Avrupa Bütünleşme Sürecine Tarihsel Bir Bakış Açısı

664
Yazarlık Başvurusu

Avrupa bütünleşme süreci hakkında bilgi vermek gerekirken, evvela Avrupa bütünleşme sürecini tarihsel açıdan ele almamız gerekmektedir. Bu yazımızda 20’nci yüzyılda başlayan Avrupa bütünleşmesini tarihsel bir perspektif ile inceleyeceğiz. İncelememizde kronolojik bir yöntem kullanarak, günümüze kadar uzanan geçmiş-bugün tekniğini kullanacağız. Avrupa bütünleşmesinin temelleri ilk defa 1921 yılında Belçika ile Lüksemburg arası da imzalanan Belçika-Lüksemburg Ekonomik İşbirliği ve 1944 yılında Belçika, Lüksemburg ve Hollanda arasında anlaşmaya varılan fakat 1948 yılında yürürlüğe giren BENELÜKS ile atılmıştır.

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra askeri, politik ve ekonomik yönden sarsılan Avrupa’ya 1947 yılında ABD Marshall Planı ile yardım elini uzatmıştır. Avrupa ülkelerinin SSCB’nin savunmuş ve yaymış olduğu komünizmin etkisine gireceğinden endişe eden ABD, kendi öncülüğünde OECD, yani Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nü kurarak gerek Marshall Planı ile gerekse OECD aracılığıyla Avrupa ülkelerinin ekonomilerini düzeltmek istedi ve onları kapitalist batı bloğuna güçlü birer transatlantik aktörler olarak sisteme kazandırmak istemiştir. Ayriyeten 1948 yılında, Lahey’de toplanan Avrupa Kongresi; Avrupa tarihinin ilk federal toplantısı olarak kabul edilmektedir. Kongreye 26 Avrupa ülkesinin yanı sıra ABD ve Kanada gibi Kuzey Amerika ülkeleri de katılmıştır. Ayrıca kongreye dönemin en büyük politikacıları, devlet adamları, sanatçıları, gazetecileri, yazarları, ekonomistleri, din görevlileri, akademisyenleri, hukukçuları ve filozofları da katılarak, hep birlikte Avrupa bütünleşmesine katkıda bulunmuşlardır. Bu kongreyi takip eden 1949 yılında ise Avrupa Konseyi kurulmuştur. Merkezi Strazburg olmak üzere 10 ülke tarafından kurulan Avrupa Konseyi’nin kurucu ülkeleri şunlardır; Belçika, Birleşik Krallık, Danimarka, Fransa, Hollanda, İrlanda, İsveç, İtalya, Lüksemburg ve Norveç. Ayrıca Avrupa Adalet Divanı da Avrupa Konseyi tarafından kurulmuştur.

İlk başlarda iki-üç ülke (Belçika, Lüksemburg ve Hollanda) arasında tesis edilmeye başlanan Avrupa bütünleşme süreci, ilerleyen yıllarda genişleyerek meyvelerini almaya başlamıştır. Artık Avrupa ülkeleri, eskiye nazaran, daha sistematik bir şekilde bir araya geliyorlar ve gerek kendi ülkelerindeki meseleleri gerekse Avrupa kıtasını ilgilendiren meseleleri masaya yatırarak tartışır bir vaziyete bürünmüşlerdir. Fransa’nın öncülüğünde 1950 yılında kurulan Avrupa Savunma Topluluğu, Avrupa’nın savunmasına yönelik atılan bir adımdır. Fakat Stalin’in ölümüyle birlikte rahatlayan Avrupa ülkeleri, bir süreliğine de olsa, güvenlik kaygılarını bir kenara bırakmışlardır. 1951 yılında kurulan Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu, Avrupa’nın ilk supranasyonal (ulus üstü) organı olarak kabul edilmektedir.

AKÇT ile birlikte Fransa, Hollanda, Batı Almanya, Belçika, İtalya ve Lüksemburg arasında bir tek pazar kurulmaya çalışılmış, böylece Avrupa bütünleşmesinin bir parçası olan ekonomik entegrasyonun sağlanmasının temelleri atılmıştır. 1957 yılındaki Roma antlaşması ile birlikte gümrük vergileri ve gümrük birliği, ortak bir tarım ve ulaşım politikası, sosyal fonu tesis edilmeye çalışılmış ve en önemlisi Avrupa Komisyonu kurulmuştur. Roma antlaşmasının bir diğer adı da Avrupa Ekonomik Topluluğu’dur. Aynı zamanda Avrupa Serbest Ticaret Birliği ve Bakanlar Konseyi kurularak serbest ticaret bölgesi, gümrük birliği ve ortak pazar ile birlikte iktisadi entegrasyon tesis edilmeye çalışılmıştır. Buna ilaveten Avrupa Parlamentosu 1957’de kurularak siyasi entegrasyonun temelleri atılmaya çalışılmıştır.

Avrupa Bütünleşmesinde Durgunluk Dönemi

60’lı yıllarda Avrupa bütünleşmesi durgunluk dönemine girmiştir. Zira Fransa’nın cumhurbaşkanı De Gaulle hem Birleşik Krallık’ı Avrupa bütünleşmesinin dışında tutmaya çalışıyordu hem de ABD’nin Avrupa üzerindeki etkisini kırmaya çalışıyordu. Böylelikle ABD’nin tekelinden ayrılmış ve kendi içerisinde hükümetler arası bir şekilde bağımsız hareket edebilen bir Avrupa tasarlamıştır. De Gaulle’nin bu girişimleri Avrupa bütünleşmesinin 60’li yıllarda duraklamasına yol açmıştır. 70’li yıllarda ise Avrupa bütünleşmesi büyük bir darbe almıştır. Zira 1973 yılında İrlanda, Birleşik Krallık ve Danimarka; Avrupa Ekonomik Topluluğu’na üye olarak Avrupa bütünleşmesine dâhil olmuşlardır. Özellikle Birleşik Krallığın Avrupa bütünleşmesine dâhil olması, Avrupa’da Avrupa şüpheciliğini doğurmuştur. 70’lerdeki ekonomik kriz, Avrupa içerisindeki milliyetçi ve ulusalcı hareketlenmeleri de tetikleyerek Avrupa bütünleşmesini olumsuz yönden etkilemiştir.

Avrupa Bütünleşmesi Tekrardan Hız Kazanıyor

1981’de Yunanistan ve 1986’ta Portekiz ve İspanya Avrupa Ekonomik Topluluğu’na katılarak Avrupa bütünleşmesi fiziki sınırlar bakımından genişlemiş oldu. 1985’te ise Batı Almanya, Belçika, Fransa, Hollanda ve Lüksemburg bir araya gelip Schengen Antlaşması‘nı imzalayarak kendi aralarındaki fiziki sınırları kaldırdılar. Schengen Antlaşması ile birlikte özelde bu 5 Avrupa ülkesi, genelde ise Avrupa’da ortak pazar anlayışı güçlenmiş bulunmaktadır. Ayrıca ekonomik entegrasyon yolunda bir ilerleme kat edilmiş ve 1988 yılında Ekonomik ve Parasal Birlik kurulmuştur. Bu atılım ile birlikte Euro bölgesi ve Euro para biriminin temelleri atılarak Avrupa bütünleşmesinin önemli bir faktörü olan ekonomik entegrasyon hususunda önemli bir mesafe kaydedilmiştir. İlerleyen zaman dilimi içerisinde Avrupa Ekonomik Topluluğu’na üye olan ülke vatandaşlarının kimlik kartları tüm toplulukta geçerli olmuş ve Friedrich Schiller’in “Ode an die Freude” adlı şiiri Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun marşı haline gelmiştir.

Schengen ülkeleri ve haritası – [immihelp]

90’lı yıllarda Doğu Almanya’nın Batı Almanya ile birleşmesine paralel olarak Avrupa Ekonomik Topluluğu da hem derinleşmiş hem de genişlemiştir. 1993 yılındaki Maastricht Antlaşması ile birlikte Avrupa entegrasyonu ve bütünleşmesi epey ilerleme sağlamıştır. Maastricht Antlaşması’na kadar sadece ekonomik saiklerle ilerleme sağlayan Avrupa bütünleşmesi, Maastricht Antlaşması ile birlikte ekonomik ve siyasal bir çerçeve kazanmıştır. Böylece Avrupa Ekonomik Topluluğu, Maastricht Antlaşması ile birlikte Avrupa Birliği haline gelmiştir. 1995 yılında Avusturya, Finlandiya ve İsveç Avrupa Birliği’ne katılarak Avrupa bütünleşmesine katılmıştır. 1999 yılında Euro Bölgesi kurulmuş ve 15 Avrupa ülkesi arasında ekonomik bir yakınlaşma ve bütünleşme sağlanmıştır. Birleşik Krallık, Danimarka ve İsveç haricindeki diğer 13 Avrupa ülkeleri ilerleyen yıllarda Euro para birimini kabul ederek ortak bir ekonomik mekanizma oluşturmaya çalışılmıştır. 2001 senesinde Nice Antlaşması imzalanır ve 2002 yılında Euro, üye devletler arasında resmi olarak kabul edilir. Aynı zamanda bundan önce kurulan kurumlar reform edilerek Avrupa bütünleşmesine yeni bir soluk getirilmiş ve böylece Avrupa Birliği yenilenmiştir.

2004 yılında Çek Cumhuriyeti, Kıbrıs, Macaristan, Estonya, Letonya, Litvanya, Malta, Polonya, Slovenya ve Slovakya Avrupa Birliği’ne katılmış ve Avrupa Birliği’nin üye sayısı 25’e yükselmiştir. 2007 yılındaki Lizbon Antlaşması ile birlikte Bulgaristan ve Romanya Avrupa Birliği’ne katılmıştır. Lizbon Antlaşması ile birlikte Avrupa’daki güçler dağılımı sistematik bir mekanizma üzerine oturulmaya çalışılmış, bu doğrultuda Avrupa Birliği Anayasa’sı oluşturulmuştur. Fakat Fransa ve Hollanda’nın anayasayı reddetmeleri ile birlikte Anayasa hiç yürürlüğe girmemiştir. Anayasa ile birlikte Avrupa Birliği uluslararası hukuk bağlamında tüzel kişi olarak kabul edilecek, Avrupa Devlet ve Hükûmet Başkanları Konseyi başkanı her 6 ayda bir değişimli başkanlık sistemi yerine kalıcı bir başkanı olacak, Avrupa Birliği’nin bir dışişleri bakanlığı oluşturulacak, vatandaşların dilekçe hakki verilerek bir milyon imza ile Avrupa Komisyonu’na bağlayıcı olmayan bir teklif yapılabilecek, Maastricht Antlaşması ile birlikte ulusal parlamentolara bir organizasyon prensibi olarak verilen yetki ikamesi güçlendirilerek Avrupa Birliği’nin merkezi hükûmeti olan Brüksel ile taşra eyaletleri olan birlik ülkeleri arasında yetki ve sorumluluk paylaşımı oluşturulacak ve Avrupa Parlamentosu’na üye ülkeler bağlamında henüz (ortak) karar verici olmadığı tarım, yapısal fonlar, adalet ve içişleri gibi alanlarda söz sahibi olur. Fakat Avrupa Parlamentosu’na inisiyatif hakkı verilmez. Bu hususlar söz konusu anayasanın belki de en önemli maddelerindendir.

Anayasa ile birlikte aynı zamanda ekonomik entegrasyonu takip eden siyasal entegrasyon oluşturulmak istenmiştir. Fakat federasyon tipinde bir Birleşik Avrupa Devletleri hayata geçirilmeye müsait olmamıştır. Söz konusu anayasa her ne kadar ilk önce Fransa ve Hollanda, ardından da İrlanda tarafından kabul edilmediyse de, anayasanın bazı maddeleri müstakil birer uygulamalar olarak yürürlüğe girmiştir. Bu doğrultuda ilk defa 2010 yılında Avrupa Konseyi’ne kalıcı bir başkan seçilmiş ve bu makam aynı zamanda Avrupa Birliği’nin “de facto başkanlık” makamı olarak görülmüştür. 2013’te Hırvatistan’ın Avrupa Birliği’ne girmesiyle birlikte Avrupa bütünleşmesi genişleme yoluyla mesafe kaydetmiştir. Fakat Avrupa Mülteci Krizi ile birlikte ciddi sorunlarla karşılaşan Avrupa Birliği, üye ülkeler arasında tekrar yükselen ulusalcı ve milliyetçi akımların etkilerini kıramamıştır. Bu bağlamda özellikle Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden Bexit süreci ile ayrılması çok tartışılmıştır. Avrupa bütünleşmesi bu günlerde ciddi oranda sarsılmış, fakat buraya kadar dünyaya gayet başarılı bir entegrasyon örneği göstermiştir. Özellikle ekonomik entegrasyon bağlamında devrim niteliğinde reformlarda bulunan Avrupa Birliği, siyasi entegrasyona teşebbüs etmek istediği anda çeşitli tepki ve krizlerle karşılaşmış ve Avrupa bütünleşmesini bir ileri safhaya taşıyamamıştır. Bugün koronavirüs kriziyle yüzleşen Avrupa Birliği, özellikle İtalya ve İspanya gibi ülkelerin tepkileriyle karşılaşacaksa bile kriz sonrası yeni reformlarla kendisini yenileyeceği aşikârdır.

[irp posts=”27334″ name=”Avrupa Kimliğinin İncelenmesi Bağlamında Avrupa’nın Tanıtımı”]

[irp posts=”27410″ name=”Devletin ve Sınırların Westphalia Sonrası Değişimi”]

KAYNAK

Bildt, Carl, “Europe must keep its ‘soft power’”. Financial Times on Centre for European Reform, 2005
Dedeoğlu, Beril, Dünden Bugüne Avrupa, İstanbul, 2003
Druzhinin, Aleksei, “Armenia Joins Eurasian Economic Union, 2014
Kızılırmak, Burça; Erhan, Çağrı; Senemoğlu, Deniz, Avrupa Birliği Temel Konular, Ankara, 2011
Smale, Alison, “Fighting EU ‘enlargement fatigue’”. International Herald Tribune, 2006
Statute of the Council of Europe”. Council of Europe. 5 Mayıs 1949.
Tasch, Barbara, “Russia, Kazakhstan, Belarus Sign Treaty Creating Huge Economic Bloc”. times.com. Time Magazine, 2014
Türkiye Cumhuriyeti Dış İşleri Bakanlığı. “Avrupa konseyi”, 2012

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

Yazarlık Başvurusu

Yorum Yaz

Lütffen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz