Uluslararası Örgütlerin Hukuki Kişilikleri ve Avrupa Birliği

2818
Yazarlık Başvurusu

Uluslararası Örgütlerin Uluslararası Hukuk Açısından Hukuki Kişilikleri ve Avrupa Birliği

Uluslararası örgütler, nitelik ve etkileri bakımından uluslararası arenada devletlerden sonra gelmektedir. Bir uluslararası örgüt en üst düzey yetkilerle donatılmış olsa bile bir devlet gibi hukuki kişiliğe sahip olması mümkün değildir. Uluslararası örgütün hukuki kişiliğe sahip olabilmesi için belli başlı özellikleri taşıması gerekmektedir.

Uluslararası Örgütlerin Hukuki Kişiliği

Hukuk kişiliği kavramı bir hukuk düzeni içinde hak ve yükümlülüklere sahip olma yeteneğini belirtmektedir. Bu tanımdan yola çıkarak uluslararası hukukun kişilerinin iki özelliği bulunmaktadır:

a) Uluslararası hukuktan kaynaklanan haklara ve yükümlülüklere sahip olma yeteneği;

b) Uluslararası hukuktan doğan haklarını uluslararası düzeyde doğrudan koruyabilme yeteneği.[1]

Uluslararası örgütler ve uluslararası ilişkilerin temel aktörü olan devletlerin sahip olduğu hukuki kişilikler arasındaki en önemli farklardan biri, uluslararası örgütlerin bir insan topluluğuna ve ülkeye sahip olmamasıdır. Bu yüzden uluslararası örgütlerin hukuki kişiliklerini, gerçekleştirecekleri amaçlar ve kurucu antlaşmalarında düzenlenen yetkiler belirlemektedir. [2]

Her uluslararası örgüt hukuki kişiliğe sahip olamaz. Hukuki kişiliğe sahip uluslararası örgütlerin de bazıları her konuda bu hakka sahip değildir, sınırlayıcı bazı durumlar vardır. Bu noktada da, “Neden bazı örgütler hukuki kişiliğe sahipken bazıları buna sahip değil?” sorusu akla gelmektedir. Bunu açıklamak için her örgütün kuruluş amacı ve kurucu antlaşmalarına tek tek bakmak gerekmektir. Ancak şimdi bu sorunun cevabının genel hatlarını çizmiş olacağız.

İlk olarak yetkiler açısından bakacak olursak; kimi uluslararası örgütler yüksek yetkilere sahipken kimilerinin üyeler dışında yetki kullanması mümkün değildir. Buradan çıkaracağımız sonuç, bir uluslararası örgütün hukuki kişiliğe sahip olabilmesi için üyelerden bağımsız yetki kullanabilme kabiliyetine sahip olmasıdır.

İkinci olarak, uluslararası örgütlerin statüsüne bakmak gereklidir. Uluslararası örgütler devletlerin ortak irade beyanları ile kurulmaktadır. Kurulan bu örgütlerin bazıları herhangi bir devletin iç hukukuna bağlı olabilir ( Örneğin, EUROFIMA). Kısacası uluslararası örgütlerin hukuki kişiliği, bağlı oldukları statüye bağlıdır.[3]

Uluslararası hukukta uluslararası örgütlerin hukuki kişiliği hakkındaki kuramlar;

  1. İrade kuramı: Bu görüşün savunucularına göre, üye devletlerinin örgütün bir kişiliğe sahip olduğunu açıkça ortaya koyması şartı ile bir milletlerarası örgüt milletlerarası hukuk kişiliğine sahip olur. Milletlerarası örgütün kişiliğe sahip olmasına ilişkin bu irade, örgütün kurucu antlaşmasındaki bir hüküm ile iradenin ortaya koyulması şeklinde gerçekleşir.
  2. Objektif kişilik kuramı: Önde gelen temsilcisi Seyersted olan ikinci görüş ise objektif kişilik kuramı adı ile anılmaktadır. Bu kuramda üye arası örgütün, ancak devletlerin iradesinden ayrılabilecek bir iradeyi ortaya koyabilecek bir organın varlığı halinde bir kişiliğe sahip olabileceği ileri sürülmektedir. Bu organın varlığının milletlerarası hukuka dayandırılması nedeniyle, üye devletlerin örgütün milletlerarası hukuk kişiliği konusundaki iradesi tali bir unsur olarak görülmektedir.
  • Örtülü kişilik kuramı: Bu görüş bir mantıksal zorunluluğa vurgu yapar. Bir örgütün milletlerarası seviyede faaliyette bulunabilmesi için milletlerarası hukuka göre kişiliğe sahip olması gerektiği kabulüne dayanmaktadır. Dolayısıyla, tabi olduğu statüsü gereğince milletlerarası seviyede tasarruflarda bulunmasına izin verilen örgütün, bunu yapabilmesi ancak – açıkça olmasa da- milletlerarası hukuk açısından kişiliğe sahip olduğunun kabulü ile mümkün olabilecektir.
  • Varsayılan kişilik kuramı: İrade kuramının bir türevi ve örtülü kişilik kuramının bir başka tezahürü olarak sınıflandırılabilecek bu kurama göre, bir milletlerarası örgüt kurma iradesinin varlığı ve örgüte belirli bazı yetkiler verilmesi, söz konusu örgütün milletlerarası hukuk kişiliği olduğunun varsayılmasını gerektirmektedir.[4]

Uluslararası bu kuramlar dışında hukuki kişiliği belirleme de Uluslararası Adalet Divanı’nın kararları da önemlidir. Divan kimi davalarda uluslararası örgütü taşıdığı koşullar itibariyle hukuk kişisi kabul edebilirken; kimilerinde o konuda hukuki kişiliği bulunduğunu kabul etmez.

Bir uluslararası örgütün hukuki kişiliğe sahip olup olamama koşullarını özetleyecek olursa;

  1. Özgür iradeye sahip olma
  2. Bir uluslararası anlaşmadaki hakları ve yetkileri kullanabilme.
  3. Sahip olduğu hak ve yükümlülükleri uygulayabilme kabiliyetine sahip olma.

Bir uluslararası örgütün hukuki kişiliğe sahip olması demek devletlerle aynı statüye sahip olması anlamına gelmemektedir.

Bir milletlerarası örgütün hukuki kişiliği, onun milletlerarası ölçekte yetki kullanıp kullanamadığına bağlıdır. Bununla birlikte yetkilerin çerçevesi, her bir milletlerarası örgütün hangi tasarrufları yapabileceği veya yapamayacağını, özellikle de antlaşmalara taraf olma açısından da, ne tür antlaşmaları akdedebileceğini belirlemektedir.[5]

Sonuç olarak, uluslararası örgütlerin hukuki kişiliğinin olup olmadığı konusunda bazı durumlar vardır. Bu durum örgütün kuruluş şekli, statüsü ve uluslararası arenada etkin olup olamaması ile ilgilidir.

Uluslararası Örgütlerin Uluslararası İlişkilerdeki Yeri

Kavramsal açıdan uluslararası örgüt; “ Uluslararası düzeyde faaliyet gösteren, ticari amaç taşımayan ve birden çok devleti ilgilendiren fakat devlet niteliği taşımayan her türlü işbirliği ya da birleşme” anlamına gelmektedir.[6]

Uluslararası Örgütlerin Amaçları

Uluslararası örgütlerin amaçlarına bakacak olursak bunu iki açıdan ele alabiliriz; kapsam ve nihai hedef. Soruna kapsam açısından bakıldığında, bazı uluslararası örgütlerin oldukça özgül çalışma alanlarına yöneldikleri, bazılarının ise hemen hemen bütün ilgi alanlarını kapsayan bir görünüm taşıdıkları söylenebilir. Soruna nihai hedef açısından bakıldığında, uluslararası örgütleri iki şekilde sınıflandırmak mümkündür: a) Amaçları üyelerinin bağımsızlıklarını, egemenliklerini ve toprak bütünlüklerini korumak gibi esas itibariyle mevcut devletler sistemini temel alanlar, b) Amaçları üyelerinin daha üst düzeyde bir birlikteliğini, entegrasyonunu ve esas itibariyle uluslarüstü bir yapıyı sağlamak olanlar.[7]

Uluslararası Örgütlerin Faaliyetleri

  1. Alvarez’e göre, uluslararası örgütün faaliyeti için en önemli şartlar, hukuki açıdan, yaratılmasına ilişkin uluslararası bir anlaşmanın varlığı ve uluslararası hukuk alanında faaliyet gösterebilmesidir.[8]

Belirli bir uluslararası örgütün yetkisi, onun faaliyetlerinin organizasyonel ve yasal mekanizması üzerinde doğrudan etkiye sahiptir. Aynı zamanda, uluslararası kuruluşların faaliyetlerinin yapısı ve yasal dayanağında çoğu için ortak olanları belirlemek mümkündür. Uluslararası hukuk doktrininde uluslararası bir örgütün yetkinliği genel olarak esas faaliyetinin kapsamı olarak anlaşılmaktadır.[9]

Uluslararası Örgütlerin Önemi

Uluslararası örgütlerin kuruluş amacına baktığımızda uluslararası ilişiklerdeki önemini de değinmiş olacağız. Uluslararası örgütler, devletlerin uluslararası arenada artık sorunlara tek başlarına çözüm getirememeleri sonucunda kurulmuştur. Bir uluslararası örgüt hangi amaçla kurulmuş olursa olsun (ister ekonomik ister güvenlik) devletlerin çözümsüz kaldığı noktada ortaya çıkmışlardır. Kimi örgütler bölgesel nitelikte iken kimileri de küresel niteliktedir.

Uluslararası örgütler başlangıçta uluslararası hukuk alanı içerisinde yer almaktaydı. Ancak değişen uluslararası konjonktür ve uluslararası örgüt sayılarının artması ile birlikte ayrı bir disiplin olarak ele alınmaya başlamıştır.

Uluslararası ilişkiler disiplini açısından uluslararası örgütlerin devletler düzeyinde üst düzey siyaset yapmaları ve uluslararası sistemi, devletlerin dış politikalarını etkileyebilmeleri ve yönlendirebilmeleri bakımından önemini de unutamamak gereklidir.

Uluslararası Örgütlerin Görevleri

Uluslararası örgütlerin görevleri kuruluş amacına göre değişiklik göstermektedir. Birleşmiş Milletler(BM) gibi kuruluş amacı itibariyle uluslararası arenada düzeni ve barışı sağlamaya yönelik kurulmuş örgütlerin görevleri, uluslararası arenada çıkabilecek sorunları öngörebilmek; çıkmış sorunlara da mevcut bulunan organları ile çözmeye çalışarak uluslararası arenada mevcut statükoyu koruyabilmektedir.

Afrika Birliği(AfB) gibi bölgesel nitelikte kurulmuş örgütlerin görevleri ise, sınırlarını çizdikleri coğrafya çerçevesinde ekonomik, güvenlik, kültürel vb. alanlarda çalışmalar yapmak ve düzeni sağlamaktır.

Modern anlamda uluslararası örgütlerin kuruluşuna baktığımızda 19.yy’da yapılan bazı girişimler uluslararası örgütlerin kurulması için ortam hazırlamıştır. 20.yy’da ise bu örgütler fiilen kurulmaya başlamıştır. Siyasi anlamda uluslararası ilk örgütlenme denemesi, Milletler Cemiyeti’dir.[10] Şimdi ele alacağım örgüt, coğrafi anlamda üyeliği sınırlı olmasına rağmen küresel bir nitelikte sayılan Avrupa Birliği(AB)’dir.

Avrupa Birliği

Tarihçesi

Avrupa Birliği’nin temeli üç ayrı uluslararası örgüt olarak kurulan ve başlarda Avrupa Toplulukları olarak anılan Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu, Avrupa Ekonomik Topluluğu ve Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu’na dayanmaktadır.[11]

Avrupa bütünleşmesi fikrinin başlangıcı çok eskilere dayansa da İkinci Dünya Savaşı sonrasında,  Avrupa’da kalıcı bir barış oluşturma çabaları hız kazandı. Robert Schuman (Fransa Dışişleri Bakanı), Eski Milletler Cemiyeti Genel Sekreteri Jean Monnet’in tasarısına dayanarak, 9 Mayıs 1950 tarihinde, Avrupa Devletlerini, kömür ve çelik üretiminde alınan kararları bağımsız ve uluslarüstü bir kuruma devretmeye davet etti. Schuman Planına göre, Avrupa’da bir barışın kurulabilmesi için Fransa ve Almanya arasında yüzyıllardır süregelen çekişmenin son bulması gerekiyordu. Bunun yolu ise, söz konusu kurumun gözetiminde, ortak kömür ve çelik üretimini sağlamak ve bu örgütlenmeyi tüm Avrupa devletlerinin katılımına açık tutmaktı.[12]

18 Nisan 1951’de, Belçika, Federal Almanya, Lüksemburg, Fransa, İtalya ve Hollanda’dan oluşan 6 üye ile Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu (AKÇT)[13] kuruldu.[14]

Kömür ve çeliğin yanı sıra diğer sektörlerde de ekonomik birliği kurmak amacıyla, 25 Mart 1957’de Roma Antlaşması imzalanarak Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET)[15] kuruldu. AET’nin amacı, malların, işgücünün, hizmetlerin ve sermayenin serbest dolaştığı bir ortak pazarın kurulması ve en nihayetinde siyasi bütünlüğe gidilmesiydi.[16]

Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu (EURATOM) da 1 Ocak 1958 tarihinde yürürlüğe giren Roma Antlaşması ile kuruldu. Topluluğun amacı, nükleer enerjinin barışçıl amaçlarla ve güvenli biçimde kullanılmasını sağlamak amacıyla üye devletlerin araştırma programlarını koordine etmek olarak belirlendi.[17]

Kurulan bu üç farklı kurum 8 Nisan 1965’te Füzyon Antlaşması(Birleşme Antlaşması) ile birleşti. Füzyon Antlaşması, 1 Temmuz 1967’de yürürlüğe girdi. Topluluk artık tek konsey, tek komisyon, tek parlamentoya sahipti. Bu tarihten itibaren Avrupa Toplulukları olarak anılmaya başlandı.

1 Temmuz 1987’de “Avrupa Tek Senedi (Single Act)”[18] yürürlüğe girmiştir. Senedin amacı yeni politikalar saptamak ve mevcut olan politikaları geliştirmektir.[19]

3 Kasım 1990’da iki Almanya’nın birleşmesi, Merkezi ve Doğu Avrupa ülkelerinin Sovyet denetiminden kurtulmaları ve demokratikleşmeleri, Aralık 1991’de de Sovyetler Birliği’nin çözülmesi Avrupa’nın siyasi yapısını baştan aşağı değiştirdi. Üye devletler bağlarını güçlendirme kararlılığıyla, temel özellikleri 9-10 Aralık 1991’de Maastricht’te toplanan Avrupa Birliği Zirvesi’nde kararlaştırılan yeni bir Antlaşmanın müzakerelerine başladılar. Maastricht Antlaşması, diğer adıyla Avrupa Birliği Antlaşması, 1 Kasım 1993 tarihinde yürürlüğe girdi. Bu antlaşma ile 1999’a kadar parasal birliğin[20] tamamlanmasına, Avrupa vatandaşlığının oluşturulmasına ve ortak dış ve güvenlik ile adalet ve içişlerinde işbirliği politikalarının meydana getirilmesine karar verildi.

Maastricht Antlaşması ile üç sütunlu Avrupa Birliği yapısı oluşturuldu. Bu yapının ilk sütununu Avrupa Toplulukları (AKÇT, AET ve EURATOM), ikinci sütununu “Ortak Dışişleri Güvenlik Politikası”, üçüncü sütununu ise “Adalet ve İçişleri” oluşturuyordu.[21]

Avrupa Birliği’nin derinleşme sürecindeki son önemli aşama, 2007 yılında imzalanan ve 2009 yılında yürürlüğe giren Lizbon Antlaşması ile gerçekleşti. Bu antlaşma ile temel olarak, AB’nin karar alma mekanizmalarındaki tıkanıklıkların giderilmesi ve Birliğin daha demokratik ve etkili işleyen bir yapıya kavuşması hedeflendi. Bu hedef doğrultusunda kapsamlı değişikliklere gidilerek, Avrupa Topluluğu’nu kuran Antlaşmanın adı “Avrupa Birliği’nin İşleyişi Hakkında Antlaşma” olarak değiştirildi.[22]

Avrupa Birliği’nin Genişleme Süreci

AB, kurucu üyeleri olan Fransa, İtalya, Federal Almanya, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg’un ardından ilk kez 1973 yılı olmak üzere yıllar içinde tam 7 kez genişleme süreci yaşamıştır.[23]

  1. Genişleme: 1 Ocak 1973 tarihinde İngiltere[24], İrlanda ve Danimarka’nın katılımı ile gerçekleşti. 1973 Yılında ‘Dokuzlar Avrupa’sı kavramı kullanılmaya başlanmıştır.[25]
  2. Genişleme: 1 Ocak 1981 tarihinde Yunanistan’ın katılımı ile olmuştur.
  3. Genişleme: 1 Ocak 1986’da İspanya ve Portekiz’in katılımı ile olmuştur.
  4. Genişleme: 1 Ocak 1995’te Avusturya, İsveç ve Finlandiya’nın katılımı ile gerçekleşti.
  5. Genişleme: 1 Mayıs 2004’te Polonya, Macaristan, Çekya, Slovakya, Slovenya, Estonya, Letonya, Litvanya, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Malta’nın katılımı ile gerçekleşti.
  6. Genişleme: 1 Ocak 2007’de Bulgaristan ve Romanya’nın katılımı ile gerçekleşti.
  7. Genişleme: 1 Temmuz 2017 tarihinde Hırvatistan’ın katılımı ile sonuçlandı.[26]
AB’nin genişleme haritası

AB’nin Organları

[27]

Avrupa Parlamentosu, AB kurumları içinde doğrudan halk tarafından seçilen tek organdır. AB üyesi ülkelerin vatandaşları olan Avrupa vatandaşları, beş yılda bir yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde oy kullanabilirler. Son Parlamento seçimi 2019 yılında yapıldı. Parlamento, bugün için Avrupa Birliği’ne üye 27 devletin toplamda 705 temsilcisinden oluşuyor. Bu rakam, 704 üye ve bir Başkanı içeriyor. Hangi üye devletin kaç parlamenter ile temsil edileceği üye devletlerin nüfuslarına göre tespit ediliyor. Avrupa Parlamentosu, 7 siyasi parti grubu ve bağımsız üyelerden oluşmaktadır. Parlamento Genel Kurulu kural olarak Strazburg’da toplanır. Parlamentonun siyasi grupları ve komiteleri Brüksel’de toplanır, sekretaryası ise Lüksemburg’dadır. Parlamentoya görüşülmek üzere gelen konular öncelikle farklı görev alanlarına sahip 22 adet komiteden konuyla ilgili olanında tartışılır ve ulaşılan sonuç, bir raporla Genel Kurul’a sunulur. Genel Kurul’daki görüşmeler de bu çerçevede yapılır.[28]

Avrupa Komisyonu, yasama sürecini başlatan, ayrıca Birliğin yürütme organı olarak AB müktesebatını, bütçeyi ve programları uygulamaktan ve idari denetimden sorumlu kurumdur. Avrupa Komisyonu, her bir üye devletten bir kişinin yer aldığı, 5 yıl için seçilen 27 üyeden oluşur. Bu kişilere “komiser” adı verilir. Her komiser bir veya daha fazla AB politikasının yürütülmesinden sorumludur. Komisyon adeta bir Bakanlar Kurulu gibi faaliyet gösterir. Komisyon’da komiserlerin yanı sıra, Avrupa Birliği görevlilerinden oluşan 25.000 kişilik bir idari teşkilat da mevcuttur. Komisyon Başkanı Avrupa Birliği Zirvesi tarafından belirlenir ve ataması Avrupa Parlamentosunun onayı ile yapılır. Komisyon başkan yardımcılarından biri de AB’nin dış politikasını yürütmekten sorumlu Birlik Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisidir. Komisyonun merkezi Brüksel’dedir. Avrupa Birliği üyesi devletlerden bağımsız bir niteliğe sahip olan Komisyon, Birliğin yürütme organı konumundadır. Bu doğrultuda Birliğin bütçesini ve politikalarını uygulayan Komisyon, AB hukukunun uygulanmasının idari bakımdan gözetilmesi görevini de üstlenmiştir. AB hukukunu ihlal ettiği iddiasıyla üye devletleri Avrupa Birliği Adalet Divanı önünde dava edebilir. Komisyonun bir diğer önemli görevi ise yasama organını oluşturan Avrupa Parlamentosu ve Konseye sunduğu yasama ya da karar önerileri ile yasama sürecini başlatmasıdır.[29]

Avrupa Birliği Konseyi , (“Bakanlar Konseyi” ya da “AB Konseyi”) Avrupa Birliği üyesi devletlerin hükümetlerinde görev yapan bakanlardan oluşur.[30] Konsey, Avrupa Birliği içinde üye devletlerin ulusal çıkarlarının temsil edildiği organdır. Konsey toplantılarına, karara bağlanacak konu doğrultusunda üye devletleri temsilen ilgili bakanlar katılır. Örneğin toplantının konusu ekonomi veya para politikası ile ilişkili ise, üye devletlerin ekonomi ve maliye bakanları toplantıya katılır. Konsey başkanlığı 18 aylık süre için görev yapacak 3 üye devletten oluşan, devamlılığı ve tutarlılığı sağlamaya yönelik takımlar tarafından yürütülür. Böylece başkanlık 6 aylık dönemlerle üye devletlerarasında el değiştirir. Birçok konuda tüm üye devletleri bağlayan yasal düzenlemeleri kabul etme yetkisini Avrupa Parlamentosu ile paylaşan Konsey, yine Avrupa Parlamentosu ile birlikte bütçeyi onaylar.[31]

Avrupa Birliği Adalet Divanı, Avrupa Birliği’nin yargı organıdır ve Adalet Divanı ve Genel Mahkeme olmak üzere ikili bir yapıdan oluşur. Adalet Divanı’nın temel amacı, Avrupa Birliği hukukunun Avrupa Birliği içerisinde her yerde aynı şekilde yorumlanmasını ve uygulanmasını sağlamaktır. Divan, Birlik hukukunun yorumlanmasında ve uygulanmasında hukuka saygıyı sağlama, ulusal hukuk düzenleri ile AB hukuk düzeni arasındaki ilişkilerin düzenlenmesi, hukuki denetim, yorum, uyuşmazlık çözme, hukuk yaratma ve boşluk doldurma işlevlerini yerine getirir. Divan, 27 yargıçtan ve 11 hukuk sözcüsünden oluşmaktadır. Avrupa Birliği Adalet Divanı Statüsü ‘ne göre Genel Mahkeme’de ise her üye devletten iki yargıç görev yapar (Şubat 2020 itibariyle 51 yargıç bulunmaktadır). Avrupa Birliği Adalet Divanı Lüksemburg’da faaliyet göstermektedir. [32]

Avrupa Sayıştayı, Birliğin tüm gelir ve giderlerini inceler, işlemlerinin hukuka ve usule uygunluğunu temin eder. Sayıştay denetimi, gelir ve giderlerin hukuka uygunluğu ile düzenliliğini ve iyi bir mali idareyi sağlamaya yöneliktir. Avrupa Sayıştayı her bir üye devletten birer üye olmak üzere 27 üyeden oluşmaktadır. Üyeler, Konsey tarafından Parlamentoya danışıldıktan sonra, 6 yıllık bir süre için tayin edilir. Bu üyeler, kendi ülkelerinde denetim kurumlarında çalışan veya çalışmış ve bu görev için özel niteliğe sahip kişilerin arasından seçilir. Sayıştay üyelerinin bağımsızlığı ve tarafsızlığı güvence altına alınmıştır.[33]

Avrupa Merkez Bankası tüzel kişiliğe sahip, bağımsız bir AB organıdır. Görevi, para birimi olarak Avroyu kullanan AB üyesi ülkelerden oluşan Avro bölgesinde fiyat istikrarını sağlamaktır. Bu görevini üye devletlerin merkez bankaları ve Avrupa Merkez Bankası’ndan oluşan Avrupa Merkez Bankaları Sistemi içinde yerine getirir.[34]

 

SONUÇ

Etkileri bakımından uluslararası arenada devletlerden sonra gelen uluslararası örgütlerin hukuki kişiliği meselesi daima akıllarda soru işareti bırakan bir durum olmuştur. Bir uluslararası örgütün uluslararası hukuk açısından kişiliğe sahip olabilmesi için öncelikle belli özellikleri taşıyor olması gerekmektedir. Her örgüt hukuki kişiliğe sahip değildir. Ayrıca hukuki kişiliğe sahip örgütün bir devlet gibi hak ve yükümlülükleri bulunmamaktadır.

Uluslararası örgüt, uluslararası düzeyde faaliyet gösteren üyelerinin çoğunluğunu devletlerin oluşturduğu işbirliği durumudur. Uluslararası örgütler devletlerin irade beyanlarıdır. Amaçları, faaliyetleri ve görevleri birbirinden farklılık arz edebilmektedir. Uluslararası ilişkiler açısından önemi, uluslararası örgütlerin uluslararası arenada devletlerin sorunların çözümüne ilişkin yetersizliği sonucunda kurulmuş olması sebebiyle ve zaman içinde örgüt sayısının artması ile akademik araştırmalar bakımdan ayrı bir disiplin olmasıyla daha da artmıştır.

Kuruluş ve coğrafi sınırlar açısından bölgesel olarak kurulmuş olan AB, 1951’den bu yana varlığını sürdürmektedir. Etkileri bakımından küresel nitelikte olan bu örgüt, zaman içinde birçok yeni üye ile birlikte genişlemiştir. Birçok organa sahip olan AB, Avrupa bütünleşmesini sağlamak amacıyla kurulmuştur. Aynı zamanda üye ülkeler arasında yalnızca ekonomik ve kültürel değil, ortak güvenlik ve dış politika konularında da birtakım yetkilere sahiptir.

KAYNAK

  1. KİTAPLAR, MAKALE VE TEZLER

Gönlübol, Mehmet. Uluslararası Politika- İlkeler, Kavramlar, Kurumlar-. Ankara: Siyasal Kitapevi, 2014.

Hasgüler, Mehmet ve Mehmet B. Uludağ. Uluslararası Örgütler- Tarihçe, Organlar, Belgeler, Politikalar-. İstanbul: Alfa Yayınları, 2007.

Hüseyinov, Taleh. “ Uluslararası Hukuk Açısından Yasal Örgütlerin Kuruluşu ve Faaliyetleri”. Lisans Bitirme Tezi, Azerbaycan Devlet İktisat Üniversitesi, 2019.

Pazarcı, Hüseyin. Uluslararası Hukuk. Ankara: Turhan Kitapevi Yayınları, 2017.

Sak, Yıldıray. “Milletlerarası Örgütlerin Milletlerarası Hukuk Kişiliği Meselesi ve Avrupa Birliği’nin Hukuki Kişiliği”, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt:12, 2012.

Sönmezoğlu, Faruk. Uluslararası Politika ve Dış politika Analizi. İstanbul: Der Yayınları, 2014.

  1. İNTERNET KAYNAKLARI

“Avrupa Birliği’nin Tarihçesi”, 8 Mayıs 2020. https://www.ab.gov.tr/105.html (Erişim Tarihi: 12.05.2020)

“AB’nin Tarihçesi”  https://www.ikv.org.tr/ikv.asp?id=28  (Erişim Tarihi: 15.05.2020)

“AB’nin Tarihçesi”  https://www.avrupa.info.tr/tr/abnin-tarihcesi-82  (Erişim Tarihi:17.05.2020)

“ Avrupa Birliği’nin Organları”, 8 Mayıs 2020. https://www.ab.gov.tr/45628.html  (Erişim Tarihi: 17.05.2020)

“Avrupa Parlamentosu Resmi Sayfası”. https://www.europarl.europa.eu/portal/en  ( Erişim Tarihi: 17.05.2020)

“AB Adalet Divanı Resmi Sayfası”. https://curia.europa.eu/jcms/jcms/Jo1_6308/fr/  ( Erişim Tarihi:17.05.2020)

[1] Hüseyin Pazarcı, Uluslararası Hukuk, Ankara: Turhan Kitapevi Yayınları, 2017, s.127.

[2] Yıldıray Sak, “Milletlerarası Örgütlerin Milletlerarası Hukuk Kişiliği Meselesi ve Avrupa Birliği’nin Hukuki Kişiliği”, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 12, Özel S. 2012, s.1209.

[3] Yıldıray Sak, 2012, s.1210.

[4] Yıldıray Sak, 2012, s.1211,1212.

[5] Yıldıray Sak, 2012, s.1215.

[6] Hüseyin Pazarcı, 2017, s.172.

[7] Faruk Sönmezoğlu, Uluslararası Politika ve Dış politika Analizi, İstanbul: Der Yayınları, 2014,s. 836-837.

[8] Taleh Hüseyinov, “ Uluslararası Hukuk Açısından Yasal Örgütlerin Kuruluşu ve Faaliyetleri”, Lisans Bitirme Tezi, Azerbaycan Devlet İktisat Üniversitesi, 2019, s.47.

[9] Taleh Hüseyinov, 2019, s.48.

[10] Mehmet Gönlübol, Uluslararası Politika- İlkeler, Kavramlar, Kurumlar-, Ankara: Siyasal Kitapevi, 2014, s.508.

[11] Hüseyin Pazarcı, 2017, s.182.

[12] “Avrupa Birliği’nin Tarihçesi”, 8 Mayıs 2020.

https://www.ab.gov.tr/105.html (Erişim Tarihi: 12.05.2020)

[13] AKÇT’nin bir diğer adı, ‘Montonunion’dur. Ayrıca Paris’te imzalandığı için Paris Antlaşması olarak da anılmaktadır.

[14] Topluluğun Yüksek Otoritesi’nin ilk başkanı, Jean Monnet olmuştur.

[15] Diğer adı, ‘İlk Roma Antlaşması’dır.

[16] Avrupa Birliği’nin Tarihçesi,2020.

[17] Diğer adı, ‘İkinci Roma Antlaşması’dır.

[18] Avrupa Tek Senedi, AB’nin derinleşmesinin en somut örneğidir.

[19] “AB’nin Tarihçesi” https://www.ikv.org.tr/ikv.asp?id=28 (Erişim Tarihi: 15.05.2020)

[20] Avrupa ortak para birimi olan Avro, 1 Ocak 2002 tarihinde resmen tedavüle girerek, 12 ülkede kullanılmaya başlandı. Daha öncesinde Delors Raporu ile 1989’da ortak para birimine geçme kararı alınmıştı.

[21] Avrupa Birliği’nin Tarihçesi,2020.

[22] Avrupa Birliği’nin Tarihçesi,2020.

[23] Hatta buna 7.5 kez de diyebiliriz. 1990 yılında Doğu ve Batı Almanya’nın birleşmesi sonucu AB, de facto genişleme yaşamıştır.

[24] İngiltere, Lizbon Antlaşması’nın 50.maddesi gereğince; 31 Ocak 2020’de AB’den ayrılmıştır.

[25] AB’nin genişleme sürecinin kuruluşundan 22 yıl sonra gerçeklemesinin nedeni Fransa Cumhurbaşkanı De Gaulle’ün yeni üye kabul etmemesi ve her seferinde veto hakkını kullanmasıdır. De Gaulle’ün istifasının ardından genişleme süreci başlamış oldu.

[26] “AB’nin Tarihçesi”  https://www.avrupa.info.tr/tr/abnin-tarihcesi-82 (Erişim Tarihi:17.05.2020)

[27] “ Avrupa Birliği’nin Organları”, 8 Mayıs 2020

https://www.ab.gov.tr/45628.html (Erişim Tarihi: 17.05.2020)

[28] Daha fazla bilgi için bkz. https://www.europarl.europa.eu/portal/en ( Erişim Tarihi: 17.05.2020)

[29] Daha fazla bilgi için bkz. https://www.ab.gov.tr/45629.html ( Erişim Tarihi: 17.05.2020)

[30] Mehmet Hasgüler ve Mehmet B. Uludağ, Uluslararası Örgütler- Tarihçe, Organlar, Belgeler, Politikalar-,İstanbul: Alfa Yayınları, 2007, s.346.

[31] Daha fazla bilgi için bkz. https://www.ab.gov.tr/45630.html ( Erişim Tarihi: 17.05.2020)

[32] AB Adalet Divanı resmi sayfası için bkz. https://curia.europa.eu/jcms/jcms/Jo1_6308/fr/ ( Erişim Tarihi:17.05.2020)

[33]  Avrupa Birliği’nin Organları, 2020.

[34] AB’nin diğer kurum ve organları için ayrıca bkz. https://europa.eu/european-union/about-eu/institutions-bodies_en ( Erişim Tarihi: 17.05.2020)

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

Yazarlık Başvurusu

Yorum Yaz

Lütffen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz