Tarih, derinliğine ulaşılamaz bir kuyu gibidir. Ancak merakı ve gerçeği yoldaş edinenler için derinlik önemli değildir. Özgün belgelere birincil kaynaklara ve yardımcı bilimlere dayanan tarihçi de derinliklere ulaşır, bu hazla tarihi yazar. Bu girişten hareketle Ermeni Meselesi‘ne değinmek istiyorum.
13 Aralık 2019’da ABD Senatosu oy birliği ile aldığı kararla sözde Ermeni soykırımı tasarısını onayladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu dahil olmak üzere heyetiyle birlikte 2019 Kasım ayında ABD ziyaretini gerçekleştirdi. Bu ziyaretin öncesinde ABD’nin söz konusu tasarısını Temsilciler Meclisi onaylamış, sıra senatonun onayındaydı. Erdoğan, burada konuyla ilgili yaptığı açıklamada konunun siyasetçiler tarafından değil tarihçiler tarafından değerlendirilmesi gerektiğini dile getirdi. “Temsilciler Meclisi’nin düştüğü hataya , Senato’nun düşmeyeceğine inanıyorum.” demiştir. Ardından ABD’li senatör Lindsey Graham tasarının senatoda oylanmasına karşı görüş bildirdi ve oylamayı bloke etti. Tasarının bloke olmasında bir kişinin karşıt oyu yeterli olmaktadır. Yaptığı açıklamada Graham “Senatörler tarihi yeniden yazmamalı ve onu olduğundan farklı göstermemeli.” demiştir. Tüm bunların üzerine geçen tasarıyı da düşündüğümüzde doğan tek soru; peki neden tasarı kabul edildi?
Bitmeyen şantaj demiştim. Ermeni sorununun üretilmesinden bu yana malûm egemen devletler, Türkiye, çıkarlarına her ters düştüğünde bu mevzuyu gündeme getirmiştir. Nitekim bu noktada Türkiye’nin Barış Pınarı Harekâtı ve S-400 savunma sistemlerini alması günümüzdeki güncel etkenlerdir. ABD’nin Türkiye’nin güneyinde terör koridoru oluşturmasına engel olan bu harekât ve Rusya’dan alınan savunma sistemi, yaptırımları gündeme getirdi. İşte bu yaptırımlardan biri de sözde Ermeni soykırımı tasarısı olmuştur. Ertelenmiş ancak sonuç olarak ABD senatosundan da geçmiştir. Türkiye’nin bu siyasi ve tarihî gerçekliği olmayan karara tepkisi muhakkak sert olacaktır. Nitekim konuyla ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan tepki olarak İncirlik ve Kürecik üslerinin kapatılmasını gündeme getirmiştir. ABD’ye yaptırım olur mu, bunu tabi ki süreç gösterecektir.
Peki tarihî gerçeklik nedir? Konuyla ilgili kaynak ve belgelerin derinliğine inecek olursak sonu gelmeyecektir. Onun için meselenin can alıcı noktaları hakkında bilgi paylaşımında bulunacağım. Osmanlı’nın parçalanmaya başlaması ve ulus devletlerin ortaya çıkması Ermeni sorununun başlangıcını teşkil etmektedir. Yunanistan’ın bağımsızlığını kazanması (1832) kıvılcımı ateşlemiş ve 1877-78 Osmanlı-Rus savaşında Osmanlı’nın yenilgisi ana etken olmuştur. Nitekim savaş sonrasında Ermenilerin kışkırtılmasında başrolü Rusya oynamıştır. Osmanlı’nın parçalanması için bir fırsat olarak görülen Ermeniler yine İngiltere tarfından da haklarının verilmesi bahanesiyle kışkırtılmıştır. Bu süreçte Ermeniler Hınçak ve Taşnak gibi ayrılıkçı komiteleri aldıkları destekle kurmuş ve adımlar atılmıştır. Komiteler Ermenileri örgütlemiş ve isyanlar başlatmıştır. İlk isyan 1890’daki Erzurum İsyanı‘dır.
İsyanlar sırasında esas hedef olan Türkleri azınlık durumuna düşürmek ve Ermenilerin yaşadıkları yerlerin kendi toprakları olduğunu ispatlama iddiasıydı. Nitekim bu amaçla masum Türk ailelerine soykırım yapmaktan kaçınmamışlardır. Bu noktada hem Batı basınını arkasına almış, hem katliam yapmış hem de bugün olduğu gibi o gün de Türkleri soykırım yapmakla suçlamışlardır. Ermeni komiteciler işi daha ileri götürerek 21 Temmuz 1905 Cuma günü Yıldız Camisi’nde namaz çıkışında Sultan II. Abdülhamid’e suikast düzenlemişlerdir. Sultan kurtulmuş ancak bombanın etkisiyle 26 kişi şehit olmuş, 56 kişi yaralanmıştır. Dış destekle birlikte Anadolu’da Türk katliamlarının şiddetini arttıran Ermenilere karşı ilk önlemini aldı. Van’da başlatılan isyan sonrası 24 Nisan 1915’te Dahiliye Nezareti’nin genelgesiyle zararlı faaliyette bulunan komitelerin kapatılması, komitecilerin tutuklanması kararı alınmıştır. Ermeniler günümüzde de bu tarihte alınan bu önleme dayanarak yani rahatsız olarak 24 nisanı sözde katliam yıldönümü olarak anmaktadırlar. Bu tedbir sonrasında devlet 27 Mayıs 1915’te Tehcir Kanunu‘nu çıkarmıştır. Osmanlı’nın parçalanmasında Ruslar başta olmak üzere birçok dış devlete hizmet eden Ermenilerin göç ettirilmesi bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu süreçte Ermeniler belgelere dayanmadan farklı rakamlar zikretmekte katliama uğradıklarını söylemektedirler. Hiçbir şartta arşivlerin açılmasına, konunun belgelerle açıklanmasına ve gerçekliğin ortaya konmasına Ermeniler yanaşmamaktadır. Türkiye bunu her seferinde her mecrada dile getirmktedir. Nitekim Ermeni önderlerden Bogos Nubar dahi Doğu Anadolu’da katledilen Müslüman Türk sayısını 1 400 000 olarak belirtmektedir.
Son olarak Ermeni birlikleri 1920’de saldırıya geçmişler ancak Ankara hükümetinin kendilerini Gümrü’ye kadar sürmeleriyle sonuçlanmıştır. Böylece Ermenilerin hak iddia ettikleri Türk vatanı olan; Van, Erzurum, Sivas, Bitlis, Diyarbakır ve Elazığ vilayetlerindeki toprak elde etme hayali sona erdirilmiştir. 3 Aralık 1920 Gümrü Antlaşması ile sınırlar netleşmiştir.
Sözde Ermeni soykırımı tasarıları hangi ülke ne karar alırsa alsın veya oylasın, tarihi gerçekler kaynaklarda, belgelerde mevcuttur. Türkiye de bunu alnı ak ve yüksek sesle dile getirmektedir. Dün Türk halkının katliamında maşa olarak kullanılan Ermeniler, bugün hâlâ senatolarda sanki bir koz gibi Türkiye’ye karşı önüne konulmaktadır. Ancak ne olursa olsun; tarihî gerçekliği, siyasi kararlar yenemez.
Yusuf Ay
Stratejik Ortak Misafir Yazar
KAYNAKÇA
aa.com.tr, Senatör Graham ABD Senatosu’ndaki Ermeni tasarısını bloke etti, 14.11.2019
amerikaninsesi.com, Erdoğan’la Görüşen Senatör Ermeni Tasarısını Engelledi, 14 Kasım 2019.
Aydın BEDEN, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, Alp Yay., 2007, sf. 261, 276
Recep KARAKAYA, Kaynakçalı Ermeni Meselesi Kronolojisi (1878 – 1923), Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, sf.117,119.
Vahdettin ENGİN, II. Abdülhamid’e Düzenlenen Yıldız Suikasti ve Belçika ile Yaşanan Diplomatik Kriz, armenians.marmara.edu.tr
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.
“Dış destekle birlikte Anadolu’da Türk katliamlarının şiddetini arttıran Ermenilere karşı ilk önlemini aldı.”
Böyle dil yönünden düşük cümle kullanımı Stratejik Ortak platformuna yakışmıyor. Türk akademiyasında üslup edilgen olmalıdır. Türkçe Dil kurallarına göre de cümlede özne-yüklem uyumu olmalıdır.
Gözden kaçmış olabilir fakat sizin gibi profesyonel bir platformun bu yazıyı yayınlamadan evvel incelemesi gerekir.
Merhaba, uyarınız için teşekkür ederim. Ben misafir yazar olarak cevap yazıyorum. Bu ilk yazımdı, yine de mazeret değil tabi ki. İlginiz ve uyarınız için tekrar teşekkür ediyorum. Daha iyi Türkçe ile daha güzel yazılarda buluşmak temennisiyle, esenlikler.