Orta Amerika’nın Siyasi ve Ekonomik Geçmişine Dair Genel Bir Bakış

1181
Yazarlık Başvurusu

Bu yazıda genel hatları itibariyle, Latin Amerika coğrafyası içerisinde istikrar ve yoksulluk bağlamında kötü bir profili sunan Orta Amerika’dan bahsedeceğim. “Orta Amerika” adıyla adlandırdığımız bölge kuzeyde yer alan Meksika devleti sınırlarından güneydeki Kolombiya sınırlarına kadar uzanan, Kuzey ile Güney Amerika kıtalarını birleştiren bir bölgedir.

1492 yılında ilk İspanyol akımları gerçekleşmeden önce merkezi güçlerini oluşturmuş devletlerden ziyade ufak toplulukların birbirileriyle kısıtlı ilişki içerisinde bulunduğu bir sürecin görüldüğü bölgenin dış dünyaya kapalı bir profil barındırdığını söyleyebiliriz. İspanyol akımlarının başlamasıyla beraber  bölgenin sömürgecilik düzeni altına girmesi ve devlet kurma süreçlerini es geçerek günümüze ulaşması, devlet yönetme mekanizmasında tecrübesizlikler yaratarak 19. yüzyıldaki bağımsızlıklarından günümüze kadar krizler ve istikrarsızlıklar içerisinde varlık sürdürmelerine sebep olmuştur.

19. Yüzyıl İtibariyle Başlayan ABD Müdahalesi

19. yüzyıl sadece Orta Amerika’da bulunan devletlerin değil, tamamıyla Latin coğrafyasının bağımsız devletleşme sürecine girdiği bir yüzyıl olmuştur. İspanya Krallığı’nın Avrupa kıtasında kendine has problemleri sömürge topraklarındaki idaresinde çeşitli sorunlara sebep olmuş ve ardından teker teker -bazen de Orta Amerika’da da göreceğimiz şekliyle toplu olarak- bağımsızlıklar elde edilmiştir. Bu süreçte bağımsızlık savaşları ve meydana gelen otorite boşluğu Avrupa’lı devletlerin ilgisini çekmiş, İspanya’nın ardından Latin Amerika’da çeşitli sömürge faaliyetleri gerçekleştirmeye yönelik davranışlar sergilemişlerdir. Dönemin ABD başkanı James Monroe’nin kendi adıyla anılan “Monroe Doktrini” Avrupalı devletlerin bu niyetlerinin önüne bir engel olarak ortaya çıkmıştır.

En kısa tabirle bu doktrin Avrupa’nın Latin Amerika coğrafyasına karışmamasını da içerisinde barındıran bir takım gözdağı ilkeleri sunmaktadır (Uçarol, Dış Politikada Gelişmeler ve Monroe Doktrini, 2015, s. 312-316). İlk aşamada Monroe Doktrini devletlerin bağımsızlıklarına üçüncü bir devlet etkisinden korunaklı bir yapı içerisinde ulaşabileceğinden bölgenin çıkarına görünmekteydi. Fakat 1823 yılında kongrede belirtilmiş Monroe ilkeleri 1870’li yıllara gelindiğinde çeşitli anlam genişlemelerine uğrayacaktı. Artık bu doktrin vasıtasıyla ABD, Latin Amerika bölgesini arka bahçesi (American’s Backyard) olarak görecektir (Uçarol, Siyasi Tarih, 2015). Peki ABD, arka bahçesi olarak gördüğü bu bölgelerin içerisinde Orta Amerika’daki devletlere yönelik ne tür faaliyetlere girişti:

  • Kendisine benzer yönetim şekillerinin meydana getirilmesi adına siyasi ve askeri faaliyetler.
  • Bağımsızlıklarını sağlamış bu devletlerin ekonomik bağlamda kontrol altında tutulması.
  • Büyük toprak sahiplerini ve yerel elitleri kendisine bağımlı bir hale getirme (Atvur, Orta Amerika’nın Siyasal, Toplumsal ve Ekonomik Panoraması, 2018, s. 28-29).

En genel anlamıyla üç şekilde faaliyetlerini meydana getiren ABD, Orta Amerika Devletleri üzerinde kronikleşen sorunlar yaratıp, daima sürecek bir bağımlılık ilişkisi meydana getirmiştir. Bölgede yer alan yedi ülkeden kimileri nispeten daha iyi ekonomik durumda olsalar da, çalkantılı siyasi geçmişleri benzerdir.

Mevcut Devletlerin Çarpıcı Noktalarıyla Geçirdikleri Tarihsel Süreçler

Yedi Orta Amerika ülkesi içerisinde kişi başına düşen milli geliri en düşük olan ikisi Honduras ve Nikaragua’dır. Honduras’ta 2.390$ (The Worldbank, 2019) olan bu sayı Nikaragua’da 1.890$ (The Worldbank, 2019) olarak seyretmektedir. Ekonomilerinin bu noktalarda oluşu iki devletin geçmişi incelendiğinde gayet anlaşılabilir bir hal alır. Sömürge yıllarında ekonomisi tarımın yanında değerli madenlerin çıkartılmasıyla da sağlanan Honduras’ta (Moncada, 2020) bağımsızlık süreci sonrasında teoride olmasa da pratikte sömürge düzeni -farklı şekillerde ve farklı devletlere hizmet etse de- devam etmiştir.

Orta Amerika devletlerini inceleme altına aldığımızda karşımıza çıkan devlet benzeri en ciddi aktör “United Fruit Company” olmuştur. UFCO olarak kendisinden bahsedeceğimiz bu firma özellikle Honduras, Guatemala ve Kosta Rika’da etkili olmuştur. Honduras 1900’lü yıllara girilmesiyle “Muz Cumhuriyeti” tanımlamasına maruz kalacak kadar ciddi şekilde UFCO etkisinde kalmıştır. Siyasi istikrarsızlıktan en çok nasiplenen devletlerden olan Honduras’ta 55 yıl içinde seksenden fazla yönetim değişiminin meydana geldiği görülmüştür (1821-1876) (Atvur, Orta Amerika’nın Siyasal, Toplumsal ve Ekonomik Panoraması, 2018, s. 34-35).

Muz şirketleri etkisinde kalan ve zaman zaman bu şirketlerle işbirliği yapan kukla liderler tarafından yönetilen devletin ABD karşıtlığı ile ön plana çıkan yöneticileri çeşitli müdahaleler ile görevlerinden alınmışlardır. Ekonomisinin tarımsal faaliyetler üzerinden gerçekleştirip, muz ve kahve ihracatıyla dengede tutmaya çalışırken CAFTA (Dominik Cumhuriyeti – Orta Amerika Serbest Ticaret Anlaşması) çerçevesinde özellikle ABD tarafından yatırımlar yapıldığı görülmektedir (U.S Trade Representative, 2020). İşsizliğin yüksek olduğu bu ülke geçmişinde çeşitli doğal afetler yüzünden ekonomik zorluklarla da karşı karşıya kalmıştır. Honduras’a benzer bir profil sunan komşusu Nikaragua’da ise 1937-1979 yılları arasında diktatörlük sürmüş bir Somoza ailesinden söz edebiliriz. Bu diktatörlük sürecinde Somoza ailesi ve diğer elitler ekonomik durumlarını olabildiğince iyi seviyelere taşımışlarken  Nikaragua halkı yoksullukla yüz  yüze kalmıştır. Küba devrimi sonrasında toplum nezdinde tepkilerin birleşmesi sonucu Sandinist Ulusal Özgürlük Cephesi (FLSN) isimli örgüt oluşturulmuş ve Somoza ailesini iktidardan indirmiştir. FLSN’nin ülkede yarattıkları değişim sürecinin dışında dikkat çekilesi gereken bir noktaları daha mevcuttur. 1990 seçimlerinde FLSN karşısında yer almış olan adayın başkan seçilmesiyle beraber, Latin Amerika’da devrimci bir gücün bulunduğu iktidarın, seçimle muhalefete devredişinin ilk örneği vuku bulmuştur.

Sandinist Ulusal Özgürlük Cephesi

Ekonomisinin gelişim sürecinde ihracatı gerçekleştirilen ürün bağlamında Honduras ile benzer bir profil sunan Nikaragua’da UFCO beklenildiği kadar gün ışığına çıkmamıştır (Atvur, Orta Amerika’nın Siyasal, Toplumsal ve Ekonomik Panoraması, 2018, s. 36-37). Bölgedeki devletler arasında en yüksek nüfusa sahip olan Guatemala ekonomik bağlamda da en büyük güç konumundadır. ABD ile ilişkileri diğerlerine kıyasla daha olumlu bir havada gerçekleşmektedir. II. Dünya Savaşı sırasında ülkede ABD üslerinin kurulmasına izin verilmiş, birçok ABD markasının ulus-piyasa içinde tekelleşmesine göz yumulmuş ve günümüzde de politikalarında destekçisi konumunda görülmektedir. Bu firmaların içerisinde Guatemala için kritik öneme sahip olan Orta Amerika Uluslararası Demiryolu Şirketi (IRCA) ülke genelinde demiryolu ağı inşası bağlamında çoğu kritik noktaların mülkiyet haklarını üzerine almıştır. Guatemala – ABD ilişkilerinin seyri, 2018 yılında Kudüs’e ABD’den sonra ilk İsrail büyükelçiliğini taşıyan ülke olması örneğinden anlaşılabilmektedir (Sputnik Türkiye, 2018). 20.yy’da net bir şekilde Guatemala yönetiminin büyük kahve yetiştiricileri, UFCO, yabancı yatırımcılar ve ABD destekli antikomünist askeri koalisyon etkisinde olduğunu söyleyebiliriz.

Guatemala Devlet Başkanı Alejandro Giammattei

Yine bu yüzyılda sürekli CIA destekli darbelere ve istikrarsızlıklara maruz kalmış Guatemala’da kendine has oluşturulmuş bir sol hareket 36 yıllık iç savaşı meydana getirmiştir. İç savaş süresince 200 binden fazla insanın katledildiği ve hükümet güçlerinin sistematik soykırımlara başvurduğu bilinmektedir. El Salvador ve Kosta Rika ikilisine bakacak olursak, ülke değerlendirmelerinde yapılan sıralamalarda farklı uçlarda duran bu iki devletin tarihsel geçmişi de tahmin edildiği üzere birbirinden farklı şekillerde cereyan etmiştir.

Nüfusları birbirine yakın olan iki devletin kişi başına düşen milli gelirdeki farklılığının temel sebebi de işte bu tarihsel geçmişin bir yansımasıdır. Öncelikle Kosta Rika’nın 20.yüzyılda yaşadığı gelişmelere baktığımızda komşularından farklı bir profil sunduğunu görmekteyiz. 1848 yılında resmen bağımsız olmuş Kosta Rika 1889’da kıtada görece en özgür seçimleri meydana getirmiştir (İNSAMER, tarih yok). Tabi ki UFCO başta olmak üzere çeşitli ABD’li firmalar ülke denkleminde önemli bir noktaya sahip olmuşlardır fakat bu süreç sonrasında yaşanan şiddet olayları daha minimal seviyelerde gerçekleşmiştir. El Salvador’da ise şiddet ve çatışma bağımsızlığından günümüze kadar devam etmiştir. Kuruluşundan hemen kısa bir süre sonra komşusu olan Honduras ve Guatemala ile savaşlara girmiş, bu savaşlardan sonra ülke içinde büyük toprak sahipleri ve köylüler arasında çatışmalarla şiddet devam etmiştir. Daima yerelden gelen isyanlar genişleyip iç çatışmalar şeklinde devam etmiştir (Atvur, Orta Amerika’nın Siyasal, Toplumsal ve Ekonomik Panoraması, 2018). 1945-1970 yılları El Salvador’da iç siyaset darbeler ve toplumsal kutuplaşmalar neticesinde gerçekleşmiştir. ABD destekli hükümetlerin iktidarlıklarında direkt olarak ABD desteği sağlanırken iktidarın halk üzerindeki otoritesini arttırmaya yönelik baskı hareketleri yoğunlaşmıştır.

El Salvador çeteleri

Bu süreçler yaşanırken aynı zamanda istikrarlı ve planlanmış bir ekonominin varlığından da söz edememekteyiz. 150 yıla dağılmış bir şekilde şiddete ve çatışmaya maruz kalmış El Salvador halkına karşı bir uluslararası tepkinin oluşmamış olması da ülkeyi kucağına almış dev olan ABD sebepli olmalıdır. Kosta Rika’ya dönecek olursak, daha önce bahsettiğimiz gibi El Salvador tarzı şiddete maruz kalmanın söz konusu olmayışı ABD destekli antikomünist ittifak parçası görünüyor oluşundan kaynaklanmıştır. 1949 yılında kabul edilmiş anayasanın günümüze kadar yürürlükte kalması, Kosta Rika’nın Orta Amerika devletleri arasında en istikrarlı ve demokratik devletlerden birisi yapmaktadır. Bölgedeki diğer ülkelere oranla daha neoliberal politikalara sahip Kosta Rika’nın en önemli ihracat kalemi muzdur (İNSAMER, tarih yok). El Salvador’da kahve ve şeker ihracatı üzerine kurulu bir ekonomi bulunmaktadır. Yoksulluk ve gelir eşitsizliği gibi sorunlarla mücadele etmektedir. Panama ve Belize’nin diğer devletlere oranla yönetişim süreçlerinin daha yapay bir şekilde geliştiğini görmekteyiz. Belize, Orta Amerika devletleri bağımsızlıklarını kazandıktan sonra 1862 yılında Birleşik Krallık kolonisi haline gelmiş ve 100 yıldan uzun bir süre koloni statüsünde devam etmiştir (Bolland, 2020). 1981 yılında nihayet bağımsızlığına kavuşsa da hala İngiliz ekolü varlığını sürdürmektedir. Commonwealth üyesi olan bu devletin yönetim şekli tıpkı Birleşik Krallık’ta olduğu gibi anayasal monarşi altında parlamenter demokrasidir.

Panama Kanalı

Nüfusu düşük, yüzölçümü ufak olmakla beraber siyasal hayatı da komşularındaki kadar hareketli olmamıştır. Panama ise kuruluşunu bir toplumsal hareketin sonucu olarak meydana gelmekten ziyade ABD çıkarları ekseninde sağlamış bir devlettir. Orta Amerika’da özgür devletler meydana gelirken Panama kendisini soyutlamış ve bir süre Kolombiya’ya bağlı kalmaya devam etmiştir.

Daima Panama Kanalı’yla birlikte anılan devletin ekonomik refahının nispeten daha iyi olmasının sebebi de bu kanaldır. 1914 yılında açılan kanal üzerinde sınırsız ABD kontrolünün sağlayan “Hay-Bunau-Varilla Kanal Anlaşması” imzalanmıştır. 1977 yılında taraflar arasında imzalanan yeni bir anlaşmada 2000 yılı itibariyle kanalın tüm haklarının Panama kontrolüne geçmesi kararlaştırılmıştır. Panama kanalından gelen gelirlerin yanında en önemli ihracat ürünlerinin başında muz bulunmaktadır (Atvur, Orta Amerika’nın Siyasal, Toplumsal ve Ekonomik Panoraması, 2018, s. 39-41).

Sonuç

Demokrasinin en önemli getirisi partilerin iktidarlığa seçimler neticesinde gelmesi değil, seçimler sonucunda mevcut iktidarın koltuğu bırakmasıdır. Orta Amerika’da demokratik kültürün bu şekilde gelişemediğini gördüğümüzden dolayı her zaman şaibeli iktidarlıklar ve baskın otorite ile karşılaşılmıştır. Devletlerin kimlikleri üzerinde geçmişlerinde yaşanan olayların etkisinin ne kadar ciddi olduğunu bilmekteyiz. Orta Amerika devletlerinde de olabildiğince net bir şekilde stratejik kültür ilişkisi karşımıza çıkmıştır. 20.yüzyılı kanlı geçen bu coğrafyanın stratejik öneminin farkına varılmasıyla yaşanan gelişmelerin dikkatle takip edildiğini görmekteyiz. Çin dış politikasında az gelişmiş devletlere yönelik ilişkileri genişletme yönündeki karar mekanizmalarının yavaş yavaş Orta Amerika’yı da dikkate aldığını görüp, gelecekte daha yoğun ikili ilişkilerin gerçekleşeceğini tahmin edebiliriz. Asıl problem, bölgeyi neredeyse 200 yıldır idaresi altında gören ABD’nin bu gelişmeler karşısında nasıl bir tepki göstereceğidir.

[irp posts=”28947″ name=”Panama Kanalı’nın Tarihi ve Stratejik Önemi”]

Semih Çinkılınç

Stratejik Ortak Misafir Yazarlar 

KAYNAK

Atvur, S. (2018). Orta Amerika’nın Siyasal, Toplumsal ve Ekonomik Panoraması. İ. Ermağan içinde, Dünya Siyasetinde Latin Amerika 2 (s. 25-47). Nobel Akademik Yayıncılık.

Atvur, S. (2018). Orta Amerika’nın Siyasal, Toplumsal ve Ekonomik Panoraması. İ. Ermağan içinde, Dünya Siyasetinde Latin Amerika 1 (s. 25-47). Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık.

Bolland, O. N. (2020). Britannica. Belize: https://www.britannica.com/place/Belize adresinden alındı

İNSAMER. (tarih yok). Kosta Rika: https://insamer.com/tr/kosta-rika_2216.html adresinden alındı

Moncada, J. R. (2020). Britannica. Honduras; History, Geography, & Culture: https://www.britannica.com/place/Honduras/The-people#ref40957 adresinden alındı

Sputnik Türkiye. (2018, Mayıs 16). 70 Yıl Sonra Yine ‘İkinci’: Guatemala’dan Kudüs Adımı : https://tr.sputniknews.com/ortadogu/201805161033467044-guatemaladan-kudus-karari/ adresinden alındı

The Worldbank. (2019). https://data.worldbank.org/country/honduras adresinden alındı

The Worldbank. (2019). https://data.worldbank.org/country/nicaragua adresinden alındı

U.S Trade Representative. (2020). CAFTA-DR (Dominican Republic-Central America FTA): https://ustr.gov/trade-agreements/free-trade-agreements/cafta-dr-dominican-republic-central-america-fta adresinden alındı

Uçarol, R. (2015). Siyasi Tarih (Cilt I). İstanbul: Der Yayınları.

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

Yazarlık Başvurusu

Yorum Yaz

Lütffen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz