Kandahar Dağlarından Kabil’e Doğru Esen Sert Rüzgar: Taliban ve Afganistan’ın Geleceği

229
Batışın hududu var, dibe vuran yükselir,
Ancak önlem de gerek mükerrer bir zevâle…
Kandahar Dağları’nda başlar yeni bir doğuş

 

Yusuf Bilge

 

Bu sıralar her gün dünya haberlerinde Taliban’ın yeni bir yeri ele geçirdiğiyle ilgili haberler duyuyoruz. ABD’nin Afganistan’ı işgalinden tam 20 yıl sonra, Afganistan dağlarından şehirlerine doğru yeni bir belirsizlik esmektedir. Peki Afganistan’ın geleceği nasıl olacak? Afganistan jeopolitiğiyle ilgili kısa bir değerlendirmeyle başlayalım. Afganistan, İran, Tacikistan, Türkmenistan, Özbekistan ve Pakistan gibi kısmen sorunlu sınırlarla çevrelenmiştir. Komşularından en istikrarlı ülke Çin’dir. Fakat Çin, kısa vadede Afganistan’da belirleyici politika yürütmemektedir.

Hatta sınırında bulunan Vahan koridorunu sürekli olarak kapalı tutmaktadır. Afganistan dağlık bir coğrafyadır. Bu Afgan direnişi için önemli fırsat sunmuştur. Günümüzde bu fırsatı Taliban kullanmaktadır. Dağlık coğrafyada bulunması aynı zamanda ulusal ekonomi, ticaret ve iletişim açısından sorun teşkil etmiştir (Al Jazeera Türk, 2014). Afganistan’ın en güçlü şehirleri Kabil, Herat, Kandahar ve Mezar-ı Şerif’tir. Bu 4 şehir arasında yapılan otobanla şehirler birbirlerine bağlanmış, ulaşım geliştirilmeye çalışılmıştır.

Afgan toplumunda İslamiyet’in halkın üzerindeki etkisi çok güçlüdür. Afgan toplumu inançları ve özgürlük istekleri doğrultusunda mücadelelerinden hiçbir zaman geri durmamışlardır. Fakat bu istekleri biraz fazla olmasından dolayı olsa gerek Afganistan siyasi tarihi iç karışıklıklarla doludur. Bunun başlıca sebebi ülkenin kabile hayatına dayanan bir sosyolojiye sahip olmasıdır. Şimdi Afganistan’ının yakın dönemini anlamak için kısaca Sovyetler Birliği’nin işgaline göz atalım.

Sovyetler Birliği İşgali

Sovyetler Birliği, 1979 yılında kendi inşa ettiği “Barış Köprüsü” üzerinden Afganistan’ı işgal girişiminde bulunmuştur. 620 bin Kızıl Ordu askerinin önemli kısmı bu köprüyü kullanmıştır. Fakat Afgan mücahitler çok sert bir direniş başlattı. Dönemin en büyük ordularından sayılan Kızıl Ordu, 1982 yılına kadar geçen 3 yılda Afganistan’da kontrolü ele alamadı. Bu sebeple Kızıl Ordu İnsan yoğun stratejisi yerine silah yoğun stratejisi izlediler. Sadece 1985 yılının 9 ayında Sovyetler Birliği 32.755 Afgan’ı öldürmüştür. 1984 yılında itibaren sarı yağmurlar Afganistan’da yağmaya başladı.

Sovyetler, Afgan halkına karşı kimyasal silah kullanmaya başladı. Daha sonra ise uçaklardan oyuncaklar atmaya başladı, tabi bunlar oyuncak görünümlü bombalardı. Küçük çocuklar oyuncak sandığı radyonun düğmesini çevirdiğinde veya kuşun kanadını oynattığında bomba infilak ediyordu (Armaoğlu, 2014). 10 yıl süren savaşta Sovyetler Birliği ölümcül yara almıştır. On binlerce askerini kaybetmiş, 50 milyar dolarlık kayba uğramıştır. Savaş sonunda son Kızıl Ordu askerleri yine barış köprüsünü kullanarak ülkelerine dönmüştür. Bu yarayı daha fazla taşıyamayan Sovyetler Birliği kısa süre sonra yıkılmıştır.

İktidar Mücadelesi

Sovyetler Birliği ülkeden çekildikten sonra Afganistan geleneksel kaos düzenine geri döndü. Afgan direniş örgütleri şimdi iktidar mücadelesi için birbirleriyle savaşmaya başladı. Kendisi medresede hocası ve Hotak aşireti mensubu olan Molla Ömer, Sovyetlerin işgaline karşı yapılan mücadelelere aktif olarak katıldı. Girdiği çatışmalarda birçok yara aldı, hatta 1987’de gözüne gelen bir mermi nedeniyle bir gözünü kaybetmiştir. Sovyetler Birliğinin ülkeden ayrılmasından sonra yaşanan iç savaş sırasında Molla Ömer, 50 Diyobendi medresesi öğrencisiyle birlikte silahlanarak 1995 yılında Kandahar’da Taliban’ı kurdu (Taliban’ın adı talebelerden gelmektedir).

Taliban’ın kuruluşunda anlatılan bir hikaye’ye göre iç savaş döneminde çocuk istismarı yapan bir kişiyi Molla Ömer, talebeleriyle birlikte yendi. Daha sonra adamı tankın namlusunda gezdirerek tüm Kandahar’ı etkiledi. Molla Ömer, Peştun olması, medrese hocalığı ve bir aşiret mensubiyeti sayesinde kısa sürede bölgede etkili olabilmiştir. Aynı zamanda asker olan Molla Ömer, RPG-7 (Bazuka) gibi silahları sıklıkla kullanabilmiştir. Arapça bilgisi sayesinde küresel cihat yanlısı örgütlerle ilişki kurabilmiş, Bin Ladin ve onu etkileyen Abdullah Yusuf Azzam ile tanışmıştır. Taliban’ın ortaya çıktığı zaman diliminde ülkedeki mücahitler arasında bir nevi kabile temelli çatışmalar sürmekteydi.

Peştunlar, Tacikler, Özbekler arasındaki mücadeleye uzak olan Taliban, liderleri Molla Ömer peştun olmasına rağmen kabile merkezli değil, inanç merkezli bir hareket geliştirerek birçok farklı grubun desteğini aldı. İç savaşın seyrini değiştirerek yıllar sürebilecek çatışmaları kısa sürede bitirdi. Öyle ki Taliban kuruluşundan 1 yıl sonra Kabil’i ele geçirdi. Kabil ele geçirildikten sonra Afganistan İslam Emirliği kuruldu. Molla Ömer devlet başkanı olarak farklı bir portre çizdi. Gazeteci ve diplomatlardan uzak durdu, fotoğraf çektirmedi, genelde Kandahar’da yaşadı. 11 Eylül saldırılarının sorumlusu olarak tutulan Hüsame Bin Ladin Afganistan’da yaşıyordu. ABD, Taliban’dan Ladin’i teslim etmesini istedi fakat Taliban bunu reddetti. (Reddetmesinin arkasında El Kaide’nin Taliban’ın en büyük düşmanı Şah Mesud’a suikast yapmasının önemli rol oynadığı düşünülmektedir.)

Bunun üzerine ABD “Sürekli Özgürlük Operasyonu” adını verdiği hareketle Taliban’ı önce Kabil’den, daha sonra Kandahar dahil tüm merkezi yerleşimlerden uzaklaştırdı. Molla Ömer’in başına 10 milyon dolar ödül kondu. Fakat dünyanın en büyük istihbarat örgütü olarak görülen CIA, Molla Ömer’e bir türlü ulaşamadı. 2013 yılında Molla Ömer, Tüberkiloz’dan öldü. Fakat 2 yıl boyunca Taliban, onun ölümünü gizlemeyi başardı. 2015 yılında ise ilan etti. Yani CIA bölgedeki en büyük düşmanının ölümünü 2 yıl boyunca anlayamadı (Mepa News, 2021).

Kandahar Dağlarından Sert Rüzgarlar Eser!

1957 yılında Kandahar’da Hamid Karzai doğdu, 3 yıl sonra en büyük düşmanı olacak Molla Ömer Kandahar’da dünyaya geldi. Kim bilebilirdi ki 1960’lı yıllarda Kandahar’ın sokaklarında oyun oynayan bu iki çocuğun geleceğin Afganistan’ını belirleyeceğini! Kandahar, Afganistan siyasi hayatından önemli bir yer kaplamaktadır. Öyle ki Karzai hükümeti ile Taliban delegeleri barış için yine Kandahar dağlarında görüşmeler gerçekleştirmiştir (Dam, 2014). Kandahar’da Peştun nüfusun ağırlıklı olduğu bölgedir.

Nitekim Hamid Karzai ve Molla Ömer Peştundur. ABD işgali sonrasında Afganistan’da Hamid Karzai dönemi başladı. 2001 – 2014 yılları arasında 13 yıl Afganistan’ı Karzai yönetmiştir. Bu süreçte Taliban gerilla stratejisiyle mücadelesini tekrar başlatmış önemli mesafeler kat etmiştir. ABD bitmek bilmeyen Afganistan savaşından artık çıkmak istedi. Taliban ile yapılan uzun görüşmeler sonucunda 2020 yılında Doha anlaşması yapıldı. ABD, Afganistan’ı terk edeceğini garanti ederken Taliban’da Amerika ve müttefiklerine saldırmama sözü verdi. Fakat bu durum Afgan hükümeti için geçerli değildi. Taliban, Afganistan hükümetine karşı saldırılarını arttırarak 2 aydan biraz fazla sürede ülkenin 400 bölgesinin 150’sini ele geçirmiştir.

Taliban, İran, Tacikistan ve Türkmenistan gümrüklerini kontrol altına aldı. İran sınırındaki Herat bölgesinin sınır kapısının ele geçirilmesi, yıllık yaklaşık 281 milyon dolarlık bir ticaret güzergahı üzerinde Taliban’ın kontrolü anlamına gelmektedir.  Afganistan’ın en önemli şehirlerinden biri olan Herat’ın ele geçirilmesi giderek hızlanmaktadır. Birçok bölge çatışmasız Taliban’a teslim olmuştur. Kandahar’a saldırarak Pakistan gümrüğü için yoğun çaba sarf etmektedir. Kandahar’ın ilçelerini ele geçirerek merkeze oldukça yaklaşırken Kandahar doğumlu Taliban lideri Hibatullah Akhundzada zaferden emindir. Haziran ayında 703 Afgan askerini öldürmüşlerdir. Taliban sözcüsü ülkenin %85’ini kontrol altına aldıklarını iddia etmektedir (Nossiter, 2021). 

Hamid Karzai

Sonuç: Geleceğin Afganistan’ı

1.Yol: Taliban Afganistan’ı

Taliban’ın kurucusu ve bir dönem ülke başkanı olması nedeniyle Molla Ömer’in düşünce dünyasına yolculuk etmek, geleceğin Afganistan’ını anlamamız için önemli bir yer tutar. Hindistan, Pakistan, Afganistan bölgesinde Diyobendi ve Brevli fikir hareketleri etkilidir. Bu iki görüşün Türkiye’de şuan için karşılığı yoktur. Diyobendi’ler Brevli’lere göre biraz daha katı olduğu söylenebilir (Özcan, 2009; Ingram, 2020). Taliban’ın kurucusu Molla Ömer ve bugünkü Taliban’ın ideolojik arka planı Diyobendidir. Diyobendiler’de Medrese önemli bir yer taşır. Medrese eğitimi sadece dini bir açıdan bakarken ve müderrisleri halkın ahlakını koruyan bir düzlemde ele almaktadır. Taliban’ın iktidara geldiğinde bu fikirlere dayanarak şeriat hükümleri tatbik edilecektir.

Toplumsal ahlak kuralları öncelikli durumları olacaktır. Fakat burada şu şekilde bir parantez açmak gerekir. Genellikle Batı medyası Taliban’ın kızların okula gitmelerini istemediğini söylemektedir. Taliban modern okulların karma eğitimine karşıdır. Medrese ekolünden geldiği için sistemini medrese düzleminde geliştirecektir. Bu ekolde kız medreseleri, kız okulları vardır. Bu konuda Taliban siyasi ofisinden yetkili şunları kaydetmektedir: “Bizler kadınların eğitimine yahut çalışmasına karşı değiliz. Sadece İslami normlarımız var. Burası Batı değil.” (Mepa News, 2020). Taliban iktidara geldiğinde karma eğitimi değiştirecek, şartları sağlayabildiği yerlerde kız çocukları içinde eğitim imkanı sunacağını düşünmekteyim. Molla Ömer dönemindeki Taliban dış dünyaya kapalıdır. Fotoğraf dahi çektirmezken şimdiki Taliban lideri Hibatullah basına demeçler vermeyi ihmal etmemektedir. Ayrıca Taliban’ın Katar’daki politbürosu aracılığıyla dış ilişkileri geliştirmektedir.

Taliban Afganistan’ının Çin ile ilişkileri olumludur, Rusya’ya sürekli ziyaretlerde bulunulmaktadır, İran, Pakistan ve diğer çevre ülkeleriyle diyaloğa sahiptirler. Yani eski Taliban artık yoktur. Dış dünyaya açık bir politika izleyecektir. Burada en önemli durum Çin ve Pakistan ile ilişkileri olacaktır. Çin’in Afganistan yatırımları karşısında koruma sağlayarak karşılıklı çıkar elde edebilirler. Fakat Pakistan konusu karmaşıktır. Günümüzde Pakistan’ın Taliban ile ilişkileri olumsuz bir noktaya doğru evrilmekte iken “Pakistan Talibanı” sorunu daha derinleştirebilir. Taliban’ın Amerika ve Batı ile ilişkileri önemlidir. Taliban, Batı’nın gücünü gördü. Tekrar dağlara gitmek istemiyorsa keskin şekilde karşı durmaması gerektiğini anladı. Diğer taraftan Batı dünyası da Taliban’ın ne kadar inatçı olduğunu görmüş oldu. Şuanda küçük ihlaller dışında her iki tarafta Doha’da verdiği sözleri tutmaktadır. Taliban, Afganistan’da tam kontrolü ele geçirdiğinde karşısına şuan için görmezden gelinen sorunlar ortaya çıkacaktır.

Bunlar; ekonomi, güvenlik, alt yapı, kamu düzeni…Ayrıca dünyadaki Afyon üretiminin %90’ını karşılayan Afganistan’da, Taliban’ın bu konuda nasıl bir tutum sergileyeceği soru işaretidir. Fakat tüm Afganistan’ı kontrol atlına alan bir güç ortaya çıktığında bu durumun birçok olumlu sonuçları ortaya çıkacaktır. Ekonominin canlanması için ihtiyaç duyduğu güvenlik ve asayiş sağlanmış olacak, dış yatırımlar, yer altı kaynakları, ticaret güzergahları Afgan ekonomisini önceki dönemlere göre daha fazla besleyecektir. Ekonomik gelişme olması halinde bu durum diğer alanlara da yansıyacak, diğer taraftan Afgan göçü duracaktır.

2.Yol: Bölünmüş Afganistan

Ne Sovyetler Birliği ne de Taliban (1996-2001) veya ABD, Afganistan’da tam hakimiyeti sağlayamamıştır. Bugün Taliban her ne kadar ilçelerde etkin olsa da henüz şehir merkezlerini ele geçirebilmiş değil. Geçmiş dönemlerde kısa süreli ele geçirdiği şehirler olsa da uzun süreli tutunamamıştır. Afgan ordusunun ağır silahlar ve hava desteğiyle yaptığı saldırılar karşısında tutunamayan Taliban ağır zayiatlar vermektedir.

Ayrıca Taliban karşısında aşiretler ve etnik topluluklar Kuzey İttifakında olduğu gibi karşı direniş gösterebilir. Bunun sonucu yine bölünmüş bir Afganistan olacaktır. Bölünmüş Afganistan’ın gelecek senaryosu da ikiye ayrılmaktadır. Ya çatışma ortamını devam ettiği, kaosun sürdüğü, dolayısıyla ekonominin dibe vurduğu bir gelecek. Ya da Taliban ve merkezi hükümetin barış anlaşması yaptığı ve ülkeyi bölüştüğü bir yapılanma. İki taraf hakim olduğu bölgede kendi kurallarını uyguladığı federal bir devlet ortaya çıkabilir ki bu seçeneğin sonu da yine kaostur.

[irp posts=”18478″ name=”ABD’nin Afganistan’da Yeni Taliban Stratejisi”]

KAYNAK

Kaynaklar 

Adam Nossiter, Taliban Enter Kandahar City and Seize Border Posts, The New York Times, 2021.

Al Jazeera Türk, Ülke profili: Afganistan, 2014.

Bette Dam, The Misunderstanding of Hamid Karzai, Foreign Policy, 2014.

Brannon D. Ingram, Diyobend hareketini anlamak, The Maydan, Çev. Mepa News, 2020.

Fahir Armaoğlu, 20.Yüzyıl Siyasi Tarihi, İstanbul: Timaş Yayınları, 2014.

Mepa News, Molla Muhammed Ömer kimdir?, 2021.

Mepa News, Taliban ve kadınların eğitimi: Afganistan’da yeni dönem, 2020.

Mustafa Özcan, Diyobendiler ve Brelviler, Dünya Bülteni, 2009.

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

Yazarlık Başvurusu

Yorum Yaz

Lütffen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz