ABD’nin Perspektifinden Fırat’ın Doğusu

1703

Kronolojik olarak bakıldığında, Kobani Savaşı ile YPG’ye resmi olarak desteğini başlatan Amerika Birleşik Devletleri, aynı cephede bölgesel müttefiki peşmergeyi de Türkiye üzerinden sınırdan geçirerek, IŞİD‘e karşı kara desteği almıştır. Ve masrafının daha az olması dolayısıyla Türkiye’deki İncirlik Üssü‘nden yıllardır örgüt mevzilerine yönelik hava operasyonları düzenlemiştir.

YPG’nin ABD’nin yoğun hava desteğinin ardından moloz yığınlarına dönmüş IŞİD kontrolündeki enkaz şehirlere ve kasabalara bayrak dikmesinin, Fırat’ın doğusu boyunca artması sebebiyle, Arap nüfusunun da fazlalığı göz önünde bulundurularak, bölgedeki aşiretlerden bazılarının da iknasıyla beraber Suriye Demokratik Güçleri kurulmuştur. Çünkü PYD’nin de kendi içinde özellikle Deir ez Zor ve Rakka bölgesindeki operasyonlara karşı olduğu, bu kadar geniş ve Kürt nüfusunun pek bulunmadığı bölgede hakimiyet sağlamasının zorluğu ve IŞİD’in Suriye’deki hücrelerinin kalesi olan bölgelerde güvenlik endişelerinin zirveye çıkmasından ötürü operasyonlara esasında karşı olduğu ancak, ABD’nin örgüte üstü kapalı olarak “desteği kesmekle” tehdidinin ardından operasyonlara mecbur kaldığı bilinmektedir.

Nitekim bu bölgeler ele geçirildiğinden beri, yaklaşı 4000 YPG’li IŞİD tarafından suikast, bombalı araç saldırıları ve EYP tuzaklamaları sonucu ölmüştür. Ve devamlı olarak aynı tip saldırılara hedef olmaya devam etmektedir.

ABD’nin YPG’ye 2017’de yaptığı 120 TIR’lık sevkiyattan bir görüntü.

ABD’nin SDG’ye yardım için düzenlediği binlerce hava saldırısına mukabil yaklaşık olarak 5000 tırlık bir askeri ekipman, zırhlı araç yardımı yaptığı da bilinmektedir. Bunların içinde MANPADS’den, zırhlı araçlara, ATGM’lerden Javelin tipi füzelere ve nice modern teçhizatın olduğu bilinmektedir.

ABD’nin Fırat’ın doğusunda bulunan üslerinin çoğu sınır bölgesinde bulunmakla beraber, bu üslerin hacmi geniş bir alanı kapsamadığından, kolayca boşaltılabilir ve istenirse Suriye güneyine doğru taşınabilir niteliktedir.

ABD’nin SDG’ye özellikle Suriye güneyine yönelik operasyonlarına yoğun destek vermesinin sebebi, haritada görüleceği üzere petrol kuyularının bu bölgede bulunmasıdır. Böylece Esad rejiminin ve IŞİD’in petrol kuyularına erişimi engellenerek maddi kazanç elde etmesinin önüne geçilmesi planlanmaktadır. Nitekim, Türkiye ile de yapılan görüşmelerde “güvenli bölge” olarak kabul edilen alanlarda petrol kuyusunun bulunmadığı gözler önündedir. Amerika Birleşik Devletleri bu çerçevede Türkiye’nin de bu bölgelere erişimini istememekte. Lakin Türkiye Cumhuriyeti Başkanı Erdoğan’ın BM’de gösterdiği haritada Irak sınırına yakın bölgede de operasyon planlandığını açıkladığı görülmüştür.

ABD’nin perspektifinden Fırat’ın doğusuna bakmaya devam ettiğimizde, Trump hükümeti ile CIA ve PENTAGON arasında bir ikilem olduğunu görmekteyiz.

Trump yönetimi Türkiye ile arasındaki bağın üç sebepten kopmamasını istiyor:

1.) NATO müttefiki Türkiye’nin Rusya ile daha fazla yakınlaşmasını engellemek.

2.) İngiltere hariç tutularak, Avrupa ülkeleri ile olan ilişkilerin zayıflamasının ardından, stratejik bir konumda bulunan Türkiye’nin de dostluğunu kaybetmemek.

3.) Türkiye’nin silah alımları konusunda ABD’den uzaklaşmamasını sağlamak.

CIA ve PENTAGON ise, şuanki şartlarda bu üç durumun da kontrol altında tutulabileceğini, bu sebepten ötürü bölgedeki sadık müttefikleri PYD’nin desteklenmeye devam edilmesi gerektiğini savunuyor.

Beyaz Saray’ın Fırat’ın Doğusu açıklaması ne anlama geliyor?


Beyaz Saray’dan yapılan açıklamaya göre, Donald Trump ile Recep Tayyip Erdoğan arasında yapılan telefon görüşmesinin ardından, Türkiye’nin uzun süredir Suriye kuzeyinde planladığı askeri operasyonun ele alındığı belirtiliyor. Amerika Birleşik Devletleri’nin bu operasyon sırasında Türkiye’ye askeri destek sağlamayacağı ve SDG’ye yönelik bu operasyonda Türkiye’nin yanında askeri olarak yer almayacağına vurgu yapılıyor.

Öte yandan, IŞİD’in bölgesel hilafetine yönelik operasyonların tamamlanmasının ardından Fransa’nın,Almanya’nın ve diğer Avrupa ülkelerinin esir IŞİD üyelerini ülkelerine almak istememelerinin ardından, ABD vatandaşlarının artık bu esirler için vergi ödemeyeceği, Türkiye’nin bölgede son iki senede yakalanmış IŞİD esirlerinden sorumlu olacağı açıklanıyor.

Trump yönetiminin IŞİD esirleri konusunda Avrupa ülkeleri ile ters düştüğü bilinmekte, bu bağlamda Türkiye’nin bu durumu kontrol etmesi karşılığında YPG’ye yönelik bir operasyon yapmasına karışılmaması kararı alınmış ve taraflar bu konuda ikna olmuş olarak gözüküyor. Bu bağlamda sınırdaki bazı Amerikan askerlerinin güneye doğru çekilmeye başlandığı, SDG’nin ise mukavemet göstermeye hazırlandığı rapor ediliyor.

Türkiye’de komplocu okumalar meşhur olduğundan, IŞİD’lilerden artık Türkiye sorumlu minvalinde açıklama, ABD’nin IŞİD üyelerini Türkiye’ye saldırtacağına dair ilginç yorumlara sebep olmuş. Nitekim Türkiye, ABD ile resmi olarak müttefik konumunda ve Fırat Kalkanı’nın bir kısmında da IŞİD’e karşı doğrudan ortak operasyonlar düzenlemiş ve IŞİD’i ortak düşman olarak görme konusunda bir probleme sahip değil.

[irp posts=”13315″ name=”5 Bölüm: IŞİD Hakkında En Geniş Bilgi Arşivi”]

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

Yazarlık Başvurusu

Yorum Yaz

Lütffen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz