Kazak Aydınlanması ve Alaş Orda Hareketi
Giriş
Hazar denizi kıyılarından Altay dağları eteklerine kadar geniş bir coğrafyaya yayılmış olan Kazaklar, Türklerin Kıpçak kolundan gelmektedir. 18. yüzyılda (yy.) istila sonucu Rusların boyunduruğuna giren Kazaklar, bu dönemden sonra bölgede Ruslarla karşılıklı çıkar ilişkisinde bulunan Tatar Türklerinden dini ve eğitim alanlarında etkilenmişlerdir. İlerleyen yıllarda Ruslar bu etkiyi kırmak için sansür politikası geliştirmiş olsalar bile başarılı olamamışlardır (Özdemir, 2009).
Usul-u Cedit Okulları ve Kazak Aydınlanması
Türkistan coğrafyasının Çarlık yönetimine girmesi ile beraber bölgede eğitim anlamında ciddi değişimler yaşanmıştır. O döneme kadar var olan geleneksel eğitim kurumu medreselerin yanına Kazak-Rus okulları açılarak yeni yetişen Kazak neslini etkilemek hedeflenmiştir. İlerleyen yıllarda Türkistan’da Türklük bilincinin oluşmasında önemli etkileri olan ve cedit hareketinin fikir babası Kırım Tatarlarından İsmail Gaspralı’nın kurduğu Usul-ü Cedit (yeni usul) okullarının açılması ile Kazak Türkleri için modern eğitimin önü açılmıştır. 1900’lerin başlarında Kazak kızlarının okula gönderilmediği ve okula giden Kazak oranının %7,5 olduğu gerçeği göz önüne alındığında Usul-ü Cedit okullarının ve yetiştirdiği aydınların önemi daha iyi kavranabilmektedir (Özdemir, 2008; Kınacı, 2016). Bu okulların belli başlı bazı önemli esasları bulunmaktadır. Bu kurallar bugünden baktığımızda basit dursa dahi o dönem için devrim niteliğindeydi. Bunlar (Kınacı, 2016):
- Öğretmenler okullara özel olacak.
- Maaşlar sadaka usulü ile değil aylıklar üzerinden olacak.
- Okuma eğitiminin yanında yazma da öğretilecek.
- Okuma-yazma eğitimi eski usul olan düzensiz heceleme metodu ile değil, güncel kitaplardaki usul-ü savtiye (kelimeleri hecelemeden kendi sesleri ile okuma) ile fonetik alfabe metodunda öğretilecek.
- Kızlar da eğitim hayatına dahil olacak.
- Eğitimde program olacak, her yaş düzeyine özel kitaplar kullanılacak.
Fakat bu yenilikçilik aynı zamanda bazı kesimlerde tepkiler doğurmuştur. Çarlık yönetiminin bölgeyi Ruslaştırma çabalarına balta vurduğu için misyonerler ve “haram” olduğu gerekçesi ile medreselerde verilen “falaka eğitimi” olarak da adlandırılan dini eğitim savunucusu mollalar yeni usul eğitime karşı çıkmışlardır (Mektep, 2003; Kınacı, 2016). Tüm bu itirazlara rağmen bu okullarda yetişmiş olan aydınlar bugünkü Kazaklarda Türklük bilincinin muhafaza edilmesinde etkili olmuş ve ülkenin milli kahramanları arasında yerlerini almışlardır.
Kazak Aydınlanmasında Etkili Olan Aydınlar
Cedit hareketi pek çok Kazak’ı tesiri altına almış ve sömürgeci anlayışa karşı Alihan Bökeyhan, Ahmet Baytursınoğlu ve Mirjakıp Duvlatulı gibi pek çok liberal-demokrat Kazak aydınlarının yetişmesine katkı sağlamıştır (Saigy, 2015).
Alihan Bökeyhan
Bökeyhan, 1866 yılında Karkaralinskiy şehrinde doğmuştur. On dokuz yaşında erkek kolejine başlamasına karşın buradaki eğitimi beğenmediği gerekçesi ile Rus-Kazak okuluna geçmiştir (http://semeylib.kz/). 1886-1890 yıllarında Omsk teknik okuluna gitmiştir. 1890 ile 1894 yılları arasında ise Petersburg İmparatorluk Orman Enstitüsü’nde orman ekonomisi üzerine eğitimini tamamlamış ve matematik eğitimi vermeye başlamıştır. İlerleyen dönemde Göçmenler İdaresi’nde memur olarak çalışsa da 1905 yılında siyasete atılarak farklı bir yolu tercih etmiştir (Altay, 1987).1905 yılında “Alaş” partisini kurmuştur.
Bu parti sayesinde Kazak bağımsızlık hareketini yönetmiş ve 1917 yılında Bolşevik İhtilali sonrasında kurduğu Alaş Orda hükümetine başkanlık etmiştir. 1920 yılında hükümet liderleri ve askerlerine baskı yapılmayacağı şartı ile SSCB’ye katılmış olmasına karşın bu dönemden 1937 yılına kadar çeşitli sebeplerle hapsedilmiş ve nitekim Stalin’in Kazak aydınları tasfiyesi esnasında idam edilmiştir (Öner, 2006).
Ahmet Baytursınoğlu
Baytursınoğlu, 1873’te Turgay eyaletinde doğmuştur. İlk eğitimini mollalardan almış olmasına rağmen bu kurumları beğenmediği gerekçesi ile Kazak-Rus okuluna geçiş yapmıştır. Kazakların ileri gelenlerinden olan babası Ruslar tarafından sakıncalı bulunup Sibirya’ya sürülmüştür. Bu dönemde babasının nasihati üzerine eğitim hayatına devam etmiş ve Orenburg’daki öğretmen okuluna kayıt olmuştur. 1905 yılındaki ihtilale kadar Kazak çocukları için öğretmenlik yapmıştır (Özdemir, 2008).
Bu dönemden sonra siyasetle ilgilenmeye başlayarak Rus coğrafyasında başlayan değişim rüzgarlarını kullanarak milliyetçi düşüncelerinden daha yüksek sesle bahsetmeye başlamıştır. Çarlık sömürüsüne protesto olması niyetiyle Karkara Dilekçesinin yazılmasında görev almıştır. İlerleyen yıllarda bu dilekçenin yazılmasında rol oynadığı ve hükümet karşıtı çalışmaları nedeniyle sürgün edilmiştir (Avezov, 2001).
1911 yılında sürgündeyken yayınladığı “Masa-(Sivrisinek)” adlı şiir kitabı Kazak bağımsızlık hareketinin edebi manifestosu olarak değerlendirilmiştir. Bu dönemden 1917 Bolşevik İhtilaline kadar çeşitli dergilerde yazılar yayımlamıştır. İhtilal sonrasında oluşan kardeşlik ve eşitlik havası sonrasında bölgesine dönmüş ve Kazak kongrelerinde eğitim ile ilgili alanlarda görev almıştır. Laik temellere dayalı Alaş Partisi’nin kurulmasında görev almıştır. Bunun dışında Kazakların Rus Federasyonundaki diğer uluslar ile eşit haklara sahip olduğunu; bunun uygulanmadığı takdirde bağımsızlık ilanı hakkını saklı tutulduğunu kamuoyunda savunmuhştur. Alaş Orda hükümetinde milli eğitim bakanlığı yapmış ve bu dönemde eğitimde kullanılacak kitapların hazırlanmasında göre almıştır (Sabol, 2003).
Bolşeviklerin Alaş Orda hükümetini devirmesi sonrasında çeşitli okullarda eğitmenlik görevini sürdürmüştür. 1937 yılında Stalin’in emri ile öldürülmüştür (Özdemir, 2008).
Mirjakıp Duvlatulı
Duvlatulı, 1885 yılında Turgay şehrinde doğmuştur. Eski yöntem ile eğitim veren bir molladan eğitim görmüştür. 1897 yılında Kazak- Rus okuluna başlamış ve eğitimi sonrasında eğitmenlik yapmıştır (Kınacı, 2016).
1904 yılında Ahmet Baytursınoğlu ile tanışmış olması onda ceditçi düşüncelerin gelişmesinde rol oynamıştır. Bu dönemde “Sanat toplum içindir.” düşüncesi kendi zihninde daha da oturmuştur (Kapağan, 2015). 1909 yılında yayınladığı “Uyan Kazak!” adlı şiir kitabı ile Rus emperyalizmine karşı ciddi bir farkındalık yaratmıştır. Ceditçi düşüncenin etkisi ile Kazak kızlarının aydınlanması konusuna hassasiyetle yaklaşmış, 1910 yılında Kazak edebiyatının ilk edebi romanı olan “Bakıtsız Jamal” ile Kazak kızlarının sorunlarına parmak basmıştır. Aynı zamanda “Balkıya” adlı tiyatro oyunu ile Kazak kızlarının sorunlarına karşı kamuoyu yaratmayı hedeflemiştir. 1911 yılında Rus polisi tarafından yakalanmış ve Kazakistan’da adı sansürlenmiştir (Kınacı, 2016).
Hapis hayatı bittikten sonra Baytursınoğlu ile beraber çalışmalar yapmıştır. 1917 Ekim devrimi sonrasında Alaş Orda hükümeti ile paralel çalışmış ve gazetelerde yazılar yayınlamıştır. 1930 yılında Stalin diktatörlüğünde idam cezası alsa da sonradan bu ceza on yıl hapis cezasına çevrilmiştir. 1935 yılında esir kampının hastanesinde hastalanıp ölmüştür (Koç ve ark., 2007).
1988 yılında “Glasnost ve Perestroyka” (Açıklık ve Yeniden Yapılanma) döneminde diğer Kazak aydınları gibi Duvlatulı’nun da suçsuz olduğu kabul edilmiş ve iade-i itibar edilmiştir (Kınacı, 2016).
Alaş Orda Hareketi
Kazak aydınlanmasında Ceditçilik fikrinin ve bunun yeni nesiller tarafından fark edilmesini sağlayan Usul-ü Cedit okullarının ne kadar etkisi varsa bunun siyasi arenada eylem gücüne dönüşmesinin de o kadar önemi vardır. Bu siyasi eylem gücü Alaş Orda Partisi ile somutlaşmıştır. Hareketin asıl amacı Anadolu’dan Doğu Türkistan’a kadar olan topraklardaki kardeş toplumları bir araya getirmektir. Bu idealin gerçekleştirilmesi için tüm Türk boylarını içine alan bir dil, düşünce ve faaliyet ortaklığı kurulması çalışmasına girişilmiştir (Kapağan, 2015).
Bu emellerine ulaşmak için ilk önce Rus baskısından kurtulmaları gerektiğini bilen başta Alihan Bökeyhan ve Ahmet Baytursınoğlu gibi aydınlar 1905 yılında Karkara Dilekçesini hazırlayarak asimilasyon çalışmalarının son bulması taleplerini Duma’ya bildirmişlerdir. Bu bildirinin sonuçsuz kalması sonrası 1906 yılında Alaş Orda hareketinin temelini oluşturan ve parti programında milli taleplere yer veren Kazak Anayasal Demokratik Partisi’ni kurmuşlardır (Erdem ve ark., 2021). Bu parti ile milli ve demokratik taleplerini kamuoyuna sunmuşlardır. Bunlardan bazıları (Kesici, 2003):
- Kazakistan’ın Kazakların ana yurdu olduğunun tanınması
- Kazaklar üzerine emperyal uygulamalardan vazgeçilmesi
- Kazak halkına özgürce kendini ifade etmesi için gereken ortamının sağlanması
- İlköğretimden yükseköğretime kadar Kazak çocuklarının eğitim görebileceği milli eğitim kurumlarının açılması
Bu taleplerin yansıtılması ve halkın bilgilendirilmesi amacıyla 1913 yılında kurulan “Kazak” adlı gazete partinin yayın kuruluşu olarak görev almıştır (Erdem ve ark., 2021).
1917 yılında parti faaliyetlerinin Kazak halkından çıkıp tüm Türk halklarını kapsaması hedeflendiği için Kazak Anayasal Demokratik Partisi adı yerine tarihi anlamı olan “Alaş” ve Türkistan’ın merkezi anlamını vermek amacıyla “Orda” kelimelerinden oluşan “Alaş-Orda” olarak değiştirilmiştir. Savundukları idealler nezdinde kısa sürede bölge halkı tarafından benimsenmesine rağmen başta Şir Ali Lapin olmak üzere yenilikçi hareketten rahatsız olan Ulema tarafından tepki ile karşılaşmışlardır. Medreselerde yetişmiş olan kişiler hem Çarlığa hem laik ve bağımsız Türkistan devletine karşı çıkmış, İslam devleti istediklerini belirtmişlerdir. Türkler arasındaki çokseslilikten faydalanan Ruslar, komünist oluşumlar kurarak halkı etkilemeyi ve Ceditçileri baskı altına almayı amaçlamışlardır. Ancak tüm bu çalışmalarına rağmen Kazak halkını etkilemeyi başaramamışlardır. 1919 yılında bölgedeki komünist parti 18.000 üyeye ulaşsa bile bunlardan hiçbirisi yerli Kazak halkından değildir. Dahası, 1920 yılındaki I. Kazak Komünist Partisi toplantısında bir Kazak Türkü dahi bulunmamıştır. Dolayısı ile Türk coğrafyasında Sovyet yönetimin bölge halkının talebi ile geldiği doğru değildir. SSCB yönetimi milliyetçi ve yenilikçi-laik yönetimi savunan Ceditçiler ile geleneksel ve İslamı yönetimi savunan Ulema arasındaki ayrışmadan faydalanmış ve Alaş-Orda hükümetini birleşmeye mecbur bırakmıştır. 1920 yılında SSCB ile birleştikten sonra lağvedilmiş olmasına rağmen Kazak Komünist Partisinin çalışmaları, ceditçilerin halktaki tesirinin azaltılamaması neticesinde 1937 yılında diktatör Stalin’in emri ile Kazak aydınları idam edilmiştir (Kapağan, 2015).
Sonuç
Kazakistan, özellikle Güney Asya ile Rusya arasında bağlantı noktası olması sebebiyle Rusların asimilasyon faaliyetlerine en çok maruz kalan bölgelerden biridir. Bu durum Tatar Türklerinde ortaya çıkmış ve milliyetçilik düşüncesini esas alan Cedit hareketinin Kazaklarca desteklenmesine sebep olmuştur. İlerleyen yıllarda bu düşünce Usul-ü Cedit okulları sayesinde kendi aydınlarını yetiştirmiş ve bu aydınlar sayesinde milli bilincini korumayı başarmışlardır. Bu aydınlardan Alihan Bökeyhan siyasetçilii, Ahmet Baytursınoğlu eğitimciliği ve Mirjakıp Duvlatulı kadın hakları üzerine yaptığı çalışmalar ile öne çıkmış isimlerdir. Kazak aydınlar milliyetçi ve laik bir anlayışı savunan Alaş-Orda Partisi ile bağımsızlık mücadelesi vermiş ancak içlerinden çıkan şeriatçı sesler sebebi ile birliğini koruyamamışlardır. Nitekim bu durum ne Ulemanın ne de Ceditçilerin işine yaramış, bölge 1991’de SSCB’nin dağıldığı döneme kadar Rus baskısı altında kalmıştır.
Uğur Bozdoğan
Stratejik Ortak Misafir Yazarı
KAYNAK
KAYNAKÇA
Özdemir, E. (2009). Kazak Kültürel Hayatında Tatarların Etkisi ve Kazak Ceditçiliğinin Gelişimi. Bilig, S, 48, 157-176.
KINACI, C. (2016). KAZAK AYDINI MİRJAKIP DUVLATULI’NIN (1885-1935) BALKIYA (1922) TİYATRO ESERİNDE CEDİTÇİ DÜŞÜNCE VE DÖNEMİN SOSYAL MESELELERİ. Gazi Türkiyat Türkoloji Araştırmaları Dergisi, (18), 171-194.
MEKTEP, A. (2003). Türk Birliğinin Bayraktarı İsmail Bey Gaspıralı ve Kazaklar. İsmail Bey Gaspıralı ve Ziya Gökalp Sempozyumları, Bildiriler, Ankara.
SAİG, G. B. AHMET BAYTURSINOĞLU VE KAZAK CEDİTÇİLİĞİ. Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim (TEKE) Dergisi, 4(1), 189-193.
Altay, B. (1987). Alaş Orda Türkistan’da İlk Türk Hükümeti. Türk Yurdu, 28-29.
Mustafa, Ö. N. E. R. (2006). XX. Yüzyıl Türkistan Edebiyatının Anıtı: Muhtar Evezov (1897-1961). Bilig, (37), 175-188.
ÖZDEMİR, E. AHMET BAYTURSUNOV’UN HAYATI VE 20. YÜZYILIN BASINDA KAZAKİSTAN’DA EĞİTİM FAALİYETLERİ İÇİNDEKİ YERİ. Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, (22).
Avezov, M. (2001). Ahmet Baytursınov’un Ellinci Yaş Günü. Çev. Đbrahim Kalkan, Türklük Araştırma Dergisi, 170-179.
Sabol, S. (2003). Russian colonization and the genesis of Kazak national consciousness. Springer.
Kapağan, E. (2015). Alaş Orda Partisinin Kazak Aydınlanmasına Etkisi. Zeitschrift für die Welt der Türken/Journal of World of Turks, 7(1), 253-265.
Koç, K., Korganbekov, B., & İsina, A. (2007). Kazak edebiyatı. IQ Kültür Sanat Yayıncılık.
Kesici, A. K. (2003). Dün, bugün ve hedefteki Kazakistan. IQ Kültür Sanat Yayıncılık.
ERDEM, T., & SHİLMAMBETOV, S. “Alaş” Partisi ve Kazak Milli Aydınlanma Süreci: Kimlik ve Din. SDE Akademi Dergisi, 1(3), 12-35.
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.