Başkanlık sistemi, temsili rejim çeşitlerinden olup kuvvetler ayrılığına dayanır. Parlementer sistemden farklı olarak kuvvetler sert biçimde ayrılmaktadır. Başkanlık rejimindeki kuvvetlerin ayrılığı temelde kuvvetlerin eşitliğine bağlı olsa da bu eşitlik hukuki eşitliktir. Siyasi açıdan ise başkanlık rejimi yürütmenin yasamaya üstünlüğüne yol açmaktadır.
Başkanlık sistemindeki kuvvetlerin ayrılığı 3 noktada toplanır:
a.) Organların yapısında bağımsızlık: Seçim mekanizması organların her biri için ayrı ayrı kullanılmaktadır. Yasama organı genel oyla halk tarafından seçildiği gibi yürütme yetkisini kullanan “başkan”’ da yine halk tarafından ayrı bir seçimle göreve gelir. Yürütme, yasama organındaki çoğunluk içerisinden çıkmaz.
b.) Organların fonksiyonlarında bağımsızlık: Her organ ayrı faaliyetle sınırlıdır. Parlemento kanun koyar ancak uygulamasına karışmaz. Hükümet kanunları uygular ama onun yapılmasına karışmaz. Yine mahkemeler yargılar ama kanun yapılmasına ve uygulamasına karışmaz.
c.) Organların ilişkilerinde bağımsızlık: Organların diğerini etkilemesi söz konusu değildir. Yürütme yasamayı feshedemez, yasama da yürütmenin siyasi sorumluluğuna gidip onu düşüremez. Peki organlar arası bir anlaşmazlık olursa ne olur? Anayasal olarak bir çözüm öngörülmemiş. Bunun iki kötü sonucu olabilir; ya devlet faaliyetleri durur yahut da ‘hükümet darbesi’ olur.
Uygulamada başkanlık sistemi sadece ABD’de sorunsuz işler. Siyasi partilerin yapısal özelliği ve parlamentodaki komiteler aracılığı ile yasama-yürütme arası işbirliği bunu sağlar.
Parlamenter sistemle temel farkını ise Fransız kamu hukukçusu Vedel şöyle ifade eder:
Parlementer rejim başarılı olduğu takdirde anayasayı gereksiz kılar, başkanlık sistemi ise tamamen anayasanın ürünüdür.
Başkanlık rejiminin işleyişi bazen güç olsa da parlamenter sistemden daha basittir. Zira yasama ve yürütme erkleri arasındaki denge bunların her birinin bağımsız ve seçildikleri süre zarfında görevde kalmalarından emin olmaları sonucunu doğurur.
Başkanlık sisteminde yürütmenin yapısı parlamenter sistemden farklı olarak tek başlıdır. Başkan, yürütme yetkisini ya doğrudan yada sekreterleri aracılığıyla dolaylı olarak kullanır. Başkan hem devlet başkanının hem de başbakanın görevini üstlenmiştir.
Başkanlık rejiminde, sekreterler bakan niteliğinde olmayıp başkan tarafından belirlenen politikayı yürütürler. Atanmaları ve görevden uzaklaştırılmaları senatonun da uygun bulması ile Başkan tarafından yapılır. Sekreterler parlamento üyesi olmadıkları gibi meclis görüşmelerine de katılamazlar. Parlamentoya karşı siyasi sorumlulukları yoktur, sadece başkana karşı sorumludurlar.
Başkanın sekreterleri toplayarak ortak karar almaları mümkün ise de bu tür toplantılar sadece danışma niteliğindedir. ABD Başkanlarından Lincoln bir keresinde sekreterleri ile yaptığı toplantıda kendi görüşüne karşı yedi sekretere “yedi hayıra karşılık tek evet kazanmıştır” diyerek kendi görüşünü uygulaması bu toplantıların danışma niteliğinde oluşuna örnektir.
Başkanla birlikte aynı süre için seçilen başkan yardımcısı aynı zamanda senatonun da başkanıdır. Anayasal bir görevi olmasa da başkanın istediği ölçüde siyasi rol oynayabilir.
Başkanlık sisteminin ayırıcı özelliği, gerek yürütmenin gerek yasamanın görev süreleri boyunca yetkilerine bütünü ile sahip olmalarıdır. Bunun ise iki sonucu vardır; ilki organlardan hiç biri ötekinin yetki alanına karışamaması diğeri baskı yapamamasıdır. Başkan yasama meclisini feshedemez buna karşılık yasama da başkanın siyasi sorumluluğuna giderek onu düşüremez. Parlamento sadece başkanın cezai sorumluluğuna giderek görevden uzaklaştırılmasını sağlayabilir. ABD başkanlık rejiminde parlamentonun cezai sorumluluk (impeachment) mekanizmasını işletebilmesi “yüksek ihanet”, “zimmete para geçirme” ya da ağır suçlar ile itham edilme nedenli olur. Bunun haricinde parlamentonun başkana güvensizliği onu siyaseten desteklememesi çekilmesine yol açamaz.
Başkanlık sisteminin işleyişindeki güçlükler: Bunu kurumsal güçlükler ve siyasi güçlükler olarak iki ayrı başlık altında değerlendirebiliriz.
1-) Kurumsal güçlükler: Başkanın kanun teklifine katılamaması belli bir programı uygulamak için seçilmiş olan başkanı farklı yollara iter. “Mesajlar” bunlardan biridir. Parlamentoya mesajlar göndererek dolaylı yollardan kanun teklifi aşamasına katılım sağlar. Basın toplantıları ile de kanunla düzenlenmesini istediği konuları dolaylı dile getirebilir. Bir diğer olanak da parlamentoda etkili olabileceğine inandığı üyeler (congressman) ya da parlamenter dostları aracılığıyla kanun teklifi yaptırabilir. ABD’de parlamenterlerin yürütme üyelerini ve giderek yürütme politikalarını komiteler vasıtası ile denetleyip etkileyebilmelerine “kongre yönetimi” (gouvernement congressionnel) denilir.
Başkanın, kongreye karşı kurumsal açıdan en etkin ancak sınırlı araçlarından biri, yasama faaliyetine engel olma “veto” yetkisidir. Parlamentonun kabul ettiği bir kanunun yürürlüğe girebilmesi için başkanın bunu 10 gün içerisinde imzalaması gerekir. Eğer geri çevirirse yeniden yasalaşması için temsilciler meclisinin ve senatonun mevcut üyelerinin üçte ikisince kabul edilmesi gerekiyor.
2-) Siyasi güçlükler: Daha ciddidir. Rejimin işleyişini tamamen durdurabilir. Başkan ile parlamento çoğunluğu aynı siyasi partiye ait değilse organlar arası kriz çıkabilir. Başkanlık sistemi ise bu krizleri giderebilecek mekanizmalara sahip değildir. ABD siyasi partileri yapıları gereği serbest partilerdir. Yani parlamenterler grup kararları ile bağlı değildirler. ABD’de uzlaşma zemini bulmak kolay olabilmektedir. İki egemen siyasi parti (Cumhuriyetçiler/Demokratlar) arasında keskin ayrılıklar olmadığından dolayı çok büyük krizler çıkmaz. Kıta Avrupası’ndaki iktidar-muhalefet çatışması ABD’de görülmez.
Başkanlık sisteminde kuvvetler arasındaki kopukluğu gidermek için bir “denetim(fren) ve denge sistemi (balance)” geliştirilmiştir. Yürütmenin bazı işlemleri örnek olarak üst düzey yöneticilerin atanması senato onayı gerektirir. Buna mukabil başkanın da yasamadan geçen yasaları veto yetkisi vardır. (checks and balances )
Başkanlık sisteminin en belirgin örneği ABD’de görülür. Diğer ülkelerde çoğu kez baskıcı rejime yol açmıştır. ABD’de sorun çıkmadan uygulanması ekonomisinin gelişmişliğiyle de ilgilidir.
Başkanlık sistemi ile yönetilen ülkeler:
Venezuela, Arjantin, Yeni Zelanda, Bolivya, Azerbaycan, Brezilya, Ekvator, Türkmenistan, Endonezya, Dominik Cumhuriyeti, Honduras, Filipinler, Nijerya, Peru, Meksika, Uruguay
Av. Levent Sert
Stratejik Ortak Misafir Yazar
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.