Tüm dünyada değişime uğrayan askeri, ekonomik ve siyasi ortaklıklardan nasibini tabi ki Avrupa ve Yakın Çağ’ın bilge coğrafyası diye adlandırılan “Batı” da aldı. Ekonomik ve siyasi ortaklık konusunda İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden referandum ile ayrılma kararı sonucu bitmek bilmeyen “BREXIT” anlaşması, askeri ortaklık konusunda ise Amerika Birleşik Devletleri tarafından 1949 yılında Sovyetler Birliği’ne karşı kurulan NATO’nun çatışmalarını örnek olarak verebiliriz. Bu olaylar başlamadan önce gündemi takip edenler, dünya üzerinde birtakım süregelen ve değişime uğramadan devam eden olayların değişime uğrayacağını tahmin ediyordu. Bu olayların ekonomik ve siyasi olarak başlangıcı “İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılma kararı” oldu. Askeri olarak başlangıcı ise, “NATO üyesi ülkelerin Suriye konusunda ortak hareket edememeleri ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un NATO’nun artık güçsüz kaldığı ve beyin ölümünün gerçekleştiğini, Avrupa ordusu‘nun kurulması gerektiğini dile getirmesiyle oldu. Ayrıca geçtiğimiz yıl Macron, Rusya tehlikesine dikkati çekerek, “Gerçek bir Avrupa ordusuna sahip olmadıkça Avrupalıları koruyamayacağız.” dedi. Macron’un bu sözlerine Avrupa ülkeleri kısmen de olsa karşı çıktılar. Almanya Başbakanı Angela Merkel, ona Avrupa ordusu sorulduğunda konuyu NATO’ya getirdi ve NATO’nun düşünce yapısının değişmesi gerektiğini vurguladı. Bu yazımızda ise NATO’nun dağılması sonucu kurulması muhtemel bir Avrupa Ordusu‘nun, savunma bütçesine, askeri gücüne ve yeni kurulacak bu ordunun dünya üzerindeki caydırıcılığına değineceğiz.
İlk olarak savunma bütçesinden bahsedelim. Savunma bütçesinin olmazsa olmaz paydaşları tabi ki sırasıyla Fransa, İngiltere ve Almanya‘dır. Fransa’nın şu anda yıllık savunma bütçesine yaptığı harcama 63.900.000.000$ (63 milyar 900 milyon dolar) ile Avrupa ordusunun zirvesinde yer almış durumda. İngiltere ise 50.000.000.000 $ (50 milyar dolar) harcama ile Avrupa ordusunun önde gelen ikinci ülkesi olarak anılıyor. Üçüncü ülke de ‘ekonomik dev’ olarak nitelendirilen Almanya. Almanya, gelişmiş sanayisi ve ekonomisi sayesinde savunmaya daha fazla bütçe ayırabilecek konumdayken diğer ülkelere oranla daha az bir savunma bütçesine sahip. Bu miktar ise 49.522.000.000 $ (49 milyar 522 milyon dolar). Avrupa ordusunun savunma bütçesi olarak ilk 3’ü bu şekilde. Ardından bu 3 ülkeyi yıllık 27 milyar dolar ile İtalya, 18 milyar dolar ile de İspanya takip ediyor. Toplamda Avrupa’nın tamamının ‘Avrupa Ordusu’na katılmış olduğunu düşünürsek, ortalama 350.000.000.000 $ (350 milyar dolar) şeklinde devasa bir savunma bütçesine sahip bir askeri birlik olduğu göze çarpıyor. İşin ekonomik kısmı bu şekilde.
Şimdi gelelim askeri güç konusuna. Uluslararası olarak yapılmış ve ülkeler tarafından kabul gören askeri güç sıralamasının ilk 10 ülkesi arasında, 3 ülke bulunuyor. Bu ülkeler 5. sırada Fransa, 8. sırada Birleşik Krallık ve 10. sırada Almanya. Aktif personel sayısı olarak bu 3 ülke toplamda 829.000 personele sahip. Aktif asker sayısı olarak bu 3 ülkenin bile yeterince caydırıcılığı bulunduğunu söyleyebiliriz. Hava Kuvvetleri konusunda Avrupa ordusu kendi üretimi ve Amerikan üretimi bir çok savaş uçağı ve savaş helikopterine sahip. Sık kullanılan modeller arasında F-4, F-16, F-35A, F-35B, Mirage, Rafale, Eurofighter ve Alpha jet savaş uçakları bulunuyor. Hava Kuvvetleri olarak da kurulması muhtemel hava kuvvetleri komutanlığı oldukça güçlü bir konumda yer alacaktır.
Zırhlı araç konusunda kalitesini tüm dünyaya kanıtlamış Alman yapımı Leopard tankları Avrupa ordusunu çok öne çıkarıyor. Diğer Avrupa ülkelerinin de bu tanka ve diğer gelişmiş Fransız, Amerikan, İngiliz ve Alman yapımı silahlara sahip olduğunu düşünürsek topyekun bir savaş halinde herhangi bir ordu için Avrupa Ordusu oldukça caydırıcı konumda.
Nükleer gücün askeri alanda kullanmaya başlandığı zamandan bu yana, nükleer güce sahip bir ülke ile nükleer güce sahip olmayan bir ülkenin askeri gücü karşılaştırıldığında kuşkusuz bu inanılmaz güce sahip olan ülke caydırıcı bir konuma geçiyor. Kurulması muhtemel Avrupa Ordusu’nun en güçlü üyelerinden ikisi, İngiltere ve Fransa, kendisini nükleer güç konusunda kanıtlamış durumda. Askeriyenin yanı sıra enerji sektöründe de dünya üzerinde en fazla nükleer reaktöre sahip 3. ve 4. ülke konumundaki Fransa ve İngiltere, Gelecekteki Avrupa Ordusu’na gerekli enerjiyi sağlamak konusunda hiçbir problem yaşamayacaktır. Ayrıca olabilecek bir savaş durumunda Avrupa ordusunun bu savaşın maliyetlerini karşılayabilecek ekonomik imkânı mevcuttur.
[irp posts=”22728″ name=”Avrupa Birliği Ülkelerinde Kullanılan Yakıt Türleri”]
Sanayi, teknoloji ve diğer üretim birimleri konusunda kendini üst düzey bir konuma yerleştirmiş olan Avrupa ordusu, dünya üzerinde askeri, ekonomik, siyasi ve nükleer güç olarak dünyanın sayılı ittifak örgütlerinden birisi olurdu. Caydırıcılık konusunda ise hemen hemen her ülkenin girişimde bulunmadan önce defalarca düşüneceği bir birlik olacağı aşikâr. Ülkemiz açısından ise Avrupa ile ekonomik olarak iç içe girmiş bir konumda bulunmamız nedeniyle bu ülkeler, kendi pazarlarına karşı bir konum almak istemeyeceklerdir. Yine de geçmişten gelen bir husumet söz konusu olduğu herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Bu husumet sebebiyle Avrupa ordusu, ülkemiz için de daima tehdit oluşturabilecek bir birlik olacağını söylemek gerekir.
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.