Oğuz Kağan Destanı ve Nüshalar

3324

Oğuz Kağan Destanı, Türklerin atası olduğuna inanılan Oğuz Kağan’ın hayatını anlatan ve bu çerçevede de Türklerin yaşayışları hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlayan metinlerdir. Orijinali ve eksiksiz metin elimizde değildir ve öne çıkan farklı iki nüshada ele alınan kimi parçalar vasıtasıyla Oğuz Kağan Destanı ve muhteviyatından haberdar olabiliyoruz. Bu nüshalar rivayetlerle harmanlanarak ve hikâyeleşerek günümüze ulaşsa da Türk tarihinin önemli bir parçası olarak tarih sahnesindeki yerini almıştır. Bu yazıda Oğuz Kağan Destanı genel olarak ele alınacak ve içindeki bilgilerle Türk tarihine dair elde edilen bazı bilgiler incelenecektir.

Oğuz Kağan Destanı’nın Nüshaları ve Nüshaların Muhteviyatı

Büyük Hun İmparatoru Mete Han veya İranlıların Afrasiyab dedikleri Alp Er Tunga olduğu sanılan[1] Oğuz Kağan’ın hayatını ve bu çerçevede Türklerin yaşayış şekillerini anlatarak milletlerin ve toplumların ortak bilinçlerini oluşturan bu destanın öne çıkan iki nüshası vardır. Bu nüshalardan birincisi, yazarı bilinmeyen ve bir Uygur tarafından yazıldığı anlaşılan Uygurca Oğuz Kağan destanıdır. Uygur alfabesiyle yazılan Oğuz Kağan Destanı nüshası İslamiyet öncesi devreye aittir. İslamiyet öncesine ait Uygur harfli yazmanın eskiliği, destanî saflığın korunmasına bir dereceye kadar imkân vermiştir.[2] Uygurca yazılmış olan bu eser Willy Bang-Kaup ve G. Rahmeti Arat tarafından 1936 yılında Türkçeye çevrilmiştir. Paris Kütüphanesi’nde bulunan bu eserin ilk bölümü eksiktir. İkinci nüsha ise on dördüncü yüzyılın başında İlhanlı veziri Reşidüddin’in yazıya geçirdiği eserdir.[3]

Destanın yazıya geçirilmiş nüshalarından Türklerin tarihleri ve yaşayışları hakkında olduğu kadar algılarına da ulaşılabilir. Destanın Uygurca yazılmış nüshasında Oğuz Kağan’ın gökten inen ışığın içindeki kızla evlenince doğan üç oğluna Kün (Güneş), Ay ve Yultuz (Yıldız) isimlerini, göl ortasındaki ağaç kovuğundaki kızla evlenince doğan üç oğluna Kök (Gök), Tağ (Dağ) ve Tengiz (Deniz) isimlerini vermiştir. Bu isimler, Türk kozmogonisi (evrendoğum) anlayışına dair motifleri ihtiva ediyor olabilir: Önce Göktanrı’nın yarattığı Güneş, Ay ve yıldızların oluşturduğu uzay, ardından Yer-Su Tanrısının yarattığı gök, dağlar ve denizleri yarattığı anlaşılabilir.[4]

Tanrı’nın varlığı veya evrenin nasıl oluştuğu gibi sorulardan başka, destan içerisinde (iki nüshada da) Türklerin hakimiyet sistemlerine dair bilgiler vardır. Her iki nüshada da aynı olan şey şudur: Oğuz Kağan mutlak bir hâkimiyet sahibidir ve bu hakimiyet gücünü kimseyle paylaşmamaktadır. Reşidüddin’in nüshasında bu durum daha belirgindir. Sefere oğulları ile gider ve oğullarından her alanda mutlak itaat bekler; hatta onları kendisine olan biatlarıyla sınar. [5] Güçlü bir ve merkezi sistemi bir hükümdar izlenimi veren Oğuz Kağan, oğullarına verdiği ödüllerin sebeplerini bilip bilmediklerini oğulları ve beylerine sorunca “Onu en iyi sen bilirsin, biz ne bilelim.” cevabını almıştır.[6]

Bir hükümdarın mutlak gücü ve oğullarının ona biatıyla çok sayıda sefer ve fetihler gerçekleştiren Oğuz Kağan, bin yaşında vefat ettiğinde[7] yerine oğlu Kün Han geçmiştir. Kün Han tahta geçtiği zaman tedbirli, akıllı ve görmüş geçirmiş yaşlı bir insan olan Irqıl Hoca adında kişi, Kün Han’a bir nevi kardeş kavgalarını önlemesi adına tavsiyeler vermiştir: “Sizin (Oğuz Kağan’dan) altı oğulun dörder taneden yirmi dört evladınız var. Olabilir ki onlar sonradan birbirleriyle çekişebilirler. Bunun çaresi olarak her birinin rütbesi, adı ve lakabı kararlaştırılsın, her biri yerini bilsin. Bunun yapmak devletin devamlılığı ve uruğun iyi nam kazanmasının gereğidir.”.[8] Bu noktada varılacak iki sonuç vardır. İlki, günümüzde de Türkistan coğrafyasında hüküm süren bazı devletlerde kullanılan “aksakallı” sözünü karşılayacak nitelikte bir insanın Han’a tavsiye/öğüt vermesi ve akabinde bunun kabul edilmesi; meşveret ortamının oluştuğunu, bilge insanların fikirlerinin kıymet gördüğüdür. Bu durum, destan içerisinde bir vezirlik makamı gibi de değerlendirilebilir.[9] Aynı zamanda devletin devamlılığı bilinci ve uruğun (boyun) gerçekleştirdiği işlerle çevre illerde iyi nam salmasının gerekli olduğu düşüncesi, bize destanın geçtiği zamandaki yönetim anlayışı hakkında ciddi ipuçları vermektedir. Yapılan iyi işlerin takdirle karşılanması ve diğer boyların ve illerin saygısının kazanılması, gelecekte bir sefer ve/veya fetih döneminde mevzubahis bölge halkının Oğuz Kağan’ın oğullarının egemenlik ve meşruiyetlerini daha kolay tanıyabileceği anlamına gelebilir. Bu bağlamda bu bilincin var olması önemlidir.

Oğuz Kağan’ın vefatıyla biten Uygurca yazılı nüshadan farklı olarak Reşidüddin’in nüshasında olaylar Oğuz Kağan’dan sonra da devam eder.[10] Zeki Velidi Togan’ın yayınladığı Oğuz Destanı, içinde veraset sistemine dair bilgileri de barındırır. Oğuz Kağan’ın vefatından sonra yetmiş yaşındayken onun yerine geçen ve yetmiş sene hükmettiği belirtilen Kün Han, Oğuz Kağan’ın büyük oğlu olarak işaret edilmiştir.[11] Bu bölümden, veraset sisteminin Kağan/Han’ın en büyük oğluna hükmetme yetkisi verdiği tespit edilebilir.

 

Sonuç

Oğuz Kağan Destanı’nda ele alınan kozmogoni, yönetim şekli ve veraset sistemi örneklerinde de görülebileceği gibi öne çıkan iki nüshanın metinleri, Türk tarihi hakkında bir referans kaynak niteliği taşımasının yanında bazı bilgileri açıkça, bazı bilgileri ise yoruma açık şekilde sunmuştur. Bu bilgiler, eski Türk tarihine dair birçok bilgiyi içerisinde barındırsa da Oğuz Kağan’ın ülkeyi iki veya daha fazla parçaya bölüp iktidarı paylaşmaması, aksine merkezi yönetim şeklini benimsemesi gibi hususlarda da bu genel kanının hatalı olabileceği gibi noktalar işaret ediliyor. Büyük bir kısmı eksik olan ve zaman içerisinde eksik parçaları rivayetlerle doldurulan Oğuz Kağan Destanı hakkında öne çıkan iki nüshadan anlaşıldığı üzere Türkler güçlü bir liderin arkasında merkezi bir yapı oluşturabilmiş, evrenin varlığı hakkında düşünce yürütebilen insanlardı. Zaman geçtikte tahrip edilen destan, bu haliyle dahi Eski Türk Tarihi ve yaşayışı hakkında günümüze ışık tutabilmektedir.

Onur Karabağ

Stratejik Ortak Misafir Yazar

KAYNAK


BARS, M. E., “Metinlerarası İlişkiler Bağlamında Oğuz Kağan Destanı’na Bir Bakış”, Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim (TEKE) Dergisi, C. II, S. 4, 2013, s.181-197

ERCİLASUN, A. B., “Oğuz Kağan Destanı Üzerine Bazı Düşünceler”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten, C.XXXIV, S. 1986, 1986, s.13-16

KAVAS, İ., “Oğuz Kağan Destanındaki İktidar Yapısı”, Tarih ve Gelecek Dergisi, C. III, S.1, 2017, s. 183-192

ONAY, İ, “Türk Kültür Tarihi Bakımından Oğuz Kağan Destanı ve Önemi”, Türkiye Sosyal Araştırmalar Dergisi, C. CLXXI, S. 171, 2013, s. 29-44

TOGAN, Z. V., “Oğuz Destanı”, İstanbul 1982

[1] İbrahim Onay, “Türk Kültür Tarihi Bakımından Oğuz Kağan Destanı ve Önemi”, Türkiye Sosyal Araştırmalar Dergisi, C. CLXXI, S. 171, 2013, s.29

[2] Mehmet Emin Bars, “Metinlerarası İlişkiler Bağlamında Oğuz Kağan Destanı’na Bir Bakış”, Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim (TEKE) Dergisi, C. II, S. 4, 2013, s.182

[3] Onay, a.g.m., s.31

[4] Ahmet Bican Ercilasun, “Oğuz Kağan Destanı Üzerine Bazı Düşünceler”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten, C.XXXIV, S. 1986, 1986, s.3

[5] Zeki Velidi Togan, “Oğuz Destanı”, İstanbul 1982, sf.39.

[6] İsmail Kavas, “Oğuz Kağan Destanındaki İktidar Yapısı”, Tarih ve Gelecek Dergisi, C. III, S.1, 2017, s.188

[7] Zeki Velidi Togan, a.g.e., s.49

[8] Togan, a.y.

[9] Kavas, a.g.m., s. 190

[10] Bars, a.g.m., s. 194

[11] Togan, a.g.e., s. 49

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

Yazarlık Başvurusu

Yorum Yaz

Lütffen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz