Arktik bölgesi, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Rusya Federasyonu (RF), Kanada, Danimarka (Grönland ve Fareo Adaları), Norveç, İzlanda, Finlandiya ve İsveç olmak üzere 8 ülkeyi içinde barındıran bölgeye denir. Bu 8 ülke aynı zamanda Arktik Sekizlisi adı altında anılmaktadır. Arktik Okyanusuna doğrudan sınırı olan ve Arktik Beşlisi olarak anılan ABD, RF, Kanada, Danimarka ve Norveç bölgede hak iddia etmekte ve bunun sonucunda bölgede bazı sorunların çıkmasına neden olmaktadır. Bölgenin bu denli vazgeçilmez hale gelmesinin en önemli nedeni iklim değişimine bağlı olarak ortaya çıkan küresel ısınma ve sahip olduğu enerji kaynaklarıdır.
Küresel ısınma sonucunda bölgedeki buzulların erimesiyle diğer ticaret yollarına göre daha kısa bir yol olabilecek yeni ticari güzergâhlar ortaya çıkmıştır. Aynı zamanda Arktik bölgesi dünya petrol kaynaklarının %6’sına; doğalgazın %25’ine sahiptir. Son dönemlerdeki gelişmeler sonucunda Arktik yalnızca bölge ülkelerinin mercek altına aldığı bir konu olmaktan çıkmıştır. Başta Çin, Japonya, Güney Kore olmak üzere diğer Avrupa Birliği ülkeleri gibi bölge dışındaki aktörlerin de ilgi odağı haline gelmiştir.
Tarihsel Bağlamda Arktik
9 Şubat 1920 tarihli Svalbard Anlaşması Arktik bölgesi hakkında tarihte imzalanan ilk anlaşmadır. 46 devletin imzaladığı anlaşma ile bölge silahsızlandırılmış ve imzacı devletlerin vatandaşlarına eşit haklar sağlanmıştır. İkinci Dünya Savaşı’nda Almanya’ya karşı ABD ve İngiltere, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB)’ne yardımları Arktik üzerinden göndermiştir. Aynı şekilde ABD, Japonya’ya karşı denizaltılarını bu bölgeye yerleştirmiştir. Soğuk Savaş döneminde ABD ve SSCB bölgeyi silahlandırmıştır. ABD, Danimarka ile anlaşma imzalayarak Grönland Adası’na nükleer üst kurmuştur.[i] SSCB, Arktik buzullarının altına gizlediği denizaltı sistemi ile büyük bir güç elde etmiştir.
1982 yılında imzalanan Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi (BMDHS), Arktik Bölgesinde yaşanan sorunlara uluslararası bir çözüm getirmiştir. ABD, Arktik ülkeleri arasında sözleşmeye taraf olmamış tek ülkedir. 1982 BMDHS’yi imzalamış ancak Senato onay vermediği için yürürlüğe koyamamıştır.[ii] Arktik bölgesi ile ilgili bir diğer önemli düzenleme de sorunların çözümünde büyük etkisi olan Arktik Konseyi’dir.[iii] Konsey, 1996 Ottowa Deklarasyonu ile kurulmuş ve Arktik Sekizlisinin karşılıklı işbirliğini içermektedir (Tutan ve Arpalıer, 2020: 24). Arktik bölgesindeki başlıca sorunlar; uluslararası sulardaki geçiş sorunu, kıta sahanlığı sorunu, toprak sorunu, münhasır ekonomik bölge sorunlarıdır. Ülkeler her ne kadar bu sorunları 1982 BMDHS ile çözmeye çalışsa da tam bir çözüme ulaşamamışlardır.
Arktik’in Jeopolitik Önemi ve Ülkelerin Enerji Politikaları
Arktik bölgesi; Asya, Avrupa ve Kuzey Amerika kıtaları arasındaki en kısa yoldur. Şu anda bölgede yılın belli aylarında buzkıran gemiler ile kullanılan iki yol vardır. Bunlardan ilki, Kuzeydoğu Geçidi; ikincisi ise Kuzeybatı Geçididir. Bu iki yol haricinde buzulların erimesi ile aktif olarak kullanılabilecek üç yol daha vardır. Bunlar; Kuzey Deniz Yolu, Arktik Köprüsü ve Transpolar Deniz Yolu’dur (Yıldız ve Çelik, 2019:63). Yeni deniz yolları, ülkelerin mevcut kullandıkları güzergâhlara göre daha kısa olması sebebiyle zaman ve enerji tasarrufu sağlamaktadır.
Aynı zamanda yeni yolların kullanılması ülkelere güvenlik anlamında da avantaj sağlamaktadır çünkü diğer kullanılan yollar üzerindeki korsan gemiler, ticaret gemilerini tehdit etmekte zarara uğratmaktadır. Arktik bölgesi üzerinde korsan faaliyetleri yok denecek kadar azdır. Arktik bölgesinin jeopolitik önemini etkileyen bir diğer önemli neden şüphesiz ki enerji kaynaklarının varlığıdır.
Öyle ki bu sebepten dolayı bölge dışı aktörler de bölgede söz sahibi olma çabası içerisine girmişlerdir. Bölgede dünya petrol kaynaklarının %6’sı, doğalgazın %25’i bulunmaktadır. Bölgedeki petrol ve doğalgaz kaynaklarının yarısından fazlası RF’nın elinde bulunmaktadır. Bu anlamda bakıldığında RF açısından bölge çok büyük öneme sahiptir. Rusya bölgedeki faaliyetlerini ulusal güvenlik kaygısı içinde ele almaktadır. Genel olarak teoride 1982 BMDHS ve uluslararası hukuka uygun söylem ve politikalar yürüten Rusya, enerji konusunda diğer bölge ülkeleri ile ortak faaliyetler yürütmek istemiştir. Ancak Ukrayna Krizinin ardından bölge ülkeleri Rusya ile olan enerji anlaşmalarını askıya almışlardır. Rusya aynı zamanda Arktik Denizinde nükleer çalışmalar da yapmaktadır.
ABD’nin enerji açısından önem verdiği nokta ise uzun vadede ortaya çıkmaktadır. Bölgeye 1960’larda giren ABD, 1867 yılında Alaska’yı alması sebebiyle Arktik ülkeler arasında yer alabilmektedir. ABD, mevcut kaya gazı üretiminin gelecek yıllarda azalacağını öngörerek Arktik bölgesinde enerji konusunda söz sahibi olmak istemektedir. Bölgede sondaj çalışmaları yapan Norveç ise, çevresel kaygıları nedeniyle enerji çalışmaları üzerinde fazla yoğunlaşmamıştır. Danimarka ve Kanada bölgedeki sondaj çalışmalarını sürdürmektedir. İzlanda, keşif ve sondaj çalışmaları için Çin’e toprak ve liman tesis etmiştir.(Tutan ve Arpalıer, 2020: 34)
Ülkelerin Bölge Politikaları
Rusya, Arktik politikasını uluslararası hukuk normları ve bölge ülkeleri ile olan karşılıklı işbirliğine dayandırmaktadır. Genellikle saldırgan ve salt ulusal güvenlik politikalarını temel alan Rusya’nın böyle bir politika izlemesinin en temel nedeni diğer arktik ülkelerinin NATO üyesi olmasından kaynaklanmaktadır. Bölge askeri açıdan RF için çok önemlidir. Soğuk Savaş döneminden kalan askeri üsleri yeniden aktif hale getirmiştir. Rusya 1982 BMDHS’yi imzalamanın ardından kıta sahanlığını genişletmek amacıyla BM’ye başvuruda bulunmuştur.
Bölge ülkeleri ve diğer devletlerden tarafından bu duruma karşı çıkılmıştır. Rusya’nın bölgede hâkimiyet alanını genişletme çabası ve silahlanmaya gitmesi ABD tarafından tehdit olarak görülmüş ve aralarında uyuşmazlığa neden olmuştur. ABD, bölgeye RF’den sonra girmiştir. Başlarda amacı çevresel etmenler ve ticaret yolları olan ABD, bölgedeki enerji kaynaklarını Rusya’ya bırakamamak amacıyla bölgede etkinliğini arttırmaya çabalamaktadır. Hatta bu sebeple son yıllarda çokça konuşulan Trump’ın Grönland Adası’nı satın almak istemesinin en önemli sebebi budur. Norveç, Arktik bölgesindeki politikalarını enerji ve balıkçılık üzerinden şekillendirmektedir. Rusya’yı tehdit olarak gören Norveç, diğer bölge devletleri ve AB ülkeleri ile ortak politikalar yürüterek Rus tehdidine karşı kendini savunmaktadır. Kanada, bölge politikalarını ulusal güvenlik temeline oturtmuştur. Rusya’yı bölgedeki tehdit olarak gören Kanada, Arktik politikasında Kanada’yı lider konumuna koymak istemektedir. Finlandiya, bölge politikalarında Rusya ile birlikte hareket etmektedir. Çin ile ortak projeler yürüten Finlandiya, kıtalar arası ticarette önemli bir konuma gelmeyi hedeflemektedir. İzlanda, Rusya’yı tehdit olarak algıladığı için bölge ülkeleri ve AB ile ortak hareket etme yoluna gitmektedir. Bölgesel politikalarını işbirliği üzerine oturtan İzlanda, enerji çalışmaları için Çin’e bazı imtiyazlar vermiştir.
Bölge dışı aktör konumunda olan Çin, yeni ticaret yolları ve enerji kaynakları ile küresel rekabet alanı olan Arktikteki hâkimiyet alanını arttırmak amacıyla Rusya ile işbirliğine gitmiştir. Aynı zamanda İzlanda’ya yatırımlar yapmıştır. Arktik bölgesinin Türkiye açısından önemi ise, küresel ısınma ile ortaya çıkacak yeni ticaret yollarına talebin artması sonucunda İstanbul ve Çanakkale boğazları geri planda kalacaktır. Ayrıca Türkiye, bölgede söz sahibi olma konusunda geç kalmış durumdadır. Aynı zamanda Arktik Konseyi’nde geçici gözlemci konumundadır.
Sonuç
Son dönemlerde artan küresel ısınmanın etkisi ile Arktik bölgesindeki ticaret yolları ortaya çıkmış ve yeni enerji kaynakları keşfedilmiştir. Bu durum ülkeleri bölgede bir hâkimiyet mücadelesi içerisine sokmuştur. Jeopolitik önemini fark eden bölge dışı aktörlerde pastadan pay alabilmek için çeşitli yollardan bölge üzerinde söz sahibi olmaya çalışmışlardır. Arktik bölgesinde bulunan sekiz ülke, kendi aralarında yaşadıkları sorunları çözüme kavuşturmak ve bölgede ortak bir strateji belirlemek amacıyla Arktik Konseyi’ni kurmuşlardır. Ancak Konseyin yasal olarak bir bağlayıcılığa sahip olmaması bölgedeki sorunlara bir çözüm getirememiştir. Bölge ülkelerinden Rusya, Arktikteki konumunu güçlendirmek, hâkimiyet alanını arttırmak amacıyla pek çok çalışma yapmıştır.
Ulusal ve uluslararası belirlediği stratejiler ile teoride uluslararası hukuk ve 1982 BMDHS’ye uygun hareket etmeye çalışan Rusya, diğer bölge ülkeleri tarafından bir tehdit olarak görülmektedir. Bölgedeki bir diğer süper güç olan ABD, her ne kadar bölgedeki faaliyetlerine geç başlamış olsa da, ortaya çıkan enerji kaynaklarının çoğunluğunu Rusya’nın kullanacak olması, Rusya’nın bölgede silahlanma çabası içerisine girmesi ve gelecekte bölgede küresel rekabetin artacağı öngörüsü ile bölgedeki hâkimiyetini arttırmak ve söz sahibi olmak istemektedir.
Diğer bölge ülkeleri, ise ulusal çıkarlarını koruyarak bölgesel ve küresel işbirliğini esas alan bir politikanın uygulanmasını istemektedir. Gelecek küresel rekabetin odak noktası olacak olan Arktik, küresel çapta hâkimiyet mücadelesine girilecek bir bölge olarak gün geçtikçe ön plana çıkmaktadır. Bölgede küresel çapta çatışmaların ve yeni bir süper güç mücadelesinin yaşanmaması için şimdiden uluslararası hukuka uygun bir düzenin sağlanması gerekmektedir.
[i] “Buz Solucanı Projesi” olarak adlandırılan bu proje 1967 yılında durdurulmuştur.
[ii] ABD, anlaşmaya taraf olmamasına rağmen sorunların çözümünde BMDHS’nin esas alınmasına karşı çıkmamaktadır.
[iii] Arktik Konseyi’nin yasal bağlayıcılığı olmadığı için uluslararası kişiliği de bulunmamaktadır.
[irp posts=”1560″ name=”Rusya’nın Arktika Stratejisi”]
KAYNAK
MAKALELER:
Akpınar, B.G.(2017). Uluslararası Hukuk Çerçevesinden Arktik Güvenliği Politikalarının Analizi: Rusya ve ABD Örneği. Savunma Bilimleri Dergisi, 16(2), 83-117.
Tutan, E.V.ve Arpalıer, S.(2020). Uluslararası İlişkilerde Yeni Rekabet Alanı Olarak Arktik. Barış Araştırmaları ve Çatışma Çözümleri Dergisi, 8(1), 21-59.
Yıldız, G. Ve Çelik, H.(2019). Yeni Bir Egemenlik Mücadelesi Alanı Olarak Arktika: ABD – Rusya Rekabeti. Güvenlik Çalışmaları Dergisi, 21(1), 57-77.
İNTERNET KAYNAKLARI:
Arktik Bölgesi Jeopolitiği. (t.y.). 29 Kasım 2020 tarihinde https://www.aa.com.tr/tr/analiz/arktik-bolgesi-jeopolitigi/1459727 adresinden erişildi.
Arktikte Rekabetin Yeni Adresi: Grönland. (t.y.). 29 Kasım 2020 tarihinde https://www.aa.com.tr/tr/analiz/arktik-te-rekabetin-yeni-adresi-gronland/1572939 adresinden erişildi.
Hayvan, S. (2015, 18 Ekim). Japonya ve Çin’in Kutup Politikaları. Siyasal Hayvan.https://siyasalhayvan.com/japonya-ve-cinin-kutup-politikalari/ adresinden erişildi.
Kanada ve Rusya: Kuzey Kutbu Bölgesine Dayalı Rekabetin Güvenlik ve Ekonomik Boyutu | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi. (t.y.). https://ankasam.org/kanada-ve-rusya-kuzey-kutbu-bolgesine-dayali-rekabetin-guvenlik-ve-ekonomik-boyutu/ adresinden erişildi.
Rusya, Kuzey Kutbu’nda “Askeri İnternet” Ağı Oluşturdu. (t.y.). 29 Kasım 2020 tarihinde https://www.savunmasanayiidergilik.com/tr/HaberDergilik/Rusya-Kuzey-Kutbu-nda-askeri-internet-agi-olusturdu adresinden erişildi.
Uluslararası Politika Akademisi – (UPA) – Kuzey Kutbu’nun Jeopoli̇ti̇kası: Geleceğe Adanan Oyun. (t.y.). http://politikaakademisi.org/2014/08/29/kuzey-kutbunun-jeopolitikasi-gelecege-adanan-oyun/ adresinden erişildi.
Yazarlar, M. (2016, 2 Nisan). Rusya’nın Arktika Stratejisi. Stratejik Ortak. https://stratejikortak.com/2016/04/rusyanin-arktika-stratejisi.html adresinden erişildi.
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.