Buradaki amaç, Mısır kamuoyunun dikkatini başka yönlere çekebilme çabasıydı.
Bu süreç adım adım 1967 Arap-İsrail Savaşı’na taşındı. Savaş sonucunda Mısır büyük bir yenilgi aldı. Sina yarımadası İsrail tarafından işgal edildi. Nasır bütün sorumluluğu üstüne alıp istifa ettiğini açıkladı. Mısır halkı ve çevresindekiler tarafından ikna edilip istifadan vazgeçse de Arap dünyasındaki otoritesini büyük ölçüde kaybetti. 1967 savaşının bir diğer sonucu da Mısır’ın askerlerini geri çekmesi oldu. Suudi Arabistan ile yapılan antlaşma ve ekonomik yardım sözüyle Mısır askerleri Yemen’den ayrılmaya başladı.
Bu durum cumhuriyetçilerde büyük bir şaşkınlığa neden oldu ve Mısır’ı kendilerini yalnız bırakmakla suçladılar. Mısır askerlerine öfke o kadar büyümüştü ki ayrılmadan önce son kez çarşıya çıkan askerler Yemenliler tarafından darp edilmişti. Benzer bir akıbeti darbeden beri Nasırcı çizgisini devam ettiren başkan Sallal da paylaştı. Mısır askeri ülkeden ayrılır ayrılmaz koltuğundan edilip, öldürüldü. Yönetim üçlü bir konseye geçmişti. Kesilen Mısır desteğinden sonra cumhuriyetin yıkıldığı düşünülebilir, ancak öyle olmadı. Çünkü Mısır desteği bittiği gibi kraliyet yanlılarına verilen destekte kesilmişti. Suudiler Nasır’dan nefret eden bir yeni komşu kazanmıştı, Mısırla yapılan antlaşmalar neticesinde yaptığı yardımları sonlandırdı.
İç savaş 1967’den sonra 3 yıl daha devam etti. 1970 yılında Suudi Arabistan’ın Yemen Arap Cumhuriyeti’ni tanımasıyla 8 yıl sonra son buldu. Literatüre Mısır’ın Vietnam’ı olarak geçen bu savaş Soğuk Savaş’ın geri planda kalan bir aşamasıydı. Sovyetler Birliği, Mısır aracılığıyla Yemen’e pilot ve askeri danışman gönderirken, ABD ve İngiltere, Suudi Arabistan ve kralcılara destek vermiştir. Suudilere yapılan mali desteğin yanında Mısır uçaklarının Suudi kentlerini bombalaması üzerine bu sınır kentlerine hava savunma sistemleri yerleştirilmiştir.
1960’lı yıllardaki bu savaş, ideolojik ve siyasi etki bölgesi ile alakalı iken günümüzde Yemen’de devam eden savaş mezhepsel ve siyasi etki bölgesi kurmakla alakalıdır. O dönem Zeydi(Şii) kralcılara destek veren Suudi Arabistan bugün Zeydi Husilere karşı o dönemki rakibi Mısır ile beraber savaş açmış durumdadır. O dönem kraliyet rejimlerinin devamlılığı için Suudiler ile beraber kralcıları destekleyen İran, bugün bölgede Suudi egemenliğini kırmak, kendi mezhepsel etki alanı genişletmek için Zeydi Husilere yardım etmektedir.
Şehmus Kızılkan
StratejikOrtak.com MİSAFİR YAZAR
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.
[…] Ş, Mısır’ın vietnam’ı: 1962 kuzey yemen iç Savaşı, URL: https://stratejikortak.com/2019/06/misirin-vietnam.html. Şubat […]
Yazınız için teşekkürler…
Burada atladiginiz ve yanlis olan tek bir cumle var, o da en son iran ile ilgili yazilan cumle. Bu tarihi surec icerisinde 1979 iran devrimini atlamamak gerek. Yemende kralcilari destekleyenler, devrim ile yikilan şah rejimidir. Suan husileri destekleyenler ise devrimden galip gelenlerdir. Objektif olabilmeniz icin bu bilgiyi de eklemeniz gerekir. Şah kralcilari destekliyordu, iran islam cumhuriyeti husileri desteklemekte. Bu farki vurgulamalisiniz
Merhabalar. Öncelikle yorumunuz için teşekkür ederim.
Ben burada bahsettiğiniz konuya vakıfım ve atlamadım, yazının geneli içinde bu durumu ortaya çıkaran sebepleri anlattıktan sonra son paragrafta yıllar içindeki dış politikadaki değişimden bahsettim. Sadece net olarak ifade etmemiş olabilirim. Örneğin ”…Bir diğer kraliyet rejimleri Ürdün ve İran, Suudi Arabistan üzerinden İmam Bedir’in yanında yer aldı…” burada Şahlık İran’ından bahsettiğim açıktır.
Son paragrafta bahsettiğiniz, İran için geçerli olan durum Mısır için de geçerlidir. Mısır, Abdül Nasır dönemi Sovyetlere yakın iken Enver Sedat ile başlayan Batı ile ilişkiler, günümüze kadar Mısır dış politikasını değiştirmiş bugün Yemen’de eski düşmanı Suudiler ile ittifak kurmalarına neden olmuştur. Bu durum için de İran’da olduğu gibi ekstra bilgi yazmadım.
Son paragrafta sadece yıllar içinde değişen şartların -ki bunları ideolojik ve mezhepsel olarak belirttim- günümüzde farklı şekilde Yemen’e yansıdığını anlatmak istedim. Zira Şahlık rejiminin günümüzdeki İran İslam Cumhuriyeti gibi bölge ülkelerinde mezhepsel etkiler kurma amacı yoktu. Burada ‘zaman içinde değişen şartlara’ bir paragraf açıp, detay vermemem yanlış anlaşılmalara sebebiyet vermiş olabilir.
Bu Yemen Cumhuriyeti olarak bahsettiğiniz Yemen eski Sosyalist Cumhuriyet olan Yemen galiba değil mi?
hayır güney yemen ingiliz sömürgesiymiş daha sonra 1967 de yemen sosyalist halk cumhuriyeti adını almış bence bahsedilen bölge kuzey yemen.
Hayır, Barış beyin de dediği gibi o Güney Yemen’di. Bahsedilen kuzeyde kalan cumhuriyet kurulduğundaki yeni adı ile Yemen Arap Cumhuriyeti’dir.
”…Ancak bu ülke günümüzdekinden farklı olarak sadece Kuzey Yemen’den oluşuyordu. Çünkü ülkenin güneyi daha önceden İngilizler tarafından işgal edilmiş ve Aden kenti merkezli bir protektora kurulmuştu.Bu Kuzey Yemen’de kurulan devlet, Yemen İmamlığı veya Yemen Mütevekkili Krallığı olarak bilinen bir monarşiydi… ”