20. yüzyılın henüz başlarında büyük devletler arası rekabetin iyice kızıştığını gözlemliyoruz. Sanayi, ekonomi, askeri güç gibi alanlarda gittikçe körüklenen bu rekabetin doğal bir sonucu olarak sanayinin gözbebeği petrol hiç olmadığı kadar ilgi görüyordu.
Tam da bu sıralar, daha net söylemek gerekirse 1901 yılında, İngiliz iş adamı William Knox D’Arcy öncülüğünde İran’ın Huzistan Eyaleti’nin Mescid-i Süleyman şehrinde Orta Doğu’nun ilk petrolü keşfedildi. Bunun üzerine bu bölgede ilk modern petrol kuyusu açılarak 1908 yılında Anglo-Persian Oil Company isimli İngiliz-İran petrol şirketi kuruldu. Bölgedeki petrol potansiyelini keşfeden İngiliz hükümeti, takvimler 1914’ü gösterdiğinde şirketin %51’lik hissesini satın alarak en büyük hissedarı oldu. Halihazırda İran’ı yöneten Kaçar Hanedanı ise 1870’deki ekonomik çöküşünü İngiltere ve Rusya’ya verdiği geniş kapitülasyonlarla durdurduğu için yarı-sömürge durumundaydı. Hâl böyle olunca Orta Doğu petrollerini keşfeden ve bölgedeki çoğu devleti sömürgeleştiren İngiltere için hiçbir engel kalmıyordu.
Dünya Savaşı’nın sonlanmasından birkaç sene sonra Kazak birliği komutanı Rıza Pehlevi, İran topraklarında hüküm süren Kaçar Hanedanı içinde iktidarı ele geçirmiş ve 1925’te kendini şah ilan ederek Pehlevi Hanedanı ismiyle İran’ın şahı olmuştu. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ile de yakın ilişkisi olduğu bilinen Rıza Şah Pehlevi, 1941 yılına değin ülkesini şah olarak yönetebilmişti. II. Dünya Savaşı dönemine denk gelen 1941 yılında ise Rıza Şah Pehlevi’nin Almanya ile olan yakın ilişkileri Müttefik devletlerin hoşuna gitmemiş olacaktır ki İran, İngiltere ve Sovyet ordusunun iş birliği ile işgal edildi. Müttefik devletler İran tahtı için kendilerine yakın buldukları Muhammed Rıza Pehlevi’yi getirdiler. 1870’den beri süregelen yarı-sömürge durumu Muhammed Rıza Pehlevi’nin tahta getirilmesiyle kesintisiz devam ettirilmiş oldu.
1951’e kadar yarı-sömürgesi altındaki İran’ın petrollerini şirketi Anglo-Persian Oil Company aracılığı ile rahatça elde edebilen İngiltere için İran iktidarında bir tehdit belirmişti.
Anglo-Persian Oil Company’nin İran’daki tesislerinin millileştirilmesi çağrısında bulunarak milliyetçi çevrelerde büyük saygınlık kazanan İran meclis üyesi Muhammed Musaddık, 1951’de İran petrollerinin millileştirilmesini öngören bir yasa tasarısı hazırladı. Şah Muhammed Rıza Pehlevi, yasa tasarısı büyük çoğunlukla meclisten geçince saygınlığı ve arkasındaki desteği artan Musaddık’ı başbakanlığa getirmek zorunda kaldı. Halk ve Musaddık’ın önderliğindeki Milli Cephe Partisi millileştirmeden yanayken Şah ve batı yanlısı elit kesim millileştirmeden oldukça rahatsızdı. Siyasi alanda kutuplaşmanın artması sonucu Musaddık ve Şah arasında iktidar mücadelesi orantılı şekilde arttı. Bunun yanında İngiltere hükümeti millileştirme hareketine sert bir tepki vererek İran petrol pazarından tamamen çekildiler. Bununla da yetinmeyen İngiliz hükümeti İran’ı ekonomik anlamda baskı altına almak için dünya genelinde İran’a karşı ekonomik boykot başlattı. Siyasi bunalımın yanı sıra Musaddık’ın İran petrolü için yeni pazarlar bulmada karşılaştığı güçlükler ekonomik sorunları derinleştirdi.
Siyasi ve ekonomik anlamda çıkmaza giren İran’da; Şah, Ağustos 1953’te Başbakan Musaddık’ı görevden alma girişiminde bulundu. Halktan büyük destek gören Musaddık halkın başlattığı eylemler sonucu başbakanlıkta kalırken Şah Pehlevi ülkeden kaçmak zorunda kaldı. Bütün bu olayların sonucunda İran petrollerinin güvenliği için Şah’ın iktidarda kalmasının mecburi olduğunu düşünen İngiltere hükümeti Başbakan Musaddık’ı devirerek Şah Pehlevi’yi yeniden ülkeye getirmeyi amaçladı.
Olayların gidişatını yakından takip eden ABD için tek bir endişe vardı, o da Sovyet tehdidiydi. Dönemin ABD başkanı eski orgeneral Eisenhower, Musaddık’ın İngiltere’ye karşı Sovyetlere sığınmasından ve İran petrollerinin Sovyet etkisi altında kalmasından endişe duyuyordu. Bu endişelerin sonucu olarak ABD, Musaddık’ın tek başına iktidar olmasından birkaç gün sonra yakından takip ettiği olaylara dahil olarak Ajax Operasyonu ile Musaddık’a darbe yapmayı planladı. ABD’nin barış zamanında yabancı bir hükûmeti devirmek için giriştiği ilk gizli eylem olarak da bilinen Ajax Operasyonu İngiltere ile ortak yürütülerek başarıya ulaştı. 19 Ağustos 1953’te ABD-İngiliz destekli darbe ile başbakanlık koltuğundan alınan Musaddık görevinden uzaklaştırılarak Pehlevi’nin ülkeye yeniden dönmesi sağlandı. Vatana ihanet suçundan üç yıl hapse mahkûm edilen Musaddık, hayatını 1967’de ölünceye dek ev hapsinde geçirdi. İran’daki petrol tesisleri ise İran hükümetinin denetiminde kaldı. Darbe ile olan ABD ilgisi 2000 yılında ABD eski dışişleri bakanlarından Madeleine Albright tarafından kabul edilmiştir. Daha sonra ise ABD başkanı Barack Obama, 4 Haziran 2009’da Mısır’da yaptığı konuşmada bu ilgiyi resmen doğrulamıştır. İngiltere kontrolünde kalmaya devam eden Anglo-Persian Oil Company ise 1954’te ismini British Petroleum Company (BP) olarak değiştirdi.
Ozan Ali Çelik
Stratejik Ortak Misafir Yazar
KAYNAK
https://www.rt.com/usa/iran-coup-cia-operation-647/
https://www.cnnturk.com/2009/dunya/06/04/obamadan.tarihi.itiraf.darbeye.karistik/529582.0/
Kuiken, Jonathan (2014). “Caught in Transition: Britain’s Oil Policy in the Face of Impending Crisis, 1967-1973”. Historical Social Research / Historische Sozialforschung.
Gasiorowski, Mark J (August 1987). “The 1953 Coup D’etat in Iran The 1953 Coup D’etat in Iran”. International Journal of Middle East Studies.
Suâd Pîrâ – Osman Gazi Özgüdenli, TDV İslâm Ansiklopedisi, cilt: 31.
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.