Bu yazıda 1959-1962 yıllarındaki Hindistan Çin Savaşı ve 1965 yılındaki İkinci Keşmir Savaşı olan Hindistan Pakistan Savaşı Keşmir sorunu temelinde anlatılmaya çalışılmıştır.
Çin’in Keşmir Meselesine Dâhil Olması (1962 Çin-Hindistan Savaşı)
1959’da Tibet’te Çin’e karşı tepkilerin yoğunlaşması üzerine Çin’in bir misilleme yapmasından çekinen dinsel önder Dalay Lama, bir kısım taraftarlarıyla birlikte Hindistan’a kaçmasından sonra, Çin-Hindistan sınırında da küçük çapta çatışmalar başladı. Çin, Hindistan’ı içişlerine karışmakla suçlamaktaydı.
Sınır çatışmalarının yoğunluğu 1959-1962 arasında giderek yoğunlaşan bir eğilim içinde olmasına rağmen Çin’in yeni koşullara uygun bir sınırın çizilmesi önerisine olumlu bir tepki de bulunmayan Hindistan, aynı zamanda bu konuda askeri hazırlıkları da yapmadığı anlaşılmıştı. Ne var ki Hindistan, Çin’in Pakistan’la Keşmir sınırı konusunda anlaşmaya varmasından tedirgin olan Hindistan, 1962 sonbaharında Çin sınırındaki tartışmalı bölgeye girerek kuvvet yığmaya başladı. Beklenmedik bir saldırıyla misillemeye geçen Çin ise, stratejik noktaları ele geçirerek kısa sürede Hindistan topraklarına kadar ilerledi. Nehru’nun ABD ve İngiltere’den yardım istemesiyle büyüyen bunalım, Çin’in fiilen denetlediği sınıra geri çekilmesiyle sona erdi. Bu bunalım Hindistan’da çöküntüye sebep oldu.
1962 yılında ki Hindistan-Çin sınır çatışması, Çin’in zafer kazanarak Aksai Chin bölgesini kontrolü altına almasıyla sonuçlandı. Böylece Keşmir sorununun içine dahil olan Çin, Aksai Chin’in kendi doğal parçası olduğunu ve Keşmir’e ait olmadığını iddia etmeye başladı. Bu olaydan sonra daha karmaşık bir Keşmir sorunu oluştu ve bu sorun bölgesel güvenliğin daha da önemli olduğu yeni bir aşamaya doğru evrildi.
1965 Hindistan-Pakistan Savaşı (İkinci Keşmir Savaşı)
1957’de özel bir statü ile Hindistan’a bağlanması sağlanmış olan Cemmu-Keşmir’in 1965 yılında anayasası değiştirilerek özel statüsüne son verildi ve Hindistan’ın bir eyaleti durumuna getirildi.
1962 Çin-Hint Savaşı sonrasında Pakistan’ın Hindistan’ın mağlup edebileceğini düşünmesi, Hindistan’ın, 1962 Savaşı sonrasında, kendi güvenliğini ön plana alan politikalar izlemesi ve 1954 yardımı sonrası askeri olarak güçlenen Pakistan; Hindistan, askeri açıdan tamamen güçlenmeden Keşmir Sorunu’nda inisiyatifi ele alabilmek için, Hindistan’a saldırı kararı aldı. Pakistan, saldırgan bir politikanın Hindistan’ı görüşme masasına oturtmaya yeterli olduğunu düşünüyordu.
1965 yazında Pakistan, Keşmir’de bir isyan başlatmak maksadıyla Kontrol Hattı’nın ilerisine silahlı gerillalar sızdırdı. Pakistan, bu yolla Hindistankuvvetlerini oyalamayı planlıyordu, fakat şehirde herhangi bir isyan başlamadı.Hindistan kuvvetleri, Kontrol Hatları’nın ilerisine geçip gerilla kuvvetlerininüzerine saldırıya geçince, Pakistan bütün kuvvetleri ile Cemnu-Keşmir bölgesine saldırarak, Hindistan kuvvetlerinin ikmal yapabileceği tek yol olan Srinigar yolunu 1965 yazında Pakistan, Keşmir’de bir isyan başlatmak maksadıyla Kontrol Hattı’nın ilerisine silahlı gerillalar sızdırdı. Pakistan, bu yolla Hindistan kuvvetlerini oyalamayı planlıyordu, fakat şehirde herhangi bir isyan başlamadı. Hindistan kuvvetleri, Kontrol Hatları’nın ilerisine geçip gerilla kuvvetlerinin üzerine saldırıya geçince, Pakistan bütün kuvvetleri ile Cemnu-Keşmir bölgesine saldırarak, Hindistan kuvvetlerinin ikmal yapabileceği tek yol olan Srinigar yolunu ele geçirdi. Bunun üzerine Hindistan beklenmedik bir şekilde, üç koldan top yekünbir saldırıya geçerek, Pakistan’ın ikinci büyük şehri olan Lahor’a kadar ilerledi. Birleşmiş Milletler’in baskısı ile 22 Aralık’da ateşkes ilan edilmiştir.
Savaş başlar başlamaz ABD, müttefiki Pakistan ve Bağlantısız ülkelerin başında olan Hindistan’a ambargo uygulayarak bu iki ülkeyi hayal kırıklığına uğratmıştır. Bu durumdan faydalanmak isteyen SSCB ise bu soruna arabuluculuk yapmayı teklif etmişti.
Hindistan, SSCB’nin arabuluculuğuyla Taşkent’de Pakistan’la görüşmeye oturdu. SSCB devlet adamlarından Aleksey Kosigin, böylece Hindistan-Pakistan anlaşmazlığında tarafsız bir arabulucu rolü oynayarak 1966 Şubatında Taşkent Antlaşması ile sorunun çözümlenmesine katkıda bulunurken Sovyetler Birliği’nin bölgedeki etkinliği de önemli ölçüde artmış oluyordu.
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.