Suudi Arabistan’da Sosyalist Hareketlerin Doğuşu ve 1953-75 Arası Dönemi
Suudi Arabistan, birbirinden farklı birçok coğrafî bölgeyi sınırları içerisinde barındıran ve bu farklı bölgelerde muhtelif birçok mezhebî topluluğu da ihtiva eden bir ülke. Necd, Ehsa, Hicaz, Tihame gibi Arap Yarımadası’nın birçok önemli bölgesi bugün Suudi Arabistan sınırları dahilinde. Bu bölgeler arasındaki toplumsal ve mezhebî farklılıklar 18. yy’dan beri buralarda birçok çatışmayı doğurdu. 18. yüzyılda Muhammed bin Abdulvehhab liderliğinde ortağa çıkan Vehhabîlik mezhebinin Suud Ailesi himayesinde Necd’de ve sonrasında komşu bölgelerde yayılması sürecinde birçok silahlı mücadele yaşandı. Birçok kez Osmanlı Devleti ile ciddî çatışmalar yaşayan Suud Ailesi ve Vehhabîlik mezhebi, 1918’e kadar güçlenerek varlığını sürdürdü. I. Dünya Savaşı patlak verdiğinde bölgede Osmanlı’ya kısmen bağlı, özerk bir yönetim sahibi olan Suud Ailesi, Osmanlılar ve İngilizler arasında tarafsız kaldı ve savaşa fiilen dahil olmadı (1). 1918’de Osmanlı Devleti’nin savaşı kaybedip bölgeden tamamen çekilmesi sonucunda Suud Ailesi ile Osmanlı’nın bir bağı kalmadı. Osmanlı’nın çekilmesinin akabinde Suud Ailesi’nin lideri Abdulaziz ile Mekke Emiri Şerif Hüseyin arasında sıkı bir mücadele başladı ve Kasım 1925’te Medine-i Münevvere’nin düşmesinin sonrasında Şerif Hüseyin’in hakimiyetindeki Hicaz bölgesi de Suudilerin eline geçmiş oldu (2). 1932 yılında da Suudi Arabistan kuruldu.
Sosyalizmin Suudi Arabistan’da Zuhuru
Milliyetçi fikirler ve Sovyetler Birliği’nin kurulmasıyla birlikte sosyalist fikirler henüz erken zamanlarda Orta Doğu’da yayılmaya başlamıştı. Yurtdışına gidip sosyalist fikirlerden etkilenen insanlar (özellikle de dinî sebebler ve akraba ziyaretleri için Irak ve Bahreyn’e gidip gelen doğu bölgesinin Şiîleri) ve Aramco tesislerine çalışmaya gelen solcu Filistinli, Suriyeli, Mısırlı, Lübnanlı, İtalyan, Sudanlı, Hintli işçiler sayesinde (3) solculuk fikri Suudi Arabistan’a 1940’lı yıllarda girdi. Özellikle Kahire, Beyrut, Bağdad, Paris, Londra ve Moskova gibi şehirlerde eğitim gören Suudi öğrencilerin arasından birçoğu marksizm, milliyetçilik ve anti-emperyalizm gibi fikir akımlarını benimsemişti, diğer Arab ülkelerinden ülke içine sokulan birçok gazete, dergi, broşür ve kitab da bu fikirlerin yayılmasında önemli pay sahibi oldu. Mesela 1950’li yıllarda Lübnan Komünist Partisi’nin resmî gazetesi es-Sarha (Haykırış) gazetesi, Suudi Arabistan’da Şiî nüfusun yoğun olduğu doğu bölgelerinde çokça okunan gazetelerdendi. Karl Marx’ın Das Kapital’i, Marx ile Engels’in Komünist Manifesto’su, Josef Stalin’in Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin Tarihi kitabı gibi kitablar ülkede gizlice alınıp satılan ve okunulan kitablardı. Bu fikirleri benimsemiş birçok kişi de 1950’lerde ülkede muhtelif gazeteler yayınlamaya başladılar. Bu gazetelerde birçok milliyetçi ve solcu gazeteci yazdıkları yazılarla rejime eleştiriler yöneltiyordu. el-Bilâd (Ülke) ve Harra’ gazetelerinde diğer Arab ülkelerinden yazarlar da görev alıyor, kadın yazarlar da muhtelif yazılar kaleme alıyordu.
Radyo da diğer Arab ülkelerinden değişik siyasî görüşlerin Suudi Arabistan’a girişi sürecine büyük katkıda bulunan bir araç oldu. Suudi Arabistan’da ilk radyo istasyonu Ekim 1949’da zamanın Veliahd Prens’i Suud bin Abdulaziz’in Cidde’de kurdurduğu radyo olacaktı. Bir süre sonra Suud, Mısır’ın başına gelen meşhur lider Cemal Abdunnasır’ın kendi ideolojilerinin propagandasını yaptırdığı Savtu’l-Arab (Arabların Sesi) radyosundan etkilendi ve bu radyoda ve daha sonra açacağı radyolarda yapılan yayınları aynı tarzda yaptırmaya çalıştı. Suud radyolarında milliyetçi şarkılar ve halk müzikleri düzenli olarak yayınlanmaya başlamıştı. Veliahd Prens Suud 1953’te tahta geçtikten sonra kadın sunucular bu radyolarda programlar sunmaya başladı, birçok Arab ülkesinden kadın şarkıcıların (Ümmü Gülsüm gibi) şarkıları yayınlanmaya başlandı (4).
İlk Örgütlenmeler ve İşçi Grevleri
Ülkede şüphesiz bu fikirlerden en çok etkilenen kitlelerden biri de işçi sınıfıydı. Suudi Arabistan’daki ilk solcu eylemlerden birisini de Aramco’daki işçiler gerçekleştirecekti. Suud-Amerikan ortaklığıyla kurulmuş bir petrol şirketi olan Aramco, yıllardan beri Suudi Arabistan’ın petrol kuyularında faaliyet gösteriyordu. Ancak bu şirket yalnız petrol çıkarmıyor, aynı zamanda Amerika’nın ve Amerika’nın dostu Suud Hanedanı’nın bölgedeki gözü kulağı oluyordu. İşte bu şirketin tesislerinde çalışan işçiler arasında da milliyetçi, solcu ve anti-emperyalist fikirler epey yaygındı zira yukarıda zikrettiğimiz üzere Aramco tesislerine çalışmaya yurtdışından gelen birçok işçi zaten ülkelerindeyken bu fikirlerden etkilenmiş kişilerdi. Aramco’nun okullarında işçilere öğretmenlik yapan Filistinli ve Lübnanlı öğretmenlerin de birçoğu bu fikirleri benimsemiş kişilerdi ve bunların bazıları da işçi öğrencilerinin ciddî bir kısmına bu fikirleri aşılamayı başarmıştı. Bu tesislerdeki ilk büyük grev 11 Haziran 1945 tarihinde takriben 1700 İtalyan ve 9000 Arab işçinin Ra’s Tenura ve Zahran gibi rafinerilerde düzenlediği grev olacaktı. Sonrasında binlerce işçi 17 Ekim 1953’te daha iyi çalışma şartları ve daha yüksek maaş gibi haklar taleb etmek amacıyla büyük bir grev daha yaptı. Bu grev, 1956’da yapılacak grevle birlikte en büyük iki grevden birisiydi (5). Bu greve önderlik eden bazı isimler ise ilerleyen zamanlarda Suudi Arabistan’daki milliyetçi ve sosyalist hareketlere öncülük edecek isimler olacaktı.
Suud’un Kral Olması ve Milli Islah Cephesi’nin Kuruluşu: Sosyalizmin Ülkede Palazlanışı
Suud bin Abdulaziz’in 1953’te tahta geçmesi, bu ideolojilerin halk arasında yayılması süreci açısından bir dönüm noktası olacaktı. Harvard Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak görev yapan Rosie Bsheer’in naklettiği bilgilere göre Suud, yurtdışındaki gelişmeleri yakından takib eden ve değişik birçok fikre müsamaha gösteren bir karaktere sahipti. Kralın bu özelliğini bilen Suud halkı da isteklerini krala bildirmekte daha açık davrandılar (mesela kral tahta geçtiğinde Taif halkından bir grup insan krala dilekçe göndererek kraldan halkın seçimiyle kurulan bir parlamento oluşturmasını, hukuku bağımsız yapmasını ve eğitimi modernleştirmesini taleb etti) ve bu özgürleşmenin getirdiği bir sonuç olarak ülkedeki politik faaliyetler hız kazandı. Bunun sonucunda da ülkede birçok siyasi parti kuruldu. İlk olarak 1954 yılında sosyalistler, Baasçılar ve milliyetçiler bir araya gelip ortak faaliyetler yürütebilecekleri bir parti kurdular: Millî Islah Cephesi. Partinin kurucularından İshak eş-Şeyh Yakub’un iki kardeşi, Ahmed ve Yusuf da, ”el-Fecru’l-Cedid (Yeni Şafak)” adlı bir gazete çıkarmaya başlayarak bu gazetede işçi hakları ve parti propagandası yapmaya başladı. Abdulaziz bin Muammer gibi bu partinin önde gelenlerinden bazıları Kral Suud’un danışmanlığını bile yapıyordu ve kendisi sosyalist fikirlere sahib bir diplomattı. Suud, onun fikirlerine epey kulak veriyor ve onun fikirlerinden de bayağı etkileniyordu. Bu nedenle Suud, Amerika’ya daha mesafeli, Cemal Abdunnasır’a daha yakın davranıyordu. Hanedan içinde de Cemal Abdunnasır’ın sosyalizme yakın Arap milliyetçisi, cumhuriyetçi ve anti-emperyalist görüşlerini benimseyen bir grup prens Hür Prensler Hareketi’ni oluşturmuştu (6). Hakeza ordunun içinde de bu ideolojiyi benimseyen bir grup subay, Cemal Abdunnasır’ın bir subayken üye olduğu ve 1952’de Mısır’daki monarşiyi deviren Hür Subaylar Hareketi’ni örnek alarak Suudi Hür Subaylar Hareketi’ni te’sis etmişlerdi (7). Yukarıda zikrettiğimiz üzre birçok farklı fikirden insanın bir araya gelerek kurmuş olduğu Millî Islah Cephesi (MIC)’nden ise komünist olmayan kişiler (Baasçılar, Nasırcılar, milliyetçiler) zamanla partiden ayrılmaya başladı ve parti artık komünistlerin hakimiyeti altına girmiş oldu (8).
Fakat Hong Kong Üniversitesi’nde bir araştırma görevlisi olan Muhammed Turki es-Sudeyrî’nin ”Marx’ın Arab Havarileri: Suudi Komünist Hareketi’nin Yükselişi ve Düşüşü” adlı makalesinde aktardığı bazı bilgiler Rosie Bsheer’in makalesinde resmettiği Suud tasviriyle çelişmekte. Sudeyrî, Suud’un tahta çıkmasıyla birlikte zuhur eden özgürlük ortamının çabucak dağıldığını ve 1954 yılından itibaren, halihazırdaki sosyalist yapılanmalara mensub birçok kişinin tutuklamalara maruz kaldığını aktarıyor. Örneğin 1954 ve 1955’te Aramco’nun çabaları sonucunda 200’ün üstünde Arab işçinin komünist bağlantılara sahib olduğu suçlamaları ile tutuklandığı bilgisi veriliyor. Devamında anlatıldığına göre yerel seçimler kaldırılıyor, protestolar yasaklanıyor, anti-komünist bir propaganda yürütülmeye başlanıyor ve MIC (Millî Islah Cephesi)’nin yöneticileri dahil olmak üzere birçok üyesi tutuklanıyor. 1956-57 yıllarında yoğun baskılar ve tutuklamalar (ki Suudi araştırmacı-yazar Kamil el-Hatti’nin iddiasına göre bu tutuklular 19 ay sonra Suud’un çıkardığı bir af ile serbest kalacaktır) sonucu birçok MIC üyesinin Lübnan, Mısır ve hatta Çekoslovakya gibi Doğu Bloğu ülkelerine kaçması sonucu örgüt yara alır, ülkedeki ünlü sosyalistlerden Avami, Yusuf eş-Şeyh Yakub (İshak eş-Şeyh Yakub’un kardeşi) ve Ebu Suneyd, ülkedeki sosyalist hareketin hayatta kalabilmesi için 1957-58 yılları boyunca Ebu Suneyd’in evinde bir araya gelerek bir çözüm yolu bulmaya çalışır ve Millî Kurtuluş Cephesi’ni kurarlar. MIC’ye nisbeten propagandaya daha fazla ağırlık veren bu örgüt (mesela Mekke’ye gelen hacılara Şia ve Ehl-i Sünnet arasında eşitliği savunan broşürler dağıtmışlardır), 1961’de parti programını yayınlar. Bu program monarşinin devrilmesini, petrol sanayiinin millîleştirilmesini, kölelerin özgürleştirilmesini, dış politikada tarafsızlığı ve Zahran Hava Üssü’ndeki Amerikan askerlerinin ülkeyi terk etmesi gerekliliğini savunan bir programdı. Ayrıca örgüt 1961-66 yılları arasında Aramco tesislerinde düzenlenecek birçok grevi organize etmeyi başaracaktı (9).
Oxford Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olan Dr. Toby Matthiesen’e göre ise Kral Suud devri gerçekten de işçilere daha fazla haklar tanınan ve muhalefete karşı daha uzlaşmacı davranılan bir dönemdi ama diğer taraftan işçi hareketlerine bazı baskıların uygulandığı, politik gücün merkezîleştiği ve Amerika ile ilişkilerin güçlendirildiği bir dönemdi. Bu devirde yerel seçimler de yapılmış, hatta solcu ve milliyetçi aktivistler Katif, Demmam, Huber ve Hufuf gibi Şiî nüfus yoğunluklu doğu şehirlerinde birçok mevki kazanmıştı. Ancak Suud’un 1956’da Aramco rafinerilerinde yapılan büyük grevlere tepkisi sert olmuştu, grevlere katılan işçi hareketi liderleri tutuklanmış, grev yapmak ve işçi sendikası kurmak yasaklanmıştı (10). Dr. Matthiesen bu verdiği bilgilerle adeta Sudeyrî ile Bsheer’in çizdiği Suud tasvirine nisbeten daha mu’tedil bir yoldan gitmiş, bunun haricinde de dönemin sosyalist, Baasçı ve Nasırcı hareketlerin Suudi Arabistan’ın Şiî nüfus yoğunluklu doğu bölgesinde ağırlık kazandığını vurgulamıştır.
Suud-Faysal Mücadelesi
Ancak Kral Suud, saltanatı boyunca kardeşi Veliahd Prens Faysal ile çetin bir güç mücadelesi yürüttü. Rosie Bsheer’in yazdıklarına göre Veliahd Prens Faysal, Aramco ve Amerika ile yakın ve güçlü ilişkilere sahip, ülke içinde de otoritesi yüksek bir prensti. Amerika’ya yakın olduğu için de doğal olarak abisi Suud’un, bazı noktalarda sol görüşlü danışmanlarından etkilenmesi onu rahatsız ediyordu. Bu yüzden Faysal, devlette önemli makamlara gelmiş tüm milliyetçi ve sosyalist devlet adamı ve danışmanları elimine etmeye çalışıyor, abisi Suud’u Arap medyasında bazı gazetelere rüşvet vererek yalan haberler vasıtasıyla itibarsızlaştırmaya çalışıyordu. Suud ise onun bu çabaları karşısında tutumunu daha da keskinleştiriyor, 22 Aralık 1960’tan sonra kurduğu yeni Bakanlar Kabinesi’ndeki bakanları ülkenin önde gelen bazı milliyetçilerinden, sosyalistlerinden ve Hür Prensler Hareketi’nden seçiyordu. Fakat bu bakanlar, Faysal’a yakın Sudeyri kardeşlerden ölüm tehdidleri alarak istifaya zorlandılar. Faysal 1962’den itibaren Amerika, İngiltere ve İsrail’den de aldığı desteklerle ülke yönetiminde gücü eline almaya başladı ve abisi Suud’u da tahttan çekilmeye zorladı. Faysal, yönetimde epey söz sahibi olduktan sonra da ülkedeki krallık rejimine muhalif kesime karşı (başta milliyetçiler, sosyalistler ve anti-emperyalistler) ülke çapında geniş bir tutuklama hareketine başladı ve bu kesimden oluşumlara muntesib ve bu oluşumlarla bağı olan herkes tutuklandı, kaçabilenler ise ülke dışına kaçtı. O zamanda tutuklanan bazı kişilerin hatıratlarına göre tutuklanan kişilerden birçoğu gözaltında işkencelerden geçirildi ve hatta bazıları öldürüldü. Bu süreçte birçok suikast teşebbüsüne maruz kalan ve 3 ay evinde hapis tutulan Suud, nihayet 2 Ocak 1965’te ülkesini terk etmek zorunda kaldı.
Suudi Sosyalistler İçin Asıl Zor Günlerin Başlangıcı
Yoğun tutuklamalar ve Faysal’ın da tahta geçmesiyle büyük darbeler alan milliyetçiler (Baasçılar ve Nasırcılar) ve sosyalistler, faaliyetlerini başka şekillerde yürütmeye çalıştılar. Ülkede kalanların bazıları, Demokratik Halk Cephesi gibi gerilla grupları kurdular, ülkeden kaçabilmiş olanlar da yurt dışından siyasî faaliyetlerini sürdürmeye çalıştı. Hür Prensler Hareketi’nden Prens Talal ve 3 kardeşi de yurt dışına kaçabilmişti, kaçtıktan sonra Millî Kurtuluş Cephesi ile birleştiler ve Suudi Millî Kurtuluş Cephesi’ni kurdular. Hatta Mısır’a kaçmış bir grup cumhuriyetçi Suudi subay da 1969’da ülkedeki ”yoldaşlarıyla” iletişime geçerek Yusuf et-Tavil liderliğinde, Cemal Abdunnasır’ın da desteğiyle, krallık rejimini devirip cumhuriyeti kurma gayesiyle askerî bir darbe planladı. CIA’in bu planı ifşa edip Faysal’a bildirmesi ise uzun sürmedi, ordunun içinde bu darbe planına iştirak eden subaylar tutuklandı ve birçoğu infaz edildi (11).
Faysal’ın başa geçmesiyle beraber Suudi Arabistan sosyalistleri için yepyeni bir sayfa açılacaktı. Tutuklanmadan kurtulabilenler ise mücadelelerini, farklı örgüt isimleri altında sürdürmeye çalışacaktı. Mesela Suudi Arabistan Baas Partisi’nden ayrılan Marksist-Leninistler tarafından 1969’da kurulmuş (Toby Matthiesen’e göre 1965’te kurulmuştur), Yemen sınırına yakın Asir Dağları’nda Maocu bir yöntem ile savaşmayı ilke edinmiş Arab Yarımadası Demokratik Halk Cephesi, birçok bombalı saldırıda bulunarak ve o zamanda Umman’ın Zufar bölgesinde savaşan sosyalist gerillalara destek savaşçı göndererek ülkedeki komünist gerilla direnişi içerisinde önemli bir örgüt olmayı başaracaktı. Yukarıda zikrettiğimiz Millî Kurtuluş Cephesi ise 1975’te bir toplantı sonucunda kabuk değiştirerek Suudi Arabistan Komünist Partisi’ne dönüşecek ve parti programını tamamen Marksist-Leninist ideoloji esaslı oluşturacaktı. Bu parti Güney Yemen’in takib ettiği ekonomik modeli benimseyecek, askerî harcamalarda SSCB ile anlaşmalar yapılması gerektiğini savunacaktı. Gizli şekilde basılan ve ülke içinde dağıtılan gazetelerle propaganda yapmaya çalışan parti, zaman geçtikçe güç kaybetmeye başlayacaktı ve 1991’de kendini feshedecekti. Suudi Arabistan Baas Partisi ise 1967’de 6 Gün Savaşı’nın patlak vermesi sonrasında Zahran, Ra’s Tenura, Katif ve Demmam gibi kentlerde binlerce kişinin katıldığı bir dizi yürüyüşü ve Amerikan Konsolosluğu’na yapılan saldırıyı organize edecek, Saddam Hüseyin’in Irak’ta başa geçmesinden sonra da Saddam’ın desteğini alarak varlığını sürdürecekti (12).
Atakan Can
Stratejik Ortak Misafir Yazar
[irp posts=”23207″ name=”“Ortadoğu’nun Küba’sı” Yemen DHC’nin İktisadî Politikaları”]
KAYNAK
DİPNOTLAR:
1- Zekeriya Kurşun, Necid ve Ahsa’da Osmanlı Hâkimiyeti: Vehhabî Hareketi ve Suud Devleti’nin Ortaya Çıkışı, Ankara, Türk Tarih Kurumu, 1998, s. 222-238
2- Salâhuddin el-Muhtar, Tarihu’l-Memleketis’s-Su’udiyye: Fi Mazihâ ve Hazirihâ, Beyrut, Daru Mektebeti’l-Haya, II, 382
3- Matthiesen, Toby. (2014). Migration, Minorities, and Radical Networks: Labour Movements and Opposition Groups in Saudi Arabia, 1950–1975. International Review of Social History. 59. 475-477
4- Rosie Bsheer, A Counter-Revolutionary State: Popular Movements and the Making of Saudi Arabia, Past & Present, Volume 238, Issue 1, February 2018, 245-254
5- Al-Sudairi, M. (2019). Marx’s arabian apostles: The rise and fall of the saudi communist movement. The Middle East Journal, 73(3), 445; Matthiesen, Toby. (2014). Migration, Minorities, and Radical Networks: Labour Movements and Opposition Groups in Saudi Arabia, 1950–1975. International Review of Social History. 59. 477-479, 487
6- Rosie Bsheer, A Counter-Revolutionary State: Popular Movements and the Making of Saudi Arabia, Past & Present, Volume 238, Issue 1, February 2018, 255-268; Kamil el-Hatti, eş-Şuyu’iyyun fi’s-Su’udiyye.. Cebhetu’l-İslahi’l-Vatanî, Sahifetu Ukaz, https://www.okaz.com.sa/articles/na/1600060; Ahmed el-Vasil, eş-Şuyu’iyyu’l-Atik İshak eş-Şeyh Yakub, https://www.jadaliyya.com/Details/25806/%D8%A7%D9%84%D8%B4%D9%8A%D9%88%D8%B9%D9%8A-%D8%A7%D9%84%D8%B9%D8%AA%D9%8A%D9%82-%D8%A5%D8%B3%D8%AD%D8%A7%D9%82-%D8%A7%D9%84%D8%B4%D9%8A%D8%AE-%D9%8A%D8%B9%D9%82%D9%88%D8%A8
7- Rosie Bsheer, A Counter-Revolutionary State: Popular Movements and the Making of Saudi Arabia, Past & Present, Volume 238, Issue 1, February 2018, 248
8- Kamil el-Hatti, eş-Şuyu’iyyun fi’s-Su’udiyye.. Cebhetu’l-İslahi’l-Vatanî, Sahifetu Ukaz, https://www.okaz.com.sa/articles/na/1600060
9- Al-Sudairi, M. (2019). Marx’s arabian apostles: The rise and fall of the saudi communist movement. The Middle East Journal, 73(3), 446-449; Matthiesen, Toby. (2014). Migration, Minorities, and Radical Networks: Labour Movements and Opposition Groups in Saudi Arabia, 1950–1975. International Review of Social History. 59. 493; Kamil el-Hatti, eş-Şuyu’iyyun fi’s-Su’udiyye.. Cebhetu’l-İslahi’l-Vatanî, Sahifetu Ukaz, https://www.okaz.com.sa/articles/na/1600060
10- Matthiesen, Toby. (2014). Migration, Minorities, and Radical Networks: Labour Movements and Opposition Groups in Saudi Arabia, 1950–1975. International Review of Social History. 59. 487
11- Rosie Bsheer, A Counter-Revolutionary State: Popular Movements and the Making of Saudi Arabia, Past & Present, Volume 238, Issue 1, February 2018, 268-275; Al-Sudairi, M. (2019). Marx’s arabian apostles: The rise and fall of the saudi communist movement. The Middle East Journal, 73(3), 450
12- Al-Sudairi, M. (2019). Marx’s arabian apostles: The rise and fall of the saudi communist movement. The Middle East Journal, 73(3), 454-457; Matthiesen, Toby. (2014). Migration, Minorities, and Radical Networks: Labour Movements and Opposition Groups in Saudi Arabia, 1950–1975. International Review of Social History. 59. 496-497
KAYNAKÇA:
- Rosie Bsheer, A Counter-Revolutionary State: Popular Movements and the Making of Saudi Arabia, Past & Present, Volume 238, Issue 1, February 2018
- Al-Sudairi, M. (2019). Marx’s arabian apostles: The rise and fall of the saudi communist movement. The Middle East Journal, 73(3)
- Matthiesen, Toby. (2014). Migration, Minorities, and Radical Networks: Labour Movements and Opposition Groups in Saudi Arabia, 1950–1975. International Review of Social History. 59.
- Kamil el-Hatti, eş-Şuyu’iyyun fi’s-Su’udiyye.. Cebhetu’l-İslahi’l-Vatanî, Sahifetu Ukaz, https://www.okaz.com.sa/articles/na/1600060
- Ahmed el-Vasil, eş-Şuyu’iyyu’l-Atik İshak eş-Şeyh Yakub, https://www.jadaliyya.com/Details/25806/%D8%A7%D9%84%D8%B4%D9%8A%D9%88%D8%B9%D9%8A-%D8%A7%D9%84%D8%B9%D8%AA%D9%8A%D9%82-%D8%A5%D8%B3%D8%AD%D8%A7%D9%82-%D8%A7%D9%84%D8%B4%D9%8A%D8%AE-%D9%8A%D8%B9%D9%82%D9%88%D8%A8
- Zekeriya Kurşun, Necid ve Ahsa’da Osmanlı Hâkimiyeti: Vehhabî Hareketi ve Suud Devleti’nin Ortaya Çıkışı, Ankara, Türk Tarih Kurumu, 1998
- Salâhuddin el-Muhtar, Tarihu’l-Memleketis’s-Su’udiyye: Fi Mazihâ ve Hazirihâ, Beyrut, Daru Mektebeti’l-Haya
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.