Avrupa Birliği’nin Etki Alanı: Belarus

699
Yazarlık Başvurusu

1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla Belarus bağımsızlığını kazanmıştır. Belarus, Sovyetler Birliği’nin Rusya ve Ukrayna dışında Slav olan üçüncü ülkesidir. Bağımsızlığın sonrasında Belarus’un başkenti Minsk’te Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) kurulmuştur.

1994 yılında yapılan ilk devlet başkanlığı seçiminde Yolsuzlukla Mücadele Komitesi Başkanı Aleksandr Lukaşenko devlet başkanı olmuştur. Lukaşenko seçimleri ülkede artan yolsuzlukla mücadele ve Rusya ile yeniden yakın bağlar kurma kampanyası ile kazanmıştır. Çünkü Sovyetler Birliği’nden bağımsızlığını kazanması sonrası ülkenin ekonomik durumu işsizlik ve enflasyonun artması başta olmak üzere kötüye gitmiş ve ülke halkı Sovyet sisteminin geri gelmesini istemiştir. Bunu takiben 1995 yılında Rusya ile dostluk ve işbirliği anlaşması imzalamıştır ve Rusça’yı Belarus’ta eş resmi dil haline getirmiştir. Belarus’un Rusya ile sıkı bağlarını güçlendiren Lukaşenko ayrıca bu yıllarda ülkede bağımsız ve muhalif medyayı bastırma çabalarını yoğunlaştırmıştır. Svaboda Radyosu’ndan gazeteci Oleg Gruzdilovich Belarus’un demokrasiden uzaklaşıp Sovyet tarzı bir yapıya doğru dönüştüğünü ifade etmiştir. 1994 yılında yürürlüğe giren anayasa ülkeyi demokratik ve sosyal devlet olarak nitelendirirken 1996 yılında meşruiyeti Belaruslular ve uluslararası toplum tarafından sorgulanan bir referandumla cumhurbaşkanının yetkileri büyük ölçüde genişletilmiştir.

[irp posts=”28857″ name=”Belarus Protestoları Hakkında Değerlendirmeler”]

1990’lı yıllardan beri Avrupa Birliği’nin Belarus politikası belli başlı çatışma alanları olarak karşımıza çıkmıştır. Bunlar Belarus’un Rusya karşısında bağımsızlığını kazanması isteği, 2004 AB genişlemesinden sonra komşu bir ülkeyle işlevsel bir ilişkiye olan ihtiyaç ve Belarus siyasal sisteminde insan haklarına ve liberalleşmeye önem verilen bir siyasi gündemdir. ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ise 2005 yılında siyasi değişim çağrısında bulunduğunda, Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov, Lukashenko’ya destek vermiştir. “Elbette, bazılarının rejim değişiklikleri dediği şeyi hiçbir yerde savunmayacağız. Demokratik sürecin, reform sürecinin dışarıdan empoze edilemeyeceğini düşünüyoruz.” açıklamasında bulunan Rusya bunu yanı sıra AB’nin Doğu Ortaklığı projesinden sonra AB’yi Belarus’ta etki alanını genişletmekle suçlamıştır.

9 Ağustos 2020 yılında yapılan seçimlerde Lukaşenko oyların % 80’ini alarak yeniden cumhurbaşkanı seçilmiştir. Litvanya’ya sığınan muhalif aday olan Svetlana Tikhanovskaya ise oyların sadece % 10’unu alabilmiştir. Seçimlere hile karıştırıldığını ve adil bir şekilde yapılmadığını ifade eden Belaruslu muhalif liderler halkı protestolar için sokağa çağırmıştır. Avrupa Birliği ise bu durumda Lukaşenko’yu Belarus’un meşru devlet başkanı olarak tanımayacağını ilan etmiştir. Lukaşenko ise muhaliflerin yürüttüğü protestoları melez savaş olarak nitelendirip, Batı’nın, Ukrayna’nın, hatta ülkenin ana müttefiki Rusya’nın istikrarını bozabileceğini iddia etmiştir.

Sokaklarda siyasal ve toplumsal hareketlilik devam ederken muhalif lider Tikhanovskaya, Lukaşenko’yu 25 Ekim’e kadar görevi bırakmasını, aksi takdirde protestoların ve grevlerin devam edeceğini dile getirmiştir. Bunun yanı sıra Tikhanovskaya, Fransa’nın Belarus’ta aracı rolü oynamasını Macron’dan talep etmektedir. Nitekim Fransa da Lukaşenko’nun ülkede iktidarı zorla tuttuğunu ileri sürerek gitmesi gerektiğini düşünmektedir.

(Cumhurbaşkanı seçim sonuçlarını protesto eden Belarus halkı. 2020)

Belaus’ta cumhurbaşkanının genişletilen yetkileri ve son seçimlerde hile tartışmaları ülkede insan hakları ve ifade özgürlüğü ve demokrasi tartışmalarını gündeme getirmiştir. Muhalif liderler tarafından yönlendirilen halk protestoları Avrupa Birliği ve Rusya’nın karşı karşıya kalacağı bir alan olarak gün yüzüne çıkmıştır. Lukaşenko’nun Rusya’ya yakınlığı Avrupa devletleri tarafından hoş karşılanmamaktadır. Bu durum ileride AB’nin normlar ve evrensel değerler bağlamında Belarus politikasını şekillendirecektir. Bilindiği üzere AB kendini normatif bir sivil güç olarak değerlendirmektedir ve kıtadaki devlet başarısızlıkları Birlik için birer tehdittir. Belarus bu noktada AB’nin değerler açısından sınanacağı bir ülke olacak gibi durmaktadır.

Elif ATEŞ
Stratejik Ortak Misafir Yazar

KAYNAK

Nice, A. (2012). Playing Both Sides: Belarus between Russia and the EU. (DGAP-Analyse, 2). Berlin: Forschungsinstitut der Deutschen Gesellschaft für Auswärtige Politik e.V.

https://nbn-resolving.org/urn:nbn:de:0168- ssoar-350228

https://www.sde.org.tr/sinan-tavukcu/genel/belarus-secimleri-ve-sonrasi-kose-yazisi-18089

https://www.bbc.com/news/world-europe-17941637

https://www.sozcu.com.tr/2020/dunya/tikhanovskayadan-lukasenkoya-25-ekime-kadar-gorevini-birak-6079684/

https://tr.euronews.com/2020/09/28/belaruslu-muhalif-tikhanovskaya-lukasenko-gitmeli-diyen-macron-un-arabulucu-olmas-n-istedi

https://abcnews.go.com/International/wireStory/belarus-leader-26-years-warns-election-protests-72211061

Belarus’ Lukashenko Escalates His War On The Media

 

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

Yazarlık Başvurusu

Yorum Yaz

Lütffen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz