Kayıplardan Zafere: Azerbaycan’ın Zafer Günü

2275
Yazarlık Başvurusu

8 Kasım, Azerbaycan için tarihi bir öneme sahip olan Zafer Günü’dür. 2020 yılında, 44 gün süren İkinci Karabağ Savaşı’nın ardından, Azerbaycan ordusunun topraklarını yeniden kazanmasıyla birlikte bu gün, ülkenin tarihindeki en büyük zaferlerden biri olarak kaydedilmiştir. 8 Kasım 2020, Azerbaycan halkı için sadece askeri bir başarı değil, aynı zamanda ulusal kimliğin yeniden inşası ve bağımsızlığın pekiştirilmesi açısından da kritik bir dönüm noktasıdır.

Bu zafer, Azerbaycan’ın tarihsel olarak Ermenistan’ın işgali altında kalan topraklarını kurtarmasını simgelemekte ve uluslararası alanda ülkenin haklı davasını güçlendirmektedir. Şimdi ise Zafer Gününe giden yolda devletin geçtiği tarih sayfalarına bakalım.

Birinci Karabağ Savaşı

Sovyetler Birliği’nin çözülmesi ve merkezi otoritenin zayıflamasıyla 1988’de ortaya çıkan etnik ve toprak anlaşmazlıklarının bir sonucu olarak Azerbaycan ve Ermenistan arasında nispeten dengede tutulan çatışmaların açık bir savaşa dönüşmesiyle neticelenmiştir. [“1988-1993-cü illərin daxili siyasi böhranı Qarabağın işğalının əsas səbəbi kimi”] Savaşın başlarında Azerbaycan, askeri anlamda Ermenistan karşısında üstün görünmekteydi. Ancak Ermenistan, Rusya’dan ve diasporasından aldığı desteklerle askeri üstünlüğü ele geçirdi. Savaş boyunca ağır kayıplar yaşandı, Azerbaycan’a ait topraklar Ermeni güçleri tarafından işgal edildi. Bu durum Azerbaycan için büyük bir trajedi anlamına geliyordu.

1994 yılında Rusya’nın aracılığıyla Bişkek’te bir ateşkes imzalandı. [“Bişkek protokolu”nun imzalanmasından 29 il ötür] Ancak bu ateşkes, Karabağ’da nihai bir çözüm sağlamamış, yalnızca geçici bir ateşkes olarak kalmıştır. Aynı zamanda Azerbaycan topraklarının yüzde yirmisi Ermenistan’ın kontrolündeydi. Savaşın yarattığı göç dalgası nedeniyle, yaklaşık bir milyon Azerbaycanlı yerlerinden edilmiş ve mülteci durumuna düşmüştür. Bu durum, Azerbaycan toplumu üzerinde derin sosyal ve ekonomik yaralar açmış, toplumsal hafızada silinmesi zor travmalara yol açmıştır.

Birinci Karabağ Savaşı, Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki ilişkilerin daha da karmaşık bir hale gelmesine neden olmuş, iki ülke arasında çözülemeyen ve uluslararası toplumun da tam olarak çözüm bulamadığı bir sorun olarak günümüze kadar taşınmıştır. Savaşın ardından, Azerbaycan’ın askeri olarak zayıflığı ve siyasi istikrarsızlık, işgal altındaki topraklarını geri alma çabalarını sınırlamıştır. Ayrıca bu savaş, Kafkasya’da güç dengelerinin yeniden şekillenmesine de neden olmuştur. Rusya, bölgedeki etkisini artırmış, Batılı devletler ise bu sorunu çözmek adına çeşitli diplomatik girişimlerde bulunmuşlardır. Ancak tüm bu çabalar, kalıcı bir barış sağlayamamış ve bölgedeki gerilimin uzun yıllar sahnede olması ile kendini göstermiştir.

Birinci Karabağ Savaşından Sonra Azerbaycan’ın Yükseliş Yolu. Birinci Karabağ Savaşı sonrası Azerbaycan, hem ekonomik, hem de siyasi anlamda yeniden yapılanma sürecine girmiş, bu ağır yenilginin ardından kendi gücünü yeniden inşa etme yolunda önemli adımlar atmıştır. Özellikle doğal kaynakların kullanımı, dış politikada çok yönlü stratejiler geliştirilmesi ve ordu gücünün modernizasyonu, Azerbaycan’ın yükselişinde kritik bir rol oynamıştır.

Bu dönemde elde edilen ekonomik gelirler, Azerbaycan’ın kalkınma hedeflerine ulaşmasını sağlarken, modern ordu yapısı da ülkenin güvenliğini sağlamada ve topraklarını geri alma mücadelesinde önemli bir güç olarak ortaya çıkmıştır. Azerbaycan, böylelikle sadece savaşın yaralarını sarmakla kalmamış, aynı zamanda gelecekteki potansiyel çatışmalara hazırlıklı olma yolunda da ilerlemiştir.

Nisan Savaşları

Azerbaycan ve Ermenistan arasında meydana gelen Nisan Savaşları, Bişkek Ateşkes Anlaşması’ndan bu yana yaşanan en ciddi askeri gerilimlerden biri olarak tarihe geçmiştir. 2 Nisan 2016’da başlayan ve dört gün süren bu çatışmalar bölgedeki statükonun kırılganlığını ortaya koymuştur. [Tuncel, “Güney Kafkasya’da 2-5 Nisan 2016’da yaşanan 4 gün savaşı”, s.303-304] Nisan Savaşları, Azerbaycan’ın işgal altındaki topraklarını geri almak adına yürüttüğü kararlı politikanın bir göstergesi olmuş ve çatışma, Azerbaycan toplumunda büyük bir destek bulmuştur.

Nisan Savaşları’nın başlamasında Ermenistan’ın provokatif eylemlerinin ve sınır hattındaki ihlallerin etkisi büyüktür. Ermeni güçlerinin Azerbaycan’ın sivil yerleşim birimlerine yönelik saldırıları, Azerbaycan ordusunun karşılık vermesiyle sonuçlanmış ve çatışmalar hızla tırmanmıştır. Askeri kazanımlar, Azerbaycan’ın ordusuna yaptığı yatırımların savaş kapasitesini artırmış olduğunu ve ordu modernizasyonu süresinin etkili sonuçlarını göstermesi açısından önemli değerlendirilebilir. Bu sayede Azerbaycan, çatışma sırasında stratejik üstünlük sağlamış ve uluslararası kamuoyunun dikkatini işgal altındaki topraklarının geri alınması konusuna çekmiştir.

Azerbaycan’ın bu kararlı duruşu, uluslararası kamuoyunda da yankı bulmuş, birçok ülke ve uluslararası kuruluş Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü destekleyen açıklamalar yapmış, Azerbaycan toplumunda da güçlü bir birlik ve dayanışma duygusu yaratmıştır.
Sonuç olarak, 2016 Nisan Savaşları, bölgedeki gerginliği arttırmış ancak aynı zamanda Azerbaycan’ın diplomatik ve askeri alandaki kararlılığını da ortaya koymuş, İkinci Karabağ Savaşı’na giden sürecin de önemli bir dönüm noktasını oluşturmuştur.

İkinci Karabağ Savaşı

Azerbaycan ve Ermenistan arasında başlayan ve 44 gün süren bir çatışma süreci olarak, tüm bölge ülkeleri ve uluslararası toplum açısından da kritik öneme sahip bir savaş olarak değerlendirilmiştir. Savaşın başlamasında, Ermenistan’ın Azerbaycan’a yönelik provokatif saldırıları ve işgal altındaki topraklarda yaptığı askeri yığınağın büyük etkisi olmuştur. 27 Eylül 2020’de Ermeni silahlı kuvvetleri ateşkes rejimini ihlal ederek yoğun ateşle Azerbaycan’a karşı yeni bir saldırı eylemi başlattı. Azerbaycan’ın sivil halkına saldırı ve askeri personel arasında kayıplara neden oldu. [2020-ci ilin sentyabrında Ermənistanın Azərbaycana qarşı hücumu və Azərbaycanın əks-hücum əməliyyatı]

Bu Ermeni saldırıları sonucunda, Azerbaycan ordusu karşı saldırı başlatmış, işgal altındaki topraklarını geri almak için kapsamlı bir askeri operasyon yürütmüş ve bu savaş, 1990’lardan bu yana süren işgalin son bulması adına tarihi bir fırsat olarak değerlendirilmiştir. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in “Topraklarımızı geri alacağız” açıklamasıyla başlayan bu savaş, Azerbaycan halkında ve ordusunda büyük bir moral ve motivasyon yaratmıştır. [İlham Əliyev xalqa müraciət edib]

Azerbaycan ordusu, savaş sürecinde belirli stratejik bölgeleri hedef alarak ilerlemiş ve adım adım Ermeni işgali altındaki toprakları geri almaya başlamıştır. Bu bölgelerin geri alınması, yalnızca askeri bir zafer değil, aynı zamanda Azerbaycan için psikolojik ve sembolik bir başarı anlamına da gelmektedir. Zira, bu topraklar uzun yıllar boyunca Azerbaycan halkı için bir özlem ve milli mücadele sembolü haline gelmiştir. Ardından, savaşın en kritik noktalarından biri, Şuşa şehrinin Azerbaycan tarafından ele geçirilmesi olmuştur. Şuşa, Karabağ’ın kültürel ve stratejik açıdan önemli bir şehri olarak Azerbaycan halkı için özel bir öneme sahiptir. 8 Kasım 2020’de Azerbaycan ordusu, Şuşa’yı kontrol altına alarak Ermeni kuvvetlerine büyük bir darbe vurmuş ve savaşın gidişatını tamamen değiştirmiştir.

Şuşa’nın alınması, Ermeni ordusunun moralini zayıflatmış ve Ermenistan’ı barış görüşmelerine mecbur bırakmıştır. 10 Kasım 2020’de Azerbaycan, Ermenistan ve Rusya arasında bir ateşkes anlaşması imzalanmıştır. Bildirge, Ermenistan ile Azerbaycan arasında yaklaşık otuz yıldır devam eden silahlı çatışmayı sona erdirdi ve Ermeni silahlı kuvvetlerinin işgal altındaki Azerbaycan topraklarından çekilmesini, ülke içinde yerinden edilen nüfusun kendi topraklarına geri dönmesini ve tüm ulaşım bağlantılarının yeniden kurulmasını içeriyordu. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti ile arasında barış, güvenlik ve istikrarın sağlanmasına
yönelik iletişimin yeniden tesis edilmesi gibi tedbirlerin uygulanması amaçlandı.

Ayrıca, bölgeye Rus barış güçleri konuşlandırılmıştır. Bu ateşkes, Azerbaycan için önemli Zafer olarak tarihe geçmiştir. [Azərbaycan Respublikasının Prezidenti, Ermənistan Respublikasının baş naziri və Rusiya Federasiyasının Prezidentinin Bəyənatı] İkinci Karabağ Savaşı, Azerbaycan’ın uluslararası alandaki pozisyonunu pekiştirmiştir. Savaş boyunca Türkiye, Pakistan gibi ülkeler Azerbaycan’a açık destek vermiş, bu destek Azerbaycan’ın uluslararası arenadaki imajını güçlendirmiştir. [İkinci Karabağ Savaşı] Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü konusundaki tavrı, uluslararası hukuk çerçevesinde haklı bir temele ve BM Güvenlik Konseyi kararlarına dayanmaktadır. İkinci Karabağ Savaşı’nın ardından Azerbaycan, bölgede yeniden inşa çalışmaları ve uzun yıllar süren işgalin ardından bu topraklara dönüş sürecini başlatmış, orada hayatın yeniden kazandırılmasını hedeflemiştir.

Sonuç olarak, İkinci Karabağ Savaşı, Azerbaycan’ın askeri gücünün, diplomatik başarısının ve toprak bütünlüğü konusundaki kararlılığının bir yansıması olarak kendini ispat etmiştir.

Anti-Terör Operasyonu. 19 Eylül’de Azerbaycan’ın Karabağ bölgesindeki Ermeni silahlı kuvvetleri bir dizi geniş çaplı askeri provokasyon ve terör saldırısı gerçekleştirdi. Ahmedbeyli-Fuzuli-Şuşa karayolu üzerinde Ermeni istihbarat-sabotaj timleri tarafından terör amaçlı önceden döşenen mayınların patlaması sonucu İçişleri Bakanlığı İç Birlikleri’ne bağlı siviller ve askeri personel şehit oldu ve yaralandı.

Ayrıca Azerbaycan ordusunun birliklerine çeşitli kalibrelerde havan ve hafif silahlardan ateş açıldı. Aynı gün Azerbaycan’ın Karabağ bölgesinde yasadışı konuşlanan Ermeni silahlı kuvvetlerinin düzenlediği bir başka terör eylemi sonucu, sırasıyla Ağdam ve Şuşa şehirlerinde iki sivil hayatını kaybetti. Azerbaycan Ordusu birimleri tarafından yasadışı Ermeni silahlı birliklerinin muharebe mevzilerini güçlendirerek birliklerini yüksek düzeyde savaşa hazır hale getirdiği tespit edildi. Tüm bu provokasyonların önlenmesi, Üçlü Deklarasyon hükümlerinin uygulanmasının sağlanması ve Azerbaycan Cumhuriyeti’nin anayasal yapısının yeniden tesis edilmesi amacıyla bölgede yerel terörle mücadele tedbirleri başlatıldı.

Ermeni ayrılıkçılar sadece 23 saat 43 dakika boyunca beyaz bayrağı çekmek zorunda kaldılar. Karabağ’ın Ermeni sakinlerinin temsilcilerinin Rus barışı koruma birliği aracılığıyla yaptığı çağrı dikkate alınarak, tam bir ateşkes konusunda anlaşmaya varıldı ve yerel terörle mücadele tedbirleri durduruldu. Anlaşmaya göre, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Karabağ bölgesinde bulunan Ermeni silahlı kuvvetleri ve yasadışı Ermeni silahlı gruplarının birimleri silahlarını bırakmalı, muharebe mevzilerini ve askeri mevzilerini terk ederek tamamen silahsızlandırılmalıdır. [Qarabağda Antiterror əməliyyatı]

Anti-Terör Operasyonu, Azerbaycan’ın sınır güvenliğini sağlamak, sivil halkın güvenliğini korumak ve bölgedeki yasa dışı silahlı grupları etkisiz hale getirmek amacıyla yapılmıştır. Azerbaycan hükümeti, bu operasyonun uluslararası hukuk çerçevesinde, ülkenin egemenlik haklarını koruma amacı taşıdığını sıkça vurgulamaktadır. Azerbaycan’ın anti-terör operasyonu, bölgede istikrar ve barışı sağlama çabaları ile de yakından ilişkilidir. Aynı zamanda, uluslararası toplum tarafından da izlenmiştir. Azerbaycan, bu operasyonda sivil halkın zarar görmemesi için azami özen gösterdiğini ve bu operasyonların meşru savunma hakkı kapsamında değerlendirildiğini belirtmektedir. Özellikle BM ve diğer uluslararası kuruluşlar bunu terörle mücadele bağlamında değerlendirmekte ve Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü koruma çabalarına destek vermektedir.

Sonuç olarak, Azerbaycan’ın anti-terör operasyonu, Karabağ ve çevresindeki güvenliği sağlama, yasa dışı silahlı grupları etkisiz hale getirme ve ülkenin toprak bütünlüğünü koruma yönündeki kararlı adımların bir yansımasıdır.

Egemenliğin Restorasyonu

1990’larda başlayan ve uzun yıllar süren Ermenistan işgali, Azerbaycan’ın egemenliğine büyük bir darbe vurmuş, ülkenin toprak bütünlüğünü tehdit etmişti. Ancak İkinci Karabağ Savaşı ile Azerbaycan, bu işgal durumunu sona erdirme konusunda büyük bir başarı elde etmiş ve egemenliğini yeniden sağlama yolunda önemli bir adım atmıştır.

Azerbaycan, egemenliğin restorasyonu sürecinde uluslararası hukuka uygun hareket ederek bu süreci meşru bir zeminde yürütmektedir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin aldığı kararlar, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü desteklemekte ve Ermenistan’ın işgaline son verilmesi gerektiğini ifade etmektedir. Azerbaycan, bu kararlara dayanarak uluslararası kamuoyunun desteğini almaktadır.

Sonuç olarak, Devlet Egemenliği Günü, Azerbaycan’da her yıl 20 Eylül’de kutlanarak Azerbaycan için önemli tarihi olayları anmakta, başarı ve milli hedef olarak değerlendirilmekte, ülkenin toprak bütünlüğünü ve bağımsızlığını koruma kararlılığının bir ifadesi olarak görülmektedir. Bu özel gün, Azerbaycan’ın attığı adımların bir hatırlatıcısı olarak değer kazanmıştır. Azerbaycan halkı, bağımsızlık ve egemenlik haklarını bu tür özel günlerle hem kutlamakta, hem de gelecek nesillere aktarmaktadır. [Dövlət Suverenliyi Günü – Azərbaycanın mövcudluğunun və institusional davamlılığının əsası]

Ermenistan’la Barış Anlaşmasının İmzalanmaması Sebepleri

Azerbaycan ile Ermenistan arasında uzun süredir devam eden çatışmalar ve Karabağ meselesi, iki ülke arasında kalıcı bir barış sözleşmesinin imzalanamamasının temel nedenlerinden biridir. İkinci Karabağ Savaşı’nın ardından Azerbaycan işgal altındaki bölgelerini büyük oranda geri almış olsa da, taraflar arasında kalıcı bir barış anlaşmasına varılamamıştır. Bu durumun arkasında bir dizi nedenler bulunmaktadır.

Birinci neden, Ermenistan’ın işgal sürecinde izlediği politikaların kalıcı etkileridir. Azerbaycan topraklarının yıllarca işgal altında kalması ve bu süreçte yaşanan insan hakları ihlalleri, iki toplum arasındaki güvensizliği derinleştirmiştir. Azerbaycan halkı, Ermenistan’ın işgal sürecinde yaptığı tahribatlar nedeniyle büyük acılar yaşamış ve bu nedenle Ermenistan’a karşı derin bir güven sorunu oluşmuştur.

İkinci olarak, Ermenistan’ın siyasi ve askeri stratejileri de anlaşma sürecini zorlaştıran bir unsur olarak öne çıkmaktadır. Ermenistan, Karabağ’ın Dağlık kısmının statüsü konusunda Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü tanımakta isteksiz davranmış ve bu bölgenin bağımsız veya özerk bir yapıda kalmasını savunmuştur. Ancak Azerbaycan, Karabağ’ın Dağlık kısmının ayrılıkçı bir statüye sahip olmasını kabul etmemekte ve bu bölgenin tam anlamıyla Azerbaycan’ın bir parçası olarak tanınmasını istemektedir. Tarafların bu konudaki farklı tutumları, müzakerelerde çözümsüzlük yaratmış ve barış anlaşmasının imzalanmasını engellemiştir.

Üçüncü bir neden olarak, Ermenistan iç siyasetinde yaşanan istikrarsızlıklar, Azerbaycan’la kalıcı bir anlaşmanın yapılmasını zorlaştırmaktadır. Özellikle İkinci Karabağ Savaşı sonrası Ermenistan’da meydana gelen siyasi çalkantılar ve hükümet değişiklikleri, barış sürecini olumsuz etkilemiştir. Savaş sonrası yenilginin Ermenistan’da yarattığı siyasi baskı ve protestolar, hükümetin Azerbaycan ile barış müzakerelerinde esneklik göstermesini zorlaştırmıştır.

Diğer bir neden olarak, uluslararası aktörlerin rolü önemlidir. Moskova yönetimi, her iki ülkeyle de yakın ilişkiler sürdürmektedir ve bölgede bir denge sağlamayı amaçlamaktadır. Ancak, Rusya’nın çıkarları doğrultusunda sürece müdahil olması, kalıcı bir anlaşmanın sağlanmasını zorlaştırmaktadır. Türkiyenin rolüne bakılırsa, Azerbaycan’a güçlü desteği ile bilinirken; İran, Ermenistan ile yakın ilişkiler içerisindedir.

ABD ve Avrupa Birliği gibi Batılı aktörler de, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki barış sürecine ilgi göstermektedir. Ancak, Batı’nın bu süreçteki etkisi de zaman zaman Ermenistan ve Azerbaycan’ın tutumları üzerinde baskı oluşturmakta ve müzakerelerde sorunlara yol açmaktadır.

Azerbaycan’ın zengin enerji kaynakları ve Ermenistan ile sınır bölgelerinden geçmesi planlanan stratejik koridorlar, iki ülke arasında anlaşmazlıkların bir diğer önemli kaynağıdır. Özellikle Azerbaycan’ın enerji yollarını ve Batı ile bağlarını güçlendirmesi, ilaveten, Nahçıvan’a bağlanmak ve Türkiye ile doğrudan kara bağlantısı kurmak için Zengezur Koridoru’nu açmak istemektedir. Ermenistan ise bu koridorun kendi toprak bütünlüğüne zarar vereceği endişesi taşımaktadır. Bu konuda uzlaşma sağlanamaması, barış anlaşmasının imzalanmasını engelliyor.

Son olarak, tüm bu sebeplerin yanında daha önemli olan hükuki prosedür kendini belirgin şekilde gösteriyor. Azerbaycan, Ermenistan’ın barış süreci çerçevesinde Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü tanımasını ve buna yönelik anayasal düzenlemeler yapmasını istemektedir. Barış anlaşmasının Ermenistan Anayasası’na uygun şekilde entegre edilmesi, iki ülke arasındaki kalıcı barış için önemli bir adım olarak görülmektedir. Azerbaycan, Karabağ’ın Azerbaycan’a ait olduğunu ve bu bölgenin Azerbaycan’ın egemenliği altında kalması gerektiğini uluslararası platformlarda sürekli vurgulamaktadır.

Bu doğrultuda Azerbaycan, Ermenistan Anayasası’nda, Karabağ’ı ve ya diğer Azerbaycan topraklarını bağımsız bir varlık olarak tanımlayan veya buna izin veren herhangi bir ifadenin bulunmamasını talep etmektedir. Bundan başka, Ermenistan’da bazı kesimler, Karabağ Ermenileri için özerklik veya belirli haklar talep ederken, Azerbaycan, Karabağ’daki Ermeni nüfusun Azerbaycan’ın egemenliği altında yaşaması gerektiğini belirtip, Ermenistan Anayasası’nda bu nüfusa yönelik ayrılıkçı hak taleplerine veya özel statüye yer verilmemesini istemektedir. Bununla birlikte, Azerbaycan, bu nüfusun kültürel haklarının korunması konusunda uluslararası normlara uygun bir yaklaşım benimsemektedir.

Sonuç olarak, Ermenistan ile Azerbaycan arasında barış anlaşmasının imzalanamaması, tarihsel, siyasi, yasal, ekonomik ve güvenlik boyutlarıyla karmaşık bir yapıya sahiptir. Kalıcı bir barışın sağlanması, her iki tarafın da geçmişteki anlaşmazlıkları bir kenara bırakmasını, karşılıklı güven inşa etmesini ve uluslararası aktörlerin pozitif bir rol oynamasını gerektirmektedir. Ancak, bu zorlu sürecin aşılması için tarafların taviz verme ve barışa yönelik kararlı adımlar atma iradesini göstermesi, güvene dayalı bir diyalog ortamının tesis edilmesi hayati önem taşımaktadır. Bu talepler, uluslararası hukuk çerçevesinde Azerbaycan’ın haklarını ve güvenliğini koruma amacını taşırken, aynı zamanda iki ülke arasındaki barış sürecinin daha sağlam temellere dayandırılmasını hedeflemektedir.

Türkiye-Azerbaycan

Türkiye, Karabağ’ın işgali sürecinde Azerbaycan’ın yanında yer alarak, uluslararası platformlarda Azerbaycan’ın egemenliğini savunmuştur. Azerbaycan’da düzenlenen kültürel etkinlikler, eğitim projeleri ile Azerbaycan halkına destek olması, yaptığı yatırımlar, Türkiye’nin Azerbaycan’daki etkisini artırmış, iki ülke arasındaki kardeşlik bağlarını pekiştirmiştir.

Son yıllarda Türkiye-Azerbaycan ilişkileri daha da derinleşmiştir. İkinci Karabağ Savaşı sırasında Türkiye’nin verdiği siyasi ve askeri destek, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerini bir müttefiklik ilişkisi haline getirmiş ve her iki ülkenin stratejik çıkarlarını daha da yakınlaştırmıştır. Bu iş birliği, Azerbaycan’ın güvenlik politikalarında da önemli bir destek sağlamıştır. Türkiye, aynı zamanda, Azerbaycan’ın savaş sonrası yeniden inşasında da aktif bir rol üstlenmektedir.

Sonuç

Sonuç olarak, 8 Kasım Zafer Günü, Azerbaycan halkı için büyük bir gurur kaynağıdır. Bu özel gün, Azerbaycan’ın bağımsızlık mücadelesinin ve ulusal bütünlüğünün yeniden tesis edilmesinin bir göstergesidir. 8 Kasım, sadece askeri bir zaferin kutlanması değil, aynı zamanda geçmişte yaşanan acıların, kayıpların ve mücadelelerin anısını yaşatma günüdür. Bu tarih, Azerbaycan’ın ulusal kimliğinin pekişmesi ve uluslararası platformda haklı davasının tanınması açısından da büyük önem taşımaktadır.

Bugün, Azerbaycan halkı, birlik ve beraberlik içinde, ulusun geleceği için azim ve kararlılıkla hareket etme iradesini göstermektedir. 8 Kasım Zafer Günü, Azerbaycan’ın yeniden doğuşunun, ulusal ruhun ve bağımsızlığın simgesi olarak tarihe geçmiştir ve her yıl coşkuyla kutlanarak, ulusal hafızada canlı tutulacaktır!

Yararlanılan Kaynaklar

  • “Bişkek protokolu”nun imzalanmasından 29 il ötür, son güncelleme 12 Mayıs, 2023, https://respublika news.az/az/news/biskek-protokolunun-imzalanmasindan-29-il-otur
  • 2020-ci ilin sentyabrında Ermənistanın Azərbaycana qarşı hücumu və Azərbaycanın əks-hücum əməliyyatı. Erişim 4 Kasım, 2024. https://mfa.gov.az/files/upload/2.4%20AZ%20PDF%20Offensive%20September%202020.pdf
  • Azərbaycan Respublikasının Prezidenti, Ermənistan Respublikasının baş naziri və Rusiya Federasiyasının Prezidentinin Bəyənatı, son güncelleme 10 Kasım, 2020, https://president.az/az/articles/view/45923
  • Dövlət Suverenliyi Günü – Azərbaycanın mövcudluğunun və institusional davamlılığının əsası, son güncelleme 20 Eylül, 2024, https://azertag.az/xeber/dovlet_suverenliyi_gunu___azerbaycanin_movcudlugunun_ve_institusional_davamliliginin _esasi-3190118
    İkinci Karabağ Savaşı. Erişim 4 Kasım, 2024.
  • https://www.virtualkarabakh.az/tr/post-item/52/2871/ikinci-karabag savasi.html
  • İlham Əliyev xalqa müraciət edib, son güncelleme 9 Ekim, 2020, https://president.az/az/articles/view/42411
  • Karabakh Center. “1988-1993-cü illərin daxili siyasi böhranı Qarabağın işğalının əsas səbəbi kimi”. Erişim 4 Kasım, 2024. https://story.karabakh.center/az/1988-1993-cu-illerin-daxili-siyasi-bohrani
  • Qarabağda Antiterror əməliyyatı. Erişim 4 Kasım, 2024. https://azerbaijan.az/related-information/310
  • Turgut Kerem Tuncel, “Güney Kafkasya’da 2-5 Nisan 2016’da yaşanan 4 gün savaşı”, Ermeni araştırmaları 2016, Sayı 53, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/638586

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

Yazarlık Başvurusu

Yorum Yaz

Lütffen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz