En genel tanımıyla “Demokratik Barış Teorisi”, demokratik devletlerin birbirine saldırmayacağını iddia eden liberal bir teoridir. Bu önerme birçok farklı nedene dayanmaktadır ve farklı boyutlarda ele alınmıştır. Bu tez, demokrasiyi dünya barışının anahtarı olarak görüyor ve demokratik devletler arasındaki ilişkilerin barışçıl olduğunu iddia ediyor.[1] Yıllar içinde bu teori üzerine çeşitli araştırmalar yapılmış ve farklı fikirler ortaya atılmıştır. Uluslararası İlişkiler alanında çalışan akademisyenler arasında bu teoriye katılan ve geliştirenlerin yanı sıra eleştirmenler de vardır. Liberal ideolojide bireysellik ön plandadır. Bu nedenle bireysel hakları devletin çıkarlarının üzerinde tutar. Öte yandan savaşlar, bireysel hak ve özgürlüklerin kısıtlandığı küresel krizlere dönüşebilir. Bu yaklaşım, liberalizmi diğer önemli uluslararası ilişkiler trendi olan realizmden ayıran önemli bir özelliktir. Demokratik Barış Teorisi, demokratik ülkelerin birbirleriyle savaşmaya meyilli olmadıklarını iddia ederken, demokratik olmayan ülkelere karşı savaşa girebilecekleri durumları da incelemektedir. Bu makale Demokratik Barış Tezinin teorik arka planını, güçlü ve zayıf yönlerini inceleyecektir. Ayrıca Türkiye ile Yunanistan arasında Kıbrıs Sorunu üzerine detaylı bir analiz yapılacaktır.
Immanuel Kant’ın 1795 yılında yayınlanan “Ebedi Barış” ın Demokratik Barış Teorisi çalışmalarına katkıları önemlidir. Kant’a göre iç ve dış politika bağımsız değil, birbirlerini etkileyen kavramlardır. Bu nedenle iç siyasetinde demokrasiye sahip bir ülke, demokratik olmayan bir ülkeden daha barışçıl olacaktır. Demokrasi ülkeleri barışçıl olmaya itiyor. Utrecht Barış Antlaşması’nı gözlemleyen Kant, Avrupa’da çatışma halindeki liderlerin bir araya gelip gerektiğinde bir barış düzeni kurabilecekleri sonucuna vardı.[2] Demokrasiyi barışçıl kılan şey, halkın yönetim üzerinde bir etkiye sahip olmasıdır. Teoriye göre savaşlar maliyetlidir ve insanlara ekonomik bir yük, toprak kaybı ve hayatlarını riske atmaktadır. Ek olarak, demokratik hükümetler savaş konusunda daha çekingen davranır. Çünkü savaşın tüm olumsuz sonuçları hükümeti zor durumda bırakacak ve hatta hükümetin düşmesine yol açacaktır. Bu nedenlerle, demokratik ülkelerde hem halk hem de hükümet, uluslararası çatışmalarda rasyonel düşünerek savaş seçeneğinden uzak durma eğilimindedir. Savaş Çalışmaları uzmanları Melvin Small ve J. David Singer, 1816 ile 1965 arasındaki savaşları incelediklerinde, demokratik ülkelerin bu süre zarfında birbirleriyle savaşmadıklarını buldular.[3]
Demokratik Barış Teorisine göre Demokratik / Cumhuriyetçi rejimlerin en akılcı ve işlevsel sistemler olduğu söylenebilir. Demokratik Barış Teorisi, demokratik devletlerin iç ve dış politikalarının etkileri konusunda farklı bakış açıları sunar. Bu duruma iki temel yaklaşım vardır: Monadik ve ikili yaklaşımlar.[4] Monadik önerme, en özlü haliyle, demokratik devletlerin genel dış politikalarına odaklanırken, ikili önerme, muhalif devletlerin rejim yapısını demokratik devletlerin dış politikalarında önemli bir faktör olarak görmektedir. Monadik yaklaşıma göre, uluslararası çatışmalarda karşı karşıya gelen iki demokratik devlet, sorunlarını savaş yoluyla çözmeyi tercih etmez. Öte yandan, ikili yaklaşım, demokratik bir devletin otoriter bir devletle olan sorunlarında savaşa eğilimli olabileceğini iddia etmektedir. Bunun nedeni, otoriter devletlerin demokrasiler tarafından tehdit olarak görülmesi ve otoriterliğe karşı savunma yapmalarıdır. Bu gibi durumlarda savaşı başlatan tarafın demokratik devletler olduğu görülmektedir. Demokratik devletler birbirlerine anlayış gösterirken, demokratik olmayan devletlere aynı şekilde yaklaşmazlar. Kısacası monadik yaklaşım, demokrasilerin barışçıl iç politikaları nedeniyle dış politikada barışçıl olacağını ileri sürerken, ikili yaklaşım dış politikayı etkileyen farklı faktörlerin olduğunu ifade etmektedir. Buna göre demokrasiler, demokratik olmayan ülkelere değil, yalnızca diğer demokrasilere karşı barışa meyillidir.
Demokrasilerin demokratik / otoriter devletlere yaklaşımlarında neden farklılık gösterdiğine dair farklı açıklamalar vardır: a) yapısal-kurumsal yaklaşım, b) kültürel temelli normatif ve c) sosyal yapılandırmacılık yaklaşımı. Öncelikle yapısal-kurumsal yaklaşım, devletlerin karar alma mekanizmalarını inceleyerek demokrasilerin barışçıl olduğunu kanıtlamaya çalışır. Buna göre demokrasilerin hem kendi içlerinde kurdukları hem de uluslararası arenada kurdukları demokratik kurumlar savaşın önünde bir engeldir. Demokrasilerde yasama, yürütme ve yargı arasında denetim mekanizması vardır. Böylelikle savaş kararı tek bir kişiye bağlı olmayıp, karar verme birden fazla kurumun onayına bağlıdır. Ayrıca bu karar alma mekanizmasında vatandaşların da etkisi vardır. Tüm bu nedenleri birleştiren yapısal-kurumsal yaklaşım, demokrasilerin neden barışçıl olduğu sorusuna cevap vermektedir. Normatif-kültürel yaklaşıma göre demokrasilerin daha barışçıl görülmesinin nedeni, demokrasilerin kendi aralarında paylaştığı düşünülen kültürel ve demokratik normlardır. Demokrasi kültüründe bireysel hak ve özgürlüklerin yeri, demokrasileri savaştan uzak tutan bir faktördür. Demokratik ülke vatandaşlarının ortak kültürü bir güven ve anlayış duygusu yaratırken, demokratik olmayan ülke vatandaşları bu empatiden mahrumdur. Sosyal inşacı yaklaşım, ortak bir demokrasi kültürü fikrine katılır. Ancak tarafların birbirlerine yönelik algıları ön plana çıkmaktadır. Yani demokrasiler diğer ülkenin de demokratik olduğunu kabul ederse, bu ortak kültür savaşı engeller ve bir güven ortamı yaratır. Bu yaklaşım, Batı Avrupa’nın barış ortamını analiz etmek için kullanılabilir.
Ayrıca yıllar içinde Demokratik Barış Teorisine yönelik eleştiriler de ortaya çıktı. Birincisi, demokrasi ve savaşın tanımı konusundaki belirsizlik bu teoriyi muğlaklaştırıyor. Bugüne kadar, demokratik barış üzerine yazılmış çalışmalarda hem demokrasinin hem de savaşın net bir tanımı üzerinde bir fikir birliği yoktur.[5] Bu belirsizlik, teorinin geçerliliğini ölçülemez hale getirdi. Teorinin bir başka sorunu da Avrupa merkezli bir ortamda kurulmuş olması ve diğer barış biçimlerini reddetmesidir. Teori, demokratik barış dışında barış ortamlarını değerlendirmez. Bu, teorinin önemli bir eksikliğidir. Teorinin kapsayıcılığı, uluslararası ilişkiler teorilerinin geçerliliğinde önemli bir faktördür. Ancak bu teori, küçük bir alanı kapsayan dışlayıcı bir teoridir. Bir başka eleştiri, demokrasinin barış ürettiği fikrine karşıdır. Buna göre aslında barış demokrasiyi üretir. Bu nedenle barışın sağlandığı ülkelerde demokrasi gelişir. Ayrıca bu teori, yönetimin karar verme yetkilerini de göz ardı etmektedir. Tüm denetim mekanizmalarına rağmen, savaşa girip girmeme konusunda son söz ülkenin hükümdarındadır. Teoriye yöneltilen eleştirilerden biri, demokrasinin henüz tam olarak kurulmadığı ülkelerin, istikrarlı demokrasilere göre savaşa daha yatkın olduğudur. Bu, teorinin ele almadığı konulardan biridir ve teorinin Avrupa merkezli olarak görülmesinin en önemli nedenlerinden biridir.
1974’te Türkiye’nin Kıbrıs müdahalesi Demokratik Barış Teorisinin analizi için iyi bir örnektir. Hem Türkiye hem de Yunanistan demokratik / cumhuriyetçi bir yönetim anlayışına sahiptir. Bu bağlamda, Demokratik Barış Teorisine göre bu ülkelerin sorunlarını savaşla değil diplomatik yollarla çözecekleri varsayılmaktadır. Ancak bu çok indirgemeci ve eksik bir bakış açısı olacaktır. Her şeyden önce, iki ülke arasındaki tarihsel sorunlar bu teoride dikkate alınmamaktadır. Tarafların uzun süredir devam eden anlaşmazlıkları, tüm diplomatik çabalara rağmen savaşı kaçınılmaz hale getirdi. Adada Rum ve Türk kesimleri arasında çatışmalar yaşanıyor ve gerginlik artıyordu. Rum tarafı bu dönemde, adadaki Türk nüfusa karşı terörist eylemler gerçekleştirmekteydi. Öte yandan her iki ülkenin iç siyasetine baktığımızda bu dönemin her iki ülke için de demokrasinin düzgün ve istikrarlı işlediği yıllar olmadığı görülmektedir. Bu nokta, teorinin hem haklı çıkarıldığı hem de eleştirildiği noktalardan biridir. Bu, Demokratik Barış Teorilerinin iç ve dış politika arasında kurduğu bağı doğrular. Demokratik ülkelerin iç politikalarındaki çatışmalar, dış politikaya da yansıyabilir. Ancak teori, burada yeni demokrasilerin konumundan bahsetmiyor. Yani Batı Avrupa merkezli barış teorisi bu iki ülke için yeterince kapsamlı değil.
Sonuç olarak, Demokratik Barış Teorisi Batı Avrupa çerçevesinde ele alındığında doğru bir yaklaşım oluyor. Ancak, dünya çapındaki uluslararası sistemin birçok noktasında yetersiz kalıyor. Sürekli demokrasilerin birbirlerine karşı barışçıl yöntemler izledikleri açık bir gerçektir. Monadik teoriye göre barış kavramı içseldir. Bu nedenle bu yaklaşım, demokrasilerin otoriter devletlerle savaşlarını açıklayamaz. İkili yaklaşım, diğer ülkenin bu konuda demokratik olup olmadığını öne sürse de yine de kapsamlı bir yaklaşım değildir. Demokratik olmayan ülkeler her zaman savaşa girmezler ve demokratik olmayan ülkelerin barışı bu teori tarafından göz ardı edilir. Diğer bir deyişle Demokratik Barış Teorisi, haklı argümanlarının yanı sıra dar bir teori olarak kalmaktadır.
KAYNAK
Dipnotlar
[1] Özkeçeci-Taner, Binnur, “Demokratik Barış”, Güvenlik Yazıları Serisi, No.7, Ekim 2019.
[2]Hakkı Büyükbaş, Nilgün Atıcı, Liberal Demokratik Bariş Kurami: Eleştirel Bir Değerlendirme Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Sayı: 40, Haziran-Aralık 2012 s.3.
[3] A.g.e.
[4] Rummel, Rudolph J.; (1983), “Libertarianism and International Violence”, Journal of Conflict Resolution, 2.
[5] Özkeçeci-Taner, Binnur, “Demokratik Barış”, Güvenlik Yazıları Serisi, No.7, Ekim 2019.
Kaynaklar
Özkeçeci-Taner, Binnur, “Demokratik Barış”, Güvenlik Yazıları Serisi, No.7, Ekim 2019.
Hakkı Büyükbaş, Nilgün Atıcı, Liberal Demokratik Bariş Kuramı: Eleştirel Bir Değerlendirme Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Sayı: 40, Haziran-Aralık 2012 s.3.
Rummel, Rudolph J.; (1983), “Libertarianism and International Violence”, Journal of Conflict Resolution, 2.
Özkeçeci-Taner, Binnur, “Demokratik Barış”, Güvenlik Yazıları Serisi, No.7, Ekim 2019.
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.