Kongre Baskını ve Postmodern Demokrasi

390
ABD'de Kongre Baskını
ABD'de Kongre Baskını

6 Ocak 2021 tarihi Amerika Birleşik Devletleri ve çok partili demokrasi sistemi tarihi için oldukça ilginç bir gün olarak hatırlanacak. ABD’nin 45. Başkanı Donald Trump’ın seçimlerin hileli olduğunu iddia etmesi ve hileye dair kanıt sunamamasına rağmen, Trump taraftarlarının büyük bir bölümünün seçimleri hileli kabul etmesiyle beraber Kongre’yi işgal etmeleri genel anlamda olumsuz karşılanmakla beraber, ABD’nin dünyaya felsefesini sunduğu çok partili demokrasi sisteminde de bir çatlağın oluştuğunu göstermiştir.

Donald Trump'ın Kongre Baskını öncesi konuşmasından.
Donald Trump’ın Kongre Baskını öncesi konuşmasından.

Donald Trump’ın kurşun geçirmez cam arkasından yaptığı konuşmada şu ifadeleri dikkat çekiciydi:

“Ülkemizi asla zayıflıkla geri alamayacaksın. Güç göstermelisin ve güçlü olmalısın. Kongre’nin doğru olanı yapmasını ve yalnızca yasal olarak belirlenen seçmenleri saymasını talep etmeye geldik. Buradaki herkesin yakında barışçıl ve vatansever bir şekilde seslerinizi bugün duyurmak için Kongre Binası’na yürüyeceğini biliyorum.”

Trump’ın böyle bir cam arkasından konuşması akıllara suikaste uğradıktan sonra sembol bir başkan haline gelen John F. Kennedy gibi hedefe konulduğunu gösterme amacı taşıdığını getiriyor. Neticede, Trump’ın göstericileri “teşvik etmesinin” ardından Kongre binası basıldı, 4 protestocu ve 2 polis hayatını kaybetti. En az 52 kişi de gözaltına alındı. Yardımcısı Mike Pence ve Senato’da bulunan diğer Cumhuriyetçiler Trump’a anti demokratik olarak gördükleri yaklaşımlarından dolayı sırtını döndü. Joe Biden başkanlık koltuğuna daha rahat bir şekilde oturdu.

Sosyal medya sansürü oldukça konuşuldu.
Sosyal medya sansürü oldukça konuşuldu.

Peki çatlak tek yönlü mü? Sadece Donald Trump taraftarları mı “halkın iradesine” karşı geldi? Cevap çok basit. Hayır. Öncelikle, Donald Trump’ın seçimle ilgili yaptığı açıklamalar, milyonlarca kullanıcısı ve takipçisinin olduğu sosyal medya platformları olan Twitter, Facebook, Instagram ve Youtube gibi günümüzde özellikle batı dünyasında hayatın önemli bir bölümünü kaplayan mecralarda geniş bir sansürle karşılaştı. Öyle ki bu mecralarda hesapları kapanan Trump’ın ve bu durumu protesto eden binlerce taraftarının Parler isimli sosyal medya platformuna geçişinde de engel oluşturuldu. Parler kendi avukatları tarafından “ihanete uğradığını” açıkladı, Amazon tarafından hosting servisi iptal edildi, bugünlerde ise altyapısını kurtarmak için çalışıyor.

ABD kurulduğu tarihten beri, çok partili demokrasi sisteminin savunucusu konumunda olup dünyaya da Kissinger’ın tabiriyle bu morali göstermek amacıyla ışık tutmayı amaçlayan bir felsefeye sahip olmuştur. Sert ve aşınmaz ittifaklar yerine kolektif savunmanın, aşırı güç kullanımı yerine diyaloğun ön planda tutulduğu Birleşik Devletler siyasi felsefesinin yeri geldiğinde Japonya’ya nükleer bombalar, Irak’a ve Suriye’ye yasaklı beyaz fosfor bombaları atılmasına müsaade etmesi de bu felsefeye taban tabana zıt faaliyetlerde de bulunabildiğinin bir örneği olarak verilebilir. Kongre Baskını olayı ise ülke içinde yaşanan bir durum olduğu için farklı türde bir çatlak olarak kabul edilebilir.

ABD 2. Dünya Savaşı'nda Japonya'ya karşı nükleer silahlar kullanmıştı.
ABD 2. Dünya Savaşı’nda Japonya’ya karşı nükleer silahlar kullanmıştı.

Sorulacak başka sorular da var. ABD kendi vatandaşlarına büyük bir şiddet eyleminde bulundu mu? Ölü, yaralı hatta gözaltı sayısına bakılacak olursa hayır. Protestocular da güvenlik güçlerine yönelik ciddi bir şiddet eylemi gerçekleştirmedi. ABD kendi vatandaşlarına gövde gösterisinde bulundu mu? Evet. Takviye polis kuvvetleriyle ve sokağa çıkma yasağı ile bastırılabilecek eylemler için askerlerin sokağa inmesi, konvoylar halinde günlerce nöbet tutmaları bu durumun bariz bir örneğidir. Öte yandan Kongre’nin kontrolü yeniden sağlandıktan sonra da Washington’un herhangi bir yerinde seçimlerin protesto edilmesinin yasaklanması da Afrika ülkelerinden, ABD’ye demokrasi dersleri verilmesine sebep olmuştur. Nitekim Güney Afrika Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa, ABD Kongre binasının basılmasını şok edici olarak nitelendirip “Güney Afrika Cumhuriyeti olarak barışçıl şekilde demokrasiye geçiş deneyimimizi ABD ile paylaşmaya hazırız.” diyerek ABD’deki durumu adeta tiye almıştır.

Kongre içinde uyuyan Amerikan askerleri.
Kongre içinde uyuyan Amerikan askerleri.

ABD’deki olaylar olağanüstü bir durum olduğunda demokrasiden kolay bir biçimde taviz verildiğini hatta tam aksi eylemlerin ortaya çıktığını iki taraf açısından da göstermiştir. Demokrasi, topluluklar tarafından farklı şekillerde yorumlanmıştır. Oy verme hakkının herkeste bulunmamasını savunanlardan bu işin semavi dinlerle beraber gelen şeriatlara karşı olduğu için yanlış olduğunu düşünenlere, evrime ters olduğunu düşünenlerden aşırı milliyetçilere ve sosyalistlere kadar çok partili demokrasinin sorgulandığı hatta yanlış olduğu yorumları yapılır.

Görüşümüz ne olursa olsun ABD’de yaşanan Kongre Baskını bizlere kesin olan bazı sonuçlar verdi.

  1. Joe Biden yönetimi güçlendi. Trump’ın siyasi hayatı onarılması çok güç bir yara aldı.
  2. Amerikan çok partili demokrasi yönetiminde bir çatlak oluştu.
  3. Amerikan demokratik felsefesinin uygulamada taban tabana zıt eylemler gösterebildiği bunu bazen dış ülkelere yeri geldiğinde de kendi halkına uygulayabildiği gözlemlendi.
  4. Sosyal medya platformlarının “toplumu kaosa sevk etmek” kararını mahkemelerden önce alıp milyonlarca takipçisi olan hesapları kendi kullanım şartlarını aracı göstererek kapatabildiği tecrübe edildi. Bu durum da bu platformların demokratik yaklaşımlarına darbe vurdu.
  5. ABD’nin dünya siyasetinde “demokrasinin öncüsü” imajının oldukça büyük bir zedelenme ile karşılaştığı aşikar oldu.

 

 

 

 

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

Yazarlık Başvurusu

Yorum Yaz

Lütffen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz