Dünyanın 7 kıtasında ve onlarca bölgesinde ayrı ayrı bir çok sorun devam etmektedir. Geçmiş dönemlerde bazı önemli sorunlar yaşayan Avrupa, Ortadoğu ülkeleriyle birlikte bir çok ülkenin iç işlerine karışmış, kendisini tabiri caizse Türkiye’nin tamponuyla korumuştur. Son zamanlar mülteci kriziyle tampon devlet Türkiye’nin de onları kurtaramadığını gören Avrupa’da, yakın tarihte bazı sorunlar yaşanmıştır. Balkanlar’da ki sorunlar da Avrupa’yı çok yakından ilgilendirdiği için ve buna ek olarak Avrupa Birliği’nin ‘Doğu Avrupa’ tanımından dolayı, Balkanlar ve Avrupa’da ki sorunları tek başlık altında topladım. Yaşanan bu sorunlar yüzeysel olarak 2 ana, dört alt başlıkta anlatılmaya çalışılmıştır.
Balkanlar’ı Şekillendiren Sorunlar
Yugoslavya’nın dağılma sürecine girmesi, Soğuk Savaş sonrası dönemde Balkanların, çatışma
alanı hâline gelmesine neden olmuştur. Yugoslavya’nın çok parçalı etnik ve dinî yapısı, dağılma sürecini
başlatan önemli etkenlerden biridir. Çözülmeyi hızlandıran bir başka faktör ise 1990 yılında yapılan seçimlerdir. 1990 yılı içinde Hırvatistan, Slovenya, Makedonya, Sırbistan ve Karadağ’da yapılan seçimlerin
ardından Yugoslavya’nın temel gündemi, siyasal sistemin yeniden yapılanması olmuştur. Bu gelişmeler
sürerken çoğunluğunu Arnavutların oluşturduğu Kosova’da da çatışmalar başlamıştır.
Yugoslavya’nın Dağılması ve Bosna-Hersek’in Durumu
25 Haziran 1991’de Slovenya ve Hırvatistan’ın bağımsızlıklarını ilan etmeleri üzerine Yugoslavya
Federal Parlamentosu, orduyu ülkenin bölünmesini önlemek için müdahale etmeye çağırmıştır. Öte
yandan Makedonya 8 Eylül 1991’de; Bosna-Hersek ise 1 Mart 1992’de bağımsızlık kararı almıştır.
Yugoslavya’ya bağlı cumhuriyetlerin birbiri ardı sıra bağımsızlık kararı almaları, ülkeyi bir iç savaşın eşiğine getirmiştir. Bosna-Hersek’in aldığı bağımsızlık kararının ardından bu cumhuriyetteki Sırplarla
hükûmet güçleri arasında çatışmalar başlamıştır. Federal ordunun desteğini arkasına alan Sırpların
başlattığı saldırılar kısa zamanda etnik ve dinî bir temizlik hareketine dönüştüğü sırada Bosna-Hersekli
Hırvatlar da bağımsız bir devlet kurduklarını ilan etmişlerdir.
Bosna-Hersek’te başlayan iç savaş üzerine
BM, barışı korumak ve insani yardımları
organize etmek üzere pek çok ülkenin katılımıyla, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği ve BM
Koruma Gücü’nü oluşturmuştur. BM’nin oluşturduğu bu askerî güce NATO da destek vermiştir.
NATO, ayrıca 1994 yılı başından itibaren
BM’nin ilan ettiği uçuş yasağını uygulamaya
başlamış, böylece Sırpların hava üstünlüğü
sona ermiştir. NATO’ya bağlı hava kuvvetleri
bu çerçevede, 30 Ağustos 1995 tarihinde Bosna-Hersek’teki
Sırp hedeflerine bir dizi saldırı
düzenlemiş, bu saldırılara daha fazla dayanamayan
Sırplar görüşme masasına oturmak zorunda
kalmıştır.
14 Aralık 1995’te imzalanan Dayton Antlaşması
ile Bosna-Hersek kantonlara bölünmüş
ve ülkenin %49’u Sırp Cumhuriyeti’nin,
%51’i Boşnak-Hırvat Federasyonu’nun kontrolüne
bırakılmıştır. Ayrıca, Doğu Slovenya’yı
Hırvatistan’ın kontrol etmesi öngörülmüştür.
Konfederasyonun yönetiminde ise dönüşümlü
başkanlık sistemi uygulanması kararı alınmıştır.
Kosova Meselesi
Balkan coğrafyasında yaşanan önemli
sorunlardan biri Kosova meselesidir. 1989 yılında yapılan anayasal düzenlemeler ile özerkliğini
kaybeden Kosova’da, Arnavutlar üzerindeki
siyasi ve kültürel baskılar artmıştır. Bunun
üzerine Yugoslavya’nın bir parçası olmayı kabullenmeyen
Kosovalı Arnavutlar, 1989’dan
itibaren direnişe başlamıştır. Kosovalı Arnavutların
direniş örgütü UÇK’nin (Kosova Kurtuluş
Ordusu) faaliyetlerine karşın Sırpların başlattıkları
etnik temizlik harekâtı ve bu olayların etkisiyle
NATO’nun Sırbistan’a düzenlediği askerî
operasyon, iki toplumun bir arada yaşamasını
imkânsızlaştırmıştır. 1999 yılında imzalanan
barış antlaşmasıyla kâğıt üzerinde SırbistanKaradağ’a
bağlanan Kosova’ya BM Barış Gücü
gözetiminde genişletilmiş bir özerklik tanınmıştır. Barışın sağlanmasından sonra BM Kosova
temsilciliği, geçici yönetimin kurulması, parlamento seçimlerinin yapılması ve mültecilerin dönüşlerinin
sağlanması için çalışmalarına başlamıştır.
Kosova’nın statüsü 2007 yılında Viyana’da başlayan görüşmelerde tekrar ele alınmıştır. Sırp tarafının itirazlarına rağmen görüşmeler sonunda alınan karar uyarınca
Kosova, 17 Şubat 2008’de bağımsızlığını ilan etmiştir. Kosova, bu kararla Avrupa’nın 50. ülkesi
olmuş, denetim ise Birleşmiş Milletlerden Avrupa Birliğine geçmiştir.
Avrupa’daki 2 Önemli Sorun
Yugoslavya Federasyonu’nun parçalanma süreci, 21 Mayıs 1996’da Karadağ’da yapılan referandum
sonucunda tamamlanmıştır. Sırbistan-Karadağ Federasyonu’na bağlı Karadağ, bağımsız bir devlet
olarak uluslararası sisteme katılmıştır.
Avrupa kıtası, dünyanın çok gelişmiş bölgelerinden biri olmasına rağmen geçmişte, bölgesel çapta
bazı sorunlar yaşamıştır. Bu sorunların başında Kuzey İrlanda ve Bask sorunları gelmektedir.
Çok Boyutlu ‘Kuzey İrlanda Sorunu’
Kuzey İrlanda sorunu, tarihî derinliğe sahip,
sosyal, ekonomik ve dinî boyutları olan bir
meseledir. İngiltere’nin, XVII. yüzyıldan itibaren
binlerce İngiliz göçmeni Katoliklerden zorla alınan
topraklara yerleştirmesi, Ada’da Katolik-Protestan
mücadelesinin başlamasına yol açmış, mezhepler
arası anlaşmazlık günümüze kadar artarak devam
etmiştir.
XX. yüzyıl başlarında Sinn Fein Partisi ve
onun askerî kanadı olan İrlanda Cumhuriyet Ordusu
(IRA) öncülüğünde başlayan bağımsızlık
mücadelesi, 1920 yılında başarıya ulaşmıştır. Bu
tarihte yapılan bir antlaşma ile İngiltere, İrlanda
Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını tanırken Kuzey
İrlanda’ya da geniş özerklik vermiştir. Ancak bu
tarihten itibaren Kuzey İrlanda’daki Protestan
çoğunlukla Katolik azınlık arasındaki anlaşmazlıklar
giderek artmıştır. Katolik azınlığın İrlanda
Cumhuriyeti’ne bağlanma talepleri karşısında
Protestanların, İngiliz egemenliğinin sürmesini
istemesi, Ada’da gerginliğin tırmanmasına neden
olmuştur. 1968’de terör eyemlerinin başlaması
üzerine Britanya Hükûmeti, duruma müdahale
ederek 1972’de Kuzey İrlanda’da yönetime el
koymuştur.
Kuzey İrlanda’daki durum, 1972 müdahalesinden
sonra daha karmaşık bir hâl almıştır. Katolik
IRA ile Protestan örgütler ve İngiliz ordusu
arasındaki çatışmalar, 1998’e kadar sürmüştür.
Bu kanlı çatışmalar, 1998’de imzalanan Belfast
Anlaşması’yla son bulmuş, 2007 yılında Kuzey
İrlanda Parlamentosunun toplanmasıyla nihai uzlaşma
sağlanmıştır.
İspanya’nın Kanayan Yarası ‘Bask Sorunu ve ETA Örgütü’
Avrupa kıtasının diğer önemli meselesi
ise Bask sorunudur. Bask, İspanya’nın kuzeydoğusunda yer alan özerk bir bölgedir. Bask halkı,
kendisini, İber Yarımadası’nda başka milletlere
karışmayan tek ırk olarak görür. General Franko
dönemine kadar özerk bir yönetime sahip olan bu
bölgeye Franko yönetimi tarafından ağır baskılar
uygulanmıştır. Bu baskılara karşın ayrılıkçı ETA (Bask Ulusal Bağımsızlık Hareketi) örgütünün 1960 yılında terör eylemlerine başlaması ile Bask sorunu, farklı bir boyuta taşınmıştır. Bu tarihten sonra İspanya
Hükûmeti’ne karşı düzenli bir mücadeleye başlamış olan ETA, pek çok terör eylemi gerçekleştirmiştir.
ETA’nın başlattığı terör eylemleri, İspanya’da şiddeti artırmıştır.
Franko’nun 1975 yılında ölümünün ardından İspanya’da çoğulcu demokratik rejime geçiş süreci
hızlanmış, 1978’de yapılan anayasal düzenlemelerle Bask bölgesi, özerk bir yapıya kavuşmuştur. İspanyol
Hükûmeti, yeni dönemde bir yandan ETA’nın siyasi kanadıyla görüşmelere başlarken diğer yandan
ETA terörüne karşı mücadelesini yoğunlaştırmıştır. İspanya’nın çabaları zamanla sonuç vermiş ve ETA,
arkasındaki halk desteğini büyük ölçüde kaybetmiştir. Bununla birlikte İspanyol Hükûmeti, ayrılıkçı terör
örgütü ETA’nın toplumdan soyutlanması ve zayıflatılması için demokratik reformlara devam etmiştir.
Bugün siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel bütün demokratik haklarına sahip olan Bask halkının
büyük bir çoğunluğu, sahip olduğu statüden memnun görünmektedir. ETA’nın saldırıları devam etmekle
birlikte Bask halkı artık ETA’ dan desteğini büyük ölçüde çekmiştir.
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.
avrupadaki 2 önemli sorun başlığının altındaki cümlede “21 mayıs 1996” değil “21 mayıs 2006” olması lazım.