1951 yılında başlayan Avrupa Birliği bütünleşme sürecinde enerji konusu önemli bir yer tutmaktadır. Fransa ve Almanya’nın yıllardır uğrunda mücadele verdiği ve 20. yy’da sanayi üretimi bağlamında vazgeçilmez enerji kaynakları olan kömür-çelik sorununun nihayete erdiği Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu Antlaşması, Birliğin kurulması için atılan ilk somut adımdı. Bu tarihten sonra enerji alanı gündemin alt sıralarında kendine yer bulduktan sonra, 1970’li yıllardaki petrol krizi enerji konusunu yeniden ana gündem maddesi durumuna getirmişti. Avrupa ülkelerinin 2000’li yıllara kadar artan enerji ihtiyacı, ithalatı da beraberinde getirdi. Enerji ithalatı ve bağımlılığı söz konusu olduğunda dünya üzerinde ilk akla gelen kıtaların başında Avrupa’nın olması süreci özetler niteliktedir.
2000’li yıllardan sonra özellikle enerji kaynağı bakımından doğalgaz ihtiyacının Avrupa ülkelerini derinden etkilemesi, Avrupa Birliği açısından enerji alanındaki sorunları hızlandırmıştır. Enerji üretimi ve tüketimi noktasında tüketim lehine eğilimin gittikçe artması, ithalat-ihracat dengesinin ithalat lehine süratle artması ve doğalgaz özelinde en yakın enerji arzı tedarikçisinin Avrupa açısından ‘tarihsel düşman’ diyebileceğimiz Rusya olması, mevcut sorunun iç yüzünü göstermektedir.
Özellikle, 2019 yılında Avrupa’nın enerji ithalatının %60’ı geçmesi bu bakımdan irdelenmesi gereken bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır (Eurostat, 2019). Üstelik enerji ithalatı bağlamında, doğalgaz kaynağının tedarik oranının giderek artması, Avrupa Birliği’nde siyaseten ‘enerji kuşatması’ sürecini başlatmıştır. Bu kuşatma sürecinin temel aktörü kuşkusuz Rusya’dır. Avrupa’nın doğusunda tarihsel olarak II. Dünya Savaşı’ndan beri ‘şeytan ülke’ konumunda bulunan Rusya’nın son yıllarda Avrupa’nın doğalgaz ihtiyacı noktasında jeopolitik olarak makul bir yerde bulunması, bahsi geçen ‘enerji kuşatması’ kavramının birinci karakteristik özelliğini oluşturmaktadır. Kuşatmanın ikinci özelliği, enerji ithalatında tedarik çeşitliliğinin tekelleşmeye doğru gitmesidir. Rusya’nın enerji ithalatı hususunda Avrupa üzerinde etkinliğini artırması, AB’nin enerji alanında Rusya’ya bağımlılığını artırmaktadır.
Dolayısıyla, Rusya’nın bu etkinliği, enerji ithalatında Avrupa açısından Rusya’ya endeksli bir süreci ortaya çıkarmaktadır denilebilir. Kuşatmanın üçüncü özelliği, Avrupa dışı aktör olan ABD üzerinde şekillenmektedir. Buna göre, ABD’nin stratejik olarak Rusya’yı çevreleme politikasının bir parçası olan Avrupa’da Rus nüfuzunun artması, sadece enerji politikası alanında değil, aynı zamanda uluslararası politika bağlamında da önem arz etmektedir. ABD’nin Kuzey Akım 2’ye ‘AB-Rusya ilişkisi’ dışında müdahil olması bu iddiayı ispatlar niteliktedir.
‘Enerji Kuşatması’ olarak nitelendirdiğimiz bu sürecin spesifik ayağı kuşkusuz Kuzey Akım 2 olarak karşımıza çıkmaktadır. Kuzey Akım 2 Projesi, daha önce Almanya ve Rusya arasında yapılan doğalgaz ticaretinin rotasını oluşturan Kuzey Akım 1’in (2011) benzeri olarak 2015 yılında hayata geçirilmiştir. Kuzey Akım 1 ile aynı güzergahı kullanan bu yeni doğalgaz boru hattı Baltık Denizi’nden hareketle Rusya’dan Almanya’ya doğru uzanmaktadır (European Parliament, 2021: 1) (Harita 1).
Projenin güzergahı yaklaşık 1.200 kilometrelik bir uzunluğa sahip olarak Kuzey Akım 1 ile aynı uzunluğa sahiptir. 55 milyar metreküplük bir hacimle beraber, eş değeri Kuzey Akım 1 ile toplam 110 milyar metreküp kapasiteye sahiptir. Projenin %50’lik finansmanını beş büyük enerji şirketi karşılayacak olup (ENGIE, OMV, Royal Dutch Shell, Uniper, and Wintershall), yürütücüsü Nord Stream 2 AG firmasıdır. 2018 yılında boru hattının döşeme işlemleri başlamış olup, Eylül 2021 itibarıyla projenin inşaatı tamamlanmıştır (Gazprom, 2017).
Görüldüğü üzere devasa bir proje statüsünde olan Kuzey Akım 2, gündeme geldiği ilk andan itibaren hem AB’nin hem de ABD’nin dikkatini çekmiştir. AB otoriteleri, projeye Birliğin enerji yasalarına uymadığı gerekçesiyle genellikle sözlü olarak karşı çıkarken, ABD kanadı meseleyi pratiğe dökerek yaptırım yöntemine başvurmuştur. Özellikle, Trump hükümetinin Rusya’ya ve projede görev alan şirketlere uyguladığı yaptırımlar projenin rafa kaldırılması ihtimalini gündeme getirse de, Biden’ın iktidar olmasıyla yaptırımlar kaldırılmış ve projeye bakış açısı bazı şartlar gereği hafiflemiştir. Bu şartların ana teması Avrupa enerji piyasasında Rus nüfuzunun kısıtlanması üzerinedir. Buna göre, Almanya Rusya’nın ilerleyen zamanlarda Rusya’nın enerji faaliyetlerini artırma tehlikesine karşı her türlü yaptırımı uygulama taahhüdüyle projenin devam etmesi yönünde adım atmaya devam etmiştir (BBC, 2021).
AB’nin projeye yönelik tepkisi ise daha öncede belirtildiği gibi iki argüman üzerine kuruludur. Birincisi, artan enerji ithalatı bakımından Rusya’ya bağımlılığın artması meselesidir. Uzun vadede Avrupalı ülkelerin enerji bakımından Rus tekelleşmesine mahkum edileceği endişesi AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Josep Borrel öncülüğünde deklare edilmiştir. Ayrıca, Baltık ülkeleri olan Letonya, Litvanya ve Estonya’nın yanı sıra, Polonya ve AB üyesi olmayan Ukrayna tarafından güzergah itibarıyla projenin ‘jeopolitik Rus silahı’ olarak görülmesi kayda değer olarak görülebilir. Buna göre, bu ülkeler Rusya’nın uzun vadede enerji sektörü vasıtasıyla bölgedeki jeopolitik gücünü artırarak tehlike oluşturacağı tezini sürekli olarak gündeme getirmektedir.
Almanya’nın baş aktör konumunda bulunması gereği, Alman enerji piyasası ve iç hukukunun meseleye bakış açısı da mevcut sorunu anlamaya yönelik önemlidir. Nitekim, Aralık ayında Alman Enerji Piyasaları Kurumu’nun iç hukuka uygun olmadığı gerekçesiyle projeyi geçici olarak askıya alması projedeki engellerden biri olarak ortaya çıkmıştır. Normalde 2019’da gaz tedarikinin başlaması beklenirken, yukarıda ifade edilen yaptırımlar ve engellerden dolayı doğalgaz ticareti 2021’e sarkmıştır.
2021 yılının sonlarına doğru tamamlanan projenin, yılın son ayında alınan askıya alma kararıyla birlikte yeniden sekteye uğrayacağı izlenimi uyanmıştır. Rusya devlet başkanı bu kararı “Aptallık!” olarak nitelerken, Alman hükümetinin atacağı adımlar merak konusu olmuştur.
Netice itibarıyla, AB’nin son yıllarda artarak devam eden sorunlar sarmalına ek olarak enerji konusunda artan dışa bağımlılık eksenine dahil olan Kuzey Akım 2 Projesi, stratejik açıdan Rusya-AB ilişkilerinde sınırları belli olmayan yeni bir ihtilaf sahası açmıştır. Halihazırda devam eden ve ulusal sınırları çoktan aşmış bulunan Ukrayna krizinden sonra AB dışında yer alan ABD’nin yeniden AB-Rusya enerji ilişkisine projeyi öne sürerek olumsuz tavır koyması, Kuzey Akım 2’yi bölgesel ilişkiler bağlamından uluslararası düzleme taşımış görünmektedir.
AB perspektifinden bakılacak olursa, Birliğin enerji politikaları bağlamında ulusüstü statüsünü artırma hedefine dayanan temel amaçları vardır. Enerji arz güvenliği ve çeşitliliği, enerji ağlarının iyileştirilmesi, enerjide rekabet, yenilenebilir enerjinin artırılması, katı fosil yakıtlarının üretim ve tüketiminin azaltılması, sera gazı emisyonlarının azaltılması gibi amaçlar buna örnek gösterilebilir. Doğalgaz bağlamında üzerinde çalışılan Kuzey Akım projeleri göz önüne alındığında, özellikle “enerji arz güvenliği ve çeşitliliği” ilkesine aykırılık görülmektedir.
Rusya’nın Avrupa’daki etkinliğini artırarak doğalgaz tedariki noktasında fiyatları tekelleşmeden aldığı serbestlikle artırma ihtimali ve böylece satın alınabilirliği sınırlayacağı endişesi, enerji arz güvenliğinin AB açısından tehlikede olduğunu göstermektedir. Öte yandan, enerji arz çeşitliliği bağlamında giderek Rusya’ya bağımlılığın artması tekelleşmenin boyutunu gözler önüne sermektedir. Bu durum, AB’nin kuruluş itibarıyla ulusüstü örgüt olma hedefini baltalayan bir sorun olarak ortaya çıkmıştır. Fakat Lizbon Antlaşması’yla beraber, Birlik tarafından üye ülkelere tanınan enerji politikasını düzenleme serbestliği maddesi (194. madde), üye ülkelerin enerji politikalarını dilediği gibi tasarlama ve hayata geçirme imkânını ellerinde bulundurmaya yönelik hukuki bir dayanak olmuştur. Bu bağlamda, AB’nin Rusya-ABD kıskacında ve üye ülke Almanya’nın ısrarları karşısında zorlandığını söylemek yanlış olmayacaktır.
[irp posts=”24178″ name=”Avrupa Birliği Enerji Politikalarında Türkiye’nin Yeri ve Önemi”]
KAYNAK
BBC (2021, May 19). Nord stream 2: biden waives us sanctions on russian pipeline. https://www.bbc.co.uk/news/world-us-canada-57180674
European Parliament (2021, July). The nord stream 2 pipeline. https://www.europarl.europa.eu/RegData/etudes/BRIE/2021/690705/EPRS_BRI(2021)690705_EN.pdf
Eurostat (2019, May). Energy statistics – an overview. https://ec.europa.eu/eurostat/statistics-explained/index.php?title=Energy_statistics_-_an_overview
Gazprom (2017, 8 Sep). Nord stream 2: A new export gas pipeline running from russia to europe across the baltic Sea. https://www.gazprom.com/projects/nord-stream2/
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.