Göç ve Göçmen’e Dair Politikalar: İspanya Örneği

541
Yazarlık Başvurusu

Avrupa Birliği ve Göç Meselesi

İspanya özelinde sürecin nasıl işlediğine bakmadan önce, bağlı bulunduğu AB’nin “Göç, Göçmen ve Sınır” konularında nasıl bir tutum gösterdiğini temel hatlarıyla aktarmak gerekiyor. 20. yüzyılın ikinci yarısı itibariyle küresel sistemde yaşanan gelişmeler neticesinde dönem dönem farklı coğrafyalardan insanların Avrupa kıtasına doğru göç ettiğini görmekteyiz. Bu göç olgusu II. Dünya Savaşı sonrasında emek gücüne ihtiyacı olan Avrupalı devletler tarafından ilk aşamada olumsuz bir şekilde karşılanmadı. Aynı zamanda bu konuda işgücüne olan talebin sona ermesinin ardından ülkelere gelmiş göçmenlerin geri döneceklerine dair de bir görüş de mevcuttu (Öztürk, 2014). 1970’ler itibariyle göçmenlerin geri dönebileceklerine dair görüşlerin öneminin bir hayli azalmasıyla beraber Avrupalı devletler farklı çözüm yolları arayışına girmişlerdir.

Avrupa toplumlarında varlık bulan ayrımcı söylemlerin başlangıcının da bu döneme rastladığını belirtebiliriz. Gelecek yıllarda, göçmenlerin Avrupalı kimliğini tehdit eden bir unsur olarak anlaşılmasıyla beraber çeşitli ciddi önlemler alınmaya başlamıştır. Avrupa sınırları içerisinde entegrasyon süreci başlamışken, dışarıdan gelecek tehditlere karşı sınır artık “duvar” şekline dönüşmüştür (Öztürk, 2014). Aslında Avrupa Birliği içerisinde 1970’lerden günümüze dek farklı çözümler üretilmeye çalışılmıştır.

Bazı dönemlerde göçmenlerin topluma dahil edilmelerine yönelik çalışmalar ortaya çıkarken; bazı dönemlerde de tam tersi yönde, göçmeni öteki haline getiren politikalar üretilmiştir. “Çok kimlikli bir çevrede ortak kimlik üretebilme” vurgusuyla 2008 yılında hazırlanmış ve AB Bakanlar Kurulu tarafından onaylanmış White Paper on Intercultural Dialogue (Council Of Europe, 2008) ve 2009 yılında hazırlanmış Stockholm Programı entegrasyon yanlısı bir tutumun somut örnekleri arasındandır. Bu gelişmelerle beraber “güvenlik sebebi ile” öne sürülen entegrasyona zıt yönde programlar da mevcuttur. 2005 yılında kurulan Frontex de bu gelişmelerin başında gelir. Resmi sitesinde vizyonu olarak Avrupa özgürlüğü ve adaleti vurgusu yapan bu kurumun belli faaliyetleri göç ve göçmenler için hazırlanmış en temel metin olan “Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin Sözleşme’ye” aykırılık oluşturmaktadır (Frontex, 2021). Bu sözleşme çerçevesinde göçmenlerin en temel hakları olarak görülen “Ülkeye girme ve kalma hakkı” Frontex tarafından engellenmektedir (Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Türkiye Tesilciliği, 1951). Bunun yanında Non-refoulement ilkesinin de çiğnendiği durumlar söz konusu olmaktadır.  Arap Baharı sonrası ve Suriye Krizi’yle beraber Avrupa Birliği göçmen konusunda, kendisini var eden temel ilkelere aykırı yönde davranışlar sergilemekte ve geçer notu alamamaktadır.

 İspanya’nın Göç ve Göçmen Özelinde Durumu

Avrupa Birliği’ne 1986 yılında kabul edilen İspanya, diktatör Franco rejimini de geride bırakıp demokratikleşme yönünde adımlar atmaya başlamıştı (European Union , 2021). Tabi bu süreç içerisinde kuzeyinde bulunan devletlere benzer şekilde iş gücü ihtiyacında artışlar meydana gelmiş ve bu sebepten dolayı gerçekleşen göç hareketine başlarda tepkisiz kalmıştır.  Fakat kısa süre içerisinde göç konusu İspanya adına her zaman üzerine yoğunlaşılması gereken bir sorun olarak yerini almıştır. Bu durumun temel sebebi ise hem iç siyaseti ve kültürü vasıtasıyla yarattığı etkiler hem de bulunduğu coğrafyanın meydana getirdiği durumlara dayanmaktadır. Kendi içinde özerk bölgelere sahip olan ve farklı dilleri, kültürleri ve toplumları barındıran İspanya için kurumsal düzende de bu farklılıklar yer edinmiş, özerk bölgelerin aynı konularda farklı düzenlemelere gittikleri görülmüştür. Portekiz ile beraber Avrupa kıtasının güney batısında bulunan İspanya, Akdeniz havzasına ve Afrika’ya olan yakınlığı sebebi ile bu coğrafyalardan göç almaktadır. Özellikle Fas’ta bulunan Ceuta ve Melilla enklavları (bir ülkenin, başka bir ülke sınırları içinde kalan toprak parçası) tarafından göç eden insan sayısı oldukça çoktur (Çelik, 2018).

Frontex

Avrupa kıtasının güneyinde en yoğun göçlerin gerçekleştiği İspanya sınırı, Frontex tarafından da yoğun iş birlikleri çerçevesinde güvenceye alınmaya çalışılmaktadır. Hükümet ile Frontex yetkililerinin konu üzerine anlaşmaları çerçevesinde aktif bir şekilde sınır koruma görevine devam edileceği de anlaşıldı (Frontex continues its support for Spain, 2021). Aslında İspanya’nın sınırlarında aldığı geniş çaplı güvenlik önlemlerini absürt karşılamamak gerekir. Bulunduğu konum çerçevesinde göç konusunda hem varış noktası hem de transit geçiş noktası olarak görüldüğünden yoğun göçmen akımları ile baş başa kalmaktadır. Pandemi süreciyle beraber geçmiş yıllara oranla iltica eden sayısında bir azalma olsa da 2018 yılındaki veriler (İspanya’ya gelen 49 bin göçmen ile aynı dönem Yunanistan sınırından geçen göçmen sayısının iki katı kadar) bölgenin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Göç noktasındaki bu jeostratejik önemi sebebiyle İspanya’yı eski sömürgesi Meksika’ya benzetebiliriz. 1980’lere kadar İspanya aslında göç veren bir ülke konumundaydı. Henüz Avrupa Topluluğuna üye olmayışı ve demokratikleşme sürecine uzak kalışı bu durumunun temel sebepleri arasında yer almaktaydı. Fakat zamanla göç vermenin yanı sıra göç alan bir ülke haline gelmesiyle konumunda farklılıklar meydana geldi (Öztürk, 2014). Sınır dışından gelen göçmenler iş talebini karşılarken cinsiyet temelli bir ayrım da meydana geliyordu.

Tabi burada dönemin göç yasalarının göçmenin sosyal sorunlarını görmezden gelişi de büyük bir etken olmaktaydı. 1985 yılında yürürlüğe giren ilk göç yasası ile beraber göçmen işçi olarak görülmeye başlanmış, iş ihtiyacının karşılanması ile beraber göçmenliğinin de sona ereceği üzerinden bir değerlendirmeye söz konusu olmuştur.

1990’lı yıllar itibariyle hükümet daha etkili adımlar atmaya başlamıştır; Göç Genel İdaresi’nin kuruluşu (1991), göçmenlere yönelik sosyal entegrasyon planlarının oluşturulup yürürlüğe sokulması (1994) bunlara örnektir. Entegrasyon planları neticesinde göç konusunda bir yol haritası oluşturulmuş olması göçmenler adına olumlu gelişmelerdendir. Avrupa genelinde 21.yy’ın ilk çeyreğinde göçmen karşıtı söylemlerin arttığını biliyoruz, İspanya’da ise bu söylemlerin Avrupa kıtasına oranla daha az gerçekleştiğini belirtebiliriz. İnsanlar için işsizlik büyük bir sorun olarak görülmektedir fakat işsizliğin nedeni olarak göçmenleri görenlerin sayısı düşük kalmaktadır. İş bulma konusunda göçmenlerle rekabet halinde bulunan gruplar da genelde eğitim düzeyi çok düşük olan kimselerdir. Aynı zamanda liderlerin göç ve göçmen sorunları üzerinden tepkileri körükleyip popülaritelerini arttırmalarına da Avrupa geneline oranla daha az karşılaşmaktayız. Ülkede bulunan göçmenlere bakıldığında genelde hizmet sektöründe çalıştıklarını görmekle beraber kadın göçmenler hane içi işlerde yoğunlaşmış durumdadırlar. Özerk bölgeler arası düzenlemelerde değişiklikler bulunsa da genel olarak sosyal güvenceleri sağlanmadığından çalışma koşulları kötü, ücretleri de düşük kalmaktadır.

Sonuç

İspanya, toplumunun nispeten daha olumlu bir bakış açısı sunmasından kaynaklı olarak Avrupa Birliği içerisindeki çoğu devletten farklı bir konumda yer almaktadır. Tabi ki birliğe dahil bir üye olduğundan “Göç” konusu üzerinde ortak alınmış kararlara uyma yükümlülüğü bulunmaktadır ama buna rağmen sınır içerisinde bulunan göçmenlere yaklaşımı daha tutarlı olmaktadır. Fakat belli konularda da göçmenlere karşı olumsuz politikalar yürüttüklerini es geçememek gerek. Diğer devletlerle gerçekleştirdiği geri kabul anlaşmaları vasıtasıyla iltica etmek isteyen göçmenlerin geri gönderiminin gerçekleşmesi bunlardan birincisidir. Bir başka olumsuz politikası ise eski kolonisi olan Latin Amerika coğrafyasından gelen göçmenleri değerlendirirken eşitlik yanlısı bir tutumdan uzak olması ve hatta bu bölgelerden gelenlerin vatandaş olma süreçlerinde kolaylık sağlanırken aynı durumun farklı bölgelerden gelen göçmenler için geçerli olmamasıdır.

[irp posts=”30479″ name=”Küresel İklim ve Küresel Göç”]

Semih Çinkılınç 

Stratejik Ortak Yazarı 

KAYNAK

Çelik, K. B. (2018). İspanya: Avrupa’da göçmenlerin en olumlu karşılandığı ülke. Medyascope: https://medyascope.tv/2018/10/29/ispanya-avrupada-gocmenlerin-en-olumlu-karsilandigi-ulke/ adresinden alındı

Europe, C. O. (2008). White Paper on Intercultural Dialogue.

European Union . (2021). https://europa.eu/european-union/about-eu/history/1980-1989/1986_en adresinden alındı

Frontex. (2021). https://frontex.europa.eu/ adresinden alındı

Frontex continues its support for Spain. (2021, Ocak 29). Frontex: https://frontex.europa.eu/media-centre/news/news-release/frontex-continues-its-support-for-spain-nOvbKi adresinden alındı

Öztürk, Ö. G. (2014). İspanya Göç Politikaları ve Göçmen Hayatlar: İspanya Örneği Türkiye İçin Bir Model Olabilir Mi? Nüfusbilim Dergisi, 103-135.

Tesilciliği, B. M. (1951). Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin Sözleşme.

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

Yazarlık Başvurusu

Yorum Yaz

Lütffen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz