Yeni Dünyada Eski Osmanlıların Göç Konjonktürü

591

Göç, geçmişten beri dünya düzeninin oluşması üzerinde belirleyici bir role sahiptir. Geçmişten günümüze, birçok kabile, toplum ve millet bir yerden diğerine hareket ediyor. Bu süreçte göç ettikleri yerleri etkiledikleri gibi, kendileri de bundan çeşitli şekillerde de etkilendiler. Göç araştırmalarında en çok öne çıkan konular göçün ekonomik ve kültürel etkileri olmuştur. Ekonomi, göçün hem nedenlerini hem de sonuçlarını incelerken ele alınması gereken bir konudur. Modern devlet kurulmadan önce bile, topluluklar kaynak yetersizliğinden dolayı daha üretken bölgelere göç ediyordu. Bugün bile ekonomi, göçün en yaygın nedenlerinden biridir. Öte yandan, göçmenler hem göç alan hem de göç veren ülkelerin ekonomileri için önemli bir etkiye sahiptir. Göçmenler, göç ettikleri ülkenin ucuz işgücü ihtiyacını karşılayarak bu ülkelere ekonomik katkı sağlarken, kazandıkları parayı da kendi ülkelerinde kalan ailelerine gönderiyorlar.

2009 verilerine göre göçmenler ailelerinin ihtiyaçlarını karşılamak ve yatırım yapmak için anavatanlarına 317 milyar dolar gönderdiler. Bu miktar, zengin devletlerin gelişmekte olan ülkelere sağladığı dış yardımdan çok daha fazladır [1]. 15. yüzyılda keşfedilen “yeni dünya” ise Avrupa için keşfedilen yeni kaynaklar anlamına geliyordu. Bu tarihten beri Amerika, farklı Avrupa ülkelerinden koloniler tarafından işgal edildi.

Ayrıca 19. yüzyıldan itibaren Osmanlı topraklarından Amerika’ya büyük bir göç dalgası yaşanıyor gibi görünüyor. Bu göçler genellikle Suriye vilayetinden ve ülkenin güneydoğusundan gerçekleşti. Genellikle ‘Hristiyan göçü’ olarak anılan bu göç, aslında sadece Hristiyanları kapsamıyor. Hristiyanların yanı sıra Müslümanlar, Ermeniler, Rumlar ve Yahudiler de Osmanlı İmparatorluğu’nda Amerika’ya göç etmişler, oraya kendi kültürlerini taşımışlar ve Amerika’nın kurulmasında rol oynamışlardır. Bu yazıda 1860-1914 yılları arasında Osmanlı’dan Amerika’ya göç, bu göçün her iki ülke için nedenleri ve sonuçları incelenmeye çalışılacaktır. Bu göçlerle ilgili resmi veriler genellikle Amerika’daki elçiliklerin tutanaklarından edinilebilir. Çeşitli elçiliklerin verileri incelendiğinde Asya’dan Amerika’ya göç edenlerin sayısının yaklaşık yarım milyon olduğu tahmin ediliyor [2]. Göçün nedenleri genel olarak iç ve dış nedenlere ayrılabilir. Bununla birlikte, bu yazının ana odak noktası göçün sonuçları olacaktır. Bu sonuçlara göre, “Osmanlı göçlerinin Amerika’nın gelişmesindeki rolü nedir?” Sorunun cevabına ulaşmaya çalışacağım. Bu rol, her iki ülke için ama özellikle Amerika için ekonomik, kültürel ve politik etkiler aracılığıyla incelenecektir. Yarım milyonu aşan bir nüfusun göç ettikleri ülkelerde önemli değişikliklere neden olacağı inkâr edilemez. Mevcut tüm veriler değerlendirildiğinde, Amerika kıtasına ve Osmanlı’dan gelen toplam göçmen sayısının 1.200.000’e ulaşmış olabileceği düşünülmektedir [3]. Bu yazıda temel amacım, Amerika’nın bugünkü haline gelmesinde Osmanlı göçlerinin önemini vurgulamaktır.

Genel Bilgiler ve Göçün Nedenleri

Göç, tek boyutlu bir perspektif yerine çeşitli noktalardan incelenmesi gereken önemli bir harekettir. Göçün nedenlerini anlamak, getirdiği sonuçları anlamak açısından önemlidir. Toplumların zaman içindeki değişimini ve gelişimini çözmede rol oynar çünkü göç, toplumlarda değişime yol açan en önemli olaylardan biridir. Hem Osmanlı hem de Amerika göçmenlerle ilgili verileri gerektiği gibi tutmadılar. Bu nedenle Amerika’ya göç eden göçmenlerin tam sayısını bilmek mümkün değildir. Amerika’ya yasadışı yollarla ulaşan göçmenler de sayının belirlenmesinde engel teşkil ediyor. Ancak gümrük verileri, raporlar ve elçiliklerden gelen mektuplar gibi belgelerden yaklaşık bir tahmin çıkarmak mümkündür. İlk çarpıcı veri, göçmenlerin çoğunluğunun Hıristiyan olmasıdır. Öte yandan, göçmenler etnik kökenlerine göre kayıtlı değiller. Genellikle “Türkiye Avrupa topraklarından gelenler” ve “Türkiye topraklarından Asya gelenler” olarak kaydedilmektedir. Karpat’ın “Amerika’ya Osmanlı Göçü, 1860-1914″ yazısındaki tabloya göre, Avrupa topraklarından gelen göçmen sayısı 140.833 ve Asya topraklarından gelen göçmen sayısı 178.112’dir [4]. Ancak, daha önce de belirtildiği gibi, bu rakamlar belge eksikliği nedeniyle gerçek rakamları yansıtmamaktadır. Resmi kayıtlara göre Amerika’ya göç eden Müslüman sayısının gerçeği büyük ölçüde yansıtmadığı tahmin ediliyor. Osmanlı, Müslümanların memleketten göç etmesine yanaşmadı. Bu nedenle bazı Müslümanlar kayıtlarda kendilerini Hristiyan olarak göstermiş veya ülkeye kaçak girmişlerdir.

Kemal Karpat

Diğer bir neden de ABD göçmenlere yasal olarak ayrımcılık yapmasa da Müslümanların ABD’de azınlık olması ve sosyal hayatta ayrımcılığa maruz kalmalarıdır. Müslümanların bu ayrımcılıktan kaçınmak için ülkeye girerken Hristiyan olduklarını beyan ettikleri bilinmektedir. Toplumu göç ettiren iki ana faktör vardı. Birincisi iç faktörlerdir. Osmanlı ekonomisinde yaşanan istikrarsızlıklar gündelik hayatta ekonomik bir mücadeleye yol açıyordu.

Miri sistemdeki aksamalar Osmanlı ekonomisini derinden etkiledi. Derin ekonomik değişimler, zaman içinde sosyal değişimlere neden oldu. Bu hem Müslüman hem de gayrimüslim insanları göçe yaklaştıran çeşitli faktörlerden biriydi. Osmanlılar ise bu dönemde Avrupa ve Kırım’dan çok sayıda Müslüman göçmen kabul etti. Bu göçmenlerin büyük çoğunluğu daha önce Osmanlı idaresi altındaki yerlerden geldi. Osmanlı İmparatorluğu’na geldiklerinde adaptasyon süreçleri hem din hem de geçmiş siyasi bağları nedeniyle kolaydı. Ancak bu göçmenler, geldikleri yerdeki Hıristiyanlar tarafından göçe zorlandı. Bu durum, göçmenlerin Osmanlı’da yaşayan gayrimüslimlere önyargılı yaklaşmalarına neden oldu. Devlet ayrıca bu göçmenlere kendilerine ayrılan arazinin mülkiyetini de verdi. Daha sonra bir toprak devrimine yol açacak olan bu gelişme, gayrimüslim tebaayı göçe iten etkenlerden biriydi. Ülkenin ekonomik durumunun yanı sıra gayrimüslimleri göçe zorlayan bir diğer sebep de Osmanlı Devleti’nin Müslüman bir devlet olmasıdır. Müslümanların Osmanlı İmparatorluğu’na göç etmesine neden olan bu sebep, gayrimüslim azınlıkları göçe iten sebepler arasında yer almaktadır.

Osmanlı’da Göç

Devlet tarafından gayrimüslimlere yönelik olumsuz bir ayrım yapılmasa da; bu, azınlıkların kendilerini “Osmanlı” olarak tanımlamaları için yeterli olmadı. Ekonomik, kültürel ve sosyal hayattaki tüm bu değişimler, Osmanlılar açısından insanları göçe iten nedenleri ortaya çıkarmıştır. Özellikle gayrimüslimler ülkeye gelen Müslüman göçmenlerle birlikte azınlık haline gelmiş, işsizlik, yoksulluk ve salgın hastalıklar gibi faktörlerin eklenmesi doğal bir göç nedeni oluşturmuştur. Göçmenlerin Amerika’yı tercih etmesine yol açan dış etkenler de, iç etkenler kadar önemliydi. Amerika zengin doğal kaynaklara ve iş fırsatlarına sahiptir. Arazilerin ve kaynakların genişliğine rağmen, insan sayısının azlığı Amerika’da işgücü sıkıntısına neden oldu. Bu nedenle Amerika göçmenler konusunda olumlu politikalar izledi. Farklı ulusların bir araya gelmesiyle kurulan Amerika, zaten yabancılar için çok güzel bir seçenekti. Amerika’yı çekici kılan nedenlerden bir diğeri de, göçmenlerin ve vatandaşların yasal olarak farklı olmamasıdır. Amerika’nın göçmenlere verdiği yasal haklar, kendilerini güvende hissetmelerini sağladı. Osmanlı Devleti ile diplomatik sorunlar yaşansa da ABD, belirli koşulları sağlayan göçmenlere vatandaşlık vermekte tereddüt etmedi. Göçmenler anayasal eşitliğe sahip olsalar da sosyal hayatta karşılaştıkları ayrımcılığın önüne geçilemedi ama bu farklı bir konudur. Göçü kolaylaştıran bir diğer faktör de demiryollarının gelişmesiydi.

Fransız büyükelçiliğinin 1907 tarihli raporuna göre iç bölgelere uzanan demiryolları, göçmenlerin Amerika’ya giden gemilere gitmek için limanlara ulaşmasını çok kolaylaştırdı [5]. 19. yüzyılın ikinci yarısında gelişen demiryolu taşımacılığının yanı sıra yolculuklar daha güvenli hale geldi. Amerika’ya ulaşım kolaylığı ile göç tercihinin önündeki engellerden biri kaldırıldı. Buradan da görülebileceği gibi Osmanlı göçlerinin pek çok sebebi vardı.

Göçmenlerin çoğunluğunun gayrimüslim olmasının sebebinin Osmanlı’nın gayrimüslimlere yönelik ayrımcı politikası olduğunu iddia etmek yanlış ve eksik bir sonuç olur. Osmanlı İmparatorluğu bu dönemde bir çöküş dönemindeydi ve hem ekonomik hem de siyasi sorunlar yaşıyordu. Kaynakların azalmaya başladığı bir ülkeden, fırsat diyarı denen ABD’ye göç etme arzusu çok anlaşılır bir taleptir. İnsanları doğdukları yerden okyanusun ötesinde başka bir kıtaya gitmeye teşvik eden nedenler bu şekilde açıklanabilir.

Sonuç Yerine

Göç, geçmişten bu yana dünyayı şekillendiren bir hareket olmuştur. Ekonomik, kültürel veya politik nedenlerle ortaya çıkan göç hareketi hem göç alan hem de göç eden ülkeler için bu alanlarda önemli değişikliklere neden olmaktadır. Göçlerin bir sonucu olarak toplumlar yeni bir hal alır. 1000 yıl önce var olan “etnik topluluklar” zaman içindeki gelişme, değişim ve göçlerle bugünkü biçimini alarak “milletler” oluşturur. Osmanlı’dan Amerika’ya büyük göç akışı elbette her iki ülke için de önemli sonuçlar doğurdu ve her iki ülkeyi de pek çok yönden etkiledi. Bu makale göçün Türk ve Amerikan uluslarının oluşumu üzerindeki etkilerini incelemektedir. İlk olarak, Amerika’ya göç, Osmanlı için ekonomik sonuçlar doğurdu, ancak bu sonuçlar genel olarak olumsuz yönde değildi. Göç sonucu ortaya çıkan iş gücü ihtiyacı, Müslüman göçmenlerin Osmanlı’ya gelişiyle giderilmiştir. Amerika’ya göç eden Osmanlıların çoğu erkeklerden oluşuyordu. Amerika’ya gidenler, burada kazandıkları parayı memleketindeki ailelerine yolladılar. Ülkeye para ve ekonomide canlılık getiren bu durum Osmanlı ekonomisine fayda sağlamıştır. Amerika’ya göç edenlerin bir kısmının para kazandıktan sonra memleketlerine döndükleri de biliniyor. Bunun nedeni, göçmenlerin genellikle Amerika’ya kalıcı olarak yerleşmemesidir. Anavatanlarına dönmek için yola çıkan göçmenler, burada kendi topluluklarını da kuramadılar. Ancak Amerika’ya göç edip daha sonra geri dönenlerin zenginleştiğini gören diğer Osmanlılar Amerika’ya gitmek konusunda daha cesur davrandılar. Bunun göçmen akışları üzerinde önemli bir etkisi vardır. Göç ettikleri yerde para biriktirdikten sonra ülkelerine dönen bu göçmenler, Osmanlı ekonomisinin gelişmesinde önemli rol oynadılar.

Böylelikle ülkede önemli bir sermaye birikimi sağlanmıştır. Osmanlı devleti başlangıçta Müslümanların göç etmesini engellemeye yönelik politikalar benimsemiştir. Aynı şekilde ABD’ye giden gayrimüslimlerin geri dönmesine de sıcak bakmıyordu. Bunun sebebi ABD’den dönenlerin devlete karşı propaganda yapacağı ve isyan edeceği korkusunu barındırmalarıdır.

Ancak Osmanlı Devleti, ülkede biriken sermayeyi fark ettikten sonra bu tavrından vazgeçti. Konu sosyo-kültürel açıdan ele alındığında göçmenlerin sosyal yapısındaki değişim açıkça görülmektedir. Göçmenlerin çoğunluğunun Hristiyan olduğu daha önce belirtilmişti, ancak ülkeye çok sayıda Müslüman göçmen de geldi. Bu göçmenler sadece işgücünü karşılayıp boş arazileri işlemekle kalmadı, aynı zamanda ülkedeki Müslüman nüfusun oranını da artırdı. Osmanlı Devleti “millet sistemini” kabul etse de Müslüman bir devletti ve gayrimüslimler hiçbir zaman tam anlamıyla Osmanlı İmparatorluğu’na ait hissetmediler. Ülkedeki gayrimüslimlerin azalan oranı bu durumu pekiştirmiş olabilir. Bu durum daha sonra özellikle Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Osmanlı için farklı sonuçlar doğurdu. Bu göçlerin bir diğer önemli sosyo-kültürel sonucu da daha sonra bahsedilecek olan Türk kültürünü Amerika’ya getirmeleridir. Amerika’ya giderken göçmenler kendi kültürlerinin parçalarını oraya taşıdılar. Ancak orada kaldıkları süre boyunca Amerikan kültüründen de etkilendiler. Ülkelerine döndüklerinde, farklı bir kültürle harmanlanmış farklı insanlar olarak geri döndüler. Kültürel zenginlik açısından önemli olan bu durum, göçün kaçınılmaz bir sonucudur. Bu göçlerin Osmanlılar için en önemli sonuçlarından biri, olumsuz ve olumlu siyasi sonuçlarıdır. Olumsuz siyasi sonuçlardan ilki, gayrimüslimlerin Amerika’ya göç etmelerinin nedeni olarak Avrupa ve Amerika’da Osmanlı’nın gayrimüslimlere baskı yaptığı asılsız iddiaları oldu. “Millet sistemi” anlayışı daha sonra diğer ulusların kendilerini örgütlemelerine ve Osmanlı İmparatorluğu’na karşı isyan etmelerine yol açtı. Göç ettikleri yerlerde Osmanlı karşıtı propaganda yapan gayrimüslimler, Osmanlı’yı siyasi olarak da zora soktu.

Osmanlı’da bir Ermeni düğünü.

Çoğunlukla Ermenilerden oluşan bu milletler yurtdışında kendi topluluklarını oluşturdular, daha sonra Türk bağımsızlık savaşında aktif rol alacaklar ve hatta Türkiye’nin siyasi emellerinin meşruiyetine zarar vereceklerdir. Öte yandan göçmenler, Osmanlı Devleti’nin uluslararası arenada daha aktif olmasını sağladı. Amerika’da büyükelçiliklerin açılması ve temsilcilerin atanması büyük ölçüde bu dönemde ortaya çıkan ihtiyaçtan kaynaklanıyordu. Göç meselesi bazen iki ülke arasında anlaşmazlıklara neden olsa da siyasi ilişkilerin gelişmesinde önemli bir role sahiptir. Göç alan ülkelerde göçmenlerin ekonomi üzerindeki etkisinden daha önce bahsedilmişti. Göçmenler genellikle ucuz işgücü sağlayarak ülke ekonomisinin kalkınmasına katkıda bulunurlar. Amerika, engin topraklarına ve kaynaklarına rağmen, bunları işlemek için yeterli insan gücüne sahip değildi. 1865’ten sonra köleliğin kaldırılması, özellikle ülkenin güneyinde işgücü ihtiyacını artırdı. Osmanlı İmparatorluğu’ndan Amerika’ya gelen göçmenler, ülkenin işgücü ihtiyacını karşılayan önemli gruplardan biri haline geldi. Öte yandan, Osmanlı göçmenlerinin tümü alt sınıf çiftçi veya işçi değildi. Ayrıca göçmenler Amerika’da ticaretle de uğraştılar. Göçmenler memleketlerinde getirdikleri halılar gibi yöresel eşyalarını burada sattılar. Böylelikle hem kendi kültürlerini Amerika’ya getirdiler hem de zenginleştiler. Danone Şirketi’nin kurucusu İzak Karasu, Selanikli bir Yahudi’ydi ve Balkan Savaşları sırasında Barselona’ya göç etti. Doktor Karasu, sindirim sorunlarını çözmek için yoğurdu kullanmaya başladı ve daha sonra şirketi kurdu.

İzak Karasu

Bugün Amerika’ya satılan Danone, ihracat kapasitesi ile ülkenin en önemli firmalarından biridir. Osmanlı İmparatorluğu’ndan gelen göçmenler Amerika’da genellikle çalışkanlıkları ve kolay adaptasyonları ile tanındılar. Bu sayede Amerika’da kabul görmeleri ve nüfuz etmeleri daha kolay hale geldi. Amerika’nın göçmen ülkesi olduğunu söylemek yanlış olmaz. Buradan çıkarılabilecek en önemli sonuç, Amerikan kültürünün içerdiği her kültürün karışımı ve uyumu ile ortaya çıkan karma bir kültür olduğudur.

Osmanlı göçmenleri de bu karma kültüre kendilerinden bir parça kattılar. Ancak Osmanlı göçmenleri Amerika’ya yerleşip kendi kültürlerini taşımak amacıyla gitmediler, para kazanarak memleketlerine geri döndüler. Ancak göçmenlerin gittikleri ülkelerde kendi kültürlerini oluşturmaları için kendi toplumlarına ihtiyaçları vardır. Osmanlıların Amerika’daki en büyük eksikliği kendi cemaatleri olmamasıydı. Yerel yemeklerini ve ürünlerini Amerika’ya tanıttılar ve ticaretini yaptılar.

Amerika’da Türk ürünlerini ve kültürünü Amerika’ya tanıtmak için kurulan fuarlar oldu. ABD’de Türk ürünlerinin sergilendiği ilk fuar 1876 Philadelphia oldu [6]. Buna rağmen yerleşmeye gitmedikleri için bir cemaat kurma ihtiyacı hissetmediler. Amerika’da Türk cemaatinin oluşmasını engelleyen bir diğer etken de Osmanlıların aileleriyle değil yalnız göç etmesidir. Bu göçmenlerin çoğu gidecekleri ülkenin dilini bilmiyorlardı ve Amerikalılara müdahale etmeleri mümkün değildi. Osmanlılar bütün bu engellere sahip olmalarına ve aslında böyle bir amacı olmamalarına rağmen, kendi kültürlerinden öğelerin Amerikan kültürüne nüfuz etmesini sağlamışlardır. Analiz edilen zaman diliminde, Türklerin Amerika’da herhangi bir siyasi çalışması yoktu.

Daha önce de söylendiği gibi bu Türkler çalışmak için geçici olarak ABD’ye göç ettiler. Ve gerçekten de özellikle Birinci Dünya Savaşı sırasında, büyük çoğunluğu ülkelerine geri döndü. ABD’deki Türkler 1922’ye kadar siyasete girip kendi cemaatlerini kurmadılar. Amerika’ya göç eden Türklerin burada siyasi bir etki oluşturabilmeleri ancak bu tarihten sonradır. 19. yüzyıldaki göçmenlerin aksine, özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ABD’ye göç eden Türkler, işçi olarak değil beyin göçü sonucu ABD’ye yerleştiler. Bu dönemde göçmenlerin hem siyasi hem de kültürel etkisi, kendilerinden önceki Türk göçmenlerden çok daha büyüktü.

Öte yandan Osmanlı İmparatorluğu’ndan göç eden Ermeniler Amerikan siyasetinde önemli rol oynadılar. Osmanlı İmparatorluğu’nda halkın en zengin kesimlerinden biri olan Ermeniler, işçi olarak değil eğitim gibi nedenlerle Amerika’ya gittiler. ABD’nin misyonerlik faaliyetinin de gayrimüslimlerin göçüne etkisi oldu. Bu nedenle gayrimüslimler, özellikle Amerika Birleşik Devletleri’ne göç eden Ermeniler burada Osmanlı karşıtı bir politika izlediler. Buradaki Ermeniler, Osmanlının kendilerine zulüm ettiği gibi açıklamalar yapmış ve iki ülke arasındaki ilişkilerin gerilmesine neden olmuştur. Bu noktadan sonra Birinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar Osmanlı Devleti ile ABD arasındaki ilişkiler neredeyse durma noktasına geldi. Bu durum, 20. yüzyılın ortalarına kadar göç sürecindeki Osmanlı Müslüman nüfusunun ABD politikasında ve Türkiye ile ilişkilerinde belirleyici bir rol oynadığını göstermektedir. Özellikle 1860’dan sonra Osmanlı topraklarından Amerika’ya göç önemli bir fenomen haline geldi. Her iki ülkenin de demografik yapısında değişikliklere yol açan bu fenomenin birden fazla nedeni vardı.

Bu göç çeşitli propagandalarla ve Avrupa merkezli bir tarih anlayışıyla ele alındığında, Osmanlı devleti azınlıklara karşı ayrımcılık yapan bir devlet olarak görülse de dönemin kayıtları incelendiğinde böyle bir gerçek olmadığı ortaya çıkıyor. Ermenilerin göçünü Osmanlı baskısına bağlayan tarihçiler bile, daha sonra göç eden Ermenilerin Osmanlı’ya dönmek niyetiyle gittiklerini yazarlar. Bu göç dalgası hem Osmanlı durumuyla hem de Amerikalıların sağladığı imkanlarla yakından ilişkiliydi. Sonuçlar iki ülkeyi de yakından etkiledi. Göçmenler kendi kültürlerini Amerika’ya getirdiler ve bu ülkenin işgücü ihtiyacını karşıladılar; Dönüş yolunda, Amerikan kültürünün parçalarıyla birlikte Osmanlı İmparatorluğu’na sermaye ve para getirdiler. İncelenen zaman diliminde göçmenlerin Amerika’ya en büyük katkısı ekonomik olmuştur. Sonuç olarak bu göç hem ABD hem de Osmanlı tarihinde, devletler arasındaki ilişkileri arttırması ve her iki toplumu çeşitli şekillerde etkilemesi bakımından önemli bir yer tutar.

[irp posts=”31419″ name=”Göç ve Göçmen’e Dair Politikalar: İspanya Örneği”]

KAYNAK

[1] Kemal H. Karpat, Osmanlı’dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler, 2010, p.10.l

[2] Charles Issawi, Economic History of the Middle East 1800-1914, 1966, p.271.

[3] Osmanlı’dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler, p.373.

[4] Osmanlı’dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler, p.390.

[5] Osmanlı’dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler, p.365.

[6] Veysi Akın, Amerika’da İlk Türk Lobisi: Türk Teavün Cemiyeti, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, XX/59 (Temmuz 2004), Ankara 2004, s.457

Kaynaklar 

1) Kemal H. Karpat, Osmanlı’dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler, 2019.

2) Charles Issawi, Economic History of the Middle East 1800-1914, 1966.

3)Veysi Akın, Amerika’da İlk Türk Lobisi: Türk Teavün Cemiyeti, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, XX/59 (Temmuz 2004), Ankara 2004, s.453-522.

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

Yazarlık Başvurusu

Yorum Yaz

Lütffen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz