1980’ler Neoliberalizmin Doğuşu: Yeni Sağ Hareketinden Üçüncü Yol Politikasına Siyasal Dönüşüm
1. Siyasal Dönüşüme Giden Yol: Neden ABD ve İngiltere Öncü Konumda?
1970’li yıllarda ekonomik sistem krizlerinin çıkmasına ve Bretton Woods sisteminin çöküşüne zemin hazırlayan; doların yükselmesi, döviz krizleri, piyasa açıklarının oluşması gibi piyasa başarısızlıkları, ABD’nin dünya üzerinde prestij kaybetmesine neden olmuştur. Ayrıca ABD’nin Vietnam Savaşı üzerine geliştirdiği ekonomik ve toplumsal politikalar; ekonomik kayıplara ve yıpranmalara, toplumsal desteğin azalmasına neden olarak ABD’ye karşı olumsuz imaj sergilenmesine katkıda bulunmuştur (McNeill, 2008 :739).
ABD Vietnam Savaşı’nda, Sovyetleri ve Çin’i bakış açısı farklılıklarından yararlanarak birbirine düşürmüştür. Doğu Bloku’nun, dünya hakimiyeti ideali ile şekillenen Komünist Blok oluşturma politikalarını bu şekilde engellemiştir. Sovyetler Birliği, teknolojik yeniliklerin gerisinde kalması ve bu durumun askeri güçsüzlükleri beraberinde getirmesi sonucu Komünist Blok’un lideri olma uğraşından uzaklaşmış ve varlığını sürdürebilmek için silahsızlanma politikası geliştirmeye çalışmıştır (Sander, 1994 :408).
Çin, Vietnam Savaşı’nı ABD’nin Çin’i kendi kalıbı içinde tutma hamlesi olarak görürken, Sovyetlerin silahsızlanma politikası çerçevesinde “Barış İçinde Bir Arada Yaşama” sloganı ile arabuluculuk hamlesi yapması fikir ayrılıklarını yansıtan tabloyu oluşturmuştur (Sander, 1994 :406). ABD, Vietnam politikaları ile Komünist Blok’a karşı sağlam adım atsa da özellikle kendi toplumunda ve ekonomik sisteminde kayıplar yaşamıştır.
Genel olarak sosyal refah temeline dayalı sosyalist yönetimlerin uyguladığı politikalar son dönemlerde etkinsiz bir yapıya bürünmüştür. İşlevsiz politikalar yerini, piyasa temelli Yeni Sağ Politikalarına bırakmıştır. ABD’nin ve İngiltere’nin yeni politikaların gelişiminde lider olmak istemelerinin altında, prestij kayıplarını ortadan kaldırarak yeniden eski güçlerine kavuşma idealleri yatmaktadır. Özellikle İngiltere dünya sistemleri üzerinde yapılan güç paylaşımında birçok yönden ABD ile ortak hareket etmiştir. Ancak Bretton Woods sisteminden sonraki süreçte, 1960-1970’li yıllar arasında ABD’ye destek ülke rolünü B. Almanya’ya devretmiştir.
Sonraki süreçte destek ülke rolünü 1980’lere kadar Japonya üstlenmiştir. İngiltere’nin destek ülke rolünü kaybetmesi ve Avrupa Topluluğu içinde de hâkim konumda yer alamaması, prestijinde büyük kayıplar oluşturmuştur. İngiltere artık eski gücüne kavuşup ABD ile tekrar belirleyici güç olma konumuna yükselmek istemektedir (Kuruç, 2017 :19-20).
2. Yeni Sağ Politikaları
1980 yılına gelindiğinde dünya genelindeki sosyalist sol yönetim politikalarının yaşanan ekonomik ve toplumsal krizlere çözüm olamayışı toplumsal, ekonomik ve siyasal alanlarda dönüşümün gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Yeni Sağ Politikaları olarak gelişen yeni sistemler, oluşturdukları yapılardaki yeni verileri kullanarak çözüm önerileri belirlemiştir.
Yeni Sağ’ın sloganı, “Serbest Piyasa, Güçlü Devlet” olmuştur. Yeni Sağ’ın ekonomik ve siyasal kanadı arasındaki politika farklılıkları, zaman zaman uç noktalarda yer alırken zaman zaman tamamlayıcı nitelikte olabileceğini göstermiştir (Çolak, 2016 :355). Ekonomik politika farklılıkları, sosyal devletteki ekonomik bağlılıkları serbestleştirmeyi planlayan yapılanma ve dönüşüm süreçlerinin neo-liberal temelde çözümlenmesi ile giderilmeye çalışılmıştır. Ayrıca siyasal olarak gelenekçi yapıya sahip bir anlayışla devletin geri çekilmesi ve ailenin daha fazla sorumluluk alması neo-muhafazakâr politikaların sınırları olarak kabul edilmiştir (Çolak, 2016 :354).
Dünya ölçeğinde ABD’nin ve İngiltere’nin öncülüğünü yaptığı Yeni Sağ Politikaları üzerine geliştirilen stratejilerin neo-liberalizm temelinde ekonomik sistemini, 1981-1989 yılları arasında ABD başkanlığı yapan ve “Kovboy” lakabı ile anılan milliyetçi liberal Ronald Reagan şekillendirmiştir. Yeni Sağ Politikaları’nın neo-muhafazakarlık temelinde şekillendirilen siyasal sistemi de 1979-1990 yılları arasında İngiltere Başbakanı olarak görev yapan ve uyguladığı katı politikaları nedeniyle “Demir Leydi” olarak anılan muhafazakâr liberal Margaret Thatcher şekillendirmiştir (Çolak, 2016 :359).
Thatcher’ın iktidarı boyunca politikalarında kullandığı söylevleri incelenerek siyasal düzlemi şekillendiren politikaların anlaşılır kılınması gerekmektedir. Bu kapsamda birkaç örnek aşağıda sıralanmıştır:
- Thatcher söylevlerinde; toplum diye bir yapının olmadığını ve bireylerin erkekler ve kadınlar olarak, aileler şeklinde ayrıldığını ifade etmiştir (Clarke, 2008 :92).
- Piyasaların iktisadi temellerin dışında ahlaki bir gücünün olduğunu ve ahlaklı, yetersiz olanları cezalandıran; girişken, çalışkan olanları ödüllendiren yapıda şekilleneceğini belirtmiştir (Clarke, 2008 :93).
- Son dönemde “vatandaş” kavramının yerini, “girişimci, müşteri, yatırımcı” kavramlarının alması Thatcher politikaları ile belirlenmiştir (Freeman, Topuzkanamış, 2016 :179).
Ekonomik alanda neo-liberal politikaların yaygınlık göstermeye başladığı dönemlerde siyasal açıdan neo-muhafazakâr politikalar gelişme göstermiştir. Bu durum dünyayı sağ eğilimli, liberalizm ve muhafazakarlık temellerinde yenilenen yeni politikalara yönlendirmiştir (Çolak, 2016 :355). Bu dönemde Sovyetler Birliği ile diğer devletler arasında, muhafazakarlık üzerine geliştirilen politikaların tam bir zıtlık gösterdiği gözlemlenmiştir. 1985 ile Gorbaçov liderliğindeki reform hareketlerinin hedeflerine ulaşabilmesi için muhafazakâr politikaların tamamen ortadan kaldırılmasına yönelik stratejiler geliştirilmiştir.
ABD ve İngiltere öncülüğünde geliştirilen Yeni Sağ Politikaları’nın geniş bir düzlemde hızla yayılması, Yeni Sağ’ın hakimiyet ve etki alanlarının genişlediğini göstermiştir. Geliştirilen politikalar (Çolak, 2016 :354);
- Ekonomik ve akademik sağlam temeller üzerine kurgulanması,
- Kurumsal, siyasal ve toplumsal desteğin güçlü bir şekilde oluşturulması,
- Politikaların medya tarafından benimsenmesi ve yayılması,
gibi etkenler üzerinden hızlı bir şekilde yayılım göstermiştir. Geliştirilen politikaların hızlı bir şekilde yayılmasında yukarıda sıralanan etkenler temelinde oluşturulan yasal ve kurumsal düzenlemelerin etkisi gözlenmiştir. Yeni Sağ Politikaları üzerinden yapılan düzenlemelere örnek olarak, Washington Uzlaşısı gösterilmiştir. Washington Uzlaşısı, Washington’da bulunan IMF, WB ve Amerikan Hazine Bakanlığı’nın neo- liberal iktisat kuramıyla yoksul ülkelere yönelik neo-liberal reçeteler etrafında birbirlerine yaklaşmalarını ifade etmektedir (Saad-Filho, 2008 :191).
Washington Uzlaşısının ABD hakimiyetindeki kurumlar tarafından gerçekleştirilmesi, siyasal anlamda güç kaybı yaratabileceği ve ABD’nin emperyal politikalarına zemin oluşturabileceği gerekçesiyle geri kalmış ve az gelişmiş ülkeler üzerinde baskı oluşturmuştur. Ayrıca geri kalmış ülkeler üzerinde uygulanan uzlaşı şartlarının; devletlerin yoksulluk, işsizlik, gelirle servetin yoğunlaşması gibi toplumsal ve acil sorunlara çözüm üretme politikalarını geri plana attırdığı ve politikalarla baş edebilme güçlerini azalttığı görülmüştür (Saad-Filho, 2008 :195).
3. Neo-liberalizmin Temel İlkeleri
Neo-liberalizmin temellerini, 1970’li yıllarda değişim sancıları üzerinden ekonomik sistemlerin şekillenmesi doğrultusunda 1980’li yıllarda oluşturmaya başlamıştır. Ancak 1980’li yıllar boyunca başta ABD ve İngiltere olmak üzere neo-liberal sistem olumlu etkilerini gösterememiştir. Neo-liberalizmin temellerinin şekillendiği dönemden 1990 yılına gelinceye kadar çok da iyi bir sicile sahip olamamıştır (Harvey, 2007 :33). Daha sonraları başarılı olduğuna ve ilerlediğine yönelik olumlu politikaların ortaya konmasında çeşitli etkenler önemli yer tutmaktadır.
İlk etapta, küresel düzeyde artan fiyat dalgalanmalarıyla belirli bölgelerde elde ettiği başarıların meydana gelen başarısızlıkları gizlediği görülüştür. Ayrıca toplumdaki sınıfsal üst kademeler üzerinde, ABD’de ve İngiltere’de olduğu gibi yöneten elitlerin sınıfsal pozisyonlarını geri vermesi; Çin, Hindistan ve Sovyetler Birliği’nde olduğu gibi kapitalist sınıfın oluşumu için belirli koşulları meydana getirmesi; neo-liberalizmin üst sınıflar içinde başarıya ulaştığının göstergelerini oluşturmuştur.
Toplumlarda yer alan üst sınıfsal kademelerin kendi başarısını, hakimiyetini ve politik etkilerini arttırmak amacıyla desteklerini artırması, neo-liberalizm temellerinin şekillendiği dönemlerde neo-liberal politikaların olumsuzluklarının görmezden gelinmesine yol açmıştır (Harvey, 2007 :34). Ayrıca Sovyetlerde devlet sosyalizminin çökmesi ve Çin’in pazar ekonomilerine yönelmesi, neo-liberalizmin olumlu politikalar geliştirdiği gerçeğini desteklemiştir (Freeman, Topuzkanamış, 2016 :172-173).
Neo-liberalizm, Yeni Sağ Politikalarının ekonomik ayağı üzerine geliştirilen oluşumların çerçevesini belirli temeller üzerinden şekillendirmiştir. Ekonomik anlamda piyasalar, ticaretin ve sanayinin serbestleşmesine dayalı olarak geliştirilmiştir. Sosyal refah devleti anlayışında etkin merkezi devlet düzenlemelerine son verilmiştir. Merkezi yönetimlerin piyasalar üzerindeki hakimiyetinin sona ermesi; örgütlü işgücü üzerinde denetim ve genel çerçeveleri düzenleme görevini üstlendiğini, sosyal harcama ve yatırımların kısılması gerektiğini, devletin faaliyet alanı ve personel olarak küçültülmesi ve buna bağlı bir şekilde kamu işletmelerinin özelleştirilmesi gerektiğini, sonuç olarak finansal hareketlerin enflasyonu artırmak pahasına parasal politikalar üzerinden şekillenerek hızlanması ve yayılması gerektiğini yansıtmıştır (Acar, 2017 :253-254).
Neo-liberalizmin temellerini şekillendiren politikalar, merkezi yönetimin süreç içindeki varlığının tamamen ortadan kaldırılarak değil, yeniden yapılandırılmasına paralel bir düzeyde değiştirilmesi üzerinden şekillendirilmiştir.
4. Üçüncü Yol Politikaları
1980 sonrası küreselleşme hareketlerinin yaygınlık göstermesi, bilgi teknolojilerinin esnek ağ yapıları üzerinden geniş ve hızlı bir yayılım göstermesine, bireyin önem kazandığı iş gücünün artış gösterdiği esnek, çapraz, fason örgütlenmelerin şekillendirilmesine ortam hazırlamıştır. Sosyal devlet anlayışının hâkim kıldığı eşitlik anlayışı, neo-liberal politikalarla değişim göstermiştir. Neo-liberal politikalar, devletin yeniden yapılanması üzerinden liberal fırsat eşitliği ve liyakat sistemi ilkelerinin benimsenmesine uygun bir yapılanma sunmuştur. Tüm bu politikalar gerçekleştirilirken fırsat, sorumluluk ve topluluk kavramlarının şekillendirdiği ana hatlarda yeni politika alanları oluşturulmuştur (Heywood, 2014 :89). Ayrıca sosyal devlet ve neo-liberal politikalar ışığında oluşan üçüncü yol politikaları, iki ekonomik sistem arasında orta yol bulmak maksadıyla geliştirilmiştir.
Üçüncü Yol Politikaları, neo-liberal anlayış çerçevesinde geliştirilmiş politikaların sosyal devlet anlayışı içindeki politikalara karşı tercih edilmesi gerektiğini savunmuştur. Ayrıca sosyal devlet anlayışındaki devletin tam manası ile ortadan kaldırılmaması ve yeniden yapılanma temelinde devletin yeniden konumlandırılması gerektiğini savunmuştur. Üçüncü Yol Politikaları, kısaca sosyal refah devleti ve neo-liberal politikalar arasında denge oluşturacak şekilde yeni politika alanları oluşturmuştur (Acar, 2017 :248).
Tablo 1. Sosyal Demokrasi ve Neo-liberalizmin karşılaştırılması: Üçüncü Yol Politikası
Klasik Sosyal Demokrasi | Üçüncü Yol | Neo-liberalizm |
Haklar | Haklar ve Sorumluluklar | Sorumluluklar |
Eşitlik | Eşitli ve Etkinlik | Etkinlik |
Piyasanın Yetersizliği | Piyasa / Devletin Yetersizliği | Devletin Yetersizliği |
Tam istihdam | İstihdam Edilebilirlik | Düşük Enflasyon |
Devlet | Sivil Toplum / Piyasa | Piyasa / Sivil toplum |
Güvenlik | Esneklik | Güvensizlik |
Hiyerarşi | Ağ | Piyasa |
Evrensellik | Evrensellik / Seçicilik | Seçicilik |
Yüksek Ücretler | Minimum Ücret / Vergi | Düşük Ücret |
Kaynak: Hale ve Martel (edt.), 2004:15.
Yukarıdaki tabloda yer aldığı şekliyle sosyal devlet politikaları yerini neo-liberal politikalara bırakırken her iki politikanın da arasında yer alacak şekilde bir orta (üçüncü) yol politikası geliştirilmiştir. Karşılaştırmalar üzerinden yapılacak değerlendirmeler, Üçüncü Yol Politikaları’nın neo-liberal temelde, sosyal devlet temellerine nazaran daha fazla bütünleşik yapılarının olduğu yorumunu getirmiştir.
Gelecek dönemlerde Bill Clinton ve Tony Blair’ın başı çekerek geliştirmeye çalışacakları Üçüncü Yol Politikaları, neo-liberal politikalarla bütünleşik yapıya sahip olsalar da piyasaların tek başına yeterli politika geliştiremeyeceğini ve sosyal devletin yeniden yapılanarak sürece belirli sınırlılıklar üzerinden dahil olmaları gerektiği düşüncesini savunmaktadır (MacGregor, 2008 :237).
Sosyal demokrasi anlayışı içinde devletin hakimiyeti söz konusuyken neo-liberal anlayış, piyasa ve sivil toplum aktörlerinin daha aktif ve ön planda olması gerektiği fikrini savunmaktadır. Üçüncü Yol Politikaları ise devlet, piyasa ve sivil toplum kuruluşları gibi politikaların içinde yer alan aktörlerin de çok düzeyli yönetişim anlayışı çerçevesinde sürece dahil olması gerektiği fikrini savunmaktadır.
Sosyal devlet anlayışı içinde devlet tarafından vatandaşlara hak olarak sunulan hizmetlerin yerine getirilmesi ve sosyal anlamda bir eşitlik anlayışının geliştirilmesi düşüncesi yer alırken, neo-liberal politikalar içinde vatandaşların müşteri olarak görülmeye başlamasıyla bireylere sorumluluk yüklenerek piyasanın etkinliği içinde liberal manada eşitliğin sağlanacağı düşüncesi hâkim olmaktadır. Üçüncü Yol Politikaları, her iki politik sistem içinden hakların ve sorumlulukların devlet ve birey arasında paylaşıldığı, eşitlik anlayışının da etkinlik anlayışıyla orantılı olarak gelişeceği düşüncesinin yer aldığı politikalar oluşturmaktadır.
Sosyal devlet anlayışı içinde yer alan katı, hiyerarşik, dikey örgütlenmeler yerini neo-liberal politikalar çerçevesinde esnek, yatay örgütlenmelere bırakmaktadır. Üçüncü Yol Politikaları ise her iki politika anlayışı çerçevesinde esnek, çapraz, ağsal örgütlenmelere dayalı sistemlerin varlığı üzerine varlığını şekillendirmektedir.
Üçüncü Yol Politikaları’nın gelişimi, Sovyetler Birliği ve özellikle Gorbaçov’un uyguladığı politikalarda da etkisini dönemsel olarak göstermiştir. Gorbaçov’un parti içinden gelen muhalefet karşısında geliştirdiği politikalarda kararsız ve tedirgin adımlar atması, dünya genelindeki piyasaların tamamen kapitalist anlayışa evirilmesine karşın Gorbaçov’un Sovyet ekonomisini sosyalist gelenekten kaynaklı olarak tamamen kapitalist ekonominin hakimiyetine bırakmak istemeyişi üzerinden yansımalarını bulmuştur (Roskin, 2009 :380-395).
Gorbaçov’un piyasa hakimiyetini bırakmak istemeyişi ve kararsız zayıflığı, komünist gelenekten gelmesinden kaynaklı sağ, muhafazakâr yönetimlere evrilmesinin mümkün görülmemesi, ayrıca bir kısım muhalif muhafazakarın çalışmalarını, merkeziyetçi etiket altında orta yolcu reformist bir hareket üzerinden desteklemesi, Sovyetler Birliği’nde üçüncü yol fikirlerinin değerlendirilmesine yol açmıştır (Roskin, 2009 :378).
Sonuç
1970’lerde gerçekleşen ekonomik krizlerin şekillendirdiği dönüşüm hareketleri 1980’li yıllarda şekillenen yeni sağ temelli siyasal dönüşümleri etkilemiştir. Yeni Sağ Politikaları ekonomik alanda neo-liberal politikalarla şekillenirken siyasal alanda gelenekçi yapıların barındırdığı neo-muhafazakâr politikalarla şekillenerek dünya genelinde yönetsel alanda oluşacak dönüşüm hareketlerinin tetikleyicisi olmuştur.
1980 yılında ABD ve İngiltere liderliğindeki dönüşüm hareketleri ile Yeni Sağ Politikaları evrensel boyutlarda ve hızlı bir şekilde yayılım göstererek pek çok ulus düzeni ve ulusların siyasal, ekonomik, yönetsel sistemleri üzerinde dönüşümler meydana getirmiştir. Özellikle neo-liberalizmin doğuşu ve gelişimi, dönüşüm süreçlerinin yayılımını ve hızını artıran etkin faktör olmuştur. Yeni Sağ Politikaları’nın getirmiş olduğu evrenselleşme ve serbestleşme hareketleri yayılımcı ve hızlı politika dönüşümlerinin en büyük göstergelerini sunmaktadır.
Yeni sağ dolayısıyla neo-liberal politikalardan en çok etkilenen uluslar, soğuk savaş sonrası ikiye bölünen dünyanın Doğu Bloku kısmında yer almaktadır. Soğuk savaşın getirmiş olduğu katı, sistemsel ve uç yönetim anlayışları üzerinde benzer yeniliklerle şekillenerek yeni sistemlerin oluşturulmak istenmesi; katı duvarların yıkılamadığı dönemlerde yönetimleri sistemsel ara çözümler üretmek zorunda bırakmıştır. Bu noktada Üçüncü Yol Politikaları olarak geliştirilen sistem anlayışı, neo-liberalizm ve sosyal refah devleti arasındaki orta yolu ve yumuşak geçiş yapısını sunmaktadır.
Stratejik Ortak Misafir Yazarı
Burak Yıldırım
KAYNAK
KAYNAKÇA
Acar, E. (2017); “Neoliberalizm ve Sosyal Refah Devleti Ekseninde Üçüncü Yol Yaklaşımı”, Kastamonu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt:18, Sayı: 1, s. s. 248-263.
Clarke, S. (2008); “Neoliberal Toplum Kuramı”, Neoliberalizm: Muhtelif Bir Seçki (çev. Ş. Başlı, T. Öncel), Yordam Kitapevi Yay., İstanbul, s. s. 91-105.
Çolak, Ç. D. (2016); “Yeni Sağ’ı Oluşturan Bileşenlerin Birbiri ile Çelişen Kavramları Üzerine Bir Değerlendirme”, The Journal of Academic Social Scienece Studies, Sayı: 44, s. s.351-361.
Freeman M., Topuzkanamış Ş. E. (2016); “Neoliberal Politikalar ve İnsan Hakları”, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 17, Sayı: 2, s. s. 165-188.
Hale, S., Leggett, W. ve Martell, L. (2004); The Third Way and Beyond: Criticisms, Futures and Alternatives, Manchester University Press, Manchester.
Harvey, D. (2007); “Neoliberalism as Creative Destruction”, The Annals of the American Academy of Political and Social Science, Sayı: 610, s.s.22-44.
Heywood, A. (2014); Siyaset (çev. B. B. Özipek), 14. Baskı, Adres Yay., Ankara.
Kuruç, B. (2017); “Dünya Ekonomisinde ve Sanayisinde Gelişmeler: Genel Bir Bakış”, s.s. 15-23, <http://arsiv.mmo.org.tr/pdf/10662.pdf>, Erişim Tarihi: 25.02.2018.
MacGregor, S. (2008); “Refah Devleti ve Neoliberalizm”, Neoliberalizm: Muhtelif Bir Seçki (çev. Ş. Başlı, T. Öncel), Yordam Kitapevi Yay., İstanbul, s. s. 236-247.
McNeill, W. H. (2008); Dünya Tarihi (çev. A.Şeril), 13. Baskı, İmge Kitapevi Yay., Ankara.
Roskin, M. G. (2009); Çağdaş Devlet Sistemleri: Siyaset, Coğrafya, Kültür (çev. B. Seçilmişoğlu), Adres Yay., Ankara.
Saad-Filho, A. (2008); “Washington Uzlaşmasından Washington Sonrası Uzlaşmasına: İktisadi Kalkınmaya Dair Neoliberal Gündemler”, Neoliberalizm: Muhtelif Bir Seçki (çev. Ş. Başlı, T. Öncel), Yordam Kitapevi Yay., İstanbul, s.s. 191-201.
Sander, O. (1994); Siyasi tarih (1918-1994), 4. Baskı, İmge Kitapevi Yay., Ankara.
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.